Prof. Dr. Neşe Özgen: Ortadoğu'daki çatışma ortamı her yerde yeni sınırlar yaratır
"Anlaşılan 2. Dünya Savaşı öncesine benzer bir yeniden paylaşım çatışması yaygınlaşmakta" diyen Prof. Dr. Neşe Özgen, Ortadoğu'daki çatışmaların yeni sınırlar ve orta sınıf ağırlıklı yeni göçler yaratacağını dile getirdi.

Esra ÇİFTÇİ
Artı Gerçek - Ortadoğu’daki çatışma ortamının mevcut krizleri derinleştirebileceği belirtiliyor. Bunlardan biri de göç. Yaşanan bu çatışmalar yeni mültecileri yaratır mı? Ortadoğu’daki çatışma ortamı yeni sınırların belirlenmesine yol açar mı? Sosyolog ve sınır uzmanı Prof. Dr. Neşe Özgen, mevcut tablo ve olası gelişmelere dair Artı Gerçek’e konuştu.
Özgen, "Ortadoğu’daki çatışma ortamı her yerde yeni sınırlar yaratır. Dünyadaki sol siyasetler insanlık kazanımlarını yeterince baskın ve herkesin ortak iyiliği adına dile getiremezlerse, sanırım önümüzdeki birkaç on yıl, yeni barbarlık çağını yaşayacağız” ifadelerini kullandı.
'YENİ SÖMÜRGECİLİK HALLERİNİ HALA YAŞAMAKTAYIZ'
"Ortadoğu’daki çatışma ortamı, yeni sınırların belirlenmesine yol açar mı?" diye sorduğumuz Prof. Dr. Neşe Özgen şöyle yanıtlıyor:
"Önce Marx’ın kapitalist sömürgecilik tezini hatırlatarak başlamak isterim: Marx, sömürgeciliğin ve onunla atbaşı giden köleliğin, kapitalizmin insanlığa karşı işlediği suçların zirvesi olarak görmektedir. Ardından geliştirilen yeni sömürgecilik tartışması da hem Marx’ın toprağa ve insana el koymak olarak nitelediği sömürgecilik tarifini benimser hem de onu ilerleterek, yerleşimcisi olmayan sömürgecilik tarifiyle genişletir.
2. Dünya Savaşı’nı takiben gelişen yeni sömürgecilik hallerini hala yaşamaktayız: Yeni sömürgeciliğe maruz kalanların acısı, sadece topraklarının ve bedenlerinin emeklerinin sömürülmeleriyle değil, üstüne özgür olabilme şanslarının giderek daha ötelenmesiyle, acımasızca yok edilmesiyle giderek daha umutsuzlaşıyor.
'ANLAŞILAN YENİDEN PAYLAŞIM ÇATIŞMASI YAYGINLAŞMAKTA VE MEŞRULAŞMAKTA'
Ortadoğu’daki çatışma ortamı her yerde yeni sınırlar yaratır, zira mevcut çatışmaların Avrupa’nın devletleri ve çeşitli bileşenleri ve ABD’nin devlet statüsünde onaylanma biçimlerine bakarsak (Yemen, Ukrayna, Türk devletinin Rojava’ya yeniden başlattığı saldırılar, Afrin’de süregiden etnik temizleme gayretleri, en son da İsrail’in Gazze ve West Bank’ı hedef alması gibi); anlaşılan 2. Dünya Savaşı öncesine benzer bir yeniden paylaşım çatışması yaygınlaşmakta ve meşrulaşmakta."
YENİ BARBARLIK ÇAĞI İHTİMALİ
"Ortadoğu’daki çatışma ortamı her yerde yeni sınırlar yaratır. Dünyadaki sol siyasetler insanlık kazanımlarını yeterince baskın ve herkesin ortak iyiliği adına dile getiremezlerse, sanırım önümüzdeki birkaç on yıl, yeni barbarlık çağını yaşayacağız” diyen Özgen, bu durumda sadece Ortadoğu’nun değil dünyadaki pek çok ülkenin de suretlerinin değişeceğinin kuvvetle muhtemel olduğunu ifade ediyor.
Özgen, Mısır ve Ürdün’ün kendi sınırlarını korumak konusunda çok net ifadeler kullanmasına ilişkin ise şöyle konuşuyor:
"Mısır ve Ürdün, geçmişte yaptıklarından daha rasyonel ve pragmatik biçimde (oportünist demek istemem, zira oportünizm bir bireysel davranış kategorisidir) yapacakları her hamlenin tazminatını peşin olarak talep ediyorlar. Her iki ülke de savaş ve mülteci nüfusu yorgunu ve özellikle Mısır, Filistinli göçmenlerin bir kez daha yerlerinden edilmelerinin sorumluluğunu almak istemiyor gördüğüm kadarıyla."
'ASIL SORUN İSRAİL'İN İŞGALCİ POLİTİKASI'
Neşe Özgen, hayli uzunca bir süredir çatışmaların Hristiyan-Müslüman ekseninde tutulduğu ana akım dünya sömürgeci politikalarının şimdi Yahudi-Müslüman çatışması motifine dönmesini ilginç bulduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor:
"İsrail’in Mescidi-Aksa’ya girişe izin vermemesi’ odaklı çatışmaların yaygınlaşması da ilginç. Oysa asıl sorunun İsrail’in işgalci politikası olduğu, Filistin halkını giderek daha dar bölgelerde ve kamplarda sürgüne mahkûm eden politikası nedeniyle olduğu da biliniyor. Öyleyse neden şimdi sadece Meclis- i Aksa meselesi ve Yahudi- Müslüman karşıtlığı üzerinden çatışma yükseliyor?”
'BU ÇATIŞMALAR YENİ MÜLTECİLER YARATACAK'
Bu çatışmaların yeni mülteciler yaratacağını söyleyen Özgen, herkesin zorunlu bir mülteci adayı olduğunu belirtiyor. Tüm çatışmaların göçü giderek arttırdığının altını çizen Özgen, buna şimdi de iklim krizlerinin yarattığı kitlesel göçlerin de eklendiğini ifade ediyor:
"Bundan sonraki göçlerin ise bir farkı daha olacak: Şimdiye kadarki göçler ağırlıklı olarak yoksulların ve çatışmalarda ilk hedef alınan etnik grupların (Hazaralar, Kürtler vb.) göçleriydi. Bundan sonra ise göçlerin daha orta sınıf ağırlıklı olacağı, deyim yerindeyse Türkiye’nin de bir süredir tecrübe ettiği gibi, politik şiddet kaynaklı ve özellikle yetişmiş eğitimli insan göçlerinin yoğunlaşacağını düşünüyoruz. Yetişmiş işgücünün ve şiddet mağdurlarının bu yeni göçü de daha öncekilerden daha kitlesel, daha hızlandırılmış olacak gibi görülüyor. Diğer bir deyişle politik ve ekonomik şiddet, işgal, iklim değişikliği kaynaklı ve geçim alanları ellerinden alınmışların bu yeni göçmen dalgası sadece daha kitlesel değil ayrıca daha şiddet yüklü de olacaktır."
İHD Diyarbakır Şube Başkanı Yılmaz'dan 'Rojava ve Filistin' tepkisi: Ayrım yapmadan ses çıkarılmalı
ABD'den Rojava uyarısı: Pozisyonumuz değişmedi, siyasi çözüm bulunmalı
Gazze'de İsrail saldırıları sonucu bir gecede 110 Filistinli öldü
BM'den İsrail ordusu avukatlarına çağrı: Uluslararası hukuk ihlallerine yasal izin vermeyin
İsrail Savunma Bakanı: Gazze'ye yönelik kara harekatı aylarca sürebilir