Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı: Buyurun belgeleri uzmanlarla değerlendirelim

'Adnan' adlı belgeselle hedef haline getirilen TTB Başkanı Fincancı, Artı TV'de iddialara yanıt verdi. Fincancı, "Belgesiz konuşmam diyen gazeteciler var, ben de diyorum ki buyurun belgeler elimizdedir. Uzmanlarla değerlendirelim" dedi.

Artı Gerçek - Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Adnan Oktar'a dair belgesel üzerinden hakkında iddialar ortaya atılması ve hedef gösterilmesine tepkisini bir kez daha dile getirdi.

Prof. Dr. Fincancı, Artı TV'de Gün Başlıyor programında soruları yanıtladı. Yapılanların işkence mağdurlarının bunu söylemelerinin önüne set çekmek ve işkenceyi bulgulayan hekimlerin korkutulması sonucu doğuracağına dikkat çeken Fincancı, şöyle devam etti:

NE LİBERALLİĞİM KALDI 'NE YETMEZ AMA EVETÇİ'LİĞİM

"Bununla birlikte TTB'ye saldırıları da göz ardı etmemek gerekiyor. Benim üzerimden TTB'ye yönelik ifadeler de kullanılıyor. Benim TTB Başkanı olmamı hazmedemedi birçok kesimler. Ne liberalliğim, ne 'yetmez ama evetçi'liğim kaldı. Sonrasında sahte rapor iddiaları, Ergenekon'a dahil olmam..."

Fincancı, bir yandan da TTB'yi ele geçirmek isteyenlerin hedefi haline geldiğini anlattı. "Bu kadın" ve benzeri ifadelerle kendisinden bahsedildiğine dikkat çeken Fincancı, "Şebnemciler gibi ifadeler kullanılıyor. TTB'de önümüzdeki aylarda bizim de seçimlerimiz var. Tabii ki ben iki dönemimi tamamladığım için aday değilim ama benimle hareket edenler kazanmasın, böylece TTB'yi nasıl olacaksa ele geçirecekler duygusunu güçlendirir. Dolayısıyla elverişlidir Şebnem Korur Fincancı'nın karalanması" dedi.

'BUYURUN UZMANLARLA DEĞERLENDİRELİM O BELGELERİ'

"Benim mesleğim hekimlik, uzmanlığım adli tıp" vurgusunda bulunan Fincancı, "Sadece Türkiye'de değil, dünyada da yaptığım çalışmalarla görüşüne başvurulan bir insanım" dedi.

Kendisini hedef alan bazı gazetecilere de çağrıda bulunan Fincancı, "Belgesiz konuşmam diyen gazeteciler var, ben de diyorum ki buyurun belgeler elimizdedir. Birlikte uzmanlarla değerlendirelim o belgeleri" diye konuştu. Fincancı şöyle devam etti:

UĞUR MUMCU SANIKLARIYLA İLGİLİ İDDİALARA YANIT

"Mesela Uğur Mumcu'nun patlama sonucu ölümünde bombayı yerleştirdiği iddia edilen insanlarla ilgili muayenelerinin yeterli olmadığı yönünde tıbbi belge düzenlemiştim ben. Muayene etmiş gibi yazdığım üzerine 25 yıldır bir yalan rüzgarı esiyor. Sürekli gündeme getiriyorlar. Sürekli muayene etmeden muayene etmiş gibi rapor düzenledi diyorlar.

Çok saçma iddialar olduğu için soruşturma yapmayı düşünmediler ve ben itiraz ettim lütfen soruşturma yapın. Uzmanlar değerlendirsinler ve herhangi bir söylendiği gibi ihlal var mı, bu ortaya çıksın. Çünkü aklanmanın bir yolu da soruşturma. Sayısız soruşturma yapıldı, yargılandım. Sonra ben bu iftirayı atan kişiye dava açtığımda maalesef takipsizlikle sonuçlandı. Benim raporumun insanların serbest kalmasına yol açması olanağı yok. O zamanki Başsavcı, yargıyı etkilemekte hakkımda suç duyurusunda bulundu. Ama aslında burada ben değilim söz konusu olan, insanları korkutmak, sindirmek, işkencenin açığa çıkmasını engellemek."

140JOURNOS'A TEPKİ: KULLANMADIĞIM ADRESE MAİL ATILMIŞ, BİR TELEFON KADAR YAKINDAYIM

Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, 140journos'un, 'Adnan' belgeselindeki iddialarla ilgili kendisine mail attıkları yönündeki yanıtına da tepki gösterdi:

"Benim kişisel adreslerim yahoo. uzun yıllardır kullanmıyorum. arada bir kontrol ediyorum. Üniversite adresim ise, üniversiteden emekli oldum. Ayda bir dergi geliyor adrese onu almak için giriyorum. Pek kullanmadığım iki adres. Daha sık kullandığım adres var ve TTB adresi var dünyanın her yerinden insanlar bana ulaşabiliyorlar. Telefonuma ulaşmak son derece kolaydır. Günün hangi saati olursa olsun mutlaka açarım. Hiç kullanmadığım iki adres üzerinden böyle bir 'ulaştık' ifadesi uygun değil. Ben görmemiştim. Aynı zamanda 2 Şubat'ta göndermişler. Ben yoldaydım, deprem bölgesine gidiyordum. Medyada konu olunca bütün mail adreslerimi taradım. Sonra buldum maili eski adreslerimde. Sosyal medyada da beni etiketlemiyorlar. Bu çok yakışıksız bir durum. Bir telefon kadar yakındayım. Arayın. Benden nefret ediyor olabilirsiniz. Aydınlık gazetesi de öyle. Ama Aydınlık gazetesinden bir gazeteci de telefonla ulaştı, sonra yayınladı. Teşekkür ediyorum. Akit aradı cevap verdim."

NE OLMUŞTU?

Adnan Oktar örgütüne dair 140journos’un hazırladığı ‘Adnan’ belgeselinde örgüt üyelerinin Fincancı’ya başvurmasıyla emniyet hakkında işkence raporu düzenlendiği ve raporun operasyondan 5 yıl sonra hazırlandığı iddia edilmişti.

Tepkiler üzerine, 140journos, Fincancı'ya yanıt hakkı için mail attıklarını açıklayarak kendisini savunmuştu.

Fincancı, "İşkence görenin kim olduğu, ne yaptığı işkence suçunu meşrulaştıramaz. Diziyi hazırlayanlar öyle olduğunu iddia etse de ne yazık ki bana ulaşmadılar" demişti. Fincancı, açıklamasında, şöyle demişti:

"Sahte rapor iddiaları da bu tıbbi belgelerin değersizleştirilmesi için yaygın olarak kullanılmaktadır. Yalnız bu ülkede değil, dünyanın pek çok ülkesinde bu tür iddialarla on yıllardır karşılaştım.

Yapılan soruşturmalarda düzenlenen bütün raporların tıbbi bilgiye ve araştırmaya dayalı sonuçlar olduğunu kanıtlamış olsam da her seferinde denemekten vazgeçmediler, belli ki vazgeçmeyecekler.

Diziyi hazırlayanlar öyle olduğunu iddia etse de ne yazık ki bana ulaşmadılar. Herhangi bir açıklama isteği de olmadı.

İlgili tıbbi belgeleme süreci tümünde her zaman uyguladığımız gibi tıp biliminin olanakları ile ve birçok uzmanlık alanından görüşler ve ilgili tetkiklerin değerlendirmesiyle hazırlanmıştır.

Elbette bu raporlar tıbbi ortamlarda tartışılabilir. Yeni tetkikler varsa değerlendirilir. Bir bilimsel yayının tartışması bilimsel ilkelerle yapılır ancak işkencenin meşrulaştırılması için kullanılamaz.

Uygunsuz bu süreç ve sosyal medyada emek verdiğimiz kurumları da içine alacak biçimde yürütülen karalama kampanyası ile ilgili hukuki girişimlerde bulunacağımı da buradan paylaşayım." (HABER MERKEZİ)