Prof. Tahsin Yeşildere: Üniversiteler bakanlık gibi siyasi bir yapıya büründü
‘Partili Cumhurbaşkanı’ndan sonra ‘partili üniversiteleri’ konuştuğumuz Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, evrensel üniversite tanımının yok edildiğini belirtiyor.

Seda TAŞKIN
ARTI GERÇEK - Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğüne AKP’li Prof. Dr. Melih Bulu'nun atanmasıyla birlikte üniversitelere rektör olarak atanan AKP’li sayısı 9’a çıktı. Boğaziçi'nin önceki rektörü de AKP milletvekili Emine Nur Günay'ın kardeşi Mehmed Özkan'dı. 2017'de Ege Üniversitesi Rektörlüğü'ne AKP eski milletvekili Prof. Necdet Budak atanmıştı. Aynı yıl, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörlüğüne ise AKP Terme belediye başkanı adayı Mustafa Alişarlı getirildi. Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nin Rektörlüğünü halen AKP eski Milletvekili Cevdet Erdöl, 9 Eylül Üniversitesi Rektörlüğünü de AKP eski Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar yürütüyor.
‘ABSÜRD BİR SEÇİM MODELİ GELDİ’
"Partili Cumhurbaşkanı"ndan sonra "partili üniversiteleri" konuştuğumuz Öğretim Üyeleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, üniversiteleri "bakanlık" gibi siyasi bir yapı olarak görüyor ve bunun evrensel üniversite tanımını ortadan kaldırdığını belirtiyor.
Yeşildere’ye göre, bu atamalar yeni değil. 12 Eylül darbesinden sonra "günah keçisi" ilan edilen üniversiteler üzerinde hep bir vesayet bulunuyor. AKP dönemine kadar üniversiteler üzerinde süren "askeri vesayet", artık yerini "siyasi vesayete" bıraktı.
Yeşildere, "Bu askeri vesayet AKP iktidarı sürecine kadar devam etti. Biz, üniversiteleri demokratikleştirmek, özerk demokratik bir üniversite oluşturmak, üniversitelerde rektör seçimleri öğretim üyelerinin katılımıyla olsun gibi bir arayış içindeyken, bu absürt seçim modeli geldi. Normalde öğretim üyeleri 6 adayı belirliyordu. Daha sonra YÖK bunu 3’e indiriyordu. Cumhurbaşkanı da bunlardan birisini atıyordu. Ancak bu durumda bile çeşitli sorunlar yaşanıyordu. Bundan önceki bütün Cumhurbaşkanları, birinci sıradakini değil iki ya da üçüncü sıradaki adayları atıyordu. Birinci sıradakiler daha YÖK’teyken eleniyordu. Bu ucube sistem AKP iktidar olduğu 2002 yılına kadar böyle işledi" diyor.
‘AKP TAMAMEN ANTİDEMOKRATİK BİR YAPI OLUŞTURDU’
AKP iktidarının, başörtüsü mağdurları üzerinden üniversitelerde demokratik bir yapı oluşturma söylemlerinde bulunduğunu, ancak üniversitelerde tamamen antidemokratik bir yapı oluşturduğunu söyleyen Yeşildere, AKP dönemini şöyle değerlendiriyor:
"AKP döneminin ilk Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu’ydu. Ondan sonra diğer Milli Eğitim Bakanları ve YÖK üyeleri ile 3 yasa taslağı hazırladı ancak bunların hiçbirini hayata geçirmediler. Sonuç olarak üniversiteleri askeri vesayetten siyasi vesayet altına aldılar. Geldiğimiz nokta bu oldu. Tek adam rejiminin uygulandığı andan itibaren de KHK ve olağanüstü halden de istifa ederek 7 bine yakın akademisyen üniversitelerden uzaklaştırıldı."
‘BU SİSTEM ÜNİVERSİTELERİ ELE GEÇİRME MODELİDİR’
İhraçlar ile nitelikli öğretim üyelerinin üniversitelerin dışını itildiğini ve AKP’nin kendi siyasi ve dini düşüncelerine uyan rektörleri üniversitelere yerleştirdiğini ifade eden Prof. Yeşildere, uygulanan bu sistemi "üniversiteleri ele geçirme modeli" olarak tanımlıyor.
Yeşildere, "Boğaziçi Üniversitesi çok nitelikli bir üniversitedir. Boğaziçi Üniversitesi’ne dışarıdan kayyım niteliğinde bir rektör atanması bardağı taşıran son damla gibi göründü. Yoksa bu uygulama yeni değil, zaten uygulanıyordu. İstanbul Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Cerrahpaşa Üniversitesi bunlar örnekleri. Ancak Boğaziçi, ODTÜ, Hacettepe gibi öne çıkmış üniversiteleri de daha fazla kontrol altına alma niyetindeydi ve bu en son rektör ataması ile bunu göstermiş oldular" diyor.
‘ÜNİVERSİTELER BAKANLIK GİBİ SİYASİ YAPIYA BÜRÜNDÜ’
Boğaziçi Üniversitesine atanan rektör Bulu’nun "Boğaziçi’nin taraf olmadığı problemlere malzeme yapılması en çok Boğaziçi’ne zarar verir. Unutmayalım ki hepimiz aynı gemideyiz" sözlerini hatırlatan Yeşildere, üniversitelerin toplumun tüm sorunları ile ilgilenmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Rektör atamalarının sadece Boğaziçi Üniversitesi’nin sorunu olmadığını belirten Yeşildere, şöyle diyor: "Toplumun sorunları ile ilgilenmeyen rektör, akademik özgürlüğü de zedelemiş olur. Yani burada askeri vesayetten siyasi vesayete dönüştürüldüğünü çok net görüyoruz. Öğretim üyelerinin, öğrencilerin, üniversite bileşenlerinin hiçbirinin görüşü alınmadan tepeden atamaların yapılması üniversite özerkliğine aykırıdır. Üniversitelerin artık bir bakanlık gibi siyasi bir yapıya büründüğünün açık bir göstergesidir. Artık üniversiteler bu siyasi yapının istediği düzeyde sorunları dile getirmeyen bir kurum haline getirilecek gibi duruyor. Bu durum üniversitelerin bittiğinin bir göstergesidir. Evrensel üniversite tanımının yok edilmesi demektir. Üniversiteleri özgür bırakmak gerekir. Üniversitelerin kimler tarafından yönetileceğine üniversiteler karar verir. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir model yok. Türkiye’de üniversite yapısı tamamen ortadan kaldırılmıştır"