Rıza Türmen: Işıl Karakaş yanlış oy kullandı
AİHM eski yargıcı Rıza Türmen, Erdoğan'ın Demirtaş kararına ilişkin 'karşı hamlede bulunacağız' sözleriyle neyi kastettiğini anlamadığını söyledi.
![Rıza Türmen: Işıl Karakaş yanlış oy kullandı](https://i.artigercek.com/2/1280/720/storage/old/news/59982.jpg)
AİHM eski yargıcı Prof. Dr. Rıza Türmen, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın AİHM'in Demirtaş'a ilişkin verdiği hükmün ardından söylediği 'Bizi bağlamaz' sözlerini değerlendirerek üye devletler için kararın bağlayıcı olduğunu hatırlattı. Türmen "Türkiye hukuk devleti ise kararı uygulaması gerekir" dedi.
İLGİLİ HABER: KARAKAŞ'IN ŞERH GEREKÇESİ: TÜRK YARGISININ YETKİSİNİ KÖTÜYE KULLANDIĞINA İLİŞKİN HİÇBİR BELİRTİ YOK
Türmen, verilen Demirtaş kararının AİHM Büyük Daire tarafından onaylanmadığına dikkat çekerek "Türkiye Büyük Daire'ye gitmesini isteyebilir. Oradan onaylandığında karar geçerlidir" dedi.
Türmen, "Büyük Daire kararın yanlış verilip verilmediğini, yerinde olup olmadığını incelemez. Büyük Daire davayı yeniden görür. O bakımdan Büyük Daire'ye gitmesini beklemeden tahliyenin gerçekleştirilmesi gerekiyor" diye konuştu.
'KARAR BİRÇOK İLKİ BARINDIRIYOR'
Mezopotamya Ajansı'ndan Yasin Kobulan'ın haberine göre, kararın önemine dikkat çeken ve birçok ilki içerisinde barındırdığını ifade eden Türmen, "18'inci maddeden ihlal verirken bunu tutukluğun devamıyla birleştirerek vermesi ilk defa oluyor. Demirtaş'ın tutukluluğunun devamı aslında 18'inci maddede yazıldığı gibi Türkiye'deki demokrasinin işlemediğini gösteriyor. Siyasi nedenlerle tutukluluğuna karar verildiği, yargının bağımsız olmadığı gibi sonuçlar ortaya çıkıyor. Mahkeme bu sonuçlara varıyor. Burada önemli olan 18'inci maddeden ihlal yönünde karar verilmesi.
AİHM aynı zamanda kendi savunduğu demokrasi, hukukun üstünlüğü ilkesini savunuyor. Bu anlamda bir de işin siyasi yanını ele alıyor. Türkiye'deki yargı ve demokrasi ile ilgili siyasi ortamı ele alıyor. Bunlara dayanarak 18'inci maddeden ihlal olduğu yönünde karar veriyor. Tabi bir başka önemli olan da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 46'ncı maddesi ile söylenen. Bu madde her zaman kullanılmayan bir maddedir. AİHM bir ihlali tespit eder ve ondan sonra bu ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağını, nasıl karar uygulanacağı devlete kalmıştır. Ve bu kararın uygulanıp uygulanmadığını Bakanlar Komitesi denetler.
AİHM kimi davalarda sadece ihlal yönünde bir karar verir ve mesele ile ilişkisini keser. Ama bazı önemli davalarda yani bu davada olduğu gibi ihlal kararıyla birlikte ne yapılması gerektiğini de söyler. AİHM, 'Demirtaş derhal serbest bırakılmalıdır. Bu ihlale en kısa zamanda son verilmesi gerekir' diyor. Bu çok açık ve bu kararı uygulamak gerekiyor. Sözleşmeye taraf devletler AİHM'in kararlarına uymak zorundadır. AİHM kararları onlar bakımından bağlayıcıdır. Böyle bir yükümlülükleri vardır" dedi.
'BU KARARDA RAPORLAR ETKİLİ OLDU'
AİHM'in kararında Demirtaş'ın kişisel durumundan öte Türkiye'deki demokrasi, yargının bağımsızlığı ve siyasal atmosferi değerlendirmesinin çok önemli olduğunu vurgulayan Türmen, "Burada Avrupa İnsan Hakları Komiserliği raporları, Venedik Komisyonu raporları gibi noktaların etkili olduğu görülüyor. Türkiye'deki siyasi ortamı yansıtan, Türkiye'deki basın özgürlüğünü, yargı bağımsızlığını yansıtan bu raporlar AİHM'in kararlarında da etkili olmuşa benziyor. AİHM özellikle Olağanüstü Hal (OHAL) sürecinde etkisiz kaldığı için çok fazla eleştirildi. Bu eleştirilerin de belki bir parça etkisi olmuş olabilir" diye konuştu. AİHM'in doğru olanı yaptığını belirten Türmen, "AİHM'in bir kuruluş amacı var. Nedir bu kuruluş amacı; demokrasinin korunması. Bu amaca uygun kararlar çıkarabilmesi lazım ve eğer demokrasi, yargı bağımsızlığı, hukuk devleti geçerli değilse bunu savunabilmesi lazım. İşte bunu yapıyor bu kararda da" diye konuştu.
'YANLIŞ BİR KARŞI OY'
AİHM'deki Türk yargıç Işıl Karakaş'ın AİHS 18'inci Madde ihlali ile ilgili karşı oy kullanmasını "Yanlış bir karşı oy" olarak değerlendiren Türmen, şöyle devam etti: "Orada Mehmet Altan ve Şahin Alpay davasına atıf yapıyor. Diyor ki 'O dava da 18'inci madde var. O dava ile bu dava aynı şey değil. Bu davada siyasi parti lideri var ve o siyasi parti lideri ile ilgili bir karar. Mehmet Altan ile Şahin Alpay davasında böyle bir nitelik yoktu. Yargının bağımsız olmadığı kanıtlanmamıştır' diyor. Olup biten olaylar var. Başka türlü kanıtlanması beklenemez. Bir kanaat oluşturmak için gerekli olan her şey var ortada. O bakımdan ben paylaşmıyorum oradaki görüşleri."
Erdoğan'ın "Bizi bağlamaz" ifadesine de değinen Türmen, "Bir anlık öfke ile söylemiş diye düşünüyorum. Karar bizi bağlamaz diye bir şey yok. Sözleşme açık 'Karar bağlar' diyor üye devletleri. 'Karşı hamle'den ne kast ediyor anlamadım" dedi.
'BÜYÜK DAİRE TEMYİZ MAKAMI DEĞİLDİR'
Türkiye'nin 3 ay içerisinde hükmedilen tazminatı ödemek zorunda olduğunu da hatırlatan Türmen, ödenmediği takdirde faiz uygulanacağını söyledi. Karara ilişkin "AİHM Büyük Daire tarafından onaylanmamıştır. Türkiye Büyük Daire'ye gitmesini isteyebilir. Oradan onaylandığında karar geçerlidir" yorumlarını da değerlendiren Türmen, sözlerini şöyle sürdürdü: Burada ihlalin derhal ortadan kaldırılması, devam etmemesi gerektiğini söylüyor. Kaldı ki Büyük Daire bir temyiz makamı değildir. Büyük Daire, kararın yanlış verilip verilmediğini, yerinde olup olmadığını incelemez. Büyük Daire davayı yeniden görür. O bakımdan Büyük Daire'ye gitmesini beklemeden tahliyenin gerçekleştirilmesi gerekiyor.
'KARARIN UYGULANMAMASI YENİ BİR İHLALDİR'
Kararın uygulanmamasının yeni bir ihlal olacağını sözlerine ekleyen Türmen, bu durumda Türkiye'ye yönelik baskıların artacağını belirterek, şöyle konuştu: Siyasi ve hukuki baskılar olur. Avrupa Konseyi Parlamenter Asamblesi, Bakanlar Komitesi kararını uygulatmak için gerekli tedbirler alır, bu kararın uygulanması için ne yapılması gerekiyorsa o yapılır."
Türmen, değerlendirmelerini "Türkiye hukuk devleti ise kararı uygulaması gerekir" sözüyle sonlandırdı.