'Roboski'de gözaltında gibiydik'

Remzi BUDANCİR

ARTI GERÇEK – Bugün Şırnak’ın Uludere İlçesi’ne bağlı Roboski’de 28 Aralık 2011 tarihinde, savaş uçuklarının bombardımanı sonucu 19’u çocuk 34 kişi hayatını kaybetmesinin altıncı yıldönümü. Katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri yıllar içinde soruşturmalık, davalık oldu. Baskılara maruz kaldı. Bu ailelerden biri de Tosun ailesiydi. Oğulları Mehmet Ali Tosun’u katliamda kaybeden aile çareyi Mersin’e göç etmede bulmuş. Baba Zeki Tosun "Roboski’de biz gözaltında gibiydik. Mezarımızın başında Fatiha okuma hakkımızı bile çok gördüler" diyor.

İLGİLİ HABER: ADALET DİYORUZ O KONUYA GİRMEYİN DİYORLAR

İLGİLİ HABER: BİZE DÜŞEN ZALİME VE KÖTÜLÜĞE BOYUN EĞMEMEK

İLGİLİ HABER: ULUDERE KAYMAKAMI: ROBOSKİ'Yİ YAPANLAR HAİNDİ

İLGİLİ HABER: VALİLİK ROBOSKİ KARARINI GERİ ÇEKTİ

İLGİLİ HABER: BİZİ ÖLDÜRDÜLER BAŞKAN GEÇ KALDINIZ

İLGİLİ HABER: ROBOSKİ'DE ADALET YOK YASAK VAR

Roboski katliamının ardından bölgede sınır ticareti bitme noktasına geldi. Ailelere açılan soruşturma ve baskılara geçim sıkıntısı da eklenince bölgenin önemli bir nüfusu Türkiye’nin batı illerine göç ederek mevsimlik işçi olarak çalışmaya başladı.

Oğlu Mehmet Ali Tosun’u kaybeden Tosun ailesi de zorunlu göç eden ailelerden. Baba Zeki Tosun’un anlatımlarına göre, 2011 yılında yaşanan olayın ardından sınır ticareti kesildi. Irak Kürdistan Bölgesi’ne gidip çalışmak istedi önce. Sınırın öbür tarafına geçtiği için hedef olacağını düşününce O da çocukları ile birlikte Mersin’e göç etti. Kendisi, kızları ve eşi ile birlikte Mersin'de, evli olan bir oğlu ise çocuklarıyla İzmir’de mevsimlik işçi olarak çalışıyor.

"ESKİDEN HALİM VAKTİM YERİNDEYDİ"

"Biz hep Roboski için yalvardık, adalet istedik ama adaleti bulamadık" diyen Zeki Tosun, oğlunu kaybetmeden önce hali vaktinin yerinde olduğunu söyledi. Roboski’de halkın ticaret ile uğraştığını, kendilerine yetecek kadar maddi gelirlerinin olduğunu ifade eden Tosun, "Devlet, daha doğrusu AKP hükümeti bunu bize çok gördü. Hani bir değirmenin suyunu keser gibi, Roboski’de bu sınır ticaretini de öyle kestiler. Sınır ticareti kesildikten sonra gidiş gelişler durdu. Hiç kimse gidemiyor. Kendilerine muhtaç ettirdiklerinden bazıları korucu oldu, diğerleri öyle perişan durumda. Çoğu şehirlere göç etmek zorunda kaldı. Bende göç edenlerdenim" diye konuştu.

"ROBOSKİ BÖLGESİNDEN 360 KİŞİ AYNI FABRİKADAYIZ"

Katliamın ardından üzerinde baskılar arttığını, iş güçte olmayınca köyü terk etmek zorunda kaldığını anlatan Tosun, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: "Ailemi, çocuklarımı alarak Mersin’e geldim. Bir narenciye fabrikasında paketleme işinde çalışıyorum. Benim gibi Roboski’den, hatta Uludere çevresinden 360 kişi bu fabrikada çalışıyor. Hepimiz oralıyız. Başka çaremiz olmadığı için bin 400 lira karşılığında gelip burada sabah saat sekizden, akşam saat ona kadar çalışıyoruz.

Diğer fabrikalarda bizden iki kat fazla kişi var. Onların hepsi bizim bölgeden gelmiş. İnsanlarımız muhtaç olduğu için, kendi evini, kendi topraklarını, kendi yurtlarını terk etmek zorunda kalmış. Bu karda kışta sırf geçim derdinden dolayı perişan olduk. Dün gece hava o kadar soğudu ki, kız çocuğum şok geçirdi. Soğuktan, yorgunluktan ve aşırı iş yükünden dolayı çocuklarımız bayılıyor. Az sayı değil. 300-400 kişi burada karnını doyurmak zorunda kalıyor.

"FATİHA OKUMA HAKKIMIZI ÇOK GÖRÜYORLAR"

Ben çocuğumu 6 yıl önce kaybettim. Adalet aradık ama bulamadık. Geleceğine inanmıyorum. Adalet gelmeyecek. Biz adalet istediğimiz için yargılandık. Tehdit edildik. Köye gidip evimde 4-5 gün kalıyorum. Her gidişimde asker ve polis gece saat 3’te kapımı çalıyor. Sen neredesin, ne yapıyorsun, kimin için çalışıyorsun diye üzerimde baskısı uyguluyorlar. Sadece ben değil, Roboski’de olan tüm aileler bunu yaşıyor. Orada biz gözaltında gibiyiz. Ne iş yapabiliyoruz, ne de can güvenliğimiz var. Çocuğumun mezarına gidip bir Fatiha okumak benim hakkım ama bu hakkı bile bana çok görüyorlar".