'Rockçı imam': Türkiye'de uydurma hadislerin faturasını ödüyoruz
18 yıllık mesleğinden ihraç edilen Ahmet Muhsin Tüzer hukuk mücadelesi başlattı.

Kamuoyunda 'Rockçı imam' olarak bilinen ve hakkında meslekten ihraç kararı verilen Ahmet Muhsin Tüzer hukuk mücadelesi başlattı. Yaptığı işin çok ses getirdiğini söyleyen Tüzer, "Dünyada ayakta alkışlandık. Burada ise uydurma hadislerin faturasını ödüyoruz" dedi.
Şu an verilen din eğitimini de eleştiren Ahmet Muhsin Tüzer, "Şu andaki vahim tablo aslında yıllardır verilmeye çalışılan din eğitiminin ne kadar yanlış olduğunun da bir göstergesi" ifadesini kullandı.
"İlk zamanlar ben de şeriat zaviyesinden olaylara bakıyordum. Yıllarca imam hatipte okudum. Biz kendimizi biraz seçilmiş zannediyorduk" diyen Tüzer, "İmam hatipli olmak bir ayrıcalıktı. Biz cenneti yakalamaya en yakın müslüman topluluktuk. Bizim inancımızda olmayan herkes günahkar, akıbetleri kötü olacak gibi maalesef yanlış bir algıyla büyüdük. Bize o empoze edildi. İmam hatiplerdeki, teolojiyle ilgili eğitim veren yapılardaki en temel sıkıntı bu. Çünkü tutanacak bir dal arıyorsunuz" şeklinde konuştu.
Cumhuriyet'ten Hilal Köse'nin sorularını yanıtlayan Ahmet Muhsin Tüzer'in açıklamalarının bir bölümü şöyle:
"Büyükleriniz size diyor ki; siz zaten Peygamberin ümmetisiniz. Sizi dünyadayken aslında belli bir inanç sisteminde tutsak ediyorlar. Size verileni mutlak doğru zannediyorsunuz. Onun dışındaki renkleri, düşünceleri, dini akımları, söylemleri, meshepleri her şeyi reddediyorsunuz" diye konuşan Tüzer, Köse'nin "İslam bunu söylüyor mu söylemiyor mu?"
Bu zor ve derin bir konu. Zahir ve Batın ulemasının iki ayrı görüşü var. Zahir dediğim, bugün, dinin, cevizin kabuğunda yaşayan, cevizin içindeki lezzete bir türlü ulaşamayan, ulaşmak istemeyen… Zahir uleması bugün her tarafta, televizyonlarda, basında çıkıp insanlara fetvalar veriyor.
Kendi düşüncelerinin en doğru olduğunu empoze etmeye çalışıyorlar. Ortaya bir kaos çıkıyor. Halbuki hakikat iddiayı gerektirmez. Batın uleması, bir şey iddia etmez. Yapan da yaptıran da haktır anlayışıyla hareket eder. Kendi istek ve arzularının istikametinde değil.
Ülkemizdeki İslam anlayışının şu andaki vahim tablosu aslında yıllardır verilmeye çalışılan din eğitiminin ne kadar yanlış olduğunun da bir göstergesi. Ben buradan bir çağrı yapıyorum. MEB eğitim müfredatına acilen Mevlana, Şems, Hacı Bektaş, İbn-i Arabi gibi büyük Allah dostlarının, düşünürlerin eserlerini sadeleştirerek koymalı. Bu şekilde devam ederlerse bunun sonu gerçekten facia olacak. Özünde rahmet olan, sevgi olan, aşk olan, muhabbet olan bir anlayışı gençlerimize verebilirsek eğer, onların yaşamlarında bu değerler hakim olursa, o zaman toplumsal barışın, uzlaşmanın, evrensel değerlerin yaşandığı güzel bir toplum inşa edebileceğimizi söylüyorum.
Diyanet’te istenmeyen imam ne zaman oldunuz?
Basın beni Rockçı imam olarak tanıttığından beri. Ailem de önce onaylamadı. Babam ‘muhafazakar kesim buna hazır değil’ dedi. Dediği çıktı aslında. Dünyada çok ses getirdi yaptığımız iş. Ayakta alkışlandık. Burada ise uydurma hadislerin faturasını ödüyoruz. Gelecek nesillere bunu anlatamayacağız.
Gerçekten bir reforma ihtiyaç var. Cumhurbaşkanı bile İslam güncellenmelidir dedi. Savunmamda da bunu yazdım. Kendisiyle de tanışmıştım Amerika’da. Elimi uzattım, ‘Hoşgeldiniz’ dedim. ‘Rock müzik yapıyorum, imamım’ dedim. Saçlarım uzundu o zamanlar. Konser vermeye geldiğimi söyledim. ‘Hocam sizinle tanışmaktan oldukça mutlu oldum’ dedi. Yorgundu ben de konuşmayı uzatmadım. Cumhurbaşkanı’nın benimle bir derdi yok. Ama Diyanet’te baştan beri beni yok etmek isteyen bir kesim var.