Sağlık örgütlerinden hava kalitesi raporu: Hatay halkı, limitin dört katı üzerinde toz soluyor

Sağlık örgütlerinin Antakya’da yaptığı hava kalitesi izleme çalışmasına göre, Hataylılar sağlık limitinin dört katı toz soluyor. Tozun ana kaynağının yıkımı süren binalar olduğu belirtilen raporda, solunum yolu hastalıklarına karşı uyarı yapıldı.

Sağlık örgütlerinden hava kalitesi raporu: Hatay halkı, limitin dört katı üzerinde toz soluyor

ARTI GERÇEK - Temiz Hava Hakkı Platformu (THHP), Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Hatay Tabip Odası, 17 Ekim-15 Kasım 2023 tarihleri arasında Hatay Antakya’da hava kalitesi izleme çalışması yürüttü. Çalışmada, 30 gün boyunca kesintisiz yapılan toz (ince partikül madde PM2.5) ölçümlerinde Hatay halkının hâlâ limitlerin çok üzerinde toz soluduğu ortaya çıktı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından akciğer kanserine sebep olan birinci grup etmen olarak sınıflandırılan PM2.5'in 30 günlük ortalama ölçüm sonuçları Hatay için yıllık kılavuz değerin tam dört katı üzerinde.

Hatay’daki toz kirliliği günlük değerlerinin 30 günün 20’sinde de DSÖ’nün 24 saatlik kılavuz değerinin üzerinde olduğu saptandı. DSÖ, bu 24 saatlik kılavuz değerin bir yılda 3-4 defadan fazla aşılmaması gerektiğini belirtiyor.

TOZUN ETKİLEDİĞİ RİSK GRUPLARI: ACİLLERE BAŞVURULAR ARTTI

Çalışmada; tozun en çok bebek, çocuk, gebe kadın ya da yaşlı, kronik hastalığı olan kişileri etkilediğine dikkat çekildi. Sağlıkçılar her yaştan insanın akut solunum yolu enfeksiyonlarındaki belirgin artış dışında, astım, bronşit gibi kronik hava yolu hastalığı olanların acillere başvurularının ve hastanede yatış sürelerinin uzadığı gözlemledi.

‘TOZUN ETKİSİ 10 YILLARA YAYILACAK’

Toz kirliliği kaygı yaratacak boyutta olduğu vurgulanan raporda uzun vadede toz solunmanın neden olacağı hastalıklara da dikkat çekildi. Çalışmada öne çıkanlar şöyle:

“Uzun vadede toz soluma; pnömokonyoz, mezotelyoma ve akciğer kanseri gibi çok ciddi hastalıklara yol açar. Bugün solunan bu tozun etkisi 10 yıllara yayılacak ve bölge halkının gelecekteki sağlığını da derinden etkileyecektir. Toz sorununu çözmedikçe bireysel olarak bu kirlilikle mücadele etmek güç.

SAĞLIK ÖRGÜTLERİ ÖNLEM ALINMASI ÇAĞRISI YAPTI

Buradan bir kez daha anımsatmak isteriz ki, deprem bölgesinde halihazırda çok zor şartlarda yaşayan insanların sağlığına sahip çıkmak ve halkın hayatını tehdit edecek hastalıklardan korumak kamu yetkililerinin temel görevi olmalıdır

PM2.5 için hiç vakit kaybetmeden ulusal limit değerler belirlenmeli ve uygulamaya konmalıdır. “Sanayiden Kaynaklı Hava Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği”ne inşaat ve enkaz kaldırma sektörleri için de partikül madde sınır değerleri getirilmeli ve bu sınır değerler istisnasız olarak uygulanmalıdır.

ANA KAYNAK: YIKIMI SÜREN BİNALAR VE AYRIŞTIRILAN MOLOZLAR

TTB-THHP ortak çalışmasında toz ölçümleri ekim-kasım aylarında, bölgede henüz kış şartlarının oluşmadığı ve sobaların yakılmadığı bir dönemde gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla havadaki toz yoğunluğunun ana kaynağı hâlâ yıkımı devam eden binalar ve ayrıştırılan molozlardır denebilir.

‘BİNA YIKIM YÖNETMELİĞİNE UYULMUYOR’

Bu toz kirliliğinin önüne geçmek için yapılabilecekler oldukça basit ve 2021 yılında yürürlüğe giren “Binaların Yıkılması Hakkında Yönetmelik” ile düzenlenmiş olmasına rağmen yönetmeliğin uygulanmasına dair kamu yönetimi tarafından gerekli siyasi irade gösterilmemektedir. Bina yıkımı esnasında ve enkazlar kamyonlara yüklenirken sulama yapılmalıdır. Taşıyıcı kamyonların üstü mutlaka branda ile örtülmelidir. Demir ayrıştırma çalışmaları halkın yoğun olarak yaşadığı yerleşim alanlarına yakın yapılmamalıdır. Kalıcı enkaz depolama alanları kentlerin yerleşim alanlarından uzakta ve bölgedeki hâkim rüzgâr yönü de dikkate alınarak belirlenmelidir.”