Sahte diploma davasında tutuklu kalmadı
Sahte diploma davasından 5 tutuklu sanığın tahliyesine karar verdi. Tahliye edilen isimler arasında, şebekenin lideri olduğu belirtilen ‘Ziya Hoca’ lakaplı Ziya Kadiroğlu da yer alıyor. Davada tutuklu sanık kalmadı.

Artı Gerçek- Kamu kurumları yöneticilerinin, elektronik imzalarını kopyalayarak sahte diploma ve sürücü belgesi düzenleyen 199 kişinin yargılandığı davaya Ankara 23'üncü Asliye Ceza Mahkemesi'nde devam edildi.
Duruşmada ilk olarak başka bir dosyadan tutuklu olan sanık Mehmet Akif Yılmaz’ın SEGBİS üzerinden savunması alındı. Ehliyet sınavında başarısız olduğunu ancak durumunun 'başarılı' olarak değiştirilmesine yönelik bir talepte bulunmadığını iddia eden Yılmaz, "Ben bilmiyorum. Suçsuzum bir şey yapmadım" dedi.
Tutuksuz sanıklardan Osman Kürşat Mert, "Suçlamaları kabul etmiyorum. Benim Atatürk Üniversitesi İnşaat Mühendisliği lisans programından yasa dışı mezuniyet kaydı oluşturulmasına ilişkin bir talebim olmadı. Bu konuda kimseden bir talepte bulunmadım" ifadelerini kullandı.
'SİYASETÇİ OLDUĞUM İÇİN BU TAMAMEN İTİBAR SUİKASTİ, SİYASİ KOMPLO'
Atatürk Üniversitesi İnşaat Mühendisliği’nden sahte mezuniyet diploması oluşturulduğu belirtilen tutuksuz yargılanan Nizam-ı Cedid Derneği Genel Başkanı Nizam Perk "Ben siyasetçi olduğum için bu tamamen bir itibar suikastıdır. Siyasi komplodur. Eğer ben böyle bir şey talep ettiysem neden bu meslekle bağlantılı bir faaliyette bulunmadım" diye konuştu.
'DİPLOMAYA İHTİYACIM YOK'
Tutuksuz yargılanan sanıklardan sahte e-imza ile Atatürk Üniversitesi Bilişim Sistemi’ne girerek işlemler yaptığı iddia edilen Abdullah Doğan, "Ziya Kadiroğlu’nu misafir ettiğim dönemde benim evimdeki interneti kullandığı zaman bu işlemleri yapmış olabilir" dedi. Yıldız Teknik Üniversitesi’nden hakkında sahte mezuniyet diploması oluşturulan tutuksuz sanık Mehmet Baykara da “Benim binlerce çalışanım var. Yanımda çalışan mühendisler bulunmaktadır. Böyle bir şey yapmadım, yapmam için aklımı kaybetmiş olmam gerekir. Bu diplomaya ihtiyacım yok. Benim adıma sahte mezuniyet diploması kaydını kimin oluşturduğunu bilmiyorum" dedi.
Hakkında Yıldız Teknik Üniversitesi’ndeki notunu yükselttiği iddia edilen Doğukan Fırat Özyürek, "Ben kendimi mühendis olarak hayal etmediğim için bir süre okuduğum bölümü bıraktım, kaydımı kendim sildirdim. Sonra üniversite sınavına hazırlanıp dereceyle Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’ni kazandım ve psikolog oldum. Ben böyle bir şey talep etmedim. Haberim yoktu. Kişisel verilerimi ele geçiren kişiler hakkında da şikayetçi oldum" açıklamasını yaptı.
'MOBİLYACIYIM, DİPLOMAYLA ELDE EDECEĞİM MENFAAT YOK'
Tutuksuz yargılanan sanıklardan Atatürk Üniversitesi'nden sahte mezuniyet diploması aldığı iddia edilen Mehmet Üveyir, "Anavatan Partisi Adana İl Başkanı’yım. Adıma sahte diploma mezuniyet kaydı oluşturulduğunu da partiye kayıt için başlatılan soruşturma sürecinde haberdar oldum. Ben mobilyacıyım, bu sahte diplomadan elde edeceğim bir menfaat de yoktur" diye konuştu.
Tutuklu sanıklardan Ziya Kadiroğlu, "Atatürk Üniversitesi ve İnönü Üniversitesi sistemi üzerindeki eylemlere dair bilgim var. Eski beyanlarımı tekrar ediyorum" dedi.
'SUÇA SÜRÜKLENDİM, KANDIRILDIM, KULLANILDIM'
Tutuklu sanık Mıhyeddin Yakışır, “Ayhan Ateş tarafından suça sürüklenmiş vaziyetteyim. Kandırıldım ve kullanıldım. Onlara olan güvenimi kötüye kullanıp beni bu olaya bulaştırdılar. Bu durumdan pişmanım. 10 aydır tutukluyum. Adli sicil kaydım da temizdir. Tahliyemi istiyorum" ifadesini kullandı.
'BİZ NASIL ÖRGÜT OLABİLİRİZ?'
Tutuklu sanık Gökay Celal Gülen de "Benim bilgisayar firmam var, çalışanlarım var. Benim burada yaptığım tek şey arkadaşlara ofisimi kullandırtmam. Organizatör olarak suçlanıyorum ama sistemlere kendi faturalı hattımdan giriş yaptığım görünüyor. Böyle bir şey olsa kendi hattımdan sisteme girmem. Benim teknik anlamda yardımcı olduğum iddia ediliyor, ben zaten bilgisayar işi ile uğraşan bir firmanın sahibiyim. Ücret ve fatura karşılığında donanımsal ve kurulum işleri yapıyorum. Ben hiçbir suç işlemedim. Geçtiğimiz günlerde 3. dalga operasyonu yapıldı ve biz bu doğrultuda yeniden Savcılığa ifade verdim. Sadece ‘örgüt’ ibaresi eklenmiş başka değişen hiçbir şey yok. Bizim 10 ay sonra mı örgüt olduğumuz anlaşıldı. Ben buradan sadece 3 kişiyi tanıyorum. Biz nasıl bir örgüt olabiliriz?" diye konuştu.
'AYHAN ATEŞ MİT PERSONELİ OLDUĞUNU SÖYLEDİ'
Tutuklu sanık Yalçın Maraşlı da “Ayhan Ateş ile tanıştım, böyle oldu. Kendisi MİT personeli olduğunu söyledi ve güven sağladı. Zamanla e-imza çıkartmamı istedi. E-devlet şifremi aldı. Benim üzerime diplomalar yapılmış, ben böyle bir talep istemedim. Ben kendim böyle bir işlem de yapmadım. Ayhan Ateş yapmıştır" dedi.
'AKADEMİSYENİM, GIDA MÜHENDİSLİĞİ İLE ALAKAM YOK'
Hakkında sahte diploma aldığı iddiası bulunan tutuksuz sanıklardan Erdal Şimşek de “Ben işletme mezunu akademisyen kimliğim vardır. Gıda Mühendisliği ile ilgili bir alakam yoktur. Böyle bir şeye de ihtiyacım yoktur. Ben bu olayı karakolda öğrendim. Karakolda da şikayetçi oldum. Ben eğitim danışmanlığı yaptığım için binlerce kişiden vekalet alıyorum. Bu yüzden benim kimlik numaram pek çok kişide bulunmaktadır. Gıda mühendisliği diploması çıkartmam hiç bir işime yaramaz. Ben buradaki hiçbir sanığı da tanımıyorum” dedi.
Müşteki Sibel İrkey de duruşmada söz alarak katılma talebinde bulundu ve şunları kaydetti:
"YÖK Eğitim ve Öğretim Daire Başkanı iken benim hakkımda iki adet sahte e-imza oluşturulmuş. Bundan e-devlet üzerinden gelen mail sayesinde haberdar oldum. Hemen kurumuma bildirdim, Turktrust’a da bildirdim. Benim imzam kullanılarak sistem içinde gezilmiş ama herhangi bir işlem yapılmamış."
MARAŞ BAROSU VE TBB'NİN KATILMA TALEBİ REDDEDİLDİ
6 Şubat depremlerinde hayatını kaybeden avukatların diplomalarının kullanılması nedeniyle katılma talebinde bulunan Maraş Barosu ve Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) katılma talebi suçtan doğrudan zarar görmedikleri gerekçesiyle reddedildi.
BEŞ SANIK DA TAHLİYE EDİLDİ
Beyanların ardından tutuklu sanıklar Mıhyeddin Yakışır, Taner Dağhan, Ziya Kadiroğlu, Gökay Celal Gülen ve Yalçın Maraşlı’nın tutuklu kaldıkları süre gözetilerek delilleri karartma ihtimallerinin olmaması gerekçesiyle tahliyelerine karar verdi. Bir sonraki duruşma 16 Ocak 2026'de görülecek.