Şair-yazar Mehmet Çetin son yolculuğuna uğurlandı
Dersimli şair-yazar Mehmet Çetin doğduğu topraklarda, Kurdeşi köyünde Kırmançki (Zazaki) değişlerle, şiirlerle toprağa verildi.
Remzi BUDANCİR
ARTI GERÇEK-Kanser tedavisi gördüğü hastanede önceki gün hayatını kaybeden şair-yazar Mehmet Çetin’in cenazesi Dersim’de doğduğu Kurdeşi köyüne götürüldü. Üzerinde "Yazdığım en güzel şiir hayatımdı" yazılı tabutla köyüne getirilen Çetin için düzenlenen törene çok sayıda aydın yazar, dostları ve yakınları katıldı. Coronavirüs tedbirleri kapsamında fiziki mesafeye ve maske kurallarına uyulan cenaze töreninde, Çetin’in sözlerinin yer aldığı çok sayıda fotoğrafı da yer aldı.
DOSTLARI GÖZYAŞLARINA HAKİM OLMADI
Çetin’in tabutu ilk olarak Dersim’in Ovacık ilçesine bağlı Kurdeşi (Kuruderesi) köyünde doğduğu evin önüne getirildi. Burada dostları tabutunun önünde birer konuşma yaptı. Oldukça duygusal anlar yaşandı. Konuşma yapan yazarlar Çetin’in hayatlarına dokunduğu anları, verdiği mücadeleyi, kültür ve sanat alanında ne kadar üretici olduğunu aktardı. Çetin’nin yerinin doldurulamayacak bir yazar olduğunu ifade eden arkadaşları göz yaşlarına hakim olamadı. Tabutunun başında Kırmançki şiirler okundu, ağıtlar yükseldi.
ŞAİR ÖLDÜ, SUSTU DAĞLARIN RÜZGARIDA…
Şair Tuğrul Keskin de bir konuşma yaptı. Mehmet Çetin’in ne kadar iyi bir şair olduğunu anlatan Tuğrul Keskin gözyaşlarına hakim olamadı. Keskin, Çetin’in tabutu başında şu duygu dolu konuşmayı yaptı: "Ölü bizden olmayınca’ diye bir söz var ya bu sefer ölü bizden… Üstelik ölü çok büyük. Üstelik de ölü ne Munzur’a sığacak ne de Munzur dağına sığacak büyüklükte değil. Ölü gerçekten çok büyük… Bilmem ki Tunceli, Dersim, Ovacık, doğduğu köy bilemem ki farkında mı ölenin. Bilem ki farkında mı! Biz bilmem ki 30 yıl belki daha fazla bu köye gelmek için çok konuştuk Mehmet ile fakat yazık ki bugün bizler buradayız ve yazık ki Mehmet önümüzde bir yanık karanfil gibi yatmakta. Elbette hepimiz duygusalız fakat bunu kaldırmak da çok kolay değil çünkü ölü büyük. Ve burada yatan kırmızı karanfilin çağrısını, yaşadığı zaman boyunca ki çağrısını yazık ki kimse duymadı. Yazık ki kimse duymadı bir avuç yoldaşından başka. Şimdi umuyorum ki bu büyük ölüm yani bizlere ve bütün aslında belki şiir ve edebiyat dünyasına bir bakıma vicdanı öğreten bu kekemece bu dağlı bunu unutmayalım olur mu. Bunu unutmayalım olur mu? Bu ölünün kim olduğunu unutmayalım olur mu? Çünkü şair öldü. Sustu dağların rüzgarı da…"
'BU TOPRAKLAR ONA DEYNDAR'DIR'
Yazar Emirali Yağan, Mehmet Çetin’in hayatını kaybettiği gece gördüğü rüyayı gözyaşları ile anlattı. O gece rüyasında Mehmet Çetin ile birlikte bir dağın doruğunda, yan yana otururken gördüğünü anlatan Yağan, gördüğü rüyayı gözyaşları ile aktardı: "Oraya nasıl çıktık bilmiyorum. Dedi ki; buradan inişte bize kanat gerek… Derken yanımdan kanatlanıyor ve uzun derin dipsiz bir yamaç boyunca iniyor. Bir yere çarpıyor ve gözden kayboluyor. Onun zirveden inişini görmek, onun o sonsuz derinliğe akışını görmek beni uykumdan uyandırdı. Sabah Yıldız’ı aradım. ‘Uyanmıyor, uyanacağı da yok gibi’ dedi. Bu topraklar ona dêndardır... Kîrmanciye ona deyndar'dır (borçludur)… Diliyle, kültürüyle, kadim duyarlıklarıyla ahdıyla, bahtıyla… Bu topraklar derinden hissediyor onu. Ve onu bağrına basmayı, onu kucaklamayı sabırsızlıkla bekliyor."
DEYİŞLERLE UĞURLANDI
Yakınları, dostları ve arkadaşlarının duygu dolu konuşmalarının ardından aralarında Dersimli sanatçıların da olduğu sanatçı dostları da tabutunun başında Kırmançki (Zazaki) deyiş okudu. Alevi dedelerinin de Kırmançki (Zazaki) dua ve deyiş okumalarının ardından Çetin’nin naaşı defnedilecek mezarlığa omuzlarda taşındı.
KİTAPLARLA DEFNEDİLDİ, MEZAR BAŞINA MEŞE PALAMADU EKİLDİ
Mehmet Çetin toprağa verilirken, mezarına kitaplar bırakıldıktan sonra toprak atıldı. Çetin "En güzel şiir hayatımdı" dizesiyle defnedildi. Kitaplarla toprağa verilen Çetin’in mezarı başında şiirler okundu. Birer konuşma yapan dostları Çetin ile anılarını, nasıl tanıştıklarını aktardı. Mezarının başına meşe palamudu ekildi.
MEHMET ÇETİN KİMDİR?
Dersim’in Ovacık İlçesinde 1955 yılında dünyaya gelen Çetin, 70’li yılların ardından öykü ve şiirler yazmaya başladı.
Üniversite okuduğu yıllarda politik faaliyetleri nedeniyle ağır işkenceler gören Çetin, 8 yıla yakın cezaevinde kaldı.
Edebi çalışmalarına cezaevindeyken ağırlık veren Çetin’in ilk kitabı cezaevinde bulunduğu sırada yayınlandı.
Cezaevindeyken yayımladığı ‘Birağızdan’ isimli kitabıyla şiir çevrelerinde dikkatleri üzerine çeken Çetin, 1989 yılında Enver Gökçe şiir ödülünü kazandı. Ardından 1989 yılında ‘Asmin’ isimli kitabıyla Güneş Türkiye Öykü ödülünü aldı.
Şiir ve düzyazı alanlarında 150 civarında kitap yayımlayan ve 1991 yılında kurulan Piya Şiir Kitaplığı ve ZED yayının editörlüğünü de yapan Mehmet Çetin, ‘Kunduz Düşleri’ isimli şiir dergisi ile ‘Ütopya Mevsimlik Hayat Bilgisi’ kitabının da editörlüğünü yapmıştı.
Sanatsal çalışmalarını iki dilde (Kırmancki ve Türkçe) yapan Mehmet Çetin 1996 yılından beri Hollanda’da yaşıyordu.
Birçok şiir ve öykü çalışması bulunan Mehmet Çetin’in onlarca şiir çalışması Grup Munzur, Grup Kızılırmak, Ferhat Tunç gibi müzik grupları ve isimler tarafından bestelenerek seslendirildi.