Saya işçileri anlatıyor: 'Açlığa talim ediyoruz, dişimizi sıkıyoruz'
Ayakkabı sektörünün kalbi durumunda olan saya işçileri zor şartlarda, düşük ücretle, sigortasız çalışıyor. Üstelik kullanılan yapıştırıcı maddeler nedeniyle hastalık riskiyle karşı karşıyalar. Çoğunluğu Suriyeli mülteci olan işçiler yaşadıklarını anlattı.
ADANA - Adana’nın merkez Seyhan ilçesindeki Büyük Saat Yerleşkesi’nde bulunan arastadaki saya atölyelerinin kapılarına bir bir kilit vuruluyor. Geçmişte 300'ü bulan saya atölyesi sayısı bugün yarı yarıya azalmış durumda. Çalışmaya devam eden atölyelerde ise tek tük işçi var.
Saya işçilerinin birçoğu ekonomik şartlar nedeniyle inşaat işçiliği, garsonluk gibi mesleklere yöneliyor. Atölyelerde çalışan saya işçilerinin büyük çoğunluğu Suriyeli mülteci işçiler. Saya işçileri asgari ücret bile kazanamıyor. Sosyal güvenceleri yok ve büyük çoğunluğu sigorta primlerini kendileri ödemeye çalışıyor. Üstelik kullanılan yapıştırıcı maddeler nedeniyle birçoğu hastalıklarla boğuşuyor.
'35 YILIMI VERDİM, BAŞKA BİR İŞTE NASIL ÇALIŞAYIM?'
35 yıllık saya ustası Suriyeli Mustafa Ahmet, işlerin durgun olduğunu belirtiyor. Sağlık durumu iyi olmadığı için başka bir işte çalışamadığını dile getiren Ahmet, "35 yılımı bu mesleğe verdim. Hem yaşım geçti hem bacağımda sorun var. Başka işlerde nasıl çalışayım? Açlığa talim ediyoruz, dişimizi sıkıyoruz. Nerede meyvenin, sebzenin kötüsü var onu almak zorunda kalıyoruz. Bu işin en kötü yanı; diktiğimiz ürünlerin fiyatı 60 TL olması gerekiyor ama 25 TL veriyorlar. 11'inci aydan beri iş olmadığı için çalışamıyorum. Hakkım yok zam istemeye” dedi.
GÜNDE 12 SAAT ÇALIŞIYORLAR
İş aldıkları firmaların kendilerine açıklanan enflasyon oranında bize zam vermediğini vurgulayan Emrah Usta ise, “Millet uzaya çıkmış biz daha yerimizde sayıyoruz. Sabah 08:30’da oturursun, akşam 21:00’da kalkarsın işinin başından. 100 çift dikersin. Saatimiz yok bizim. Elektrik gitti mi işlerimiz biter. Ben çift başı alıyorum. 50 TL olması gerekirken, 20-25 TL'ye saya dikenler var. Saya fiyatının 40 TL'nin üstünde olması gerekiyor. Biz sadece devletin verdiği zamları istiyoruz. Bunu bile bize vermiyorlar. Devlet yüzde 50 veriyorsa onların verdiği yüzde 30. Yüzde 20’sini vermiyorlar. Bu işin bütün her şeyi bizde bitiyor. Biz sadece hakkımızı istiyoruz" dedi.
'İŞ YOK KAZANDIĞIMIZ YETMİYOR'
İş olmadığı için kazandıkları paranın yetmediğini söyleyen Suriyeli Kaplan Usi de "Ayakkabının üstünü dikiyorum. Çift başı çalışıyorum. 25 TL'ye dikiyorum. Yeteri rakam ama fazla iş yok. İş olsa bu rakam yeterli oluyor. İş olsa günde 200 tane yaparız ama iş yok. Yılbaşından sonra yüzde 50 zam yaptılar. Ama hâlâ zamları uygulayan yok" diye konuştu.
VASIFLI USTA BİLE ASGARİ ÜCRET KAZANAMIYOR
Ustaların ekonomik nedenlerle başka işlere yöneldiğine dikkat çeken Rezzan Aksu da “Vasıflı elemana 17 bin TL veremiyoruz. 'Yüzde 50 zam aldılar' diyen yalan söylüyor. Böyle bir şey yok. Zaten iş de yok. Her türlü çıkmazdayız. Usta adam gidip başka işte sekiz saat çalışır daha rahat olur. Burada 11-12 saat niye çalışsın? Burada ki ustalarımız ücretlerin yetersiz olması nedeniyle başka işlere gidiyor. Garsonluk, atık kağıt toplayıcılığı, simitçilik yapan ustalarımız var. Tekstil ve inşaat işine gidenleri gördüm" dedi.
'DÜKKÂN SAHİBİYİM MAAŞIM KAZANCIM ÜCRET'
Saya atölyelerinin bir bir kepenk kapattığını vurgulayan Aksu, şöyle devam etti:
"Benim bir kuzenim iyi bir usta olmasına rağmen kurtarmıyor diye inşaatta çalışmaya gitti, gelmiyor. Makinesi boşta duruyor. Çifti 25 TL'ye dikiyorum. Bir çay olmuş 7.5 TL. Yol parası 20 TL. Bir döner olmuş 70-80 TL. Dükkân sahibi olmama rağmen benim kazancım asgari ücrete ucu ucuna geliyor. Tezgahtaki kalfanın ücreti asgari ücrete gelmiyor bile. Sitemizde çok sayıda dükkân var ama şu anda dükkânlar hep boş."
'YAPIŞTIRICI MADDELER HASTALIKLARA NEDEN OLUYOR'
28 yıldır saya işçisi olarak çalışan Hüseyin Yanar, borç batağında olduğunu dile getirerek başlıyor söze. Yanar, “15 yaşından beri bu işi yapıyorum. 43 yaşındayım. 30 yıldır mesleğimizde bir şey değişmedi. Sadece fabrikalar çıktı. Haftada üç gün çalışıyoruz, dört gün yatıyoruz. Şu anda ciddi bir durgunluk var. Dört aydır doğru düzgün iş alamıyoruz. Bağkur'a 106 bin TL borcum var. İş yok, ödeyemiyorum. 6-7 bin TL oldu Bağkur primleri. Kapalı alanda çalışıyoruz. Yapıştırıcı maddelerle çalışıyoruz. Bu maddeler hastalıklara neden oluyor. Daha önce hastalığa yakalanan meslektaşlarımız var. Hâlâ sağlık sorunlarıyla mücadele ediyorlar" dedi.