Sığınma evindeki kadınlar anlattı: Polise gittim, tokat atıp geri gönderdiler
Fotoğraf: Şehlem Kaçar
Sinem Nazlı DEMİR
İSTANBUL - Türkiye’de erkek şiddetine maruz bırakılan kadınlar, temel hakları olan barınma ihtiyacını karşılamak için resmi kurumlara ve derneklere bağlı kadın sığınma evlerinde kalmayı tercih edebiliyorlar. Buse ve Berfin, maruz kaldıkları şiddetten ve ekonomik yetersizliklerden dolayı bir süredir sığınma evinde kalan kadınlardan ikisi. (İsimler, güvenlik gerekçesiyle değiştirilmiştir) Sığınma evine gelmeden önce hem erkek şiddeti hem de pek çok ekonomik sorun yaşayan Buse ve Berfin, önceki yaşamlarını ve sığınma evindeki hayatlarını Artı Gerçek’le paylaştı.
“ÇORBAYLA DURUYORDUM TÜM GÜN”
Sığınma evine yerleşmeden önce uzun bir süre sokakta yaşamak zorunda kalan Buse, o günleri şöyle anlattı:
“Ben bir yıl sokakta yaşadım. Kalmadığım yer kalmadı. Taksim’de çok kaldım. Bir kere kötü bir olay yaşadım, polise gittim. Terledi beni, kokuyorum diye. Bazı günler sadece çorbayla duruyordum tüm gün. Çok zordu. Düşünsenize herkes her şeyi yiyor. Bir kere de metrobüse bindim. Koktuğum için insanlar iğreniyor gibi baktı. Bizi hor göreceklerine su ya da başka bir şey verebilirler.”
“KÜFLÜ EKMEK YEMİŞ İNSANLARIZ”
Benzer deneyimle Berfin’in de başında geçmiş:
“Dayak, aç kalma, sokakta kalma… Biz çöpten ekmek yemiş, küflü ekmek yemiş insanız. Onu yedikten sonra şükretmesini bilen bir insanız. Hala da öyleyiz. Yemek buluyoruz yiyoruz. Bulamıyoruz, aç yatıp kalkıyoruz.”
“EN KÖTÜ OLAYI BİLE YAŞADIM”
Sokakta kalmak zorunda olduğu dönemde cinsel saldırıya maruz kaldığını belirten Buse, saldırıdan dolayı rutin hayatına adapte olmakta zorluk yaşamış:
“En kötü olayı bile yaşadım. Bir insan uyurken cinsel istismara uğrar mı? Ben uğradım. O yüzden benim korkularım oluyor bazen. Kapı böyle sert açılınca ben yerimden sıçrıyorum. Ben o zamanlar öldürmeyi düşündüm kendimi. Yaşadığım olay çok büyüktü. Yanımda ne anne var ne baba… Akraba yok, hiç kimse yok. Yiyecek bir şey bile yok.”
“KENDİMİ BOĞAZ KÖPRÜSÜ’NDEN ATACAKTIM”
Yaşamına son vermeyi düşündüğünü de anlatan Buse, başvurmak istediği karakolda ifadesinin alınmadığını söylüyor:
“Kendimi Boğaz Köprüsü’nden atacaktım, gittim oraya yani. O zaman beni korumadılar. Ben polise gittim, polisin bana tokat atıp beni geri gönderdiğini biliyorum. ‘Sen sokak kızısın, bize ne senden’ dediler.”
"BENİ MUTLU EDEN BİRBİRİMİZE BAĞLANMAMIZ"
İki kadın da eve yeni gelen kadınlara, kendi yaşadıkları zorluklardan yola çıkarak empatiyle yaklaştıklarını, dayanışmayı artırmaya çalıştıklarını belirtiyor. Berfin, kendisini nelerin mutlu ettiği sorusunu, kadınlarla arasında oluşturduğu bağdan bahsederek yanıtlıyor:
“Beni şu anda mutlu eden, insanlarla birbirimize bağlanmamız, sohbet muhabbet etmemiz, dertleşmemiz… Biz yeni gelenlere sıcak davranıyoruz. Hiç böyle dışlamadık. Yardım etmeye çalışıyoruz elimizde ne varsa.”
AVRUPA’DA KADINA ŞİDDETTE TÜRKİYE BİRİNCİ
Buse ve Berfin, Türkiye’de erkek şiddetine maruz kaldığı için sığınma evine yerleşen kadınlardan sadece ikisi. Birçok kadın uzaklaştırma kararına başvurarak veya taşınarak şiddetten korunmaya çalışıyor.
Avrupa ve OECD ülkeleri arasında erkeklerden fiziksel veya cinsel şiddet gören kadın oranının en yüksek olduğu ülke Türkiye. OECD 2019 yılı verilerine göre Türkiye'de kadına şiddet oranı yüzde 38. Neredeyse 10 kadından 4'ü hayatında erkek şiddetine maruz kalıyor.
Türkiye’de hem derneklerin kendi içlerinde organize ettiği kadın sığınma evleri, hem de devlete bağlı resmi evler var.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2022 verilerine göre Türkiye’de 3 bin 624 kapasiteli, 112'si bakanlığa bağlı toplam 149 kadın konukevi mevcut.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN FESHEDİLMESİNDEN SONRA TABLO AYIRLAŞIYOR
2023 yılının ilk 324 gününde 288 kadın erkekler tarafından öldürüldü. En az 228 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulundu. Kadınlar, geçen yıllarda da olduğu gibi en çok Birinci derece yakınları veya partnerleri tarafından ateşli silahla vurularak öldürüldü. 20 Mart 2021 tarihinde İstanbul Sözleşmesi’nin feshedildiği Türkiye’de kadına yönelik şiddetin tablosu her geçen gün ağırlaşıyor.