Sınır dışı edilmek istenen Kürt yazar Menaf Osman'ın avukatı: Ölümle karşı karşıya kalma riski var

Sınır dışı edilmek istenen Kürt yazar Menaf Osman'ın avukatı: Ölümle karşı karşıya kalma riski var
30 yıl sonra tahliye edilen Kürt yazar Menaf Osman'ın avukatı Halil Coşkun, müvekkilinin Suriye'ye gönderilmek istendiğini söyledi. Savaşın devam ettiğini söyleyen Coşkun, Osman'ın ölüm riskinin olduğuna dikkat çekti.

Artı Gerçek - Manisa Akhisar T Tipi Cezaevi’nde tutulan Hesekê doğumlu 58 yaşındaki Abdulmenaf Osman, 30 yıl 6 ay sonra tahliye edildi. 28 yaşında tutuklanan Osman, 58 yaşında cezaevinden çıktı fakat şimdi de sınır dışı tehdidiyle karşı karşıya. Osman'ın Suriye'ye gönderilmesi halinde insanlık dışı muamele, hatta ölümle sonuçlanabilecek bir durumla karşı karşıya kalma riski olduğunu söyleyen avukat Halil Coşkun, bütün kamuoyunu duyarlı olmaya çağırdı.

Manisa Akhisar T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan 58 yaşındaki Abdulmenaf Osman, 30 yıl 6 ay sonra 3 Eylül'de tahliye edildi. Osman, Kuzey ve Doğu Suriye’nin Hesekê kentinden olduğu için Akhisar Jandarma Karakolu’na götürüldü. Fiili olarak gözaltında tutulan Osman'ın dün akşam Manisa İl Komutanlığı'na götürüleceği bilgisi ailesi ve avukatına verilirken, gece saatlerinde apar topar Edirne Geri Gönderme Merkezi’ne (GGM) götürüldü.

HUKUKSUZLUKLAR SÜRÜYOR

Avukat Halil Coşkun, müvekkilinin tahliye edilmesi ve sonrasında yaşanan süreci değerlendirdi. Coşkun, müvekkilinin yaklaşık 30 buçuk yıldır cezaevinde olduğunu anımsatarak, 29 yılını doldurduktan sonra denetim serbestlik hakkı için yaptıkları başvurunun da kabul edilmediğinin, bir yıldan fazladan cezaevinde tutulduğunu hatırlattı.

Müvekkilinin 30 yılı dolduktan sonra hakkında iki soruşturmanın açıldığını söyleyen Coşkun, "Hiçbir delil ve hukuki gerekçesi olmayan soruşturmalardı. Bu soruşturmalardan kaynaklı İdare ve Gözlem Kurulu kararı ile müvekkilimin tahliyesi 6 ay engellendi. 6 ay sonra zaten iki dosyada takipsizlikle sonuçlandı. O soruşturma takipsizlikle sonuçlandığı için serbest bırakıldı. Ancak hukuksuzluklar sürüyor" dedi.

'HİÇBİR HUKUKİ DAYANAK OLMADAN JANDARMA KARAKOLUNDA TUTULDU'

Müvekkilinin 3 Eylül saat 11.00 civarlarında Akhisar Cezaevi'nden tahliye edildikten itibaren fili olarak gözaltı işlemi başlatıldığını aktaran Coşkun, şöyle devam etti:

"Henüz cezaevi içerisinde iken müvekkilimiz jandarma ekipleri tarafından alındı. Aile ile görüşmesine izin verilmeyecekti, ısrarlarımız sonucunda aile ile beş dakika görüşmeye izin verildi. Müvekkilim daha sonra Akhisar jandarma Karakoluna götürüldü. Hiçbir hukuki dayanak olmadan jandarma karakolunda tutuldu. Dün akşam Akhisar Jandarma Karakolu ile yaptığım görüşmede, müvekkilimin İzmir ya da Aydın Geri Gönderme Merkezi'ne gönderilmek için Manisa il Jandarma Karakolu'na götürüleceği söylendi. Ancak gece saat 3 gibi müvekkilimin beni aramasıyla, Edirne Geri Gönderme Merkezi'ne gönderildiğini öğrendim."

'SURİYE'YE GÖNDERİLMEK İSTENİLİYOR'

Müvekkilinin Edirne'ye götürülerek, sınır dışı edilmek istenildiğine dikkati çeken Coşkun, "Suriye’deki savaş süreci devam ediyor. Suriye'ye gönderilmesi halinde insanlık dışı muamele, hatta ölümle sonuçlanabilecek bir durumla karşı karşıya kalma riski var. Müvekkilimin Suriye’ye gönderilmemesi için il göç idaresinin almış olduğu sınır dışı etme kararına itiraz edecektim. Ancak bugün müvekkilimin Edirne'ye gönderilmesi bizlerin yapacağı hukuki girişimlerin hızlıca engellemeye yönelik olduğunu ve sınır dışı edilmek istenildiğini düşünüyorum" diye belirtti.

NE YAPILACAK?

Bundan sonra yapacakları hakkında bilgi veren Coşkun, "Sınır dışı etme kararı ardından bir hafta içerisinde dava açılması gerekmektedir. Bundan sonraki süreçte, ÖHD İstanbul'daki arkadaşlarımızla müvekkilimin öncelikle sınır dışı edilme kararına itiraz edip, sınır dışı sürecini durdurmaya çalışacağız. İdari Gözlem Kararını aldık. Sulh Ceza Hakimliği'ne sınır dışı edilmesine karşı da başvurumuzu yapacağız" diye konuştu.

Coşkun, müvekkilinin sınır dışı edilmesinin ölümle sonuçlanacak bir hak ihlaline neden olabileceğini belirterek, bütün kamuoyunu duyarlı olmaya çağırdı.

MENAF OSMAN KİMDİR?

Menaf Osman, Rojavalı bir Kürt. 1965 yılında Hesekê'de doğdu. İlk, orta ve liseyi bu şehirde okudu ve üniversite okumak için Şam'a gitti. Menaf Osman, eğitimini Şam Üniversitesi Jeoloji Bölümü'nde tamamladı.

1993 yılında tutuklanan yazar Menaf Osman, tutuklanmadan önce ve tutuklandığından bu yana birçok dergide yazılar yazdı. Dokuz kitabı bulunan Menaf Osman'ın Türkiye'de yayımlanan iki kitabı bulunuyor. Aynı zamanda Menaf Osman'ın "Destê Şeş Tilî (Altı Parmaklı El)" adlı oyunu Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nda sahnelendi.

KİTAPLARI

Girê Şêran / Roman / Weşanên Aram / 2003

Şînok / Çîrok / Weşanên Lîs / 2011

Namûsname / Roman / Weşanên Aram / 2016

Piling, Şoreşname 1 / Roman / Weşanên Ar / 2016

Silava Bajariyan / Çîrok / Weşanên Azad

Sînor / Roman / Weşanên Aryen / 2018 (Türkiye'de yayımlandı)

Lênûska Leyla / Roman / Weşanên Aram / 2018

Sêbareya Zindanê - 1: Cuhû / Roman / Weşanên Sîtav / 2019

Sol / Çîrok / Weşanên Aryen / 2021 (Türkiye'de yayımlandı)

SÎNOR'UN TANITIMINDAN...

Menaf Osman'ın Sînor adlı romanın tanıtımında yayımlanan kesit şöyle:

"Uzun bir tartışmanın ardından sınırda son bir keşif yapmak için hep birlikte gitmeleri gerektiğine karar verdiler. Keşfetme kararı Evdil'de yeni bir hayranlık yaratmıştı. Ailesini ikiye bölen "kılıç"ı ilk kez görecekti! Halkının yarısının birdenbire Derebeyler ve diğer yarısının da Astlar haline geldiği sınır neydi? Babası ona şunları anlattı: "Oğlum, bir sabah uyandık ve gördük ki topraklarımızın ortasına bir çizgi çekilmiş ve bize sınırın o tarafına, yani sınıra gidemezsiniz diyorlar! Bu nasıl sınırdır baba, sınır nedir oğlum, topraklarımızın yarısı, arkadaşlarımızın, insanlarımızın yarısı orada kaldı, hayır oradan geçilmez dediler, orası başka bir devlet! Ulaşamayan sözler delilerin kafaları, ondan kaçmamızı istediler ama biz henüz deli olmadığımızı biliyorduk ve aklımız kafamızdaydı.Deden Soro, iki amca ve bir teyze, üç teyze ve bir kız kardeşle birlikte onların çocukları, hepsi bir gecede Derebeyi oldu, biz de aynı gece Alt Sahip olduk! .."

SOL'UN TANITIMINDAN...

Menaf Osman'ın Sol adlı romanın tanıtımında yayımlanan kesit şöyle:

"On altı kurşun varsa toprağın öptüğü vücut Şilan'dır. O zamanlar aramızda on altı yaşında olan biriydi. Resimde görünen çiçekler ve çimenler de onun kanına bulanmıştı. O çiçeğin gururu da bu varsayımı doğruluyordu. O evlerin sahibine hâlâ meydan okuyor diyorsunuz! Shilan'daki durumun devam ettiğini düşünüyorsunuz. Onun kendisi olduğunu söylüyorsun. Belki de Shilan'ın yüzü yaprakların arasında saklıydı. Eğer o kadar çok yaprağı kaldırabilseydim yüzü kesinlikle sevimli görünürdü. Silüeti gözümün önüne geldi, yeni bir acının okları üzerime çarptı, kemikleri dizlerime çarptı, sanki o olay, onları öldüren o savaş dün olmuş gibi! Paltosu atkı ve şapkanın içinde kaybolan küçük bir palto, duruşu vakur ve heybetli, kalesi elinden ve sırtındaki çantasından hiç ayrılmayan Kubi'dir. Yürüyüşü yavaş, dudaklarında bir gülümseme ve dudakları rüzgarda uçuşuyor. Aniden yeri sarsan ve onu olduğu yerde durduran sakızın sesi. Dudaklarındaki donuk gülümseme, yere düşüşü, toprağa dokunuşu ve bakışları acısını hâlâ dindiren son anlarım..."

TİYATRO OYUNU

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nda sahnelenen "Destê Şeş Tilî (Altı Parmaklı El)" adlı oyunun yazarı Menaf Osman.

Oyunun konusu ise şöyle anlatılıyor:

"Destê Şeş Tilî oyunu, kayıplarının ardından kalanların arayış ve bekleyiş hikâyelerinin anlatısıdır.

Yeri ve zamanı belli olmayan ölü bir mekân; gizli bir güç ile bu hikâyeleri kendine doğru çeker. Her gün şafak vaktinde torunu ile birlikte o mekâna gelen anne (Asê) kayıp oğlunu, torun kayıp babasını bekler. Wesîla ise annesinin telkiniyle kayıp kardeşinin mezarı olarak kodladıkları o mekânı her gün sular ve yaşlı annesinin yerine ağlar.Ölü mekân kayıp birini (Kejo) doğurur. Asê oğlu sanır, Wesîla kardeşi ile benzerlikler kurar.Oralardan ayrılamayan hafızasız Kejo, bir çift yeşil gözün (Keyo) arayışındadır. O mekan bir gün yeşil gözlerin sahibi Keyo’yu da hesaplaşma için oraya çeker."

NE OLMUŞTU?

3 Mart 1993 tarihinde Batman'da gözaltına alınan Osman hakkında Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) tarafından “Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya çalışmak” iddiasıyla müebbet hapis cezası verilmişti. 3 Mart’a tahliye olması gereken Osman, pişmanlık dayatmalarını kabul etmediği için İdare ve Gözlem Kurulu tarafından tahliyesi altı ay daha ertelenmişti.

Osman’ı cezaevi önünde, ailesi, Ege Tutuklu ve Hükümlü Aileleri İle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (EGE TUHAYDER), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği, ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) yöneticileri karşılamak istemişti ancak Hesekê doğumlu olan Osman, Manisa Geri Gönderme Merkezi’ne (GGM) gönderilmek üzere Akhisar Jandarma Karakolu’na götürülmüştü. Jandarma karakolunda bekletilen Osman, ailesiyle görüştürülmemişti. (HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar