Tacizci baba oğlunu alıkoydu: Ne yapacağımı şaştım, artık tükendim; birileri bana çare olsun

Ayrıldığı hakim eşi tarafından çocuğuna cinsel istismarda bulunulduğunu belirten anne Aynur Erzengin'in hukuki mücadelesi sürüyor.

Tacizci baba oğlunu alıkoydu: Ne yapacağımı şaştım, artık tükendim; birileri bana çare olsun

ARTI GERÇEK - Maraş'ta aile hekimliği yapan Aynur Ergezgin, oğlunun idari hakimlik yapan babası tarafından cinsel istismarını duyurmaya çalışıyor. Erzengin, tek amacının çocuğunu babasının istismarından korumak olduğunu ancak bunun için babanın arkasına aldığı adli ve siyasi güçle kendisini susturmaya çalıştığını anlatıyor. 2012 yılında boşandıklarını söyleyen Erzengin, çocuğun velayetinin de kendisinde olduğunu ancak babasının haksız ve hukuksuz şekilde çocuğunu elinden aldığını söylüyor. Çocuğun da babasına gitmemek için direndiğini belirten Erzengin, susturulmak için sürekli polis zoruyla akıl muayenesine gönderildiğini ve medyaya çıkmaması yönünde baskı uygulandığını da sözlerine ekledi.

Doktor Aynur Erzengin, dün akşam Artı TV'de yayınlanan Haber Peşinde programına canlı bağlanarak gazeteci Erk Acarer'in sorularını yanıtladı.

'BEBEKKEN ÇOCUĞUN DUDAKLARINI SOMURUYORDU'

Erzengin, "Görücü usulüyle evlendim. Evlendikten bir süre sonra adamın anormal hareketleri başladı. Bizde, kültürümüzde boşanmak çok ayıp. Aile kavramı çok önemli. 'Evliliği sürdüreceksiniz, devam edeceksiniz, adam akıllanır' diye sürekli bekliyorum. Boşanma mahkemesinde de dile getirdim, bana karşı da cinsel şiddeti vardı. Sonra bebek oldu, bebek olduktan sonra sürekli dudaklarını somurmaya başladı. Sürekli yalvarıyorum, 'yapma, etme' diye," yaşadıklarını anlatmaya başladı.

Acarer'in, "Bebekken çocuğun dudaklarını mı öpüyor" sorusuna Erzengin şöyle yanıt verdi:

"Ya öpme değil, çocuğun dudağı yara oluyor çok kötü şekilde. Dudaklarına sürekli krem sürmek zorunda kalıyorum. 'Ben bunun bu kadar zulmüne dayanıyorum ama evladımı korumak zorundayım' dedim, çareyi boşanmakta buldum. Yani ayrılırsam kurtulurum, dedim. 2012 yılında boşandım, velayet de o zaman bana verildi. Çocuk 2 yaşından 11 yaşına kadar benim yanımdaydı. Bir düzeni var evde. Çocuğum yaşadığı cinsel istismarı unutsun diye çabalıyorum; at biniciliğine götürüyorum, basketbola götürüyorum, özel okula götürüyorum, psikologlara götürüyorum, çırpınıyorum. Bir yandan mahkemelerle boğuşuyorum, bir yandan çalışıyorum. Artık o kadar çok köşeye sıkıştırıldım ki, ne yapacağımı şaştım. O kadar çaresizim ki anlatamam."

8 YAŞINDAKİ KIZ ÇOCUĞUNA DA İSTİSMAR

"Aslıda bu ifadeler Kahramanmaraş savcılığını dosyasına hem sizin hem çocuğun anlatımıyla giriyor. Siz burada başka iki kız çocuktan da bahsediyorsunuz. Eşinizin dışarıda devam eden ilişkilerinde gözlerinizin önünde gerçekleşen iki vaka var. Bunu da paylaşır mısınız; çünkü birinden sonra sizin karar sürecinizde bir kırılma oluyor," diyen Acarer'in ardından konuşmasına devam eden Erzengin, "En son elime bir fotoğraf makinesi verdi. Kendisi var, bir yakın akrabaları var, bir de 8 yaşındaki küçük bir kız çocuğu var. 'Bizim fotoğrafımızı çek' dedi. Tam çekeceğim sırada o küçük kız çocuğunun dokunmadığı yeri kalmadı. Sonra ben telefonu attım, çocuğumu aldım geldim. Orada bir şey desem olmayacak. Baş edemiyorum, yani baş edecek gücüm yok," dedi.

'ÇOCUK ANLATTIKÇA, 'SUS, O SENİN BABAN' MI DİYEYİM?'

Acarer'in, "Velayet istedikçe bana dava açıyor diyorsunuz," sorusuna Erzengin'in cevabı, "Normalde çocuk hep benim yanımdaydı, 2016 yılında adam birden velayet davası açtı. Ve oğlum maruz kaldığı istismarları söylemeye başladı. Ben ne yapayım, oğluma 'sus, anlatma' mı diyeyim. Zaten adamı az çok tanıyorum. Ben çocuğumu korumak zorundayım. Ne yapayım, doktora, çocuk izlem merkezine götürmeyeyim mi? Bunları anlatan ben değilim, çocuk anlatıyor. Çocuk anlattıkça 'sus, o senin baban' mı diyeyim. Böyle bir saçmalık olabilir mi?" şeklinde oldu.

Acarer, "Baba savcılığa verdiği ifadelerde şunu söylüyor: Çocuktan beni soğutmak için çocuğa bunları işliyorlar. Fakat benim okuduğum tutanaklardaki sizin beyanlarınızda farklı şeyler çıkıyor. Çocuk babasından her geldiğinde hem taciz izleri görüyorsunuz, hem de size karşı şiddet uyguluyor. Çünkü baba ona bir şeyler tembihliyor. Bu kısmı anlatır mısınız?" diye sorunca, Erzengin şöyle anlattı:

'BABASINDAN HER GELDİĞİNDE BENİ TEKMELİYOR, CİNSEL BÖLGELERİME DOKUNMAYA ÇALIŞIYORDU'

"Oğlum her babanın yanına gidip geldiğinde bana vuruyor. Mesela çeşitli görevlendirmelerle geliyordu. 6 yaşındaydı, göğsüme dokunuyor, cinsel bölgelerime dokunuyor, sürekli bir şey yapmaya çalışıyor çocuk, vuruyor. 'Oğlum yapma, niçin böyle yapıyorsun' diyorum, susuyor, hiç cevap vermiyor. Ama sürekli her gidip geldiğinden sonra tekmeler yiyorum. Anlatamıyor, anlatamadıkça bana saldırıyor. En sonunda anlattı. Ben çok kötü ağladım, çok kötü oldum. Çocuk psikiyatriye götürdüm. Orada dediler ki bana, 'oğlunuz çok berbat şeyler anlatıyor, bunun üstüne düşmelisiniz, takip etmelisiniz.' Ben oğlumu sakin, sessiz, düzgün bir şekilde büyütmek istiyorum, başka hiçbir şey istemiyorum. Niye oğlumu böyle pis bir şeyle damgalamaya çalışayım? Kaç tane okul değiştirdim. Ne yapacağımı şaştım, artık tükendim. Birileri bana çare olsun."

'5 POLİS ARABASI GELDİ, 2 EKİP EVE GİRİP, ÇOCUĞU ZORLA GÖTÜRDÜ'

Acarer "Baba hukuki ilişkilerini kullanarak çocuğun velayeti için uğraşıyor," dedikten sonra Erzengin, "Kahramanmaraş'taki hakim bayanın yanına gidiyorum. 'Siz de annesiniz, ne olur anlayım' diyorum. Yalvarıyorum. Çırpınıyorum, çırpınıyorum, hiçbir şey yapamıyorum. Maraş'tan kesinlikle çocuğu koruma kararı çıkmıyor. Adana'dan çıkıyor, Ankara'dan çıkıyor, o kararlar bozluyor. Karar Maraş'tan çıkmalıymış, çocuk Maraş'ta yaşadığı için. Karar çıkmayınca 5 polis arabası geldi, 2 ekip eve girdi. Çocuğu çekiştiriyorlar, bağırıyor, kaç defa balkondan atlayacak oldu. Çocuk psikiyatristine sordum, gerçekten atlar mı diye. Atlar diyor. Oğlum ölürse hesabını kim verecek?" diye devam etti.

Acarer'in "İzlediğimiz videonun arka planını mı anlatıyorsunuz?" sorusuna, Erzengin, "Evet, onu anlatıyorum. Polisleri illa gideceksin diyorlar. Esas suçlu olan bu velayeti babaya veren hakimler. Mahvettiler bizi ya. Çocuğa koruma çıkması gerekiyor, çıkmıyor. Velayet babaya veriliyor. Ne oluyor bu sefer, evin içinde kıyametler kopuyor. 10 tane polis evin içinde, çocuk kaçıyor, polisler kovalıyor," diye yanıt verdi.

'HAKİMLERİN AYRICALIKLARI VARMIŞ'

"Siz bu arada dostlarınızdan çocuğu al, yurt dışına kaç gibi bir tavsiye de aldınız," diyen Acarer'i Erzengin şu şekilde yanıtladı:

"Evet, her şeyim berbat. Çocuğun maruz kaldığı bir şey var, onu anlatıyor. Ben onu susturamam. Ortaya çıkması gerek bunun. Oğlumu İstanbul Tıp Fakültesi'ne götürdüm, orada babanın çocuğa karşı uygunsuz cinsel davranışları vardır diye rapor çıktı. Bu rapor niye var diye 35 milyar ödüyorum. Öteki rapor niye var diye 45 milyar ödüyorum. Benim maaşım olduğu gibi adamın tazminatına gidiyor. Ben adamı suçlamıyorum, sadece raporu mahkemeye sunuyorum. Gaziantep adliyesinde çalışıyordu o zaman, raporu oraya verdim. Gaziantep hakimi benim aleyhimde karar verdi. Zaten hangi şehirde çalışıyorsa büyün mahkemeler orada görülüyor. Hakimlerin öyle bir ayrıcalıkları varmış. Oradan da çıkan bir tane bile benim lehime karar yok. Benim yurt dışında kimsem yok. Türkiye Cumhuriyeti adalet sistemine sığınıyorum. Yeter bu çektiğim çile. Yıllardır usandım. İşyerinde hasta muayene ederken kaç defa polisler geldi, akıl muayenesine götürüyorlar. Kaç defa raporum normal çıktı. Medyaya çıkmaktan başka çarem kalmadı. Ben de oğlumun adı çıksın, damgalansın istemiyorum. Sadece oğlumu korumak, başka hiçbir derdim yok. Benim tek derdim oğlumu bu cinsel istismardan korumak."

Acarer, "Ankara'ya gittiniz, vekillerle, Adalet Bakan yardımcısıyla görüştünüz," dedikten sonra Erzengin, "Gittim, hiçbir sonuç alamadım. Adalet Bakan yardımcısına gittim iki milletvekiliyle, hiçbir sonuç alamadım. Beni medyaya çıkmakla suçladılar. O zaman adalet düzgün işlesin de ben de medyaya çıkmak zorunda kalmayayım. Attığım her adım suç. 18 yıllık hekimim, hakkımda bir kere bile şikayet yok. Ama susturulmak için, köşeye sıkıştırılmak için sürekli akıl muayenesine gönderilme durumum var. Cumhurbaşkanımıza bir daha sesleniyorum, ne olursun sesimi duy" karşılığını verdi.

Erk Acarer