Salonu terk edip dönen heyet duruşmayı Temmuz 2023'e erteledi

Salonu terk edip dönen heyet duruşmayı Temmuz 2023'e erteledi
Avukat Tahir Elçi cinayetine ilişkin açılan davanın duruşmasında avukatlara tepki gösteren mahkeme başkanı, duruşma salonunu terk etti. Baro Başkanı'nın görüşmesi sonrası duruşmaya devam eden mahkemede duruşmayı Temmuz 2023'e erteledi.

Artı Gerçek - Katledilen Diyarbakır Barosu'nun eski başkanı Tahir Elçi cinayetine ilişkin açılan davanın duruşması 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşma, mahkeme başkanının salonu terk etmesine sahne oldu.

Avukat Neşet Giresun, mahkeme başkanına "Eğer yargı tarihinize, çocuğunuza bir hikaye bırakmak istiyorsanız, Tahir Elçi dosyasında gereğini yapın" diye çağrıda bulundu. Mahkeme başkanı kızarak, "Benim çocuğumu karıştıramazsınız" dedi. Avukatlar, hakimin azarlar tarzdaki konuşmasına tepki göstererek alkışladı. Mahkeme başkanı bunun üzerine de "Böyle yargılama olmaz" diyerek salonu terk etti. Ardından mahkeme üyeleri ve savcı da salondan çıktı.

Avukat Mehmet Emin Aktar, "Tahir Elçi cinayeti davasında mahkeme heyeti, taleplerimiz karşısında zorda kalınca duruşma salonunu terk etti" dedi.

Daha sonra Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren’in mahkeme başkanı ve heyetiyle yaptığı 1 saatlik görüşmenin ardından duruşmaya yeniden devam etme kararı alındı.

Mahkeme TÜBİTAK raporunun beklenilmesine, katılma taleplerinin reddine, mülkiye raporunun ses ve görüntü kayıtlarının celbine, olay görüntülerinin kesik olduğu hususu nedeniyle araştırma taleplerinin reddine karar vererek duruşmayı 5 Temmuz 2023 tarihine erteledi.

TÜRKAN ELÇİ: MAĞDURLAR OLARAK SANIK MUAMELESİ GÖRDÜK

Duruşmada söz alan Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi, şunları söyledi: "Bildiğiniz üzere dava sürecinin üzerinden yaklaşık iki yıl geçti. Bugün iki yıllık süreci değerlendirmek bizim açımızdan zorunlu hale gelmiştir. İlk duruşmaya geldiğimiz gün yargının ülke genelindeki pratiğini bildiğimiz halde yine de adaleti bulma yönünde umudumuzun olduğunu dile getirmekte beis görmemiştik. Savaşa karşı çıktığı esnada katledilen bir hukuk insanının, bir baro başkanının katledilmesinin alelade bir dava olmadığını, bu davanın kişisel olmak kadar toplumsal ehemmiyetini, haksızlığa uğrayan her vatandaş gibi adaleti arama derdinde olduğumuzu ifade etmeye çalıştık; fakat anlaşılamadığımızı, en doğal hakkımız olan adaletle aramıza gün geçtikçe bir duvarın örüldüğünü kısa sürede idrak ettik.

Yükselen bu duvarın harcında empati yoksunluğu var. Çünkü dört yılı aşkın bir zaman sonra açılması beklenen bir davadan medet uman mağdurlar olarak sanık muamelesi gördük dışarıya atılmak istendik.

'DEVLETİN YARGICI OLMA KAYGISI'

Bu duvarın harcında toplumun genelinde ve bu davanın özelinde adalet bekleyenlerin derdini anlamada kayıtsızlık, devletin yargıcı olma kaygısı, devletin polisini yargılayamama, cezasızlık geleneği, kendine yakın hissetmediklerine önyargı var. Oysaki Kuranda geçen Maide 8. Ayetinde 'Ey iman edenler Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin. Adil olun. Bu Allah'a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allaha karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır' der.

Bu duvarın harcında zulüm var. Vatandaş anasının ak sütü kadar helal olan adalete erişemiyorsa, ortada zulüm var demektir. Adaletin zıddı zulümdür. Adalet insaflı davranma çerçevesinde tanımlanır, zulüm başkasının hakkını yemek, hakkına engel olmak, hakkını eksik vermek, eziyet etmekle eş anlamlıdır. Aynı zamanda adalet yükümlülük olarak da kabul edilir. Biz defalarca olay anından bugüne kadar hakkımız olan adaleti dile getirdik; bu sözcüğün anlamını yitirdiğinin de farkındayız. Konfüçyüs “kelimeler anlamlarını kaybettiğinde insanlar özgürlüklerini yitirir,” der. "Adalet” sözcüğünün anlamını yitirdiğini bu salonda görebiliyoruz.

Mevlana’ya sorarlar zulüm nedir, “Zulüm bir şeyi yerinde kullanmamaktır” der. “Adalet nedir?” diye sorduklarında “bir şey yerine koymak” diye yanıt verir. Mülklerin temeli adaletle tanımlanıyorsa mülkün vatandaşlarına bu hakkı teslim etmek, dağıtmak keyfiyete göre değil, mecburiyettir…

Sokrates’e sormuşlar “bu dünyayı ayakta tutan şey nedir? “Bu dünya adaletle ayakta durur, Zulüm geldiği zaman o devletin varlığı düşünülemez.” diye cevap vermiştir." (HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar