Tahir Elçi davasındaki TÜBİTAK raporuna avukatlardan tepki: Tarih eski görünse de o görüntüler cinayet anına ait

Tahir Elçi davasındaki TÜBİTAK raporuna avukatlardan tepki: Tarih eski görünse de o görüntüler cinayet anına ait
Tahir Elçi davasında, cinayet anına ait görüntülerin bulunduğu hard diskteki görüntülerin 'mavi ekran'lı ve eski kayıtlı olduğuna dair TÜBİTAK raporuna avukatlar itiraz ediyor: Manipülasyon var, tarih eski görünse de o görüntüler cinayet anına ait.

Şirin BAYIK


DİYARBAKIR - Diyarbakır'ın Sur ilçesinde bulunan tarihi Dört Ayaklı Minare önünde 28 Kasım 2015 tarihinde katledilen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin ölümüne dair açılan davanın 9'uncu duruşmasına, cinayet anına ait görüntülerin bulunduğu hard disk ile ilgili TÜBİTAK incelemesi dosyaya girdi. İncelemede, 'Mavi ekran' olarak görünen kayıtların 'eski tarihli' olduğu bildirildi. Ancak avukatlar tarih eski görünse de o görüntüler cinayet anına ait olduğunu düşünüyor.

TÜBİTAK RAPORU NE DİYOR?

Tahir Elçi cinayeti ile ilgili en önemli delil cinayetin işlendiği alanı gören Mardin Kebap Evine ait 4 numaralı kamera görüntüleriydi. Boş olduğu iddia edilen görüntülerle ilgili TÜBİTAK kaydı ilk kez 9'uncu duruşmada dava dosyasına eklendi. Raporda, 4 numaralı kameraya ait 9 kayıt olduğu ancak bu kayıtların 'Mavi ekran' içerdiği ve 2010 tarihli olduğu belirtildi. Raporun ilgili bölümü şöyle;

- Alınan imaj kopyası içerisinden aktarımı yapılan görüntüler ve log kayıtlarına göre disk içerisinde 10/08/2010 - 25/08/2010 tarihleri arasındaki (15) günlük zaman dilimine ait toplam (765) adet güvenlik kamera kaydına ait verilerin disk içerisinde yer aldığı, Kameraların CH01, CH02, CH03, CH04 şeklinde (CH=KANAL) kayıtların oluştuğu, bu kayıtlar içerisinde CH04 olarak kayıtlı olan ve yazışmalarda 4 nolu kamera olarak bahsedilen kameraya ait (9) adet kaydın bulunduğu tespit edilmiştir.

- 4 nolu kameraya ait (9) adet kayıt içeriği incelendiğinde "Mavi Ekran" şeklinde görüntüye sahip olduğu ve içeriklerinde kayıt olmadığı görülmüştür.

'4 NOLU KAMERA TAHİR ELÇİ CİNAYET ANINI GÖSTERİYOR'

Duruşmayı 6 Mart'a erteleyen mahkeme, avukatların raporun tekrar incelenmesi talebini ise reddetti. Mahkeme reddetmiş olsa da avukatlar sözü geçen 'mavi ekran'lı kayıtların cinayet anına ait olduğu konusunda ısrarlı. Artı Gerçek’e konuşan Avukat Mahsuni Karaman, Mardin Kebapevi'nin Tahir Elçi’nin vurulduğu yere 10-15 metre mesafede olduğuna dikkat çekti ve tarih eski görünse de o kamerada cinayet anına ait görüntüler olduğunu düşündüklerini belirtti ve şöyle konuştu:

"Raporda kayıt olmakla birlikte görüntü olmadığını söyleniyor. Yani mavi ekran görüntüsünün bir kayda işaret ettiği ama görüntünün oluşmadığı belirtiliyor. Bu 9 adet kaydın da 2010 yılının sekizinci ayında yapıldığını söyleyen bir rapor. Ama orada TÜBİTAK’ın kaçırdığı şey şu; Mardin kebap evinin kamera kaydındaki saat 5 yıl 2 ay 28 gün geri bir tarihtir. Dolayısıyla siz o tarihe 5 yıl 2 ay 28 günü eklediğiniz zaman aslında o kayıp olan 4 Nolu kameranın yapmış olduğu 9 adet kaydın esasen bizim cinayet tarihine denk geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Görüntü kayıtlarındaki tarihte manipülasyon var. Bütün bu görsel kaynakların kaybolması mümkün müdür? Tarih eski görünse de o görüntülerin cinayet anına ait olduğunu düşünüyoruz.”

'12 SANİYELİK KAYIP GÖRÜNTÜ FAİLİ ORTAYA ÇIKARACAKTI'

Dava ile ilgili avukatların itiraz ettiği bir diğer konu da cinayet anında bölgede bulunan polislerin çektiği görüntülerde 12 saniyelik bir kesinti bulunması. Karaman, o 12 saniyelik kısmın Elçi’nin vurulma anına ilişkin olduğunu ve montajla çıkarıldığını söyledi:

"Foto Film Şube Müdürlüğü’nün görüntü kaydında da 12 saniyelik kesinti var. O 12 saniyelik kesintinin biz bir montajlama bir kesme olduğunu söylüyoruz. Çünkü ne tesadüf ise 12 saniyelik kesintinin yapıldığı zaman aralığında Tahir Elçi vuruluyor. Yani eğer 12 saniyelik o kayıp zaman olmasa cinayet anına dair net görsel bir veriye ulaşacaktık. Yani ya Tahir Elçi’nin tam vurulduğu andaki düşmesine tanıklık edecektik veya faile ilişkin bir görüntü bulabilecektik. 12 saniyelik görüntü kaybının olduğu konusunda herkes mutabık. Adli Tıp Kurumu ve mahkeme de söylüyor zaten. Kimse de inkar edemez.

Fakat bu kaybın neden meydana geldiği bütün tartışma noktası o. Bize göre montajlamadır kesmedir. Çünkü polis memuru o akış içerisinde ben kayıttan çıktım diyor. Ama kayıttan çıkmış olsa idi o görüntü kaydından bir titreme yaşanırdı. Oysa biz şunu görüyoruz. Tahir Elçi yaşlı bir amcayla konuştu, silah sesi geldi kayıt hemen bitiyor. Sanki biri kapattı ya da o akışı birisi kesti. Sonra birisi tam sokaktan çıkarken kayıt tekrar başlıyor. Bizce bu bir montajdır, kesmedir. O iddiamız sürüyor. Hem Mardin Kebapevi 4 Nolu görüntü kaydı, hem de bu bahsettiğim Foto Film üzerinde daha detaylı daha teknik rapor alınması gerektiğini söylüyoruz."

'TAHİR ELÇİ CİNAYATİNİN NASIL KARARTILDIĞI ORTAYA ÇIKARILABİLİR'

Adli Tıp Kurumu'nun, 12 saniyelik görüntü ile ilgili montaj tespitinde bulunabileceğini belirten Karaman bu tespitin davanın karartıldığı ortaya çıkaracağını ve bunun da cinayet delillerini karartılmasındaki zincirin ortaya çıkarabileceğini söyledi.

"Bu işin sonunda bize nasıl bir rapor gelir? Adli Tıp Kurumu "kuvvetle muhtemel ya da kanaat bildirerek evet burada bir montaj var, bir kesme işlemi var" şeklinde bir rapor düzenleyebilir. Böyle bir rapor bizi faile götürür mü? Maalesef götürmez. Sadece Tahir Elçi cinayetinin nasıl karartıldığını ortaya koyar. Belki bu anlamda tahkikati soruşturmayı bütün kovuşturmayı da genişletmek gerekir. Kim yaptı, kimler yaptı, bu işin içerisinde resmi otorite var mı yok mu? Bu neye benziyor? Bir anda Hrant Dink cinayetine dönüşür. Orada ne kadar kirli ilişki varsa, emniyet müdürlerinden valisine kadar ortaya çıktı. Kamusal bir iradenin zincirleme planlamasıyla bir strateji doğrultusunda o cinayetin işlendiği ortaya çıktı. Tahir Elçi cinayetinde de delillerin karartıldığına ilişkin net bir tespit yapılabilir ise, bütün bunlar bizi bu cinayetten sonra cinayet delillerini karartan bir insan zincirine götürebilir.”

Bilirkişi raporunun tam metni


NE OLMUŞTU?

Kürt illerinde 1990’lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetler, JİTEM sanıklarının yargılandığı bir çok davanın avukatı olan Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, Kürt meselesine ilişkin bir çok televizyon kanalına konuk olan bir isimdi. Elçi’nin hedef gösterilme süreci de yine böyle bir programa konuk olması ile başladı. 15 Ekim 2015 tarihinde CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın sunduğu “Tarafsız Bölge” programına katılan Tahir Elçi, “PKK terör örgütü değildir” sözleri nedeniyle hedef gösterildi.

POLİS ZORUYLA GÖZALTI

Bu sözlerinden sonra sürekli tehditler alan Tahir Elçi hakkında savcılık soruşturma başlattı. Elçi’nin katıldığı programdan dolayı kanala 700 bin lira para cezası kesildi. Basında hedef gösterilen Tahir Elçi Diyarbakır’daydı. Başkanı olduğu Diyarbakır Barosunda bekleyen Elçi’ye meslektaşları destek vermiş, baroyu terk etmiyordu. 20 Kasım 2015’te Diyarbakır Barosuna gelen polisler tarafından gözaltına alınan Elçi, İstanbul’a götürüldü. Savcılık Elçi hakkında tutuklama kararı verilmesini istedi. Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı ve hakkında, 'terör örgütü propagandası' suçundan 7.5 yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame hazırlandı.

'ÇATIŞMALAR BİTSİN' DEDİĞİ YERDE ÖLDÜRÜLDÜ

Serbest bırakılmasını takip eden günlerde Diyarbakır’ın Sur ilçesinde çatışmalar baş göstermiş ve ölüm haberleri gelmeye başlamıştı. Tahir Elçi ve arkadaşları ise 28 Kasım 2015 tarihinde çatışmaların son bulması için tarihi Sur ilçesinde bulunan dört ayaklı minareye giderek basın açıklaması yaptı. Elçi, açıklamanın ardından Dört Ayaklı Minare önünde silahlı saldırı sonucu öldürüldü.

OLAY YERİ İNCELEMESİ YAPILMADI

Elçi’nin öldürülmesinin ardından bölgede sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Siviller cinayetin işlendiği bölgeye giremiyordu. Diyarbakır Barosu avukatları, olay yeri incelenmesinin sürmesi için girişimlerde bulunuyordu. Bölgede sokağa çıkma yasağı 30 Kasım’da kaldırıldığında olay yerinde çok sayıda boş kovan bulunduğu, olay yeri incelmesinin yeterince yapılmadığı da ortaya çıktı. Ardından tekrar sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

KAMERALAR ÖNÜNDE CİNAYET

Kameralar önünde işlenen Elçi cinayeti ile ilgili etkili bir soruşturma süreci yürütülmediği gibi soruşturmayı yürüten savcı birçok kez değiştirildi. Olay yeri incelemesi, Elçi’nin öldürülmesinden yaklaşık beş ay sonra, 17 Mart 2016 tarihinde yapıldı. Elçi’nin ölümüne neden olan mermi çekirdeği bulunamadığı için kurşunun hangi silahtan çıktığı tespiti yapılmadı.

12 SANİYELİK KESİNTİ

Cinayet anını gören güvenlik kameraları Tahir Elçi’nin vurulma anını 'kaydetmemişti'. Elçi öldürüldüğü sırada çok sayıda gazeteci bölgedeydi. Basına yansıyan gazetecilerin çekmiş olduğu görüntülerin hiç biri Elçi’nin öldürülme anını göstermiyordu. PTT Balıkçılar Şubesi ile Mardinkapı Kebapevi kameraları Elçi’nin vurulduğu yeri görüyordu. TÜBİTAK'a gönderilen kameraları kaydeden harddisk imajların boş olduğu ortaya çıktı. Bölgede bulunan polislerin çektiği görüntüler ise 12 saniyelik bir kesinti bulunuyordu. Kesinti olan o kısım Elçi’nin vurulma anına ilişkindi.

POLİSLERİ İŞARET EDEN RAPOR

Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma da ilerleme sağlanmaması üzerine Diyarbakır Barosu harekete geçti. Elçi’nin öldürüldüğü ana ilişkin tüm görüntüleri Londra Üniversitesi bünyesinde çalışan Forensic Architecture (Adli Mimarlık) isimli kuruluşa gönderdi. Görüntüleri inceleyen Forensic Architecture (Adli Mimarlık), cinayet anına ilişkin ilişkin ayrıntılı bir teknik rapor hazırladı. Savcılığın bulamadığı olası şüpheliler bu raporda yer alıyordu. Olay yerinde bulunan polis memurlarından üçünün kuvvetli suç şüphesi altında olduğu tespiti yer aldı. Diyarbakır Barosu bu raporu 14 Aralık 2018’de Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na sundu. Soruşturmayı yürüten savcılık, bu raporlar doğrultusunda Adli Tıp Kurumu’na yazı göndererek, yeni bir değerlendirme yapılmasını istedi. Adli Tıp Kurumu, 2016 tarihli raporunda Elçi’yi vuran silahın saptanamadığını ve net bulgular elde edilemediğini bildirdi.

BEŞ YIL SONRA DAVA AÇILDI

Elçi cinayetini soruşturan savcılık, cinayetten beş yıl sonra, 20 Mart 2020 tarihinde iddianameyi tamamlandı. Forensic Architecture tarafından hazırlanan raporda geçen üç polis memurunun yanı sıra, Elçi’nin vurulduğu sırada kamera kayıtlarında görülen iki PKK üyesinden biri, Tahir Elçi cinayetinin şüphelileri olarak gösterildi. İddianamede, polis memurları F.T., S.T. ve M.S. “bilinçli taksitle ölüme sebebiyet verme”, PKK üyesi Uğur Yakışır ise “olası kastla ölüme sebebiyet verme” ile suçlandı. Forensic Architecture (Adli Mimarlık) raporunda "Polislerden birinin silahından çıkan kurşunun Elçi’ye isabet etmiş olma olasılığının daha yüksek olduğu" tespiti iddianamede dikkate alınmadı.

DAVADA İLERLEME YOK

İddianameyi kabul eden Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki ilk duruşma 21 Ekim 2020 tarihinde görüldü. 2020 yılında başlayan, üç yılıdır devam eden duruşmada bir ilerleme sağlanmadı. Elçi ailesinin avukatlarının sanıkların tutuklanmasına yönelik talepleri kabul edilmedi. Elçi cinayetinin en önemli delilleri, Mardin Kebapevi’nin kamerasının aldığı kayıtlardı. Ancak kamera harddiski üzerinde yapılan incelemede, içeriğinin yüzde yüz boş olduğu tespit edildi. Devam eden yargılamada Elçi ailesinin avukatları sanıkların tutuklamasını ısrarla talep etti ancak bu talep her defasında reddedildi. Mahkeme sanıkların duruşmalara SEGBİS aracılığıyla katılmasına karar verildi. Bu karar avukatların tepkisine neden oldu.

AÇIK VE GİZLİ TANIKLAR İFADELERİNİ DEĞİŞTİRDİ

Savcılık soruşturmasında, Elçi’nin çatışma esnasında, Sur tarafından açılan ateşle öldürüldüğü olasılığı üzerinde duruyordu. Buna ilişkin açık ve gizli tanık ifadeleri dosyaya konulmuştu. 14 Temmuz 2021'deki duruşma ikisi gizli, toplam 5 kişi dinlendi. Gizli tanıklar ilk ifadelerindeki beyanları değiştirerek olayı görmediklerini söyledi. “Lojman 2019” ve “i61” rumuzlu gizli tanıklar ilk ifadelerindeki beyanlarını değiştirdi ve olayı görmediklerini söyledi.

Diğer tanıklardan biri olay anında cezaevinde olduğunu, diğeri ise Diyarbakır’da olmadığını ifade etti. Dosyada tanık olduğu belirtilen Deniz Ateş ise savcı tarafından kandırıldığını, yönlendirme ifade verdirildiğini söyledi. Ayrıca tutuklu bulunduğu Bolu F Tipi Cezaevi’nden Diyarbakır Barosuna mektup gönderen Ateş, duruşmaya gelerek ifade vermek istemesine rağmen talebi kabul edilmediğini belirtti. Tahir Elçi cinayetinin tanığı olduğu öne sürülen Ateş, savcının gözaltında kendisini ziyaret ettiğini kendisine “Olayı PKK yaptı” demesi karşılığında kendisine serbest bırakma sözü verdiğini iddia etti. Benzer baskının polis tarafında da kendisine yapıldığını söyledi. Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, bu mektubu mahkemeye sundu.

CİNAYET ANINI GÖREN KAMERA KAYITLARI YOK

15 Haziran 2022’de görülen duruşmada İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nün hazırladığı “Araştırma Raporu” beş yıl sonra dava dosyasına girdi. 59 sayfalık raporda, örgüt üyesi Mahsum Gürkan’ın telefonlarının iki yıl boyunca İstihbarat Şube Müdürlüğü tarafından dinlendiği belirtiyordu. Mahkeme PTT Balıkçılarbaşı Merkez Müdürlüğü ile Mardin Kebap Evi’ne ait güvenlik kamera görüntü imajları üzerinde inceleme yapılması istense de sonuç alınmadı. Hard disk ‘Boş’, ya da ‘Bozuk’ dendi. Kameraların kayıt yapıp yapmadığı, sabit disk üzerinde ekleme-çıkarma-kesme-montaj-silme vb. müdahalenin bulunup bulunmadığına ilişkin tespit bir türlü yapılmadı. Devam eden dava sürecinde etkin soruşturma yürütülmediği için ilerleme sağlanamadı.

DAVUTOĞLU DİNLENMEKTEN VAZGEÇİLDİ

Elçi cinayeti ile ilgili dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun yaptığı açıklama da oldukça önemliydi. Davutoğlu, 2021’de Diyarbakır’a yaptığı ziyarette “Tahir Elçi siyasi bir suikasta kurban gitti" şeklindeki açıklamalarda bulunu. Bunun üzerine Diyarbakır Barosu ve Elçi ailesinin avukatları Davutoğlu’nun tanık olarak dinlenmesini istedi. Mahkeme önce Davutoğlu’nun dilenmesi yönünde karar verse de, sonradan bu karardan döndü. Mahkeme, 19 Eylül 2022’de taraflara bildirmeden verdiği ara kararla, dosyaya yenilik katmayacağı gerekçesiyle Davutoğlu'nu dinleme kararından vazgeçti.

Öne Çıkanlar