'Tecrit uluslararası hukukta yasaktır'
Filistinli tutuklularla dayanışmak için kurulan insan hakları örgütü Addameer’in hukuk birimi başkanı Mahmoud Hassan basın toplantısı düzenledi.
Açlık grevlerini daha yakından görmek için Türkiye’ye gelen ve Leyla Güven’i ziyaret eden Filistinli Mahmoud Hassan, Güven’den güç aldığını belirterek, "Tecridin kaldırılması talebi meşru bir taleptir ve Türkiye’yi kanunlarına uymaya davet ediyor" dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle açlık grevine giren Leyla Güven ile dayanışmak ve Türkiye’deki açlık grevlerini yerinde görmek için Türkiye’ye gelen Filistinli Tutsaklara Destek ve İnsan Hakları Derneği Addameer Hukuk Birimi Başkanı Mahmoud Hassan, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Genel Merkezi’nde basın açıklaması yaptı. Açıklamaya HDK Eşsözcüsü Sedat Şenoğlu ve HDK bileşenleri katıldı.
‘TECRİR ULUSLARARASI ANLAŞMALARA GÖRE GAYRIMEŞRUDUR’
1967 yılından itibaren Filistin’in İsrail işgali altında olduğunu belirten Hassan, dolayısıyla İsrail’in kurduğu mahkemelerin askeri mahkemeler olduğunu söyledi. Geçtiğimiz yıllar içerisinde işgal altındaki bölgede 1 milyona yakın Filistinlinin cezaevine girdiğini söyleyen Hassan, "Şimdi İsrail cezaevlerinde mahkum olan Filistinlilerin sayısı 5 bin 750’dir. Bunların arasından 7 parlamenter de vardır. Bu cezaevlerinde tutuklulara uygulanan işkence çok yüksektir. İnsanlar tutuklandığı andan itibaren işkence başlıyor. Hatta hapishaneye gitmeden öldürülenler bile vardır. Bu işkence insan haklarına aykırıdır. Buna ilişkin şikayetler var ama bu şikayetler hiçbir zaman duyulmadı. İşkencenin yöntemleri de zaman zaman değişiyor ama her türlü işkence uygulanıyor. Bu işkence yöntemlerinden biri de tecrittir. Bu uluslararası kanunlara göre yasak bir uygulamadır. Uluslararası kanunda bu uygulamaların gayrimeşru olduğu gayet açıktır" diye belirtti.
‘DOKTORLAR BİRLİĞİ KARŞI ÇIKTI’
İsrail cezaevlerinde uygulanan işkencelerin mahkeme kararı ile değil cezaevi yöneticileri tarafından uygulandığını ifade eden Hassan, tecrit edilmiş kişinin haklarının tamamının elinden alındığını belirtti. Bu uygulamanın bütün uluslararası kanunlara aykırı olduğunu söyleyen Hassan, "Bunun için bu kanun dışı uygulamanın artık kaldırılmasını istiyoruz. Filistinli mahkumlar buna başkaldırmak için açlık grevine başladı. Bu açlık grevleri ilk olarak 1980’lerde başladı. O zaman 4 kişi yaşamını yitirdi. Yine 2012’de açlık grevi vardı. Bunun sonucunda bir anlaşmaya varıldı. Bu tecrit politikasının kaldırılmasına ilişkin bir anlaşmaydı. Ama İsrail bu anlaşmaların hiçbirine bağlı kalmıyor. Haziran 2018’de İsrail’de bir komisyon kuruluyor. Bunun temel amacı Filistinli tutukluları daha çok baskı ve işkence yapılmasına ilişkin bir sürü tavsiyeden oluşuyor. Buna bağlı olarak cezaevlerinde operasyonlar oldu. Cezaevlerinde gaz ve plastik mermi kullanıldı. Filistinli tutuklular buna karşı ellerindeki tek silah olan açlık grevi başlattı. Bu greve 500’den fazla kişi katıldı. Tabi İsrail yönetimi buna karşılık daha çok baskı uyguladı. Daha çok tecrit politikası uyguladı. Doktorlara talimat göndererek açlık grevlerine ilişkin neler yapılacağına söyledi. Ama İsrail’deki hakimler birliği buna karşı çıktı. Ama İsrail buna karşı dışarıdan hakimler getirerek uygulamak istiyor" diye belirtti.
‘GÜVEN KANUN DIŞI BİR ŞEY İSTEMİYOR’
Tecrit uygulamasının insan haklarına aykırı olduğunu görerek Leyla Güven’i ziyaret ettiğini belirten Hassan, "Güven’i ziyaret ederek neler olduğunu daha yakından gördüm. Onu ziyaret ettikten sona daha fazla güç aldım. O bana güç verdi ve beni motive etti. Daha sonra bu tecrit uygulamasının kaldırılması için daha çok çabalamamız gerektiğine karar erdim. Çünkü bir insan ne yaparsa yapsın tecrit altında tutulmaması gerekiyor. Bir mahkumun da hakları vardır bunların yerine getirilmesi gerekiyor. Umarım Leyla Güven mücadelesinde başarılı olur. Çünkü onun talepleri bu ülkenin kanunlarında yer alıyor. Kanun dışı bir şey istemiyor. Umarın bir an önce başarılı olur" diye konuştu. (HABER MERKEZİ)