Tevhid bayrağı, Altaylı, Kütahyalı derken yine Kürt meselesine çıktık

Tevhid bayrağı, Altaylı, Kütahyalı derken yine Kürt meselesine çıktık
Fatih Altaylı 'tevhid bayraklı kişiye yumruk atan gence', “Eline sağlık” dedi, ifadeye çağrıldı. Rasim Ozan Kütahyalı bunu duyururken, Altaylı'ya devletin 'Şeyh Said' emri verdiğini yazdı. Altaylı'ya dair alıntıladığı hesap ise Roboski katliamını övmüştü.

Özgür TOPUZ


İstanbul'da 'Şehitlere rahmet, Filistin'e destek, İsrail'e lanet' adı altında yapılan yürüyüş sonrasında 'tevhid bayrağı' taşıyan İsmail Aydemir'e yoldan geçen bir kişi yumruk attı. Olay Aydemir'in burnu kanlar içinde görüntüleriyle medyada geniş yer buldu.

Ana muhalefette mesele 'Tevhit bayrağı açan kişiye yumruk atan genç' diye tarif edildi ve Halk TV ve diğer 'anaakım muhalif medyada' bu ibareyle haberleştirildi. Bir de yumruk atan gence 'tokat atan şahıs' vardı. 'Genç' tutuklanınca muhalefette konu büyütülürken, 'tokat atan' tutuklanmayınca mesele daha da köpürtüldü.

'LAN GERİ ZEKALI BİR TÜRK'ÜZ'

O sahneleri es geçmemek lazım:

Yumruk yiyen: “Ben Müslümanım, Türküm”
Yumruğu atan: “Ben de Müslümanım”
Yumruğu yiyen: “Müslümansan niye vuruyorsun!”
Yumruğu atan: “Lan geri zekalı biz Türk'üz”
Yumruğu yiyen: “Lan Türkler Müslüman değil mi?.. Türklük ile Müslümanlık bir değil mi?”
Olay yerindeki bir kişi: “Adama niye vuruyorsun hemşerim?”

Sonra yumruk atan olay yerinden uzaklaşmaya karar veriyor. Müslüman Türkler peşinden koşturuyor. İleride trafik polisi var, ona sesleniyorlar, “Tut”...

Polis önünü kesiyor. Tekrar Müslüman-Türk tartışması başlıyor. “Adam gibi Türk olsan böyle yapmazsın...” falan, yaygara sürüyor. O sıra durumu müsait gören bir Müslüman-Türk, Türk-Müslüman gence tokatı yapıştırıyor.

Velhasılı, bu acayiplik “şeriat bayrağı açmak suç değil mi, yumruk atan tutuklanıyor, laiklik karşıtı bayrak taşıyana niye müsamaha gösteriliyor” tartışması şeklinde sürerken, sistem içi klasik 'Müslüman-Türk” ve 'Türk-Müslüman' ikilemi bizi kısa sürede ilginç bir yere götürüyor.

SAHNEYE 'ROK' ÇIKIVERDİ

Yumruk atana “Eline sağlık” diyen, Fatih Altaylı'nın ifadeye çağrıldığını öğreniyoruz. Bunu duyuranlardan biri de Rasim Ozan Kütahyalı (ROK). Cemaatin hakim olduğu dönemde 'Ergenekoncuları', 15 Temmuz darbe girişimi sonrası 'FETÖ'cüleri' avlayan ve hiçbir zaman başına bir iş gelmeyen Kütahyalı... Sosyal medya hesabından, "Çok ilginç bir vaziyet var… Fatih Altaylı ile ilgili DEVLET içi hazırlıklar sürüyor bu saatte bile… Telefon trafikleri hızlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda da hareketlilik var. Benim de Serap Çil olayında tanık olarak ifademi rica ettiler. Bu iş nereye doğru gidiyor?" diye paylaşım yapıyor.

İlginç olan sadece, Kütahyalı'nın meseleye dahil olması ve işin Fatih Altaylı'nın Serap Çil vakasına kadar uzanması değil.

'ŞEYH SAİD OLAYINDA DEVLETİN EMRİNİ YAPTIĞI İÇİN'

Fatih Altaylı'nın gazeteci Serap Çil'e yazdığı iddia edilen 2010 tarihli bir maili paylaşan hesabı alıntılayan Kütahyalı, "Fatih Altaylı bir açıdan DEVLET’in emrindedir. Örn: Metin Gürcan’ın tutuklanmasının zeminini DEVLET’in talimatıyla Altaylı yaptı… Fakat bir açıdan deli bir tiptir. 'Eline sağlık' olayında sınırları aştı. DEVLET’in Müslüman-muhafazakar kanadı Altaylı’nın tutuklanmasını istiyor… Fatih Altaylı’nın Serap Çil dosyası raftan indirildi… Şeyh Sait ve Metin Gürcan olayında DEVLET’in emrini yaptığı için “dokunulmaz” olduğunu düşünüyor Altaylı. Rejim’in Müslüman ve muhafazakar kanadı ise tutuklanmasını istiyor. Bakalım bu Devlet için kavgada kim galip gelecek?" diyor.

Yani mesele dönüp dolaşıp Kürt meselesine çıkıyor. Devletin derin kodlarına uygun olarak tutum aldığını düşünen Altaylı ile yine aslında aynı kodlara göre davranan ama devletin diğer atına oynayıp 'rütbesi düşen' Kütahyalı arasında Kürtlerin kesişim kümesi olduğu bir noktaya varıyoruz. Konu birden, gündemin yakıcı sembolü Şeyh Said'e geliyor. Sistem içindeki kavgalar, çelişkiler hep Kürt meselesine çıkar, hiç şaşmaz. 'Mevzu Kürtlere' mizahı vardı bir dönem...

ROK, Altaylı'nın Şeyh Said için sarf ettiği “isyan etmiş, bu ülkeyi yıkmaya, bölmeye çalışmış bir haysiyetsiz, bir şerefsiz” ifadelerini devletin emriyle kullandı demek istiyor.

(Altaylı'nın gerçekten de bu konuda ne kadar ileri gittiğini, Şeyh Said'i Hitler ile karşılaştırıp Hitler'i övebilmesini hatırlayarak anlayabiliriz. (Bu arada Altaylı deyince, geçmişte İHD Başkanı Eren Keskin'e yönelik açık hakaretlerini hatırlatmamak da olmaz.)

KÜTAHYALI'NIN ALINTILADIĞI HESAP ROBOSKİ CENAZESİNİ ÖVMÜŞTÜ

Ha, belki diyeceksiniz ki sen cümleleri cımbızlayarak konuyu o merkezde görmek istiyorsun. Hadi diyelim ki öyle. Peki buna ne diyeceksiniz: Kütahyalı'nın bahsettiği, Altaylı-Serap Çil hikayesi nereye çıkıyor. Roboski'ye!

Kütahyalı'nın Fatih Altaylı paylaşımdaki alıntı Bekir Tiryaki adını kullanan hesabın, 2021'deki ifadeleri. Kütahyalı'nın alıntıladığı Bekir Tiryaki hesabında şöyle denilmiş: “Yanında çalıştırdığı personelle ahlaksız ilişki yaşayan 28 Şubat'ın apoletli gazetecisi Fatih Altaylı'nın Serap Çil'e attığı email. Daha sonra bu kadını beyzbol sopasıyla döverek hastanelik etmişti. Kadın ve insan hakları savunuculuğunu kimseye bırakmazlar.”

Bekir Tiryaki adını geçen gün yine duyduk. Nasıl mı? Roboski'de katledilenlerin cenaze töreni fotoğrafını “Ne güzel koridor” diye paylaşan hesap olmasıyla. Altına da Ağrı Çeçen Üniversitesi'nde görevli Doç. Dr. İçli yanıt vermişti: “Görüntü çok güzel, daim olsun.”

VE FİNAL: TEVHİD BAYRAĞI DİYARBAKIR SURLARINDA

Kürt meselesinin nasıl Türkiye'deki her sorunun içinden çıkıverdiğini hatta merkezinde yer aldığını bu örnekte de görmüş olduk. İşin finalinde Diyarbakır Surlarına dev Kelime-i Tevhid bayrağı asıldı dün. Filistin, İslamcılık, Türkçülük, Altaylı, Kütahyalı derken sarmalın içinden Kürt meselesi fırlayıveriyor önümüze. Bütün figürler de bu mesele ekseninde konumlanarak işini görmeye, birileriyle hesaplaşmaya çalışıyor. Kütahyalı da öyle Altaylı da...

SEÇİME DOĞRU HAYIRDIR İNŞALLAH

Peki bütün bu tablodan ne sonuç çıkarmalıyız?

Zamanla daha iyi anlaşılır tabii ama birçok seçimde iktidarın test edip kazançlı çıktığı dindarlık-Türk milliyetçiliği (Kürt düşmanlığı)-laiklik kavramları üzerinden kutuplaştırma için ortam her şeye müsait değil mi?

Öne Çıkanlar