TİP ve DİSK kurucusu Rıza Kuas anılıyor
37 yıl önce hayata veda eden Rıza Kuas işçi sınıfının mücadeleci liderlerindendi.
Doğan ÖZGÜDEN
ARTI GERÇEK- Tarihsel Türkiye İşçi Partisi'nin ve Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun kurucularından Rıza Kuas ölümünün 37. yıl dönümünde, 26 Ekim Cuma günü saat 11.30'da Edirnekapı Hava Şehitliği Mezarlığı'nda DİSK/Genel İş tarafından düzenlenen bir törenle anılacak.
Mücadeleci bir sendika lideri olan Lastik İş Sendikası Başkanı Rıza Kuas'ı 1962 yılında TİP'in İzmir'de örgütlenmesinde görev aldığım sırada Genel Başkan Mehmet Ali Aybar ve Maden İş Genel Başkanı Kemal Türkler'le birlikte tanımıştım. TİP'in 1964'teki ilk kongresinde genel yönetim kuruluna birlikte seçilmiştik.
Kuas'la dostluğumuz ve yoldaşlığımız sadece TİP saflarında değil, Türk-İş'in Amerikan tipi işbirlikçi sendikacılığa karşı mücadelede de yıllarca sürdü.
DİSK'in kuruluşunu kamuoyuna ilk açıklayan Ant Dergisi'nin 14 Şubat 1967 tarihli sayısında dört kurucuyla yaptığımız röportajda Rıza Kuas Türk-İş'ten ayrılarak yeni bir konfederasyon kurmalarının Lastik İş tabanında nasıl karşılandığı sorumuzu şöyle yanıtlamıştı:
"DİSK Lastik İş Sendikası mensupları tarafından tamamen desteklenmektedir. 8 Ocak 1967'de yapılan 200 kişilik temsilciler toplantısı ile İstanbul şubesi kongresinde bu hareket binlerce lastik işçisi tarafından ayakta alkışlarla tasvip edilmiştir. Türk-İş kapitalist sömürü düzenini sürdürmek, DİSK ise sömürü düzenine son vermek istemektedirler."
TİP'in 15 milletvekilliği kazandığı 1965 seçimlerinde Ankara milletvekili olan Rıza Kuas, 12 Ekim 1969 genel seçimlerinde milli bakiye sisteminin uygulanmaması nedeniyle Meclis'e İstanbul'dan girebilen iki TİP milletvekilinden biriydi. Diğeri Mehmet Ali Aybar'dı.
Rıza Kuas, parti içi sorunları da her zaman rahatlıkla tartışabildiğimiz örnek sendika liderlerinden biriydi. Milletvekili seçilmiş olmasına rağmen partinin genel seçim yenilgisinden son derece rahatsızdı.
Seçimden sonra Ant'a geldiğinde, "Doğan, iki kişiyle biz Meclis'te pek bir şey yapamayacağız. Bu durumda ben de Meclis'ten çekilmeyi düşünüyorum. Ama başka bir şey de aklıma geliyor. Meclis'te kalacak olursam tüm toplantılara mavi işçi tulumuyla gideyim, sembolik de olsa sınıfın varlığını orada göstereyim" demişti.
Karşı çıkmıştım: "Rıza böyle bir şey belki bir kereliğine medyatik olur, ama sürekli kıyafet gösterisi yapmanın pek anlamı ve inandırıcılığı yok. Sen şimdiye kadar Meclis'e hangi kıyafetle gittiysen, yine öyle git... Önemli olan biçim değil öz, tek başına da kalsan kavganı komisyonlarda, kürsüde sürdür..."
Aybar gibi Kuas da mücadelesini 12 Mart darbesi sonrası koşullarında da hem sendikal hem de parlamenter planda başarıyla sürdürdü. Biz sürgünde olduğumuz için bir daha görüşmek mümkün olmadı.
DİSK/Genel-İş'in bildirisinde Rıza Kuas'ın son yılları ve hayata veda edişi:
"Yıllarca verdiği sendikal ve siyasal mücadele ile işçi sınıfına büyük kazanımlar sağlayan Rıza Kuas'a, 1971 yılında uluslararası toplantıda bir konuşma yaparken rahatsızlanıca böbrek rahatsızlığı teşhisi kondu. Artık çalışabilecek durumda değildi. Ama lastik işçisi başkanından ayrılmak istemiyordu. 1977 Genel Kurulu'nda işçilerin ısrarıyla yeniden Lastik-İş Genel Başkanı seçildi.
Rıza Kuas, Lastik-İş'in Mart 1980'de yapılan 20. Genel Kurulu'nda işçilere 'Bu Genel Kurul'da Genel Başkanınız olarak sizlere veda ediyorum. Yaşamım, canım, varlığım hep sizinle onurlandı, sizin kararlarınızla işçi sınıfına hizmetle geçti. Canım sizlere feda olsun, lütfen beni bağışlayın. Sendikanızı daha yüceltin, ona yeni can ve kan katın, ama beni unutmayın, ilginiz yaşamımın tek ilacıdır...' sözleriyle vedalaştı. Rıza Kuas 29 Ekim 1981 günü yaşama veda etti."