TTB: Koronavirüs hasta sayısı açıklanandan fazla
TTB Merkez Konsey Başkanı Sinan Adıyaman, ‘örtbas demeyeyim ama…’ dedi, korana vakası sayısının açıklanandan daha fazla olduğunu söyledi.
Derya OKATAN
ARTI GERÇEK - Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı koranavirüs hastaları dışında da vaka olduğunu açıkladı.
Adıyaman, Covid-19 İzleme Grubu üyeleri Enfeksiyon Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Özlem Azap ve Halk Sağlığı uzmanı Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz ile birlikte basın toplantısı düzenledi.
Hekimler, aralarında bir metre mesafe bırakacak şekilde otururken, Prof. Adıyaman, "sosyal mesafe"nin çok önemli olduğunu söyleyerek konuşmasına başladı.
‘HASTA SAYISI HIZLA ARTABİLİR’
Hastalığın diğer ülkelerdeki yayılma hızına bakılarak önümüzdeki 1-2 haftanın çok kritik olduğunu söyleyen Adıyaman, "Hasta sayısının hızla artabileceğini öngörerek, planlamaları ivedilikle yapmak ve gerekli önlemleri zamanında alarak uygulamak yaşamsal önemdedir" dedi.
Salgını yönetmede üç koşul sayan Adıyaman, bunları şöyle sıraladı:
1- Hastalık şüphesi taşıyanlara yeterince test yaparak hastaları ve temas ettiklerini saptayıp izole etmek
2- "Sosyal mesafe"yi artıran önlemler almak suretiyle bulaş hızını azaltmak
3- Sağlık sistemini hızla artan hasta sayılarına yanıt verecek biçimde organize edebilmek.
TEST SAYISI YETERSİZ, TESTLER SINIRLI MERKEZLERDE YAPILIYOR
Ancak bu koşulların hayata geçirilmesinde eksiklikler yaşandığını vurgulayan Adıyaman, Türkiye’nin ulaşılmış olması gereken test sayısının çok gerisinde olduğunu belirtti. Adıyaman’ın verdiği bilgiye göre, bugüne kadar yaklaşık 7 bin hastada test yapıldı. Bu sayının yetersiz olduğuna işaret eden Adıyaman, ayrıca tanı için gereken test kitinin üretim kapasitesinin haftada 2 bin testin üzerine çıkarılması gerektiğinin altını çizdi. Prof. Adıyaman, testlerin sınırlı sayıda merkezde yapılmasını da eleştirerek, bu merkezlerin hızla artırılması ve alt yapısı yeterli üniversite laboratuvarlarının da sürece dâhil edilmesini önerdi.
Sağlık Bakanlığı’ndan test sonuçlarını günlük olarak paylaşmasını beklediklerini dile getiren Adıyaman, önerilerini şöyle sıraladı:
TEMİZLİK: Toplumun hastalıktan korunması için en önemli önlemlerden ikisi kişisel temizlik ve bireylerin birbiriyle daha az temas etmesinin sağlanmasıdır. Ellerin sık sık en az 20 saniye boyunca su ve sabunla yıkanması, ellerin yüz ve ağıza götürülmemesi, kamusal alanlarda da olmak üzere, sık kullanılan yüzeylerin temizliği, kapı kolları, masalar, elektrik ve asansör düğmelerinin kullanılmasındaki davranışsal değişiklikler konusunda halkın bilgilendirilmesi sürdürülmelidir.
SOSYAL MESAFE: Sosyal mesafe önlemleri insanların birbirlerinden daha uzak durmaları (en az 1 metre mesafe, öksüren/hapşıran kişilerden en az 2 metre mesafe), enfeksiyon şüphesi olanların evde kalmaları, hastalığın toplum içinde yaygınlaşmaya başladığı aşamada toplu bulunmayı gerektiren her türlü etkinlikten (spor müsabakaları, okullar, alışveriş mekanları, kafe ve restoranlar ) uzak durmayı içerir. Durumun kötüleşmesi ölçüsünde sosyal mesafeyi artıran önlemlerin daha radikal olması da gerekebilir. Üretim yerlerini, ofisleri ve işyerlerini kapatarak çalışanların evden çalışmasının veya ücretli olarak dinlenmelerinin olanaklarını yaratmak, iş toplantılarını ertelemek, işçi servislerinde ve toplu ulaşımda kalabalıkları önlemek, spor müsabakalarını iptal etmek, spor salonlarını, havuzları, müze ve tiyatroları, kültür ve sosyal merkezlerini, sinemaları kapatmak, bar, kahvehane ve restoranları kapatmak, alışveriş vb nedenlerle zorunlu gidilen mekânlarda insanlar arasında en az 1 metre mesafe olacak şekilde düzenlemeler yapmak, büyük toplantıları ertelemek, ibadetleri topludan bireysele çevirmek, hatta bu önlemler yeterli olmazsa ulaşım, eczane ve bakkallar dışında bütün ticari aktiviteleri, ofisleri, kafe ve dükkânları bir süreliğine kapatmak yoluna gidilmelidir. Önlemlerin zamanında alınmaması durumunda salgının yaratacağı sağlık bilançosunun katlanarak büyüyeceği unutulmamalıdır.
SAĞLIK SİSTEMİ: Hekimleri ve sağlık çalışanlarını korumadan toplumu koruyamazsınız. Salgının yönetilmesi için hastanelerde, ilçe, il ve ulusal düzeyde koordinasyonu sağlamaya yönelik bir işleyiş planı bir an önce hazırlanmalı ve uygulanmaya başlanmalıdır. Hastanelerde, Hastane Enfeksiyon Komiteleri ile işbirliği halinde "Korona Koordinatörler" saptanmalı ve hekimler hastaya yönelik ihtiyaçları, talepleri, yaşadıkları sorun ve eksiklikleri doğrudan iletebilecekleri muhatap bulmalıdır. Sadece bu hastaların izleneceği merkezler oluşturulmasına gereksinim vardır.
YURTDIŞINDAN GELENLER: Yurtdışından gelenler ile vaka temaslıların tümü kayıt altına alınmalı 14 gün süreyle tecrit edilmeli ve izlenmelidir. Evlerinde tecritte tutulan şüpheliler TSM’ler tarafından görevlendirilecek sağlıkçılar tarafından her gün düzenli olarak yapılacak ev ziyaretleriyle takip edilmelidir. Şüphelilerin durumu her gün rapor edilmelidir.
YAŞLI BAKIM EVLERİ, ÇOCUK YURTLARI: ASM’ler tarafından yerinde hizmet sunulan yaşlı ve bakıma muhtaç olanlar ve yaşlı bakımevleri, çocuk esirgeme yurtları gibi kurumlar haftada en az iki defa ziyaret edilmeli, kişilerin izlemi yapılmalı, şüpheli olgular kayıt altına alınarak, ilk aşamada tanı testi için örnek alınmalı ve tecrit edilmeli, düzenli eğitim programı uygulanmalıdır.
HAPİSHANE VE ASKERİ BİRLİKLER: Hapishane ve askeri birlikler, her ikisinde de günümüzde hizmet alanının özgünlüğünü bilen ve bunun eğitimini almış hekim ve sağlık çalışanları olmadığı için salgın riski yüksek bu yaşam alanları özel olarak izlenmelidir.
YOĞUN BAKIM ÜNİTELERİ: Dünya deneyimleri hasta sayısı arttığında özelikle yoğun bakım yataklarının ve ventilatör gibi ileri destek sistemlerinin kısa sürede ihtiyaca yanıt veremeyecek duruma geldiğini ve bunun ölümleri arttırdığını göstermektedir. Hastalığın olası yaygınlaşmasında ülkemizde, zaten hali hazırda sıkıntı yaşanan yoğun bakım hizmet kapasitenin ciddi yetersizlik yaşayacağı öngörülmeli ve buna ilişkin hazırlık ve planlamalar bir an önce yapılmalıdır. Tedavide işe yaraması olası ilaçların hastanelerde temin edilmesi konusunda gerekli planlamalar bir an önce yapılmalıdır.
SAĞLIK ÇALIŞANLARI: Salgında en fazla risk altında olan grup sağlık çalışanlarıdır. Sağlık çalışanlarının hastalıktan korunması için gereken önlemler bir an önce alınmalıdır. Sağlık çalışanlarının her türlü korunma gereksiniminin sağlanması, maske vb. ihtiyaçlarının eksiksiz olarak giderilmesi, çalışma saat ve koşullarının kendileri ve yakınlarının sağlığını da dikkate alacak biçimde düzenlenmesi ve bu sürecin orta uzun vade planlamasının yapılmasında hekimlerin ve sağlık çalışanlarının da dikkate alınması zorunludur. Kronik hastalık raporu bulunan (diyabet, KOAH, kalp hastalığı, malignite gibi) veya hamile olan sağlık çalışanlarına geçici bir süre idari izin verilmelidir. Koronavirüs enfeksiyonlu bir hastaya temas eden herhangi bir sağlık çalışanına test yapılmalıdır.
60 yaş üzerindeki sağlık çalışanları risk altında olduğundan çalışma koşulları onları koruyucu biçimde yeniden düzenlenmelidir ve talepleri halinde 60 yaş üzerindeki hekimler ücretli izinli sayılmalıdırlar. Fazla mesai uygulamasından vazgeçilmelidir. Hekimlerin salgın boyunca performans ücretlendirmesine tabii tutulmaması, en üst ücretten maaşlarını alması sağlanmalıdır. Özelde çalışan hekimlere uygulanan ciroya yönelik ücretlendirme sonlandırılmalı ve maddi kayba uğramadan maaşlarını almaları sağlanmalıdır. Özelde çalışan hekimlerin tatil günlerinde çalışmalarına son verilmelidir.
SAĞLIK GÜVENCESİ: Salgın süresince Genel Sağlık Sigortası kapsamı dışında kalanlar kapsama alınmalı, her türden katkı/katılım payı uygulamaları kaldırılmalıdır.
AİLE SAĞLIĞI MERKEZLERİ: Aşılama, gebe ve bebek takipleri normal muayenelerden ayrılmalıdır. Yıllık öğrenci periyodik izlem ve muayene, sporcu raporu, ehliyet raporu gibi hizmetler ertelenmelidir. Aile sağlığı merkezlerinde uzatılmış mesai uygulamasına son verilmelidir. Her aile hekiminin yanına sağlık müdürlükleri tarafından var olan kadrolara ek olarak bir ebe veya hemşire verilmeli, bu sağlık görevlilerinin koruyucu sağlık hizmetlerini önceleyecek şekilde çalışması sağlanmalıdır. Aile sağlığı merkezlerinin temizlik işlemleri sağlık müdürlükleri tarafından ücretsiz ve günde iki kez olarak yapılmalıdır. Sağlık çalışanlarının gereksinim duyduğu maske gibi kişisel koruyucular ve el dezenfektanları yeterli ve düzenli olarak temin edilmelidir. Aile sağlığı merkezlerine halkı bilgilendirici afiş ve broşürler asılmalıdır.
ACİLLER: Triaj işlemleri sağlık kuruluşlarının giriş bölümlerinde düzenlenecek alanlarda ateşli hastaları veya solunum yolu enfeksiyonu belirtileri taşıyan hastaları saptamaktan başlamalı, bu hastaların ayrı mekânlarda tanı ve tedavilerinin yapılması sağlanmalıdır. Ateş ve öksürüğü olan her hastanın tıbbi cerrahi maske takması kurum girişlerinde sağlanmalı, şüpheli hastaların diğer hastalarla ve sağlık çalışanlarıyla temasını azaltan özel poliklinikler kurulmalı, yatırılması gereken hastalar için gerekli alt yapıya sahip izolasyon bölümleri oluşturulmalıdır.
TTB SOKAĞA ÇIKMA YASAĞINI ÖNERMİYOR
TTB Merkez Konsey Başkanı Sinan Adıyaman, gazetecilerin sorularını da yanıtladı.
Sokağa çıkma yasağını önermediğini ifade eden Adıyaman, saydıkları tedbirlerin hayata geçirilmesi durumunda buna gerek kalmayacağını söyledi.
VAKALAR GİZLENİYOR MU?
Adıyaman, Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı 18 vaka dışında vaka olup olmadığı sorusu üzerine ise şöyle konuştu: "Bizim aldığımız duyumlar, hasta sayısının daha fazla olduğu yönünde. Test sonuçlarının pozitif geldiği, bunların 18 kişilik grupta olmadığı, test sonucu negatif geldiği zaman pozitif ya da negatif değil yüksek riskli gibi tuhaf bir cevabın geldiği, bunların örtbas demeyeyim ama genel toplam hasta sayısına ilave edilemediği şeklinde duyumlar alıyoruz. Yüksek riskli diye bir şey olmaz ya negatiftir ya da pozitiftir, bunun ortası olmaz. Fahrettin Koca başından beri şeffaf olacağız dedi. Burada son zamanlarda bir problem var. Son zamanlara bir takım siyasi hassasiyetlerden dolayı bazı konuların Bilim Kurulu ile paylaşılmadığı gibi bir hissimiz var. Böyle ise bu doğru değildir, bir an önce düzeltilmesi lazım. Şeffaflık deniliyor, bununla ilgisi yok. Bu sağlık çalışanları ve toplum sağlığı açısından büyük risktir. Başından beri söyledik, Türkiye’ye gelecek dedik. Bu artacak.
‘BÜYÜK BİR İLDE SAĞLIK ÇALIŞANLARI İNFİAL HALİNDE’
"Evet, şeffaflık lazım. Şu anda büyük bir ilimizde sağlık çalışanları içinde büyük bir infial var. Hastaların olduğunu biliyorlar, bunlar açıklanmıyor. Ekipman eksikliği var. Türkiye’de maske yok. Bir ilimizden haber geldi. İsmini veriyorum, Urfa Devlet Hastanesi’nde her sağlık çalışanına 1 tane cerrahı maske vermişler. Onun ömrü 2 saattir, 2 saatten sonra faydasından çok zararı olur. Sağlık Bakanlığı önce sağlık çalışanlarının sağlığını koruyacak ki, hep beraber toplum sağlığını koruyalım."
18 vaka dışındaki vakaların yurtdışı geçmişi olmayan hastalar olduğu bilgisini de veren Adıyaman, Sağlık Bakanlığı’nın bu krizi TTB ve uzmanlık dernekleri ile birlikte yürütmesi gerektiğinin altını çizdi.
‘HIZLI TANI KONULAMIYOR’
Prof. Özlem Azap, Türkiye’de hızlı tanı konulamadığı eleştirisinde bulunurken, test yapılan merkez sayısının arttırılması ve üniversite hastanelerindeki laboratuvarların yetkilendirilmesi gerektiğini söyledi. Prof. Sinan Adıyaman da bu konuda İtalya’yı örnek verdi, hızlı tanı konulamadığı için salgının kontrol edilemez hale geldiğini söyledi.
UMREDEN GELENLER
Sinan Adıyaman, umreden gelenler konusunda da sürecin iyi yönetilmediği eleştirisinde bulundu: "Önlemlerin alınmadığını görüyoruz. Umre’den gelen 18-20 bin kişi var. Bunlardan sadece 4 bini karantinaya alındı. Sonra evden çıkmamaları tavsiye edilerek tüm Türkiye’ye yayıldı. Haftalardır annelerini babalarını göremeyen insanlar yanlarına gidiyor, bunları düşünmek lazımdı. Siz böyle bir popülasyon geleceğini biliyorsunuz. Evvelden uygun karantina şartları hazırlanabilirdi. Bir yığın genç sokaklara atılarak karantina şartlarına uymayan yerlerde karantinaya alındı."
ŞÜPHELENİYORSANIZ HASTANEYE GİTMEYİN, 184’Ü ARAYIN
Ayrıca halka acil olmadıkça hastaneye gitmeme, elektif yani acil olmayan ameliyatları ertelemeleri konusunda öneride bulunan Adıyaman, Korona’dan şüphelenen vatandaşların önce hastaneye gitmek yerine 184’ü aramalarını istedi. Adıyaman, hastanelerdeki yoğun azaltılmasının hem yatak kapasitesi hem de bulaşım riski bakımından önemli olduğunun altını çizdi.
AŞI ÇALIŞMASI NE AŞAMADA?
Prof. Özlem Azap, gazetecilerin sorusu üzerine Türkiye’de aşı ve ilaç çalışması olmadığını, dünyada 80’i aşkın ilaç ve onlarca aşı çalışmasa bulunduğunu ve Nisan’da klinik çalışmaların başlayacağını söyledi. Azap, "Şu anda bu hastalığa özgü ilaç geliştirilmiş değil. Tedavide Ebola, AİDS, sıtma ilaçları kullanıyor. Koruma amaçlı bir ilaç da yok. Aşı konusunda çok yakında değil ama çalışmalar sürüyor. İlaç firmaları kazançlı görmedikleri için aşı üretim sürecine girmeyi istemiyorlar. Bu nedenle DSÖ, kamu yararına kuruluşlar bu süreci destekliyor" dedi.
Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz ise aşı ve ilaç geliştirmenin aylar, hatta yıllar sürebileceğini belirterek, "Ne tedaviye ne aşıya bel bağlayabiliriz. Korunmak bu yüzden çok önemli. Bulaş hızının düşürülmesi gerekiyor. Bunun için el hijyeni ve kalabalıkların engellenmesi önemli. Bulaş hızımızı düşürürsek bu hastalıkla mücadelede başarı kazanmış oluruz. Ölüm oranı yüzde 2-3’lerde ifade ediliyor. Hastalık 1 milyon kişiye bulaşırsa, 20 bin ölüm demek. Biz bulaş hızını azaltırsak, bulaşı engellersek ölüm sayısının artmasını engellemiş oluruz. Ne tedaviye ne aşıya bel bağlayalım, korunalım. Şu anda bu aşamadayız" diye konuştu.
DÜĞÜNLER, SINAVLAR, TOPLU İBADETLER YAPILMAMALI
Sinan Adıyaman, düğünlerin, toplu ibadetlerin yasaklanması, merkezi sınavların, toplantıların vs. ertelenmesi, tüm cafe, bar gibi yerlerin, AVM’lerin kapatılması gerektiğini de sözlerine ekledi.