Tülay Hatimoğulları: AKP ve ortaklarının kurduğu bir kumpastır

DEM Parti Eş Genel Başkanı Hatimoğulları katıldığı canlı yayında Kobanê Davası Kararını değerlendirdi: "Bu dava Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın şahsında verilen bir davadır, asla bir hukuk davası değilldir."

Tülay Hatimoğulları: AKP ve ortaklarının kurduğu bir kumpastır

Artı Gerçek - IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleştirilen eylemler gerekçesiyle Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 18'i tutuklu 108 kişinin Sincan 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı Kobanê Davası'nda bugün karar açıklandı. Toplam 11 beraat, 5 tahliye çıkan duruşmada, Kürt siyasetçilere ceza yağdırıldı.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları İlke TV'de Dilek Odabaşı'nın sunduğu Konuşma Zamanı programına konuk oldu. Kobanê Davası'nda verilen Kararları değerlendiren Hatioğulları, "Bu kararı sla kabul etmiyoruz. Bu karar Türkiye'nin kendi yasalarına karşı alınmış bir karardır. Bu dava Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın şahsında verilen bir davadır, asla bir hukuk davası değilldir. Bundan sonra bütün gücümüz ve olanaklarımızla demokratik mücadelemize devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

Hatimoğullarının konuşmasında öne çıkanlar şöyle:

"Siyaseten yenemedikleri HDP'ye karşı açılmış bir dava. HDP'yi zayıflatamadılar ve böyle bir kumpas davası senaryosu yazdılar. Bu davada alınacak karar Türkiye'deki demokrasiyle ilgili alınmış bir karar olacaktır dedik. Bugün egrçekten yargının bu imza attığı karar tam anlamıyla bir hukuk cinayeti. Bunu kabul etmek mümkün değil

'KAMUOYU TEPKİSİ ÇEKMEMEK İÇİN AĞIRLAŞTIRILMIŞ VERMEYİP BENZERİNİ VERMİŞ OLDULAR'

Başından beri Kobani sürecinde yapılan demokratik eylemler ve direnişte yaşamını kaybedenlerin yakınları dahi konuştu tanık olarak. Getirdikleri tanıkların çok önemli bir bölümünden biz başkanımızdan şikayetçi değiliz diyenler çıktı. Verilenler cezalar değerlendirildiğinde, ağırlaştırılmış müebbet talep ediliyordu, evet bu olmadı ama sevgili Demirtaş'a, Yüksekdağ'a verilen cezaların toplamına baktığımızda ağırlaştırılmış müebbetten daha ağır cezalar verildi. Kamuoyu tepkisi çekmemek için ağırlaştırılmış vermeyip benzerini vermiş oldular.

Kobani kumpas davası 2015 seçimlerinde gerilemeye başlayan AKP ve ortaklarının kurduğu bir kumpastır. HDP ve bileşenlerine, destekçilerine, Kürt siyasetçilere, aydınlara, demokratlara, kadınlara dönük kurulmuş bir kumpastır. 2015'ten itibaren sürekli gerileme yaşayan AKP -ki son seçimde de bir yenilgi de aldı AKP ittifakıyla birlikte. Bunun adeta intikamını almak için bu senaryoyu yazdılar. Dünyanın neresine giderseniz gidin 3 satırlık bir tweetten böyle bir davanın gidebildiği başka bir yer yoktur.

Suriye savaşında iktidar IŞİD ve yandaşlarından taraf olmuştur. Bunun bilgisi de belgesi de var. Birçok gazeteci bundan yargılanıyor. Barış, Can bundan yargılanıyor. Bu ilişki biçimi herkesçe biliniyordu. IŞİD'in Ankara'nın göbeğinde bile örgütlenip burada hücre evleri olduğunu bilmeyen kimse kalmamıştır.

'3 SATIRLIK BİR TWEETTEN YÜZLERCE KLASÖRLÜK BİR İDDİANAME OLUŞTURDULAR'

IŞİD'in yenilebileceğini, en güçlü direnişi biz Kobani'de gördük. IŞİD'in yenilebileceği tüm dünyaya mesaj olarak verildi. Sadece Türkiye de değil, dünyanın dört bir yanında Kobani direnişi takdirle karşılandı. O zamanlarda IŞİD'e karşı yürütülmüş olan bu mücadeleye Türkiye Demokrasi Güçleri olarak destek olmak istedik. Bu tweetin başka bir amacı yoktur. Tweetin kendisi de bunu ortaya koymaktadır. AİHM kararlarını da uygulamadılar. 3 satırlık bir tweetten yüzlerce klasörlük bir iddianame oluşturdular.

Esasen HDP siyasetinden dolayı kaybettikleri için HDP'ye bir bedel ödetme çalışmasıydı bu. Bu karar, Saray, AKP, MHP bürolarında yazılmıştır. Bu karar bizim nazarımızda yok hükmündedir. Bu karar Türkiye'nin kendi yasalarına karşı alınmış bir karardır.

'BU KARAR NİHAİ BİR KARAR DEĞİL'

AİHM, Demirtaş ve Yüksekdağ'ın şahsında bu davanın bir siyasi dava olduğunu, asla bir hukuk davası olmadığını söylemiştir. Türkiye, AİHM'in kararlarını uygulamalı. Yargılanan arkadaşlarımızın çok uzun zamandır serbest bırakılması gerekiyordu. Toplamda yüzlerce yıllık cezalarına çarptırıldılar. Bundan sonra bütün gücümüz ve olanaklarımızla demokratik mücadelemizi büyüteceğiz, boyun eğmeyeceğiz. Bu karar nihai bir karar değil. Üst mahkemeleri de var bu sürecin. Arkadaşlarımızın tahliye edilmesi için var gücümüzle çalışacağız.

Bir yenilgi sürecinden sonra evet bir yumuşamadan bahsettiler. Kobani kumpas davası, Gezi davası ve Can Atlay'ın serbest bırakılması, Türkiye'de demokratikleşme olacak mının bir göstergesi olacaktı. Ancak gelişmelere baktığımızda; Kavala'nın davasına bakan heyetin değiştiğini, oy birliğiyle kararın verildiğini gördük. Bu bize bir sinyal verdi. Biz böylesi bir karar çıkacağını tahmin ediyorduk. Niyetleri ceza vermek. Burada bir normalleşmeden, demokratik bir anayasa yapım sürecinden bahsetmek mümkün değil. Bugün verilen cezalar, askeri cunta yönetimi dönemindeki mahkemelere rahmet okutacak nitelikte.

'BUGÜN İKTİDAR BİR KEZ DAHA KESKİN BİR YOL AYRIMI YAPMIŞTIR'

Kobani davasında yargılanan insanlara müebbetten de öte cezalar verip sonra diyeceksiniz ki biz normalleşiyoruz. Böyle bir normalleşme olamaz. Bugün dost kurumlarımız çok güzel ifade etti; normalleşme evet ama Kürt'e, solculara, sosyalistlere kadar. Böyle bir normalleşme olamaz. Biz bu ülkenin eşit yurttaşıyız. Bugün iktidar bir kez daha keskin bir yol ayrımı yapmıştır. Demiştir ki otoriter, baskı rejimine devam edeceğim, ben baskı ve zor aygıtlarıyla bu ülkeyi yönetip muhalefeti ezmeye çalışacağım.

Bugün seçim sonuçlarına baktığımızda iktidarın halkı, yurttaşı, seçmeni dinlemediğini görüyoruz. Bugün yapılan şey tam anlamıyla DEM Parti, Kürt halkı ortak yaşam konusunda ısrarcıdır.

'DEMOKRATİK ANAYASA TALEBİNDE EN ÇOK BULUNAN, BUNUN ACISINI EN ÇOK ÇEKEN, BEDEL ÖDEYEN PARTİYİZ'

Şunu söylemeliyim, Türkiye'nin elbette demokratik bir anayasaya ihtiyacı var. Demokratik anayasa talebinde en çok bulunan, bunun acısını en çok çeken, bedel ödeyen partiyiz. Sadece fikir, ifade özgürlüğü kapsamında alınacak konulardan sevgili Demirtaş 43,5, Yüksekdağ 30 küsur sene, birçok arkadaşımız 20, 25 sene... o kadar kolay verildi ki bu cezalar.

Numan Kurtulmuş bizi ziyaret ettiğinde kamuoyuna dönük açıklamalarımızda şunu da çok net ifade ettik; yol temizliğine ihtiyaç olduğunu söyledik. En çok da biz istiyoruz. Bununla ilgili en geniş yelpazedeki dinamiklerle, yapılarla görüşen siyasi partiyiz. 12 Eylül askeri cunta anayasası -ki o bile uygulanmıyor- bugün verilen karar mevcut anayasaya aykırı bir karardır.

Bu yol temizliğinden peki biz ne kastettik? Birincisi yargı... Yargının özgür olmadığı bir ülkede demokratik anayasadan bahsetmek mümkün değil. Yasama, yürütme ve yargının birbirinden ayrılmadığı yerde demokratik bir anayasadan bahsetmek mümkün değildir. Şimdi sözde var ama özde yok. Bugünkü davanın AKP ve MHP bürolarında yazıldığını söyleyerek yargının iktidara bağlı bir koltuk değneği olarak çalıştığını bu davada gördük.

'SUSURLUK SÜRECİNDE YAŞADIĞIMIZIN ÇOK DAHA DERİNİNİ YAŞIYORUZ BUGÜN'

Bahçeli mümkünse ne kapatılmayacak onun bir listesini yayınlasın da biz bilelim neyin kapatılmaması gerektiğini, ona göre her şey kapatılmalı. Ona göre AYM de kapatılmalı, yargıya da gerek yok. Türkiye'ye öyle bir tablo çiziyor ki... Karara da mümkünse kendi genel merkezinde ya da evinde karar vermek istiyor, herkesin kaderini kendi çizmek istiyor.

Gerek yargıda gerek emniyet teşkilatında bir krizin olduğunu biz de izliyor ve görüyoruz. Gerçekten burada derin bir gerginlik ve çatışma olduğu çok belli. Bu çatışmayı biz Susurluk'ta görmüştük. Susurluk Türkiye tarihindeki en büyük kara lekedir. Susurluk, devlet-mafya-çete ilişkisinin ayyuka çıktığı dönemdi Susurluk çetesi. Toplumda çok ciddi bir temiz toplum algısı oluştu. Bu kirliliğe karşı toplumda güçlü bir refleks oluşmuştu. Şimdi bir benzerini yaşıyoruz. Emniyetteki değişikliklerden tutalım da birbirlerine operasyonel yaklaşım... Devlet ve mafya, çete ilişkilerinin açığa çıktığı ve bunun siyasi ayağının olduğu çok net görülmektedir. Susurluk sürecinde yaşadığımızın çok daha derinini yaşıyoruz bugün. Uyuşturucu şebekeleri ve çetelerinin devlet ve siyaset içidne konumlanmasının yarattığı çatışma ve tartışmalar var.

'IŞİD VE UZANTILARI GİBİ İNSNALIK VE KADIN DÜŞMANI ANLAYIŞA HİZMET EDEN BİR KARARDIR'

Biz anayasa için yol temizliği yapılırsa oturulur, konuşulur demiştik. Fakat yol temizliği bir yana, yol tıkanıyor. Tıkanmışın olan yolun önüne daha büyük kayalar diziliyor. Bugün Kobani kumpas davasında verilen cezalar, bu yolu tıkayan çok büyük kayalara dönüşmüştür. Bugün biz IŞİD'in yanındayız mesajı verilmiştir. Demokrasinin, insan hak ve özgürlüklerinin önünü kapatan, IŞİD ve uzantıları gibi insnalık ve kadın düşmanı anlayışa hizmet eden bir karardır. Böylece Türkiye'de bir demokratikleşmeden bahsetmek mümkün olmaz.

Elbette bu cezaların verilmesi bizi üzmüştür ama bizim moralimiz çok yüksek." (HABER MERKEZİ)

tülay hatimoğulları kobane davası dem parti