Türkan Elçi'den 8 Mart mesajı

"Sokak ortasında dağ gibi devrilen, çocuklarının uzuvlarını toplayıp eteğinde taşıyan, yanmış yakılmış evlerine ağıtlar yakan kadınların sesini...

Türkan Elçi'den 8 Mart mesajı

"Sokak ortasında dağ gibi devrilen, çocuklarının uzuvlarını toplayıp eteğinde taşıyan, yanmış yakılmış evlerine ağıtlar yakan kadınların sesini duymak, Kürt olmaktan öte vicdani bir mesuliyettir. Aynı zamanda yaşanan bunca acıların tekerrür etmemesi için akan kanın durmasını samimiyetle istemek de insani bir gerekliliktir."

ARTI GERÇEK – Sur’da öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi, yayınladığı 8 Mart mesajında, "Sokak ortasında beyaz tülbendiyle devrilen, savaş artığı evini omuzlarında taşıyan kadınlarımızın hakkı için, adaletin, hukukun hakim olacağı, yaşam hakkının kutsal sayılacağı yarınları talep etmekten geri durmayacağız" dedi.
Diyarbakır Barosu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla baronun Adli Yardım Binası’nda basın toplantısı düzenledi. Çok sayıda kadın avukatın katıldığı açıklamada, Sur’da öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi mesaj gönderdi. Elçi’in mesajını Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Koordinatörü Avukat Aslı Pasinli okudu.

Elçi’nin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne ilişkin açıklaması şöyle: "Biz kadınlar için önemli olan bu günde aranızda bulunamadığım için üzüntümü dile getirerek başlamak istiyorum. Bölgemizde yaşanan acımasız, adı konmamış bir savaşta toplumun tüm fertlerinin mağduriyetini anlatmakta sözcüklerin kifayetsiz kalacağının bilincindeyim. Hepinizin bildiği gibi, yüzünü bir daha göremeyeceğimiz bir kuyunun dibindeki umutsuzluğun hâkim olduğu tarihi bir zamandan geçtik. Bu beklenmeyen hadiseler karşısında biraz daha kör, biraz daha sağır olmayı yeğledi insanlar. Şiddetin kördüğüm sarmalındaki bu vahamet karşısında Kürtlerin gösterdiği bu refleksin gayet insani ve itidal kaynaklı olduğunu düşünmemek art niyetli olmayı gerektirir. Yıllardan beri süre gelen savaşın bize kazandırdığı bu iradi refleksi, biz Kürtlerin ifrat ile tefrit arasındaki ölçülülükteki başarısı olarak adlandırırsak yanılmış sayılmayız.

BÜTÜN TOPLUM HAK İHLALLERİNE MARUZ KALIYOR

Dünyanın dört bir yanında bugün 8 Mart Dünya Kadınlar günü dolayısıyla kadınların sosyal, siyasal, ekonomik haklarından söz edilecektir. Özellikle Türkiye’de kadınlara karşı işlenen şiddet olayları dile getirilecektir. Fakat bizim yaşadığımız bölgenin sadece kadınları değil, toplumun tüm fertlerinin karşılaştığı hak ihlalleri mevzubahis olduğundan toplumumuzun mağduriyetini bir arada anmanın daha doğru olacağını savunmak bizi yanlış sonuçlara götürmeyecektir. Çünkü Kürt kadınlarının yaşadığı problemlerin vahameti beraberinde yaşadığı erkeğin hegamonik duruşundan daha başka parametreler içerir. Bölgemizdeki kadınlara dair yaşanan sorunlar, bilhassa birtakım çarpıtmalarla medeniyetten uzak kalmışlık, geri kalmışlık, ilkellikle ifade edilmeye çalışılmıştır. Oysa bizim şu an dünyanın dört bir yanında yaşayan her kadının yaşadığı problemlerin yanında daha derin daha içinden çıkılmaz kördüğüm haline gelmiş toplumsal problemlerimiz söz konusudur. Hakkın, hukukun adaletin işlemeyen mekanizmaları, bizim yaşam alanlarımıza sirayet edişi daha vahim bir hal almıştır.

SOKAK ORTASINDA DEVRİLEN KADINLARIMIZIN HAKKI İÇİN…

Kocalarının, çocuklarının katledilmesiyle kadınlarımızın omuzlarına, altından kimselerin kolay kolay kalkamayacağı yükler yüklenmiş, ömrünün sonuna kadar yas havasının hakim olduğu bir dünyaya hapsedilmiştir. Zannımca, son yıllarda Suriye dışında bizim kadar mağduriyet yaşayan, eziyet gören, savaşın ateşine itilen başkaca bir toplum yoktur. Sokak ortasında dağ gibi devrilen, çocuklarının uzuvlarını toplayıp eteğinde taşıyan, yanmış yakılmış evlerine ağıtlar yakan kadınların sesini duymak, Kürt olmaktan öte vicdani bir mesuliyettir. Aynı zamanda yaşanan bunca acıların tekerrür etmemesi için akan kanın durmasını samimiyetle istemek de insani bir gerekliliktir. Sözde taleplerle, samimiyetsiz söylemlerin bilakis topluma zarar vereceğini, akan kanın durması için taleplerin bir ehemmiyetinin kalmayacağının da altını çizmekte fayda görmek gerekir.

Daha yaşanılır bir dünya için, yetim kalan çocuklarımızın hakkı için, sokak ortasında beyaz tülbendiyle devrilen, savaş artığı evini omuzlarında taşıyan kadınlarımızın hakkı için, adaletin, hukukun hakim olacağı, yaşam hakkının kutsal sayılacağı yarınları talep etmekten geri durmayacağız.

Diyarbakır barosunun kadın üyelerinin bu mühim günlerini kutlar yaşamlarında başarı ve huzur dilerim."

mesaj baro 8 Mart Türkan Elçi