Türkiye, Bosna’daki gücünü Rusya lehine mi kullanıyor?

Türkiye ve Rusya arasındaki siyasal ve ekonomik yakınlaşma, Bosna-Hersek’te zaten çok hassas olan dengeleri zorluyor.

Türkiye, Bosna’daki gücünü Rusya lehine mi kullanıyor?

Ayşe ÇAVDAR

ARTI GERÇEK - Bosna-Hersek’i oluşturan üç gruptan Müslüman Boşnaklar ve özerk Sırp Cumhuriyeti arasındaki ilişkiler Türkiye’nin yanı sıra Rusya’nın da müdahil olmasıyla geriliyor. Boşnaklar, Rusya’yı Sırp Cumhuriyeti’nin aşırı milliyetçi ve ayrılıkçı lideri Milorad Dodik’i desteklemek ve hatta paramiliter ekipler yetiştirip göndererek Bosna-Hersek’in geleceğini sabote etmekle eleştiriyor. Rusya’nın Bosna-Hersek’teki gücünü artırmak için ilişkilerini derinleştirdiği Dodik’e göre ise Bekir Izetbegoviç Türkiye’nin yeni-Osmanlıcı dış siyasetinin taşıyıcılığını yapıyor. Her iki taraf da birbirlerini silahlanmak ve kışkırtıcı söylemler kullanmakla suçluyor. Türkiye’nin AB’den giderek uzaklaşması, Bosna-Hersek’te izlediği siyasete de yansıyor.

Bosna-Hersek’te 1995’te imzalanan Dayton Anlaşması’yla oluşturulan yapı kabaca Bosna-Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti’nden oluşan iki bölgeli bir siyasi mimari öngörüyor. Bu yapının yüzde 51’ini Bosna-Hersek Federasyonu, yüzde 49’unu ise Sırp Cumhuriyeti oluşturuyor. Bosna-Hersek Devlet Başkanlığı Boşnak, Sırp ve Hırvatların seçilmiş temsilcileri arasında rotasyonla yürütülüyor. Bosna-Hersek AB ve NATO’ya üyelik için entegrasyon çalışmaları sürdürüyor. Ancak sürecin uzaması ve siyasi gerginlikler bu iki kuruma yönelik umutlu beklentileri giderek azaltıyor. Bosna-Hersek nüfusunun yüzde 51’ini Müslümanlar, yüzde 31’ini Ortodokslar (Sırp Ortodoks Kilisesi), yüzde 15’ini ise Katolikler oluşturuyor.

Sırp Cumhuriyeti, Bosna’da 1990’ların ilk yarısı boyunca gerçekleştirilen katliamların ardından yapılan Dayton Barış Anlaşması’yla otonom bir bölge olarak kuruldu. Kendisi NATO’ya girmek istemeyen Sırbistan, Bosna’nın AB ve NATO’dan uzaklaşması için Sırp Cumhuriyeti’ni ve ayrılıkçı eğilimleri destekledi. Rusya da başından itibaren Balkanlarda kendisine yer edinebilmek amacıyla Bosnalı Sırpları desteklemeyi sürdürdü. Ancak şu anda Rusya yaptığı ekonomik yatırımlarla nüfuzunu artırmak için yeni yollar geliştirmeye başlamış durumda. Bosna-Hersek uzun zamandır AB’ye girmek istiyor. Ancak, Sırp Cumhuriyeti bu entegrasyona başından itibaren karşı olduğu için ileri adım atmıyor. Bosnalı Hırvat ve Müslümanlar AB’yi Sırp Cumhuriyeti’nin sekter pozisyonunu görmezden gelmekle eleştiriyor.

RUSYA BOSNA-HERSEK'E MÜDAHİL OLMANIN YOLLARINI ARIYOR

Türkiye, Bosna’daki gücünü Rusya lehine mi kullanıyor? - Resim : 1

Rusya’nın, Bosna-Hersek’teki etkinliğini artırabilmek için elindeki tüm araçları devreye soktuğu konusunda bütün gözlemciler hemfikir. Ancak kendisi de ciddi ekonomik sorunlar yaşayan Rusya’nın elinde Bosna-Hersek’e sunabileceği doğalgaz dışında geçerli bir vaadi de bulunmuyor. Bu konuda detaylı bir analiz kaleme alan Bosna-Hersekli gazeteci ve siyasi analist Nadina Ronc, "Putin’in Bosna’daki ‘Game of Thrones’ Senaryosu" başlıklı yazısında Rusya’nın harekete geçirmeye çalıştığı dinamiklerin ülkenin geleceğini ciddi anlamda tehlikeye atabileceğine dikkat çekti. Ronc, Rusya’nın Sırp Cumhuriyeti’nin gaz şirketi Gas-Res ile Rusya’nın Gazprom şirketi arasında yapılan görüşmelerin, büyük oranda Gazprom finansörlerince karşılanacak 70 milyon Euro’luk bir yatırıma dönüştüğünü kaydetti. Bu yatırımın Rusya’nın Bosna-Hersek’e müdahale etmek için Sırp Cumhuriyeti’ndeki ayrımcı eğilimlerden yararlanma eğiliminin ispatı olduğunu belirten Ronc, şu detaylara dikkat çekti:

"Rusya, Sırp Cumhuriyeti’nde Sırbistan’da olduğundan daha etkin. Çünkü Sırp Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Milorad Dodik, bu yıl yapılacak seçimleri kazanmak için Rusya’nın ona sunduğu her şeyi almaya hazır. Fakat Ruslar Sırp Cumhuriyeti’ne Dodik’ten hoşnut oldukları için değil, Bosna’ya ulaşabilmek için kullanabilecekleri en elverişli kanal olduğu için yatırım yapıyorlar."

Rusya’nın, AB ve NATO’nun Bosna-Hersek üzerindeki etkisini artırabilmek için, ülkeyi AB ve NATO’dan uzaklaştı rma yolunu benimsediğini, bunun en kestirme yolunun da ülkeyi siyasal anlamda istikrarsızlaştırmak olarak gördüğünü kaydeden Ronc, bu eğilimin sonuçlarına örnek olarak da Karadağ’da bir darbe girişimiyle sona eren siyasi kriz sürecini gösterdi. Ekim 2015’te, Başbakan Milo Đukanović’e karşı hakkındaki yolsuzluk suçlamaları nedeniyle başlayan kitlesel protestolar, NATO karşıtı Demokratik Cephe Partisi’nin örgütlediği mitinglerle devam etmişti. Koalisyon hükümetinin dağılmasının ardından parlamento seçimlerinin yapılacağı 16 Ekim 2016 günü, 20 Sırp ve Nisan 2017’de Karadağ’da darbe girişiminde bulunacakları istihbaratı üzerine, 20 kişi gözaltına alındı. İddialara göre, Rusya tarafından desteklenen bu grup Karadağ Başbakanı Milo Djukanovic’e suikast yapmayı planlıyordu. Amaç ise, Rusya yanlısı Rusya yanlısı muhalefetin seçimlerde öne geçmesini sağlamaktı. Suikast planı, uygulanmasına saatler kala ortaya çıkartıldı. Gözaltına alınanlar arasında Sırp, Karadağ ve Ukrayna vatandaşları bulunuyordu. Daha sonra tutuklanan 14 kişi arasında iki de Rus vatandaşı bulunuyordu. Öncesinde ise Sırbistan, söz konusu darbe girişimine karıştığı iddia edilen bir grup Rus vatandaşını sınırdışı etmişti. Rusya, Karadağ’ın NATO üyeliği başvurusunun sonuçlanmak üzere olduğu günlerde gerçekleşen bu darbe girişiminde payı olduğu suçlamalarını reddetti.

RUSYA DA TÜRKİYE DE DİN KARTIYLA OYNUYOR

Türkiye, Bosna’daki gücünü Rusya lehine mi kullanıyor? - Resim : 2

Rusya ve Türkiye’nin Bosna-Hersek’in siyasi dengelerini nasıl etkilediğini araştıran bir başka uzman ise Sen Foundation araştırmacılarından ve Leiden Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Hans van den Berg. 2017 baharında yayınladığı raporunda Prof. van den Berg şu hipotezleri öne sürüyor:

"Türkiye’nin dini motivasyonlara dayandırdığı dış politikası, Müslüman Boşnakların, Sırp Cumhuriyeti’nin ayrılıkçı politikasına direnmelerini kolaylaştırıyor ama aynı zamanda etnik ayrımları da belirginleştiriyor. Rusya ve Sırbistan’ın dış politikası Sırp Cumhuriyeti’nde yaşayan Bosnalı Sırpların ayrılıkçı pozisyonunu güçlendirerek etnik ayrımları belirginleştiriyor. Türkiye ve Rusya’nın dış politikaları Bosna-Hersek’te yaşayan etnik gruplar, özellikle Boşnaklar ve Sırplar arasında uyum sağlanmasına engel oluyor."

Prof. van den Berg, raporunda Balkanlardaki Müslüman seçkinlerin Türkiye’nin bölgedeki çıkarları konusunda şüpheci olduklarını, Türkiye’nin ise ancak AB’yle ilişkilerin azalması ölçüsünde bir seçenek olabileceğini vurguluyor. Türkiye’nin Bosna-Hersek’teki nüfuz rekabetinde Rusya ile baş edebilmesinin mümkün olmadığına dikkat çeken Prof. van den Berg, şu tespitlerde bulunuyor:

"Son zamanlarda Türkiye’nin Balkanlardaki etkisi, AB ile ilişkilerinden bağımsızlaşmaya başladı. Türkiye’nin bölgedeki nüfuzu AB’ye giriş çabalarının henüz devam ettiği dönemde, AB ile ilişkilerinin güçlü olması sayesinde arttı. Türkiye’yi Balkanlarda daha aktif bir rol almaya motive eden bizzat Brüksel’di. …Türkiye, AB ile ilişkilerinin kötüleşmesi halinde Balkanlardaki etkisinin de azaldığını görebilir, ki son zamanlarda Türkiye kimi AB üyeleriyle ve politikalarıyla açıkça kavga halinde. Öte yandan Balkan toplumları da Batı’dan hayal kırıklığı duyuyorlar ve AB’nin kendi bölgeleriyle ilgilenmediğini düşünüyorlar. AB’ye azalan bu ilgi, Balkanlarda Türkiye’nin yanı sıra Rusya ve hatta Çin’e olan ilginin artmasına, bu ülkelerin AB’nin bıraktığı boşlukları doldurmasına meydan veriyor."

KARŞILIKLI SUÇLAMALAR

Türkiye, Bosna’daki gücünü Rusya lehine mi kullanıyor? - Resim : 3

Kasım 2017 sonlarında, Večernje Novosti adlı Sırp gazetesi, Bakir İzetbegoviç’in paramiliter bir grup oluşturduğunu iddia etti. Habere göre bu grup Sırp Cumhuriyeti’ne karşı kullanılacaktı. Sırp Cumhuriyeti’nin kamu yayıncılığı yapan kanalı RTRS, söz konusu paramiliter grubun Crna Munja (Kara Işık) adını taşıdığını öne sürerek haberi büyütmeye başladı. 25 Kasım’da Alternative Television (ATV) adlı haber kanalında haber yalanlandı. Večernje Novosti’de yayınlanan fotoğraflar paramiliter bir gücün değil paintball turnuvalarına katılan bazı sporcuların fotoğraflarıydı. Crna Munja ise bu paintball grubunun adıydı.

Geçtiğimiz günlerde bu defa Rusya’nın Sırp Cumhuriyeti’nin ayrılıkçı lideri Milorad Dodik’e destek olmak için paramiliter bir ekip eğiterek bölgeye gönderdiği iddiası yayınlandı. Žurnal adlı bir haber sitesinde adı belirtilmeyen istihbarat kaynaklarına dayandırılarak yazılan habere göre söz konusu paramiliter grup "Sırp Şerefi" adını taşıyordu. Amacı ise, yaklaşmakta olan seçimlerde başarısız bir lider olarak bilinen Milorad Dodik’in muhaliflerini sindirmekti. Sırp Şerefi örgütünün "küçük yeşil adamlar" diye adlandırdığı üyeleri, Sırp Cumhuriyeti’nin Bosna-Hersek Anayasa Mahkemesi tarafından yasaklanmasına rağmen kutlamayı sürdürdüğü milli bayramda da görülmüşlerdi. Banja Luka’da 9 Ocak’ta gerçekleştirilen kutlamalarda yapılan geçit resminde yer alan grubun fotoğrafları da bulunuyordu. Haber, Bosna-Hersek’in yanı sıra Avrupa’da da büyük yankı uyandırdı. Milorad Dodik’in oğlu Igor Dodik’in söz konusu milli bayramda Sırp Şerefi’nin lideriyle fotoğraf çekilmiş fotoğrafları yayınlandı. Igor Dodik haberin yayılması üzerine yaptığı açıklamada, "çarşı merkezine yürüyüşe çıkmıştım, bunlara rastladım" dedi.

Sırp Onuru grubu da bir açıklama yaparak paramiliter bir örgüt değil "hayır cemiyeti" olduklarını ve Sırbistan’da yine Rusya tarafından fonlanan bir yardım kuruluşuyla çalıştıklarını öne sürdüler. Bosna-Hersek Güvenlik Bakanı Dragan Mektiç yaptığı açıklamada, "Benim için Sırp Şerefi, paramiliter bir örgüt. Kendilerini gösterme biçimleri tehlikeli ve hayır cemiyeti oldukları yolundaki iddiaları da saçma" diye konuştu. Mektiç, bu grubun 1990’da başlayan ve pek çok katliama sebep olan savaş öncesinde beliren suç çetelerine benzetti ve savcılıkların harekete geçirildiğini söyledi. Örgütün kimi üyelerinin Sırbistan’dan Bosna-Hersek’e girişlerine de izin verilmedi.

Aynı günlerde, Al Jazeera’nin Balkan muhabiri Mirnes Kovac da Milorad Dodik’in Rus motosiklet çetesi "Gece Kurtları"nın lideri Aleksandar Zaldostanov Hirurg’u onurlandıran bir konuşma yaptığını yazdı. Hirurg, Ukrayna’daki paramiliter grupları organize ettiği ve Karadağ’daki darbe girişimine karıştığı için ABD’nin kara listesinde bulunan bir isim. Kovac’ın paylaştığı youtube videosunda, Dodik, Sırp Cumhuriyeti’nin ve Ortodoks halkının birliğinin korunması için verdiği hizmetlerden dolayı Hirurg’un öncülük ettiği motorsiklet çetesine teşekkür ediyor.

Sırp Şerefi örgütünün de bu grup tarafından desteklenip eğitildiği öne sürülüyor. Hirurg, eski bir doktor olmasına referansla "Cerrah" lakabıyla tanınıyor. 1989’da çetesini kurduktan sonra Rus Ortodoks Kilisesi’ne yakınlığı ve Rus milliyetçiliğini savunmasıyla dikkatleri üzerine çeken Hirurg, kurduğu örgütün uyuşturucu ve organize suçlara karşı mücadele eden bir "siyasi aktivistler grubu" olduğunu öne sürüyor.

VUÇİÇ VE İZETBEGOVİÇ'İN ERDOĞAN ZİYARETİ

Türkiye, Bosna’daki gücünü Rusya lehine mi kullanıyor? - Resim : 4

Bütün bu gelişmelerin yaşandığı günlerde Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç ve Bosnalı Müslümanların lideri kabul edilen Demokratik Eylem Partisi Başkanı Bekir Izetbegovic, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı ziyaret ettiler. Ardından Bosna-Hersek’te şu anda devlet başkanlığı görevi bulunmayan Izetbegoviç’in hangi sıfatla Vuçiç’e eşlik ettiği tartışılmaya başlandı. Fakat bundan daha da önemlisi, İzetbegoviç’in Türkiye’yle arasındaki sıcak ilişkilerin Türkiye’nin Bosna-Hersek’e yatırımları artırmaya yetmediği eleştirisiydi. RadioFreeEuropeRadioLiberty (rferl.org) sitesinde yayınlanan yazısında Gordana Knezeviç şu bilgilere yer verdi: "Aslında, Türkiye Bosna’daki yabancı yatırımcılar arasında 11’inci sırada yer alıyor ve toplam yabancı yatırımın yüzde 3’ünü elinde bulunduruyor. Birinci sırada Avusturya bulunuyor ve onu eski Yugoslav cumhuriyetleri Sırbistan, Hırvatistan, Slovenya takip ediyor. Ardından gelen iki ülke ise Rusya ve Almanya). Erdoğan, kendini bir şekilde Bosnalı Müslümanların koruyucusu gibi görse de, görünen o ki Türk işadamları Sırbistan’ı daha karlı bir yatırım alanı olarak görüyorlar. Kimi gözlemcilere göre sevgiyi Bosna, parayı Sırbistan alıyor. Saraybosnalı analist Hajrudin Somun, ‘Sırbistan daha büyük ve daha istikrarlı bir ülke, Türk sermayesi de bunu biliyor’ şeklinde açıklıyor durumu." Knezeviç’in görüşlerine yer verdiği başka gözlemciler ise, Türkiye’nin yaptığı yatırım ve siyasi ilişkilerde Bosna-Hersek’in tümünü değil, Bosnalı Müslümanları muhatap kabul etmesinin ülkenin zaten hassas olan dengelerini zedeleyebileceği görüşünü paylaşıyorlar.

AVRUPA İHMAL, RUSYA İHLAL EDİYOR

Bütün bu gelişmelerle ilgili sorularımızı yanıtlayan gazeteci ve siyasi analist Nadina Ronc ise, Avrupa’nın ihmal ettiği Bosna-Hersek’te işlerin yolunda gitmediğine dikkat çekiyor.

Rusya neden Bosna’yı istikrarsızlaştırmak istiyor?

Söz konusu paralı askerleri (Sırp Şerefi) Rusya’nın yetiştirdiği doğru. Bunu sorun çıkartmak için yaptılar. Gördüğünüz gibi, 1992’de çıkan savaş öncesindeki duruma çok benziyor. O zaman da Sırbistan’dan uzun sakallı, pasaklı görünümlü, silahlı adamlardan oluşan gruplar bir çok kasabada görünüyorlardı. O kasabalarda doğup büyümemişlerdi. Taşıdıkları silahlar da yalnızca orduların ya da polis güçlerinin taşıyacağı türden silahlardı. Ama bu paralı askerler bir şekilde ediniyorlardı. Bu yüzden, birkaç hafta önce Sırp Cumhuriyeti’nde benzer bir grup görüldüğü zaman, insanlar bunun, AB ve NATO’ya girmesini istemediği Bosna’yı istikrarsızlaştırmak için yaptığı planın bir parçası olduğunu düşündüler. Makalemde de yazdığım gibi, Rusya, Bosna’da sorun çıkartmak istiyor. Bu yüzden Dodik’den hoşlanmasalar da, Sırp Cumhuriyeti’nin ekonomisini mahvettiği için yaklaşan seçimler konusunda umutsuz durumda olan Dodik’i destekleyerek ülkeye müdahil olmaya çalışıyorlar. Çünkü Dodik, Rusya’nın istediği her şeyi yapmasına göz yumuyor. Bu arada o paralı askerlerden biri, daha önce Lahey’de yargılanmış bir savaş suçlusudur. (Emekli General Vladimir Lazareviç’i kastediyor. Lazareviç, Kosova’da 1998-1999 yılları arasında karıştığı savaş suçları nedeniyle yargılanmış ve 14 yıla mahkum edilmişti. 2015 yılında serbest bırakıldı.)

Türkiye ve Rusya arasındaki yakınlaşma Bosna'yı nasıl etkiliyor?

Benim asıl büyük endişem Erdoğan’la ilgili. Çünkü Rusya’ya olan takıntısını anlamıyorum. Fakat şurası kesin, Rusya ile ilişkilerinin bu şekilde gitmesi Erdoğan ve partisinin Bosna’yı yok etmesi sonucunu doğurabilir. Erdoğan Türk işadamlarıyla birlikte Sırbistan’a gidiyor ve pek çok yatırımın önünü açıyor. Ama aynı şeyi Bosna için yapmıyor. Çünkü daha müreffeh bir Sırbistan isteyen Rusya’nın etkisi altında. Sırbistan NATO’ya girmeyecek, çünkü NATO bu ülkeyi 1990’larda bombalamıştı. Sırp Cumhuriyeti de NATO’ya girmek istemiyor, çünkü Sırbistan bunu istemiyor. Bu nedenle de Bosna’ya engel olmaya çalışıyorlar. Rusya, Karadağ’da hükümeti yıkarak istikrarsızlık yaratma girişiminde başarılı olamadı. Bu yüzden şimdi Bosna’da şansını deniyor. Bu yüzden Türkiye’nin artık Bosna’nın dostu olduğunu düşünmüyorum. Anadolu Ajansı için çalıştığım dönemde bana, "Bosna ile Osmanlı İmparatorluğu’ndan dolayı duygusal bağlarımız var, fakat oradan orayla ilgili haberlerle ilgilenmiyoruz. Suriye’yi tercih ederiz" demişlerdi. Bosna’ya saygıyla bakan az sayıda Türkiyeli var, ancak Türkiye hükümeti Bosna’ya saygı duymuyor. Erdoğan’ın, Bosna-Hersek’in bölünmesi konusunda Rusya’ya yardım edeceğine inanıyorum. Boşnakların Cumhurbaşkanı İzetbegoviç Erdoğan ne derse yapıyor. Kişisel olarak Erdoğan’ın Bosna siyasetine karışmaması gerektiğini düşünüyorum. Bosna’nın yüzünü Erdoğan’a değil AB’ye dönmesi gerekiyor. Türkiye’nin Batı’yla arasındaki ilişkilerin daha iyi olduğu bir dönem vardı. Ama darbe girişimi sonrasında bu durum değişti ve Erdoğan’a istediği her şeyi yapabileceği bir pozisyon sağlandı.

Peki AB Bosna'yı yeterince önemsiyor mu?

Dayton Barış Anlaşması’nın gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyorum. Fakat Sırp Cumhuriyeti bunu asla onaylamayacak. Çünkü Bosna’nın şimdi olduğu gibi kalmasını istiyorlar. Şu an geçerli olan siyasi durumsa Sırplar dışında kimsenin hayrına değil. Yine makalemde Dayton Barış Anlaşması’nın kaleme alındığı günlerde Bosna’yı bütünleştirmeyi değil tarafları birbirlerinden uzak tutmayı hedeflediğini yazmıştım. Ne yazık ki Alija Izetbegoviç bu belgeye imza atarak Bosna’nın bugün içinde bulunduğu duruma katkıda bulundu. Fakat bu durumda Bosna’nın üyeliğini geciktiren AB ve NATO’nun da sorumluluğu var. Eğer Bosna’da istikrarın sona ermesini istemiyorlarsa acele etmeleri gerekir. Suriye’ye gidip IŞİD için savaşmış küçük de olsa bir grup radikalleşmiş Bosnalı Müslüman (yaklaşık 240 kişi) var. Bunların, Rusya’nın desteklediği paralı askerlerle karşı karşıya gelmesi Avrupa’nın güvenliği için büyük bir sorun yaratabilir. Birkaç yıl önce Erdoğan, "Bosnalılara dokunan, 100 milyon Türk’ü karşısında bulur" demişti. Fakat Erdoğan durumun bu olduğuna dair hiçbir işaret sunmuyor. Bunun yerine, Bosna’nın bir numaralı düşmanı olan Rusya ile çalışmaya karar verdi. Biliyorum, Erdoğan Türkiye için en iyi olanı yapmaya çalışıyor. Fakat Rusya, Türkiye için de en iyi seçenek değil.

Erdoğan Bosna kamuoyunun Rusya lehine sağlayabilir mi?

Bosnalılar Rusya’yı sevmez. Erdoğan bile Bosnalıları Rusya lehine döndüremez.

Sırbistan Cumhurbaşkanı Vuçiç ve Bosnalı lider Izetbegoviç’in Erdoğan’ı ziyaretlerinden nasıl bir sonuç beklemeli?

Bu ziyarette Türk iş adamları, Sırbistan’da 2 bin 500 kişinin istihdam edileceği yatırımları garanti ettiler. Peki bu şans Bosna’ya niye verilmedi? Eğer biz "kardeş" isek, Türkiye neden Bosna’ya ekonomik yatırım yapmıyor. Economist Dergisi’ninin birkaç yıl önce yazdığı gibi: "Türkiye öpücüklerini Bosna’ya, parayı Sırbistan’a gönderiyor." Bu nedenle Bosna için en iyi olan Erdoğan’la arasına mesafe koyup yüzünü Batı’ya dönmesi.

Türkiye erdoğan rusya dış politika Bosna güç