Türkiye Tasarım Vakfı Hatay planını anlattı: Süreç katılımcı ilerledi
Mimarlık şirketlerine paylaştırılan Hatay'ı yeniden yapılandıran haritayla ilgili Türkiye Tasarım Vakfı, "süreç katılımcı ilerledi" açıklamasını yaptı. Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhcu ise planı, bütünsel olmadığı gerekçesiyle eleştirdi.

Osman ÇAKLI
İSTANBUL - Şubat depremlerinden sonra yeniden yapılaşma tartışmalarının göbeğinde Hatay yer alıyor. 6306 sayılı yasa değişikliği, 126 numaralı Cumhurbaşkanı kararnamesi, riskli alan ilanları gibi yasa ve yönetmelikler ilk olarak Hatay’da gerçekleştiriliyor. Hatay’ın yeniden inşasında en büyük kaygılardan biri demografik yapının tasfiyesi ve kent belleğinin korunmamasına yönelik.
Türkiye Tasarım Vakfı’nın internet sitesinde Antakya Tarihi Kent Merkezi’ni gösteren bir plan haritası paylaşıldı. Haritada görünene göre Tarihi Kent Merkezi çeşitli mimarlık şirketleri arasında paylaşıldı. Yani kimin hangi alanda çalışma yürüteceği belirlendi.
Haritanın ortaya çıkışını takip eden tartışmalarda, Hatay’ın kentsel bütünlüğünün mevcut uygulama ve yöntemler ile sağlanamayacağı eleştirisi öne çıkarken, Türkiye Tasarım Vakfı ise hazırlanan projenin ‘katılımcılığına’ vurgu yapıyor. TMMOB Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Muhcu ve Türkiye Tasarım Vakfı koordinesindeki mimarlar, güncel tartışmalar doğrultusunda ArtıGerçek’in sorularını yanıtladı.
‘İMAR PLANLARI BAKANLIK TARAFINDAN ONAYLANDI’
Türkiye Tasarım Vakfı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile 21 Eylül’de, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile 1 Ağustos protokol imzaladı. Tarihi kent alanına ilişkin 1/5000 ve 1/1000 ölçekli koruma amaçlı imar planları bakanlık tarafından onaylandı. Kent merkezi pilot proje alanı master planı ve bu alandaki yapıların, altyapının, yolların, ulaşım sisteminin, kentsel açık alanların proje çalışmaları da devam ediyor. Türkiye Tasarım Vakfı, ArtıGerçek’e yaptığı açıklamada süreci bölgede yaşayanların ihtiyaç ve beklentilerini dikkate alarak kolektif olarak yürüttüğünü belirtti. Ayrıca depremden etkilenen Hatay’da vakıf yürüttüğü çalışmaları şöyle özetliyor: “Tarihi merkezin peyzaj, ulaşım, kentsel mimari, aydınlatma tasarımı ve sürdürülebilir şehircilik çalışmaları.”
‘HATAYLI MİMARLAR DA SÜREÇ İÇİNDE’
Vakıf, sürecin katılımcı ilerlediğini de şöyle açıkladı:
“İlk olarak yerel-ulusal–uluslararası farklı disiplinlerden (mimar, şehir plancısı, inşaat mühendisi, arkeolog, jeolog, peyzaj mimarı, tarihçiler, yer bilimcileri ve farklı mühendislik alanlarından) oluşan çok sayıda paydaşa gönüllü liderlik eden, bu işi en iyi yapabilecek yetkinliğe ve tecrübeye sahip ulusal ofislere çağrı ve davet yaptı. Ayrıca Hatay Mimarlar Odası kendi üyelerine açık çağrıda bulundu ve böyle bir tasarım faaliyeti içerisinde yer almak isteyenler Kentin Mimarları adıyla bir grup oluşturdu. Hem Hatay’da ofisi olan hem de Hatay’da iş yapan mimarlar tasarım sürecinin başından beri sürecin parçası oldular ve TTV Hatay Tasarım ve Planlama İş birliği Grubu’nun bir paydaşı haline geldiler.”
‘BELEDİYELERLE ÇALIŞMALARIMIZ OLDU’
Vakıf ayrıca Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ı iş birliği için ziyaret ettiklerini geri dönüş beklediklerini ifade ederken; 11 Kasım 2023 tarihinde Hatay’da yapılan çalıştaya Büyükşehir Belediyesi’nden Genel Sekreter Yardımcısı, İşletme Daire Başkanı, İmar ve Şehircilik Şube Müdür Vekili, Ulaşım Daire Başkanı, Toplu Taşıma Şube Müdürü’n de katıldığını kaydetti: “Bu süreçte Hatay ilçelerinin yerel yönetimleriyle de çalışmalarımız oldu ve devam ediyor.”
‘HATAY’IN CANLANDIRILMASI VE GELECEĞE AKTARILMASI HEDEFİMİZ’
Vakıf, deprem sonrasında Hatay’ın canlandırılması ve geleceğe aktarımının sağlanmasının temel hedefler arasında yer aldığını belirtirken, bu kapsamda alanın tarihsel ve mekansal gelişim süreci, doğal eşikler (Asi Nehri, fay hattı vb.) ve yapay eşikler (sit alanları, tescilli yapılar, tescilli parseller vb.) yerleşim alanlarının dokusu ve kullanım türleri, nüfus yoğunluğu ve kullanıcı profilinin dikkate alınarak planların hazırlandığını öne sürdü.
‘SARAY’IN TALİMATIYLA RANT ODAKLI YAPILAŞMA’
Türkiye Tasarım Vakfı hazırlanan proje için bunları söyledi. Ancak TMMOB Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Muhcu projeyi eleştiriyor.
Muhcu, bütünleşik bir afet yönetimi doğrultusunda afet planının hazırlanması, havza ölçeğinde deprem bölgesinin ele alınıp planlama yapılmasının zorunluluğuna işaret etti.
“İl, ilçe ve diğer yerleşim alanlarının planlanması gerekirdi. Bütün bu süreçlerde danışma kurulları, bilim insanları ve uzmanlardan oluşan ekiplerin kamu yararı ve bilimsel ilkeler doğrultusunda yönetilmesiyle planlama gerekirdi. Bunların hiçbiri yapılmamış. Tam tersine Saray’ın talimatlarıyla sürdürülen, depremi fırsata çeviren rant odaklı yapılaşmalar öngörülüyor. Cumhurbaşkanının 126 sayılı kararnamesi, Hatay tarihi kent merkezinin riskli alan ilan edilmesi ve 6306 sayılı yasa düzenlemesi ranta hizmet edecek şekilde organize edildi. Alınan kararların hiçbirinde halk yok.”
‘BÜTÜNSEL BİR PLANLAMA YOK’
Muhcu, Hatay’la ilgili sunumların bilerek abartıldığını ve gerçeği yansıtmadığını öne sürerken Tarihi Kent Merkezi’nin riskli alan ilan edilmesiyle birlikte Hataylıların bölgeden sürüleceğini öngörüyor. Türkiye Tasarım Vakfı üzerinden tanınmış bir takım mimarlara proje yaptırılmasını da bu sürecin bir parçası olarak gördüğünü belirten Muhcu, şöyle devam ediyor:
“Sadece mimarlara verilen işler üzerinden sürecin ele alınması eksik ve yanıltıcı olur. Ancak sürecin bir parçası olarak görülebilir. Roma’nın en önemli kentlerinden Cumhuriyet Türkiye’sinin önemli kentlerinden olan Antakya’daki uygulamaların bütününe baktığımızda rant odaklı olduğunu görüyoruz. Kent ve bölge ölçeğinde bütünsel bir planlama yok. Kamu yararı gözetilmelidir.”
‘KENTSEL DÖNÜŞÜM PLAN VE KARARLARIYLA SÜRGÜN’
Kentin mimari dokusunun ve kimlik değerlerinin birbirinden kopuk olabileceğine savunan Muhcu, daha önce benzer bir örneğin yaşandığını söyledi: “Tıpkı Tarlabaşı’nda olduğu gibi bölgenin mimarlara verilmesi, kentin mimari dokusu ve kimlik değerleriyle ne kadar kopuk olduğu geçmişte yaşandı. 307 hektar riskli, 207 hektar rezerv alan şimdilik bildiklerimiz. Yerleşik nüfus ve demografik yapı mimari dokuyla birlikte ortadan kaldırılacak. Plan ve projelerin hayata geçirilmesi sonrasında bölge insanının, yaşama ve barınma olanağı olmayacak. Kentsel dönüşüm plan ve kararlarıyla sürgün edilecekler.”
‘DEPREM ÖNCESİ GİBİ SONRASINDA DA YANLIŞ KARARLAR ALINDI’
Şubat depremlerinden sonra en sık yapılan tartışmalardan biri yeni yerleşim alanlarının nerede inşa edileceği oldu.
Amik Ovası’nda üzerinde kurulan Hatay için hazırlanıp uygulamaya geçirilmiş imar planları da yine depremden sonraki eleştiriler arasında yer aldı. Deprem sonrasında alınan pek çok kararın yanlış olduğunu işaret eden Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Muhcu’ya göre ‘yanlış kararlar’ şöyle:
“Tarım arazilerinin yapılaşmaya açılması, planlı olmayan bir takım faaliyetlerin gündeme gelmesi, kente 20-30 kilometre mesafede bütüncül bir planlamaya dayanmayan yerleşim kararının TOKİ tarafından uygulanmaya başlanması. Bunun yanında riskli ve rezerv alan gibi pek çok yanlış uygulama mevcut.”
Rezerv yapı ilanıyla Hatay hedefte: ‘Kentsel Dönüşüm Başkanlığı gayrimenkul zengini olacak’
Samandağlılar rezerv alan ilanına tepkili: Geçmişimizi kaybetmekten korkuyoruz