Türkiye'de bir ilk: Ezidi çocuğu kaçıran IŞİD'li insan ticaretinden yargılanacak

Türkiye'de bir ilk: Ezidi çocuğu kaçıran IŞİD'li insan ticaretinden yargılanacak
IŞİD'in Türkiye'ye getirip internette 'satışa çıkardığı' Ezidi çocuğa ilişkin dava Ankara'da görülecek. Savcılık, bir kişiyi 'insan ticareti' ile suçluyor. Ancak bakanlık yurdunda kalan çocuğun, IŞİD'li ailenin yanına 'yatılı' gönderildiği ortaya çıktı...

Hale GÖNÜLTAŞ


ANKARA - Türkiye yargısında ulusal ve uluslararası hukuk açısından emsal teşkil edilecek bir karar verildi. Ezidi bir kız çocuğu kaçırarak kaçak yolla Türkiye’ye getiren IŞİD’li hakkında, "uluslararası insan ticareti" suçlamasıyla dava açıldı. Fakat Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, çocuğa ilişkin verdiği bir kararla ciddi bir güvenlik ihlaline imza attı.

Bakanlık onayı ile devlet gözetimindeki yurtta kalan Ezidi kız çocuğun, kendisini kaçırıp Türkiye’ye getiren ve sonra da “karanlık internette” (dark web) satışa çıkaran IŞİD’li ailenin Ankara’daki evine hafta sonları “yatılı olarak” gönderildiği ortaya çıktı. Güvenlik skandalı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Ezidi kız çocuğun kaldığı yurtta kendisi ile ilgilenen “sosyal çalışmacının” verdiği ifadede dile getirildi.

İKİ IŞİD’Lİ SERBEST BIRAKILMIŞ, BİRİ TUTUKLANMIŞTI

Ankara’da Şubat 2021’de polis ve istihbarat ekiplerinin IŞİD’in hücre evine düzenledikleri operasyonla, Ezidi bir kız çocuğu kurtarılmıştı. Çocuk daha önce IŞİD’liler tarafından derin internette "satışa" çıkartılmıştı. Ankara’daki IŞİD hücre evi operasyonunun ardından Ezidi kız çocuğu kaçırıp evlerinde rehin tuttukları suçlamasıyla Irak vatandaşları Anas Varda, Nasır Halef Reşed ve S.A Oruç’un ifadeleri alınmıştı. Gözaltına alınanlardan Anas V. ve Nasır H.R., ifade ve savcılık sorgularının ardından 27 Şubat’ta adli kontrol şartı ile serbest bırakılmış, S.A Oruç ise tutuklanarak Sincan F Tipi Kapalı Cezaevi’ne konulmuştu.

Ağustos 2021’de, Ezidi kız çocuğu kaçıran üç üst düzey IŞİD’linin serbest bırakıldığı ortaya çıkmıştı. İddianamede ise her üç IŞİD’li için de “DAEŞ terör örgütü üyesi” ve “örgüt yönetiminde yer almak” suçlamasında bulunuluyordu. Örgüt elemanlarından Oruç ifadesinde, Ezidi kız çocuğu 2014 yılında ağabeyi Oruç tarafından Irak’taki evlerine iki-iki buçuk yaşındayken getirdiğini belirtip şu bilgileri aktarıyordu:

“Abim çocuğu eve getirdi. ‘Bu çocuk Ezidi. DAEŞ’ten pazardan 500 dolara satın aldım. Artık bu evde büyüyecek’ dedi. Çocuğun Irak’taki evimize getirilmesinde benim sorumluluğum yok. Abim Sabbar tarafından getirildi. Aise ismini de abim koydu. Abim sonra bombalamada öldü. Ben Ezidi kadın çocuk satış piyasasını bilmem. Ben çocuk kaçırmadım. Ben çocuk satın almadım."

Oruç’un ifadesinde, Ebu Abdullah’ın çağrısı ile kuruluşu sırasında IŞİD’e katıldığını, Ebu Abdullah’ın Irak’ta IŞİD’in üst düzey isimlerinden biri olduğunu, onun emir ve talimatlarını uyguladığını belirtirken, IŞİD’de maaşlı olarak çalıştığını, görevlerinden birinin de köylerde “ribat” (nöbet tutma) ile gelişmeleri örgüt yönetimine bildirmek olduğunu aktarıyordu.

TÜRKİYE'YE 2018'DE SAHTE PASAPORTLA GİRDİ

İddianemeye göre, S.A. Oruç 2018 yılında “Said Ahmet Muhammed” adına düzenlenen sahte pasaportla Suriye üzerinden Türkiye’ye giriş yaptı. Eşi, öz çocukları, yengesi ve Ezidi çocuğu Türkiye’ye daha önceden kaçak yollarla göndermişti. Oruç, 2018 yılında Ankara İl Göç İdaresi’nden Ezidi kız çocuğu için kimlik çıkarttırdı. Çocuğa ağabeyinin ismi ile birlikte Aişe Sabbar Oruç ismi verildi.

Oruç, ekonomik gerekçelerle Şubat 2021'de Ezidi kız çocuğu karanlık internetten satışa çıkarttı. Satışı takip eden Ankara Terörle Mücadele ekipleri sabah saatlerinde eve baskın düzenledi ve IŞİD’liyi göz altına aldı. Çocuk da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı görevlilerine teslim edildi. Ancak gözaltı sonrası tutuklanan Oruç dört ay sonra serbest bırakıldı.

AİLESİ BULUNAMADI, BAKANLIK YURDUNDA KALIYOR

Ezidi kız çocuğun anne ve babasına ulaşılamadı. Başta Irak olmak üzere Ezidilerin yoğun yaşadığı ülkelerdeki uluslararası dernekler ve vakıflar aracılığıyla da yapılan araştırmalar sonuç vermedi. Çocuğun anne ve babasının IŞİD’in 2014'teki Şengal katliamında öldürüldükleri düşünüyor. Çocuk ise Şubat 2021'den beri Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı bir yurtta kalıyor.

SOSYAL HİZMET GÖREVLİSİ ANLATTI: IŞİD'Lİ AİLENİN TALABİ ÜZERİNE...

Ankara’da çeşitli örgütlere mensup kadın avukatlar ise IŞİD’lilerin serbest bırakılmasının ardından “insanlığa karşı işlenen suçlar” ve “uluslararası insan ticareti” suçlamalarından yargılanmaları için savcılığa suç duyurusunda bulundu. Savcılık dosyayı incelemeye aldı. Süreç içerisinde, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı yurtta kalan Ezidi çocuk ile ilgilenen sosyal görevlinin ifadesine başvuruldu.

Görevlinin verdiği ifadeyle, bir "güvenlik skandalı" ortaya çıktı. Görevlinin ifadesine göre, Ezidi çocuğa IŞİD’li ailenin talebi üzerine yatılı izin süreci başlatıldı. Çocuk yatılı olarak IŞİD’li ailenin evine gönderildi ve halen de gönderilmeye devam ediliyor...

Bakanlık görevlisi savcıya verdiği ifadede çocuğun IŞİD’linin evine gönderilmesine dair süreci şöyle aktardı:

"Çocuk, 24 Şubat 2021 tarihinde kurumumuza teslim edildi… Tam tarihini hatırlamadığım bir süreçte annesinin (IŞİD’li S.A Oruç’un eşi) talebi üzerine çocuk hakkında yatılı izin süreci başlatıldı. Çocuk kuruma yeniden döndüğünde revirde fiziki tetkikleri yapıldı. Çocuğun psikolojik istismarına dair de bir bulguya rastlamadım. Çocuk izin döneminde çalıştırılmadığını, kendisine evde iyi davranıldığını söylemiştir. Çocuğun evden kuruma dönüşlerinde de darp izlerine rastlanmamıştır..”

Savcılık ise insan ticareti suçlamasını kabul etmekle beraber, Ezidi kız çocuğu Türkiye’ye kaçırıp karanlık internette satışa çıkaran IŞİD’lilerin “insanlığa karşı işlenen suçlardan” yargılanmalarına yönelik suç fiilinin oluşmadığına hükmetti. İddianamede, Ezidi çocuğun Oruç’un abisi tarafından satın alındığına işaret edildi. Ezidi çocuğu Türkiye’ye getiren IŞİD’lilerin ise çocuğa yönelik "özel bir kast unsurlarının bulunmadığı; örneğin, organlarının çalınmadığı çalıştırılmadığı, fiziksel şiddette uğramadı bu nedenle de insanlığa karşı suça yönelik dellillerin oluşmadığı" ifade edildi.

İNSAN TİCARETİ SUÇLAMASINDA NE DENİYOR?

Savcılık S.A. Oruç’un “insan ticareti suçlamasına” hükmedilmesine ilişkin kanaatini ise şu ifadelerle açıkladı:

"Mağdur küçüğün (Ezidi kız çocuğu) yaşı itibariyle Irak ülkesinde kendi iradesi dışında kaldığı yetimhane olduğu iddia edilen yerden para karşılığı satın alındığı, satın alan kişinin ölmesi sonucunda (Oruç’un abisi) yine Irak yetkili makamlarına teslim edilmeyerek şüphelinin kendi iradesiyle ve hukuka aykırı olarak mağdur küçüğün Irak ülkesinden alınarak Türkiye’ye getirildiği, Göç İdaresi tarafından mağdur küçüğün şüpheli ve ailesiyle kalmaya devam ettiği, mağdur küçük çocuğun hürriyetinden alıkonulduğu, suçun hukuki unsuru olan esarete tabi kılındığı, şüphelinin eylemine mağdur küçüğün gerek akli melekelerinin yaşı itibariyle uygun olmaması ve gerekse fiziksel yetersizlik nedeniyle karşı gelemediği, bu haliyle şüphelinin mağdur küçüğü ceza kanunu kapsamında esarete tabi kılmak ve kendi ailesiyle zorla bir arada tutmak suretiyle eylemde bulunduğu ve bu eylemin de iddianame düzenlemeye yetecek makul ve yeterli şüphe içermesi nedeniyle ‘insan ticareti suçlamasından’ yargılanmasına hükmedilmiştir..”

DURUŞMA YARIN ANKARA’DA

IŞİD yöneticisine Ezidi kız çocuğunu kaçak yollarla Türkiye’ye getirmek ve hürriyetinden yoksun kılmak suçlamasıyla açılan davanın ilk duruşması yarın Ankara 15’inci Ağır Ceza Mahkemesi’de saat 11.30’da görülecek.

* Fotoğraf: Artı Gerçek özel (Ezidi çocuğun dark web'de kullanılan fotoğrafı)

Öne Çıkanlar