Ankara'daki IŞİD'liler: İletişim sosyal medyadan, buluşmalar hamamda
Hale GÖNÜLTAŞ
ANKARA - “Buradaki yaşama uyum sağlayamıyorum. Tekrar gitmek istiyorum” diyor IŞİD saflarından 2019 yılında dönen Ahmed*. "İstediğin an Suriye’ye, IŞİD’e gidebilir misin?" sorusunu yöneltiyorum. "Tabii giderim. Gitmek dert mi? Bak asıl dert ne biliyon mu? Hapisten çıktıktan sonra, imam nikahlandım çocuk oldu. Zaten gidersem onu da götürürüm, bırakmam" diyor.
IŞİD’e iki kez giden 34 yaşındaki Hüseyin de örgüte dönmek istediğini söylüyor. Ankara merkez ve ilçe semt pazarlarında yevmiye karşılığı meyve-sebze satıyor; “Kendisini hiçbir şeyin tatmin etmediğini” söylüyor. "En çok bulunmak istediği yerin Suriye’de yeni gelenlere dini eğitim verdiği ve bir ay boyunca gün yüzü görmediği yer altındaki mekân" olduğunu anlatıyor.
ANKARA'DA YAŞIYOR, 'BÜTÜN KÖTÜ İNSANLARI ÖLDÜRMEK İSTİYOR'
Mehmet (31) ise Hüseyin’in arkadaşı. Anadolu’da bir kentte yaşıyor. Bir süredir Ankara’da IŞİD’den dönenlerle beraber kalıyor. Kadın olduğum için yüzüme bakmıyor, sırtı dönük konuşuyor. Ankara’ya arkadaşlarının yanına geliş nedeni, aile içinde kesici aletle yakınlarına zarar vermesi. Bir aile büyüğünün devreye girerek onu psikiyatra götürmeleri üzerine reçete edilen antidepresanlara başlamış. Sürekli çok ama çok sinirli olduğunu, bazen sokakta yürürken "bütün kötü insanları öldürmek istediğini” söylüyor. "Hangi davranışların ona kötü geldiğini" soruyorum, tam cümlesi şu: "Herkes kafir. Sen de kafirsin." Antidepresanların iyi gelmediğini, şu anda beraber kaldığı IŞİD’lilerin de kullandığı uyarıcı kırmızı reçeteli ilaçlardan içtiğini anlatıyor.
ZORUNLU ASKERLİK YAPMAMAK İÇİN SURİYE'DE IŞİD'E DÖNMEK İSTİYOR
Cemal (22) ile yaptığımız mülakatta, IŞİD’e dönmek istemesinin temel nedenlerinden birinin "askerlik" olduğu ortaya çıkıyor. Çünkü askerlik hizmeti, cihatçı selefilikte "küfür, kafir eden bir fiil" olarak anılıyor. IŞİD’e 16 yaşında katılıp 20 yaşında dönen Cemal, terör örgütü üyeliğinden hapis cezasını tamamlayalı bir yıl olmuş ve zorunlu askerlikle karşı karşıya.
Ahmed’in (33) 2012 yılında önce abisi, sonra iki kuzeni, ardından da kendisi gitmiş Suriye’ye. 2016 yılında Çeçen IŞİD’lilerin olduğu bölgede Suriye güçlerine karşı savaşırken ağır yaralanmış, acil müdahale de diğer savaşçılar tarafından yapılmış. O anı şöyle anlatıyor: "Bacağım parçalandı. Hemen iğneleri sapladılar. O iğne var ya, acı falan kalmıyor."
İLACI HER GÜN ALMADIĞINDA AKLINDAN GEÇENLER KAYGI VERİCİ
"Hangi iğne?" diye soruyorum. "Tramadol’un iğnesi" yanıtını veriyor. Daha önce Suriye sınırındaki illerde mülakat yaptığım IŞİD’lilerin de sözünü ettikleri insani yardım kuruluşundan övgü ile bahsediyor. Ahmed, IŞİD'e katıldıktan sonra başladığı, Türkiye’de sadece psikiyatri, nöroloji ve beyin cerrahisi hekimlerinin yazabileceği, meslek ilke ve etik kuralları gereği isimlerini yazmadığımız “bağımlılık yapan” ilaçlardan birini kullanıyor.
İlacı günlük olarak alamadığında hissettikleri, aklından geçenler pek çok açıdan kaygı ve endişe uyandırıcı nitelikte...
'İLAÇLARI BAZI TANIDIK DOKTORLAR YAZIYOR'
Nitekim IŞİD’ten dönen Mehmet’in arkadaş tavsiyesi ile aldığı ilaçlar da hem Sosyal Güvenlik Kurumu'nun, hem Emniyet Genel Müdürlüğü’nün denetimine tabi. Psikolojik destek almadığını söyleyen Mehmet, hekim tarafından yazılmayan bu ilaçları nasıl edinebildiği sorusu üzerine, "Yaşadığı kentteki hastanelerde bazı doktorlarla tanışık olduklarını, ilaçların her zaman kendi adlarına yazılmadığını, bazen de başkalarının üzerinden reçete edildiği" bilgisini veriyor.
HÜKÜMET DESTEKLİ YARDIM KURULUŞUNUN IŞİD'LİLERE İLAÇ YARDIMI...
Bir hekim tarafından yazıldıktan sonra "bağımlılık yapan" bu ilaçları, mülakat yaptığımız IŞİD’lilerin kolay erişimini, Suriye’de çatışmalar devam ederken IŞİD’lilere "insani yardım" adı altında ilaç götüren hükümet destekli kuruluşun bu ilaçları temin edişini ve bölgeye ulaştırma yöntemlerini, yazı dizisinin ilerleyen bölümlerinde ayrıntılandıracağız... Ayrıca askerlik hizmetini yapmadan IŞİD’e gidip dönen ve 'terör örgütü üyeliği'nden yargılananların “zorunlu askerliğine” ilişkin yasal mevzuat ve pratikteki uygulamalara da yer vereceğiz.
IŞİD’İN GÜVENLİ SIĞINAĞI TÜRKİYE: DÖNENLER HANGİ İLLERDE YAŞIYOR?
Şimdi Türkiye’de yerleşik “yerli ve yabancı IŞİD varlığı” gerçekliğine değinelim. 2011-2012 yıllarında Türkiye başta olmak üzere pek çok ülkeden cihada katılmak üzere Suriye sınırından geçerek IŞİD’e katılanlar, yenilginin ardından yine aynı güzergahı takip ederek “güvenlikli bölge” olarak değerlendirdikleri Türkiye’ye geçti. Ülkelerine dönen Türkiye vatandaşı cihatçılar ve IŞİD sempatizanları, Suriye ve Iraklı militanların en büyük destekçisiydi. Bu destek de Irak ve Suriyeli militanlara Türkiye’de barınmada, iş bulmada kolaylık sağladı. Şu anda Ankara ve İstanbul başta olmak üzere, Konya, Gaziantep, Kayseri, Adana, Bursa, Yalova, Kırşehir, Yozgat, Antakya, Batman ve Diyarbakır, IŞİD’lilerin en yoğun barındığı iller.
Ankara’da Çubuk, Sincan, Saray Mahallesi ve Pursaklar, hem Türkiyeli hem de yabancı uyruklu IŞİD’lilerin yaşam alanı haline gelmiş durumda. Ayrıca IŞİD’den dönenler, ölenler ve eşlerinin yanı sıra Suriye’de cezaevinde bulunan IŞİD’lilerin çocuklarına "cihat eğitimi" verilen medreseler de bu semtlerde yer alıyor.
BAKANLIK OPERASYONLARI TÜRKİYELİ IŞİD'LİLERİ NADİREN HEDEF ALIYOR
Özellikle son aylarda İçişleri Bakanlığı her gün internet sitesinden IŞİD’lilere düzenlenen operasyonların bilgisini aktarıyor. Fakat bu operasyonların yüzde 90’ının yabancı savaşçılara yönelik olduğunun altını çizmek gerek. Türkiyeli IŞİD’lilere yönelik bir operasyon, basında haber olmadığı ya da çok olağanüstü bir durum yaşanmadığı sürece gerçekleştirilmiyor.
'İSTİHBARATIN TAKİBİNDEYİZ, CEP TELEFONU KULLANMIYORUZ'
Türkiyeli IŞİD’lilerden imkân bulabildiklerimle yaptığım birebir görüşmelerde, "istihbaratın takibinde olduklarını" bildiklerini, davranış ve iletişimlerini de bu gerçeklik üzerinden sürdürdüklerini ifade ediyorlar. Sözgelimi, cep telefonu kullanmıyorlar. Kullananlar ise tuşlu eski cep telefonlarını tercih ediyor. Telefonlarında birbirlerinin numaraları kayıtlı değil.
İLETİŞİMİ SOSYAL MEDYADAN SAĞLIYORLAR, HAMAMLARDA BULUŞUYORLAR
İletişimleri sosyal medya üzerinden sağlıyorlar. Bir kişinin sosyal medya hesabına koyduğu bir fotoğraf ya da video, diğer IŞİD’li için "çağrı, buluşma" anlamına geliyor. Sosyal medyadan yayımlanan videoyu gören IŞİD’li, hamamda buluşmaları gerektiğini anlayabiliyor. Ulus ve Sincan’daki iki hamamı örnek verebiliriz. Bunun dışında da sürekli değiştirilen, bekar erkeklerin yaşadığı evler de buluşma mekanları olarak kullanıyor.
HÜSEYİN GAZİ MAHALLESİ’NDEKİ MESCİD, AFYON VE KÜTAHYA KAPLICALARI...
IŞİD’den dönenlerin bir kısmı Ankara’nın Hüseyin Gazi Mahallesi’nde bir apartmanın alt katında "mescid" olarak anılan bir mekânda cuma günleri bir araya geliyor. Mekânda, IŞİD'li eşleri çatışmalarda ölen kadınlar için 'infak' adı altında yardımlar da toplanıyor. Sadece erkeklerin alınması nedeniyle mekâna girebilmem ve ayrıntıları anlatabilmem mümkün olmadı...
Ayrıca Afyon Sandıklı kaplıcaları ve Kütahya kaplıcaları da IŞİD’lilerin ayrı ayrı giderek “termal su içinde” bir araya geldikleri yerlerden sadece ikisi.
TÜRKİYE’DEKİ IŞİD’LİLERE İLİŞKİN NET BİR VERİ YOK
İstihbarat ve emniyet birimlerinde, sınırdan geçerek çatışma bölgelerinden gelen Türkiyeli IŞİD’li sayısına ilişkin net bir veri yok. Öte yandan, sınırı geçerek Suriye’ye gidip çeşitli nedenlerle Türkiye’ye yine kaçak yollarla dönen çok sayıda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının “cihada” gittiği de ailelerince saklandı. Kimi aileler, çocukları döndüklerinde ceza sistemine girmemesi için kent değiştirdi. Çocukları "cihattan" döndüğünde, yeni yerleşim yerlerinde yeni bir hikâye ile yaşamlarını sürdürdü.
Çocuklarının IŞİD’e katıldığını güvenlik birimlerine bildirmeyen ailelerden bir kısmına ise ölüm haberleri ulaştı. Defin öncesinde de IŞİD’liler ölen cihatçının yüzünü cep telefonlarıyla kayda alarak ailelerine gönderdi. Bazı durumlarda çocuklarının IŞİD’e gittikleri, ölümlerin ardından, resmi işlemler sırasında ortaya çıktı; güvenlik güçlerinin bu şekilde bilgisi oldu.
SÖZDE RAKKA KOMUTANI AİLESİNE GÖRE ÖLDÜ, İSTİHBARATA GÖRE YAŞIYOR
Ankara’dan 2012 yılında IŞİD’e katılan 1980 doğumlu Oğuzhan Gözlemecioğlu’nun IŞİD’de sözde Rakka Komutanlığı yaptığı resmi kayıtlarda da yer alıyordu. IŞİD’e militan topladığı için 2016 yılında tutuklanan, bir yıl sonra ise serbest bırakılan baba Eyüp Gözlemecioğlu ile pandemi sürecinde yaptığım bir mülakatta "oğlunun vefat ettiğini, IŞİD saflarındaki diğer oğlunun ise YPG’nin elinde esir olduğunu" söyledi. Rakka’dan IŞİD’lilerin Oğuzhan’ın vefatı sonrası çekilen video kayıtlarını gönderdiğini anlattı.
Cep telefonundan oğlunun cansız bedenini, ardından da defin videosunu izlettirirken, "Videoyu eve gelen terörle mücadele polislerine de gösterdim. Polisler izledi. Videoyu onların telefonlarına da gönderdim" dedi. Baba Eyüp Gözlemecioğlu'na "terörle mücadele ekiplerinin oğlu Oğuzhan’ın vefatından ilk nasıl haberdar olduğunu" sorunca, "Oğuzhan’ın şehadeti mücahitler tarafından facebook’ta duyurulmuş. Emniyet de paylaşımlardan hemen sonra eve benimle görüşmeye geldi” ifadelerini kullandı.
DEFİN VİDEOSU İLE 'ÖLÜ GÖSTERİLEN ÜST DÜZEY IŞİD’LİLER' HALEN TAKİPTE
Defin görüntülerinin emniyet güçlerince izlenmesinin üzerinden iki yıl geçmesine karşın, IŞİD’li Oğuzhan Gözlemecioğlu istihbarat tarafından "ölü" kabul edilmedi. Söz konusu şahıs halen Emniyet Genel Müdürlüğü’nün https://www.terorarananlar.pol.tr/ terörden arananlar listesinde "kırmızı kategoride" yer alıyor.
DEFİN VİDEOSUNA RAĞMEN NEDEN HÂLÂ ARANIYOR?
Aradan geçen iki yıl içinde "Yüzü görünen bir ölü ve defin" videosu varken neden halen emniyetin arananlar listesinde yer alıyor sorusunun yanıtını aradığımda öğrendiğim bilgi şaşırtıcıydı:
IŞİD’in, güvenlik güçleri tarafından "ölü" olarak bilinmesini istediği bazı kritik isimlere ilişkin “defin videoları” hazırladığı yönünde istihbaratları vardı. Buna göre sözde cihat topraklarında defin sırasında çekilip ailelere gönderilen videolardan bazıları mizansendi. Güvenlik güçlerine göre, "sözde Rakka Emiri olan ve örgüte yüzlerce kişi götürdüğü mahkeme kayıtlarında da yer alan bu şahsın defin videosu, ‘kritik isimlerin ölü olarak bilinmesi’ yönündeki taktiklerin sadece bir örneği."
RAKKA KOMUTANI ÖLMEDİYSE TÜRKİYE’DE Mİ, SURİYE’DE Mİ?
Oğuzhan Gözlemecioğlu üst düzey IŞİD’lilerden "ölü olarak gösterilen" fakat istihbaratın "yaşadığını düşündüğü" örneklerden sadece biri. Eğer yaşıyorsa örgütte "emir" olarak görev yapan ve yüzlerce kişiyi IŞİD'e götürdüğü bilinen bu kişi Türkiye’ye geçti mi? Yoksa hâlâ Suriye’de mi? IŞİD’in bu yöntemi, Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal güvenliğine yönelik nasıl bir risk teşkil ediyor? Bu kritik sorular yanıt bekliyor.
KUREYŞİ OPERASYONU IŞİD'İ HAREKETE GEÇİRİR Mİ?
Bu dosyanın hazırlığı sürdüğü sırada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan IŞİD'in lideri Ebu Hüseyin el Kureyşi'nin MİT'in 29 Nisan'da Suriye’nin kuzeyinde düzenlediği operasyonda öldürüldüğünü açıkladı. IŞİD lideri Türkiye’nin denetimi altında bulunan Afrin bölgesinde öldürüldü. Yapılan açıklamalarda da Kureyşi’nin uzun süredir takip edildiği belirtiliyordu.
Fakat IŞİD’in yeni liderinin, bir dönem örgüte katılım, sınır geçişlerinin rahatlığı, lojistik, kaçakçılık, finansman sağlama gibi kritik konularda rahat davranan Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenlik güçlerince öldürülmüş olması, tam da seçime öncesi güvenlik kaygılarını beraberinde getirdi.
2015 SEÇİMLERİ ÖNCESİ IŞID SALDIRILARI
7 Haziran 2015 genel seçim dönemini anımsayalım. Binlerce kişinin ölümüne neden olan 5 Haziran 2015 HDP Diyarbakır mitingi saldırısını, 20 Temmuz 2015 Suruç Katliamı'nı, 10 Ekim 2015 Ankara Gar Katliamı'nı IŞİD üstlendi.
DÖNEN IŞİDLİLER İÇİN REHABİLİTE PROGRAMI MEVCUT DEĞİL
"IŞİD’in Türkiye’deki varlığını ve risklerini” araştırdığım dosyada, hücre evleri, IŞİD’lilerin birbirleriyle teması, buluşma teknikleri, yeniden Suriye’ye gitmek istemelerinin sebepleri gibi konulara odaklandım. Şu andaki sessizlikleri-eylemsizlikleri bozulabilir mi, hangi tarikatlar IŞİD’e destek veriyor gibi soruların yanıtlarını, cihaçı selefilikte askerlik hizmetini “küfür, kafir eden bir fiil” olarak anan IŞİD’lilerin hapis cezalarını tamamladıktan sonra zorunluk askerlikle imtihanlarını, etkin pişmanlıktan yararlanıp tahliye edilen, çoğunluğu Irak ve Suriyeli olan yabancı savaşçıların ulusal güvenlik açısından risklerini ortaya koymaya çalıştım.
RADİKALLEŞMENİN ÖNLENMESİNE YÖNELİK ETKİLİ BİR YÖNTEM YOK
Çalışmayı yaparken vatandaşları IŞİD’e katılmış ülkelerin geri dönüşlerde uyguladıkları rehabilitasyon programlarını inceledim. Altını çizmek gerekir ki, Türkiye'de hükümetin geri dönen vatandaşlarına yönelik psikolojik desteği söz konusu değil.
Türkiye’deki devlet ve üniversite hastanelerinin neredeyse tamamının psikiyatri servislerine "IŞİD saflarında bulunup geri dönen, cezaevinde bulunduktan sonra tahliye edilenlere ilişkin bir rehabilitasyon programı var mı?" sorusunu yönelttim. Bir süre sonra bazı özel hastanelerin yöneticilerine de aynı soruyu yönelttim. Verilen tek yanıt, "Hayır, böyle bir programımız yok. Fakat aileler eğer bireysel olarak, özel muayeneye psikiyatriste götürürlerse, o da gizli bilgidir. Bunu da bilemeyiz. Bilsek dahi bu bilgi gizlidir" oldu. Keza yazının başında IŞİD'den dönen Ahmed, ilerleyen bölümlerde aktaracağım Mehmet, Hüseyin ve Cemal’e hapis cezalarını tamamladıktan sonra zorunlu bir psikolojik rehabilitasyon programına alınıp alınmadıklarını sorduğumda, "Hayır hiçbir program önerisi olmadı" yanıtını aldım.
IŞİD İLE MÜCADELE YETKİLİ KURUM DİYANET VE ADALET BAKANLIĞI
Türkiye, Terörizmle Mücadele Küresel Forumu'nun eş başkanlarından biri. Ankara'nın 2021 yılında foruma gönderdiği “Radikalleşmeye karşı alınan önlemler” raporunda, "IŞİD'den dönenlerin rehabilitasyonu konusunda Diyanet İşleri Başkanlığı ve Adalet Bakanlığı’nı yetkili kurum olarak işaret ediliyor. Cezaevlerine vaiz atanması suretiyle tutuklu IŞİD’lilere gerçek İslam’ın anlatılması, cuma hutbelerinde İslam’ın anlatılması ana başlıklardan birkaçı. Uluslararası belgede de IŞİD’lilerin psikolojik bir değerlendirmeye alındıklarına ilişkin bir bilgi yer bulmuyor.
*IŞİD militanlarına mahlas isimler kullanılmıştır.
YARIN: Türkiyeli IŞİD’liler neden yeniden Suriye’ye gitmek istiyor?