Türkiye'ye yönelik CAATSA yaptırımlarının sonuçları neler olacak?

Artı TV'de yayınlanan 'Çetele' programında Türkiye'ye yönelik yaptırımların sonuçları konuşuldu.

Türkiye'ye yönelik CAATSA yaptırımlarının sonuçları neler olacak?

ARTI GERÇEK- Nesrin Nas, Fikri Sağlar, Ahmet Faruk Ünsal ve Erdoğan Aydın'ın birlikte hazırlayıp sunduğu ve Artı TV'de ekrana gelen "Çetele" programında Türkiye'ye yönelik CAATSA yaptırımların sonuçları konuşuldu.

Konuların hem güncel şekli hem de tarihsel bağlamıyla ele alındığı programda önemli tespitler yapıldı.

'S-400'LERİN ALINMA ŞEKLİ TÜRKİYE'DEKİ REJİMİN NE OLDUĞUNU SÖYLEYEN BİR ÖRNEK'

Nesrin Nas, CAATSA yaptırımlarının sadece ABD ile sınırlı kalmadığını ve başka bazı ülkelerin de Türkiye'ye silah teminini askıya aldığını söyledi. Türkiye'deki piyasaları rahatlatan "yaptırımların finansal ve bankacılık işlemlerini kapsayacak şekilde genişlemiyor" algısının yanlış olduğunu belirten Nas, yaptırımların ABD savunma sanayi bütçesinin içinde yer aldığını ve bir yıl sonra Türkiye'nin durumuna tekrar bakılacağını söyledi. "Eğer yaptırımlara neden konularda ilerleme görülmezse yaptırımların kapsamının genişletilebileceğini" hatırlatan Nas, iktidarın yaklaşımından çok muhalefetin yaklaşımına bakmak istediğini söyledi:

"Muhalefeti anlamakta gerçekten zorlanıyorum. Yani CAATSA'ya en fazla muhalefetin penceresinden bakıyorum. Bir kere S-400'lerin nasıl alındığına baktğınız zaman, bu Türkiye'deki rejimin ne olduğunu size tek başına söyleyen bir örnek. S-400'ler alınırken muhalefeti dışlayıcı ve küçümseyici bir yaklaşım oldu. Alımda böyle keyfi davanılırken iş bunun faturasını ödemeye gelince 'Bu milli mesele. Bu Türkiye'nin beka meselesi. Haydi bunun ceremesini benimle beraber paylaş' diye çığlık atmaya başladı iktidar. Ve muhalfet de hemen iktidarın yanına gitti. Yani muhalafet, dış politikayı saiyallaştırıp iç politika malzemesi haline getiren iktidara açık çek verdi, buyur dedi. Ben bunu anlamakta gerçekten zorlanıyorum."

'TÜRKİYE'Yİ YÖNETEN TEK KİŞİ YOLSUZLUKTAN YARGILANANLARI BÜYÜKELÇİ OLARAK ATIYOR'

Fikri Sağlar ise "CAATSA, hasımlara karşı yaptırım. Rusya, Çin, Kuzey Kore ve İran için hazılrlanmış, diyerek şöyle devam etti:

"Ama ilk defa müttefiğiz dediği, NATO üyesi olan bir ülkeye karşı uygulanıyor. Aslında 2019'da uygulamaya başlandı. Trump'la kişisel ilişkiden kaynaklanarak belki ertelendi ve 14 Aralık'ta açıklandı ama Türkiye'de bir infial uyandırmadı. Çünkü hiçbir şey olmayacak diye düşünülüyor. Oysa 2019'da F-35 projesinden çıkarılmakla 12 milyar dolarlık bir gelirden olduk. Bunun yanında 8 uçak için verilen 1,5 milyar dolarlık kapora ve uçaklar da kaldı."

Bugün AB içerisinde Türkiye'ye karşı tutmda bir birlik olmadığını söyleyen Sağlar, "Ancak yarın ABD Başkanı Biden'ın göreve başlamasıyla ABD ile AB birlikte hareket edecek ve Türkiye'yi daha fazla sıkıştıracaklar. Böyle bir noktadayız. Bu noktada siyasi tercihler değil, muhalafetle birlikte belirlenen güçlü bir diplomasi gerekir. Ama bugün ülkeyi yöneten tek kişi meslek erbabı diplomatlarımızı 'monşer' olarak adlandırıyor, onun yerine kendi eski milletvekillerini ya da kıramadığı, mesela yolsuzluktan yargılanmış olan insanları Türkiye'nin güvenilir insanı olarak o görevlere atıyor. Böylelikle siz diplomasi yapamazsınız. Dolayısıyla ben bugün yaptırımların gerisinin geleceğini ve Türkiye'deki çöken ekonomiyle birlikte müthiş bir sıkıntı olacağını düşünüyorum."

'DİŞLERİNİZİ GÖSTERDİĞİNİZ ZAMAN GERİ ADIM ATAR TÜRKİYE'Yİ YÖNETENLER'

Ahmet Faruk Ünsal da konuyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

"Türkiye S-400'leri Kürtlere karşı kullanacak değil. Türkiye'nin S-400 alma meselesi Suriye'de operasyon yapma izni karşılığında Rusya'ya verilmiş bir hediyedir. Türkiye'nin emperyal, neo-Osmalıcı politikaları olabilir ama Türkiye'nin İsrail'e herhangi bir şekilde bu S-400'ler marifetiyle bir şey yapabileceğini düşünen var mı acaba? İsrail, Akdeniz'in ortasında uluslararası sularda korsanlık yaparak Türkiye'ye ait bir gemiyi bastı, 10 kişiyi katletti, 50 kişiyi yaraladı ve Türkiye sadece 20 milyon dolar bir tazminat karşılığı ve o baskını yapanları da yargılamama konusunda kendi meclisinden bir uluslararası anlaşma çıkartarak İsrail'le arayı düzeltti. Özetle söylemek istiyorum, eski bir ABD büyükelçisinin yeni yönetime bir tavsiyesi vardı: Dişlerinizi gösterdiğiniz zaman geri adım atar Türkiye'yi yönetenler."

'TÜRKİYE'DE İKTİDAR SÖZ KONUSU ABD VE RUSYA OLUNCA SESSİZ KALIYOR'

Erdoğan Aydın ise AKP'nin 'Yeni Osmanlıcı' politikalarına ve HDP'nin konumlanışına değindiği değerlendirmesinde şu fikirlere yer verdi:

"11-12 Aralık'taki zirvede AB bizi sadece Doğu Akdeniz gündemiyle bağlantılı tartıştı. Örneğin aday üyeymişiz gibi konuşmadı. Aday üye hakkını ciddiye aldıkları dönemde, bizde insan hakları ile ilgili bir çetele çıkartılır ve o çetelenin talepleri bize sıralanırdı. Bu sefer, aslında Türkiye'ye silah satmakta olan İspanya, İtalya ve Almanya gibi ülkeler nedeniyle erteledi. Ama aslında bizi fiilen aday üyelik pozisyonundan çıkartmış durumdalar.

Keza dört parti birleşti ve ortak bir karar çıkarttılar ama o kararın akabinde Türkiye şu gücü gösteremedi; ABD Büyükelçisi'ni çağırıp 'ne yapıyorsun' deme cesareti gösteremedi. O kararın ilan edildiği gün yani 14 Aralık'ın ertesi günü Doğu Akdeniz'de bir NATO tatbikatı vardı adeta tıpış tıpış gidildi ve o tatbikata katılındı. Türkiye'de iktidar AB'ye heyheyleniyor, iç muhalefete saldırıyor ama söz konusu ABD ve Rusya olunca en düşük yoğunluklu söz kurmak gibi bir alışkanlığı var.

AKP iktidarı 2011'den 2013'e kadar ABD ile müttefik olarak Suriye politikası yürütürken, ABD geri çekilmeye başlayınca, Yeni Osmanlıcı hayallerinden vazgeçemedi. Yeni Osmanlıcı politika sadece Kürtlere karşı değil, bütün bölgeye karşı bir emperyalist politikaydı. Emperyalist politikayı sürdürmek için S-400 gibi füzelere ihtiyacınız var.

Burada HDP'nin hakkını da yememek lazım. Bu konu ile ilgili ortak karar çıkartıldığında yerli bir muhalefet olmamakla suçlanan HDP, mecliste Türkiye'nin çıkarları doğrulusunda, rasyonel ve biricik itirazı sergiledi."

ABD nato Artı Tv yaptırımlar caatsa