Tutuklu gazeteci Rawîn Stêrk hakkında iddianame 5 ay sonra hazırlandı
İddianameyi hazırlayan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Rawîn Stêrk’i 'terör örgütü propagandası yapma' ve 'silahlı terör örgütüne üye olma' iddialarıyla suçladı.
ARTI GERÇEK- Mart ayında Türkiye-Yunanistan sınırındaki Edirne'de Avrupa'ya gitmeye çalışan mültecileri haber amacıyla takip ettiği sırada yasak askeri bölgeye girdiği gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra tutuklanan Erbil merkezli Rûdaw TV İstanbul muhabiri Rawîn Stêrk hakkındaki iddianame 5 ay sonra hazırlandı.
İddianameye göre; halen Ankara Sincan'da tutuklu olan gazeteci Rawîn Stêrk 2 Eylül'de hakim karşısına çıkacak. İddianameyi hazırlayan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu, Rawîn Stêrk’i "terör örgütü propagandası yapma" ve "silahlı terör örgütüne üye olma" iddialarıyla suçladı.
3 sayfalık iddianamenin 2 sayfası PKK ve KCK’nin kuruluşu, tarihi, örgütsel evrimi gibi konulara ayrıldı.
İddianamede Rawîn Stêrk’in tutuklanmadan önce 2008 ve 2014 yıllarında hakkında yürütülen soruşturmalara atıf yapılarak Rawîn Stêrk’in "PKK ve adına yayın yapan" Roj TV ve DİHA muhabiri olduğu ve söz konusu yayın organlarına haber yaptığı, ayrıca Roj TV’ye telefonla bağlandığı öne sürüldü.
Yine 2014 yılında İstanbul'da "Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü" tarafından "silahlı terör örgütü kurma, yönetme ve üye olma" iddialarıyla, ayrıca 2008 yılında da Adana'da yine "terör örgütü propagandası yapmak" iddiasıyla hakkında işlem yapıldığı belirtildi. Savcılık bu işlemlere dayanarak Rawîn Stêrk’in "örgüt üyesi olduğu"nu iddia etti.
Rawîn Stêrk’in kameraman Mehmet Şirin Akgün ile birlikte gözaltına alındıkları sırada kameralarında ve yanlarındaki dijital materyallerde bulunan haber görselleri ile arşiv görüntü ve görselleri de suç unsuru sayıldı ve bunlar "örgüt propagandası" kategorisi altında değerlendirildi.
'SUÇU ZİNCİRLEME İŞLEDİ'
İddianamede şu ifadelere yer verildi: "Şüphelinin gerek sosyal medya hesaplarından yapmış olduğu paylaşımlar, gerek şüpheliden ele geçirilen dijital materyaller üzerinde yapılan incelemeler neticesinde elde edilen bulgular, gerekse de şüphelinin terör örgütü adına faaliyet yürüten basın-yayın organlarındaki faaliyetleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde, Şüphelinin terör örgütü PKK nın ideolojileri kapsamında örgütle arasında fiili ve organik bağ kurmak suretiyle eylemlerde bulunduğu, bu haliyle şüphelinin üzerine atılı TCK'NUN 314/2 maddesinde düzenlenen terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği, yine şüphelinin 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunun 7/2 maddesinde düzenlenen terör örgütü propagandası yapmak suçunu zincirleme şekilde işlediği anlaşıldığından; Şüphelinin mahkemenizce yargılamasının yapılarak yukarıda yer alan sevk maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi kamu adına talep olunur."
Rawin Stêk’in avukatı Özcan Kılıç müvekkilinin tutuklanma gerekçesinde savcılığın "örgüt üyesi olma" iddiasının aksine mahkemece "örgüt propagandası" iddiasıyla tutuklandığı, dolayısıyla iddianamede geçen "örgüt üyeliği" iddiasının somut delillere ve kanun maddesine dayanmadığının altını çizerek müvekkilinin halen tutuklanma gerekçesi olarak 2014 tarihli soruşturmanın gösterildiği, bu soruşturma hakkında zaten bir dosyanın mevcut olduğu ve müvekkilinin yeniden bu dosya ile tutuklanmasıyla mükerrer dava açılmış olduğu görüşünü dile getirdi.
İDDİANAMEYİ KABUL EDEN MAHKEMEYE TAHLİYE BAİVURUSU YAPILDI
Avukat Kılıç ayrıca "örgüt propagandası" fiili işlenmiş olsa bile bunun yasalardaki cezasının üst sınırdan bir yıl olduğunu, 5 aydır tutuklu bulunan müvekkilinin hak ihlaline uğradığını vurguladı.
Özcan Kılıç, iddianameyi kabul eden İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi'ne dilekçe ile başvurarak müvekkilinin tahliye edilmesi talebinde bulundu. Kılıç dilekçede, iddianamede yer alan iddiaları ve tutarsızlıkları sıralayarak müvekkilinin "örgüt üyesi" gibi değerlendirildiğini, habercilik faaliyetlerinin iddianamede "örgüt propagandası" şeklinde anlatıldığını böylece olay ve olguların tahrif edildiğini kaydetti.
'SAVCILIK YAYIN YAPMAYAN DİHA'YA ÇALIŞTIĞINI İDDİA ETMİŞTİR'
Müvekkilinin Edirne'de çok sayıda gazeteci ile birlikte haber takibinde olduğunu ancak bu gerçeğin savcılık tarafından çarpıtıldığını kaydeden Özcan Kılıç'ın mahkemeye sunduğu dilekçede şu ifadeler yer aldı: "Müvekkilin gözaltına alınmasına gerekçe yapılan olay, İçişleri Bakanlığı'nın talimatı ile Yunanistan sınırına gönderilen Suriyeli sığınmacıların Edirne'de yaşadığı dramatik durumu haberleştirmek üzere bölgede çok sayıda haber ajansı, TV ve gazete muhabiri haber takibi yapmıştır. Bu esnada Irak merkezli RUDAW isimli uluslararası TV muhabiri olan müvekkilimiz de kameraman arkadaşı M. Şirin AKGÜN ile birlikte olayları izleyerek çalıştığı TV kanalında canlı yayın olarak kamuoyu ile paylaşılmıştır. Savcılık ise bu durumu çarpıtarak müvekkilin uzun zamandır yayın yapmayan DİHA ve ROJ TV adına haberler yaptığını iddia etmiştir.
Müvekkilinin Edirne'de haber takibindeyken hakkında hiçbir yakalama-arama kararı bulunmadığı halde eski bir soruşturma dosyası gerekçe gösterilerek tutuklandığını hatırlatan Kılıç, şu özetle ifadeleri kullandı:
"İddianamede gerçeğe aykırı ve temelsiz şekilde müvekkil adeta olay yerinde sınırdan kaçak geçmeye çalışan örgüt üyesi şeklinde gösterilerek olay ve olgular tahrif edilmiştir... Yine müvekkil hakkında Adana 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2014-191 Esas sayılı davanın yargılaması sonucu müvekkilimiz hakkında beraat kararı verilmiştir. Dolayısı ile iddianameyi düzenleyen Savcılık tarafından, müvekkile ilişkin bilgiler ve olgular gerçeğe aykırı şekilde ortaya konularak, haksız ve temelsiz suçlamalar içeren iddianame düzenlenmiş olması, hukuk etiğine, usul ve yasaya aykırı kabul edilemez bir durumdur."