Yargıçlar Sendikası Başkanı Pehlivan'dan Fidan eleştirisi: Seçim ve adaylık sürecine şaibe bulaşmıştır
Seda TAŞKIN
ARTI GERÇEK - Yargıtay’da Anayasa Mahkemesi üyeliği için yapılan seçimlerde en fazla oy alan İrfan Fidan’ın, Yargıtay’da hiç görev yapmamış olması Anayasa Mahkemesi’ne üye olarak atanamayacağı tartışmalarını beraberinde getirdi. 1993 yılında Anayasa Mahkemesi’ne üye seçilen Süleyman Arslan, "yeterliliği olmadığı" için Yüksek Mahkeme üyeliğine kabul edilmemişti.
Anayasa Mahkemesi Üyesi Burhan Üstün’ün görev süresi 10 Ocak’ta sona eriyor. Üstün’ün yerine gelecek aday için Yargıtay Genel Kurulu’nda 14 Aralık’ta seçimler yapıldı. Seçimlerde en fazla oy alan İrfan Fidan’ın AYM üyeliği için "yeterliliği" tartışma konusu oldu.
İrfan Fidan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı görevini yürütürken, 30 Kasım’da Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından Yargıtay’a üye olarak atandı. Daha mazbatasını almadan Anayasa Mahkemesi üyeliği için adaylığını açıkladı. Yargıtay Genel Kurulu’nda 17 Aralık’ta seçimler yapıldı. Fidan en fazla oyu aldı.
Anayasa Mahkemesi’ne atanacak yeni üye "Yargıtay kontenjanından" atanacak. Ancak İrfan Fidan, Yargıtay seçimlerinde en fazla oyu alsa da hiç Yargıtay üyeliği yapmamış olması, yeterli koşulları taşımadığı yorumlarını gündeme getirdi. Fidan, Yargıtay üyeliği mazbatasını aldı ama Yargıtay’da hiçbir dosyada imzası yer almadı. YARSAV Kurucu Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu bu durumda, Fidan’ın yeterli koşulları sağlamadığı için AYM üyesi olamayacağını söyledi. Ağaoğlu, Yargıtay kökenli olmanın, Yargıtay da belli bir süre çalışmak ve bu yönden yeterliliğini ortaya koyması anlamına geldiğini belirtti.
Benzer bir örnek 1993’te yaşandı. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, "YÖK kontenjanından" Süleyman Arslan’ı Anayasa Mahkemesi’ne üye olarak atamıştı. Dönemin AYM Başkanı Yekta Güngör Özden, Arslan’ın akademisyenlik süresinin AYM üyeliği yapması için yeterli olmadığını söyleyerek, bu üyeyi göreve başlatmamıştı. Onun yerine Sacit Adalı, göreve gelmişti. YARSAV Başkanı Eminağaoğlu, Anayasa Mahkemesi’nin geçmiş uygulamalarına dikkat çekerek, Fidan’ın da bu nedenle Erdoğan tarafından atanması durumunda AYM üyeliğine başlatılamayacağını savundu.
'SEÇİMLER DE ŞAİBELİ'
Seçimlere Yargıtay’ın 387 üyesinden 340’ı katıldı. Katılan üyelerden 21’i boş oy kullanırken, 15 üyenin oyu da geçersiz sayıldı. Katılımın düşük olduğu seçimlerde Fidan, 107 oy aldı. Bu sonuçlar, şaibe iddialarını beraberinde getirdi.
Yargıçlar Sendikası Başkanı Ayşe Sarısu Pehlivan, Yargıtay seçimlerinde blok oy kullanıldığı iddiasında bulundu.
Pehlivan, "Blok oy kullanılmasının tarifi nasıl yapılabilir ki yargıda. Hani diyorduk ya aklını iradesini bir başkasına teslim eden nasıl yargıç olur ki. Bu arada adaylık açıklamasından sonra basında çıkan haberler nedeniyle de bu seçim ve adaylık sürecine şaibe bulaşmıştır. Anayasa Mahkemesi gibi bir yargı organını şaibeden uzak tutma görev ve sorumluluğu hem adayların hem de oy verenlerin olduğu kadar en çok oy alan 3 adaydan birini atama yetkisini kullanacak Sayın Cumhurbaşkanındır. Yargı ve hukuk reformunun en çok konuşulduğu bu dönemde sadece kurallarına uydurarak seçim ve atama yapmaya değil özde istenen ve etik kuralları da dahil her yönüyle öze uygun şaibesiz bir şekilde süreci sonlandırmak yargıya güvenin sağlanması için elzemdir." dedi.
İRFAN FİDAN GÖREVE BAŞLATILIRSA KAVALA DOSYASI NE OLACAK?
İrfan Fidan’ın olası AYM üyeliği, Yüksek Mahkeme’nin gündemindeki bireysel başvuruları da gündeme getirdi. Fidan, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na getirilmişti. Son 5 yıldaki tüm tartışmalı dosyalarda imzası var.
Onlardan biri de Osman Kavala dosyası. Fidan, Kavala hakkında önce Gezi eylemlerinden sonra "FETÖ" dosyasından soruşturma başlatmıştı. Kavala dosyası önümüzdeki günlerde AYM Genel Kurulu’nun önüne gelecek. Fidan, AYM üyesi seçilirse ne olacak?
Eminağaoğlu’na göre olası AYM üyeliği durumunda, Fidan’ın bu dosyalara bakmaması gerekiyor. Eminağaoğlu'nun değerlendirmeleri şöyle:
"Eğer Anayasa Mahkemesi göreve başlatırsa, burada yapılacak tek şey bu kişinin tarafsızlık hükümlerine aykırılığı nedeniyle istifasının kendisince gerçekleştirilmesi gerektiğini, kamuoyunda ciddi şekilde dillendirmek lazım. Cumhurbaşkanı işlemleri denetime tabi değil gibi karşı tez ileri sürülebilir. Erdoğan’ın yapması gereken eğer hukuk devletine bağlıyım diyorsa ki bağlı olduğu hiçbir şekilde görülmedi. Bu kişiyi seçmemesi, eğer seçiyorsa da Anayasa Mahkemesi’nin hukukun üstünlüğünü öne çıkarıp, yargıç tarafsızlığını taşımayan bir kimseyi göreve başlatmaması, Anayasa Mahkemesi’nden beklenen bir davranış ve tutum olacaktır. , 15 Temmuzdan sonra İstanbul Başsavcısı yapılan, yaptığı bütün işlemlerde adli yönden her işlemi büyük tartışma olan bir kimse o iradeye bağlı olarak, o irade tarafından anayasa mahkemesince görevlendirilmesi 15 Temmuzdan sonra İstanbul’daki bütün tartışmalı o süreçlerin Anayasa Mahkemesi’nde de yaşanması anlamına gelecektir."
