‘Yenidoğan Çetesi’ davasında tutuksuz sanıklar dinlendi... Yenidoğan anlaşması: Ciro üzerinden yüzde 35
‘Yenidoğan Çetesi’ davasının ilk duruşmasına tutuksuz 25 sanığın sorgulanmasıyla devam edildi. Avcılar Hospital Başhekimi Fetin Rüştü Yıldız, Fırat Sarı ile ciro üzerinden yüzde 35 olarak anlaşma sağlandığını söyledi.
Müzeyyen YÜCE-
İSTANBUL - İstanbul'da bebekleri önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, ihmal sonucu en az 10 bebeğin ölümüne neden oldukları ve haksız kazanç elde ettikleri iddiasıyla 22'si tutuklu 47 sanığın yargılamasına devam edildi. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek olan ve cuma gününe kadar sürecek duruşmada aralarında hastane sahiplerinin de bulunduğu 25 tutuksuz sanık ifade verdi.
İfade veren Avcılar Hospital Başhekimi Fetin Rüştü Yıldız, Fırat Sarı ile ciro üzerinden yüzde 35 olarak anlaşma sağlandığını söyledi.
‘İŞLETME’ NEDİR BURADA ÖĞRENDİM’
Duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıkların yanı sıra sanık avukatları da hazır bulundu. Tutuksuz sanıklardan ilk olarak Çorlu Reyap Hastanesi yenidoğan yoğun bakım ünitesinde hemşire olarak çalışan Ecem Koç savunma yaptı. Hakkında ‘112 sistemi kullanılmaksızın hasta sevki, dolandırıcılık ve Halime Alkari isimli bebeğin ölümüne sebep olarak ihmalen adam öldürme’ suçlaması yöneltilen Koç, “Toplam 5 yıl yenidoğan hemşireliği yaptım. Fırat beyi iki yıldır tanıyorum, kendisi sorumlu doktorumuzdu. ‘İşletme’ nedir, burada öğrendim” dedi.
‘BEBEĞİN ZATEN ÖLECEĞİNİ BEKLİYORDUK’
İddianamede Halime Alkari isimli bebeğin ölümünden sorumlu tutulan, ancak suçlamaları reddeden Koç, bebeğin hastaneye getirildiğinde zaten kötü durumda olduğunu söyledi. Anne karnında oksijensiz kalmış bir bebek olarak 112 aracılığıyla Tekirdağ Şehir Hastanesi’nden Reyap Hastanesi’ne getirildiğini belirten Koç, “Doktorların söylediğine göre zaten yaşamla bağdaşmayan bir bebekti. 55 gün hastanede kaldı, entübe şekildeydi. Bebeğin öleceğini bekliyorduk. Bebek eks olduğunda doktor yoktu. Doktor olmadığı için müdahaleyi biz hemşireler ile yaptık. Fırat beyi arayarak bebeğin eks olduğunu, adrenalin yaptığımızı ama geri dönmediğini söyledim. İlk defa doktorsuz kalmıştık, kendisi her zaman müdahalelerde gelirdi. Ben bebeğe müdahaleye yardımcı olan, doktor ile iletişimde olan kişiydim. Eks saati uzatılmış ancak benim bundan haberim yok” ifadelerine yer verdi.
SAVCI: ÇELİŞKİYE DÜŞÜYORSUN
Mahkeme başkanının hesap hareketlerine ilişkin sorusunu yanıtlayan Ecem Koç, “Medisense şirketinin nasıl bir şirket olduğunu bilmiyorum. Bahar Hanım’a belli aralıkla bin, bin 500 TL arasında para gelirdi. Bu paraları da Bahar Hanım kıdemli hemşirelere dağıtırdı. Herhangi bir çıkar söz konusu değildir” diye konuştu.
Fırat Sarı’nın Halime bebekle ne sıklıkla ilgilendiğini soran savcıya da yanıt veren Koç, “Halime bebekle her gün hastaneye gelip çok ilgilendiğine şahit oldum” dedi. Savcı bunun üzerine, “Önceki ifaden ile çelişkiye düşüyorsun. Önce doktorun olmadığını, hastane yönetimine de şikayette bulunduğunuzu söyledin. Şimdi de her gün gelirdi diyorsun” diye konuştu. Sanık Koç da savcının sorunu, “Her gün ilgilenirdi, ama hastaneye gelme saati belli değildi. İhtiyacımız olan o an olması gerekirdi, olmadığı için tepki gösterdim. 7/24 bir doktor olması talebimiz vardı” şeklinde yanıtladı.
‘TELEFON TAPELERİNİ HATIRLAMADI’
Ecem Koç’un savunmasının ardından sanıklardan çocuk doktoru Mehmet Salih Kara, sanık kürsüsüne getirildi. Sanıklar arasında Fırat Sarı ile İlker Gönen haricinde kimseyi tanımadığını ifade eden Kara, savcılıkta verdiği ifadesinin geçerli olduğunu söyledi. Bunun üzerine mahkeme başkanı sanık Kara’ya sorular yöneltti. İddianameye yansıyan telefon tapelerindeki konuşmaları sorulan Kara, birçok görüşmeyi ‘hatırlamadığını’ söyledi.
‘HESABIMA ŞİRKETTEN GELEN PARALAR EMEĞİMİN KARŞILIĞIDIR’
Sanıklardan hemşire Serenay Şenkalaycı ifade verdi. Kendisinin ‘işletme’ bünyesinde değil, hastaneye bağlı çalıştığını kaydeden Şenkalaycı, mahkeme başkanın hesap hareketlerini sorması üzerine şu yanıtı verdi:
“Hastane dışında Medisense şirketinden para geliyordu. Ancak bu paralar mesai ücretleridir, emeklerimin karşılığıdır. Hesabına gelen paralar kaldığım mesailere göre değişiyordu.
‘İLKER GÖNEN DANIŞMAN DOKTORDU’
İlker Gönen’in, hastanenin danışman doktoru olduğunu ifade eden Şenkalaycı’ya mahkeme başkanı ‘Neyi danışıyordunuz?’ diye sordu.
Şenkalaycı da bu soruyu, “Her üçüncü basamak yoğun bakım ünitesinde Neonatolog uzmanı danışman doktor bulundurulması zorunludur. Hastanın tedavi sürecine, kritik hastaların durumlara ilişkin kendisine danışılırdı. Her görüşmemizde yanımda uzman doktor bulunurdu. Her gün gelip hastaları kontrol ederdi” şeklinde yanıtladı.
‘BOŞVER, EKS OLACAK’ TAPESİ: ‘KALP MASAJI YAPILMIŞ BEBEĞE PASİF ÖTANAZİ NASIL YAPILIR?
Bunun üzerine mahkeme başkanı, İlker Gönen ile Serenay Şenkalaycı’nın tapelerini okudu, Gönen’in "Tamam olsun, boşver, eks olacak" ifadelerini sordu. Bu konuşmada bahsedilen bebeğin (iddianamedeki uzman raporunda ‘pasif ötenizi’ yapıldığı iddia edilen) Kerem bebek olduğunu ifade eden Şenkalaycı, o günü şu sözlerle anlattı:
“Toplum vicdanını rahatlatmak adına bir açıklama yapmak isterim. Bahsedilen bebek Kerem bebek. Bebeğin doğumuna uzman doktor ile birlikte ben de girdim. Bebek durumu kötü olarak doğdu. Yaklaşık 15 dakika kadar doğumhanede bebeğe müdahale ettik. Ardından, uygun koşullarda yenidoğan ünitesine sevkini gerçekleştirdik. Ancak bebek yenidoğana yattığında çok kötüydü. İlker Gönen’i sorumlu doktor ile birlikte aradık. Kerem bebeğin tedavisine ilişkin tavsiye verdi. Tapelerde ‘bebeğe 20 dakika daha müdahale edin, bunu da kayıt altına alın’ demek istiyor. Tapelere doğru şekilde yansıtılmamış.”
Mahkeme başkanının uzman raporuna göre bebeğe ‘pasif ötanazi’ yapıldığı iddiasını sordu. Şenkalaycı, bunun üzerine, “Kalp masajı uygulanmış bir hasta için nasıl pasif ötanazi yapılsın? Bu değerlendirme çok yanlış.”
‘İLAÇ BASKISI YAPILDI’
Sanık Serenay Şenkalaycı’ya Curosurf ilaçların satışına ilişkin bilgisi olup olmadığı soruldu. Hasan Basri Gök’ün ilaçlar için ısrarcı olduğunu , baskı yağdığını söyleyen Şenkalaycı, “Bizim hastanede yoktu. Bu kadar ısrar edince art niyet aradım. İlker Gönen’e ilettim. İlker Gönen de ‘satış yaptıkları konuşuluyor. Bir daha bir şey derse sen benim adımı ver. Bir daha ısrar edemezler’ dedi. Haklı da çıktı, bir daha öyle bir baskı yapmadı” dedi.
Savcı: Neden İlker Gönen yerine Fırat Sarı’yı aramadın? Madem Hasan Basri’den kurulmak istiyorsun Fırat Sarı’yı araman gerekir. Bu hayatın olağan akışına aykırı.
Sanık: İlker Gönen, her gün hastaneye geliyordu. Hastaneye geldiğinde yüz yüze gördüğüm için bu durumu İlker Gönen’e ilettim. Evet haklısınız, Fırat Beye söylemem gerekirdi ama İlker Hoca’dan çekineceğini düşündüm.
BAŞHEKİM YILDIZ: BEBEĞİN ÖLÜMÜNDE İHMALİM VEYA KUSURUM YOK
Mahkemenin verdiği kırk dakikalık aranın ardından Avcılar Hospital başhekimi Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız, sanık kürsüsüne getirildi. İddianamede hakkında ‘nitelikli dolandırıcılık’ ile birlikte ‘Kerem Muhammed Tokluoğlu bebeğin ölümünde sorumlu olduğu ve ihmali davranışla kasten öldürme’ suçlaması yöneltiliyor.
Eski Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’na ait Avcılar Hospital Başhekimi Fetin Rüştü Yıldız, aynı zamanda eski İstanbul İl Sağlık Müdür Yardımcılığı görevinde de bulundu. Elindeki kağıttan okuyarak yaptığı savunmada, Yıldız ilk olarak Kerem bebeğin ölümüne ilişkin şunları söyledi:
“Bebek 14 Ağustos 2023’te doğduktan 2 saat sonra vefat etti. Annenin gebelik sürecini takip eden doktor Ali Gedikbaşı ile anneye Çam ve Sakura Hastanesi’nde yapılan tespitlerde ikiz bebeklerden birinde ciddi bir anomali olduğu, bu durumun diğer bebeğe de zarar verebileceği aileye bildirilmiş ve bebeğin alınması tavsiye edilmiştir. Ancak aile kabul etmemiştir. Bebeğin doğumuna Gedikbaşı girmiştir ve doğum gerçekleşir gerçekleşmez bebeğe müdahalede bulunulmuştur. 45 dakika da müdahale devam etmiştir. Uzmanlığım olmayan bir sürece dahil olmam tıbbi olarak mümkün olmayacağı gibi ölümde kusurum ve ihmalim yoktur. Uzman raporundaki bebek ölümüne ilişkin pasif ötanazi tespiti hatalıdır.”
‘FIRAT SARI İLE HİZMET ALIM SÖZLEŞMESİ İMZALADIK’
Sanık Yıldız, ölüm oranlarının artmasıyla ilgili olarak da, “Hastanemizde son 5 yıldaki ölüm oranı ortalaması yüzde 2.2’dir” dedi. Fırat Sarı’nın sahibi olduğu Medisense şirketiyle hastane olarak ‘hizmet alım’ sözleşmesi imzaladıklarını kabul eden, ancak yenidoğan yoğun bakımın işletmesinin tamamen verildiği iddialarını reddeden Yıldız, “Sözleşmeyi Fırat Sarı ile imzaladık. Anlaşmanın kapsamı personel maaşları veya personel ile ilgili durumları kapsamıyordu. Anlaşma, sadece yenidoğan yoğun bakımın daha kaliteli şekilde sürdürülmesi amacıyla yapılmıştı. Zaman zaman Fırat Sarı’dan personel önerisi alıyorduk. Yenidoğan yoğun bakım ünitesinin işletmesinin kiralanması söz konusu değil, sadece danışmanlık hizmeti alındı. Bu durum özel hastaneler arasında yaygın olan bir uygulama” ifadelerine yer verdi.
YENİDOĞAN ANLAŞMASI: CİRO ÜZERİNDEN YÜZDE 35
Fırat Sarı ile yenidoğan için yapılan hizmet alım sözleşmesinin, ciro üzerinden yüzde 35 olarak anlaşma sağlandığını söyleyen Yıldız’a, üye hakim Yenidoğan ünitesinin kapasitesini sordu, yüzde 35 oranının ciddi bir rakam olduğunu söyledi. Bunun üzerine Yıldız, “Yenidoğan yoğun bakım kapasitesi 22 kişilik. Yüzde 35 olarak yaptık, ama fiilen yüzde 20” ifadelerine yer verdi.
‘PARA KARŞILIĞI GELDİĞİ VARSAYILSA BİLE HASTA SAYISI İÇİNDE ÇOK AZ BİR RAKAM’
Duruşma savcısı sanık Yıldız’a, hastaneye parayla hasta getirilmesinden haberi olup olmadığını sordu. Hastanenin yenidoğan yoğun bakımına 2023 yılı içinde 438 bebeğin yatışının gerçekleştiğini belirten Yıldız, “206 bebek hastane içi hastalarımızdan, geri kalan 232 tanesi hastanemiz dışından gelmiş. 43 tanesi hariç ya 112 ile ya da 112’nin protokol vermesi suretiyle özel ambulanslar ile hastanemize getirilmiş. Bu bebeklerin para karşılığı geldiği varsayılsa bile yüzde 10 hasta sayısı içerisinde çok az bir rakama gelmektedir” dedi.
‘HASTA SAYISINA KATKISI YOKSA NİYE CİRO ÜZERİNDEN ANLAŞMA YAPSIN’
Savcının “hasta sayısına katkısı yoksa niye ciro üzerinden anlaşma yapsın?” sorusunu da yanıtlayan Yıldız, “Ne kadar iyi hizmet sunarsanız o kadar hasta sayısı artar. Amaç da birinci ayak iyi olursa hasta sayısı artar” dedi. Bunun üzerine savcı, “Adamları kara ortak ettin, zarar ederseniz ne olacak? Ciro yapamazsanız Medisense’ye ödeme yapmayacak mıydınız?” diye sordu. Yıldız da bu soruyu, “Belki bir iki ay devam ederdi; ama sürdürülebilir değildi” yanıtladı. Üye hakim de “Siz bu Fırat Sarı’nın danışmanlığının karşılığını aldınız mı?” diye sordu, Başhekim Yıldız da aldıklarını söyledi.
‘HASTA SAYILARININ AZ OLDUĞUNA İLİŞKİN GÖRÜŞMEMİZ OLDU’
Ciro artışlarına ilişkin hasta sayısının artırılmasıyla ilgili Fırat Sarı ile herhangi bir konuşma yapıp yapmadığını soran mahkeme başkanına cevap veren Yıldız, “Hasta sayıların az olmasına ilişkin konuşmamız oldu. Bunun sebebi de acaba memnuniyetsizlik mi var, işleyişte bir sorun mu minvalinde konuşmamız oldu” dedi.
‘SAVCI KASTEN ÖLDÜRMEDEN YARGILANSIN’
Duruşmada Fetin Rüştü Yıldız’ın avukatı savunma yaptı, "10 bebek öldürüldüyse soruşturma savcısı bunları izlemiştir. Bebeklerin öldürülmesi gibi bir durum söz konusuysa, savcı ve kolluk bunları dinleyip müdahale edilmediyse savcının kasten adam öldürme suçundan sorgulanması gerekir" şeklinde konuştu.
3 BEBEĞIN ÖLÜMÜNDEN SORUMLU BAŞHEKİM: ‘YÖNETİM KURULU KARAR ALIR, BENİ KARIŞTIRMAZLARDI’
Öykü Helvacı, Havanur Karakoç ve Ayaz Karaduman bebeğin ölümünden sorumlu tutulan Bağcılar Medilife Hastanesi başhekimi Cafer Akdur, ifade verdi. Hastane ile ilgili alınan kararların yönetim kurulu tarafından verildiğini, şahsının da sadece onayladığını söyleyen Akdur, başhekimlik görevini kendisine zorla verdiklerini, hiçbir işe kendisini karıştırmadıklarını söyledi. Yenidoğan yoğun bakımı hakkında bir bilgisi olmadığını, Fırat Sarı ve İlker Gönen’i de tanımadığını söyleyen Akdur, mahkeme başkanının her sorusunu “bilmiyorum” diye yanıtladı.
‘MAHKEME BAŞKANINDAN ‘BİLMİYORUM’ TEPKİSİ: ‘SİZİ ORAYA BOŞUNA OTURTMAMIŞLARDIR’
Başhekim Akdur’un yanıtlarına mahkeme başkanı, “Benim daha çok bilgim var, hastaneyle ilgili. Şimdi bana mahkeme ile ilgili soru sorsalar, her şeye ‘bilmiyorum’ desem, “O zaman sen neden orada oturuyorsun” derler. Sizi oraya boşuna oturtmamışlardır. Kabul etmeseydiniz” sözleriyle tepki gösterdi. Akdur da “Ben kabul etmedim zaten. İdare et dediler, birkaç gün ederim” dedim” ifadelerine yer verdi.
‘GECE NÖBETLERİNDE DOKTOR OLMUYORDU’
Bağcılar Medilife Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Hemşiresi Tuğba Baş Özkaynak, ifade verdi, hakkındaki suçlamaları reddetti. Çalıştığı süre boyunca sanıklardan Çağla Durmuş’un sorumlu hemşire, sanıklardan Dursun Eryılmaz’ın ise yenidoğan yoğun bakım doktoru olduğunu söyleyen Özkaynak, yoğun bakımda geceleri doktor olmadığını kaydetti, “Bir sene boyunca gece nöbetlerinde çocuk doktoru geldiğini hiç görmedim” dedi. Mahkeme başkanının acil durumlarda kimi aradığını sorduğu sanık Özkaynak, “İlk aradığım kişi sorumlu hemşirem oluyordu. Eğer ulaşamazsam İlker Gönen’i arıyordum” ifadelerine yer verdi.
‘ÇAĞLA ‘BU BEBEĞİ ENTÜBE GÖSTERİN, İLAÇ DÜŞÜŞÜ YAPACAĞIM’ DİYORDU’
Savunmasının ardından mahkeme başkanı sanık Özkaynak’a sorular yöneltti. Telefon tepelerinde geçen Çağla Durmuş’un “bebeği entübe gösterelim” sözlerini soran mahkeme başkanına yanıt veren Özkaynak, “Öyle bir konuşma geçiyor ancak ben hiçbir hastayı entübe gösterdim” dedi. Yine mahkeme başkanının Durmuş’un böyle bir isteğinin olup olmadığını sorması üzerine Özkaynak, “Çağla, entübe olmayan bebekleri entübe olarak gösterip ilaç düşümü yapıyordu. Bu kendisinin alanda yakındığı bir cümle. “Bu bebeği entübe gibi gösterin, ilaç düşüşü yapacağım” diyordu” diye konuştu.
‘HİÇBİR DOSYADA DEĞİŞİKLİK YAPMADIM’
Çağla Durmuş’tan gelen dosyalarda değişiklik yapılması taleplerini kabul etmediğini, hiçbir dosyada oynama yapmadığını söyleyen Özkaynak, duruşma savcısının neden yönetime şikayet etmediğini sorması üzerine, sağlık sektöründe iş bulmanın zor olması sebebiyle şikayette bulunmadığını ifade etti.
‘EPİKRİZ YAZACAK TIBBİ BİLGİM YOK’
Tutuksuz yargılanan sanıklardan Tuğba Baş Özkaynak’ın savunmasının ardından Beylikdüzü Medilife Hastanesi’nde sekreter olarak çalışan Sümeyye Özdemir, ifade verdi. Hakkında yöneltilen ‘gerçeğe aykırı epikriz yazma’ suçlamasını reddeden Özdemir, “Ben tıbbi sekreterim. Epikriz yazma konusunda tıbbi bilgim, diplomam ve imza yetkim yoktur” dedi.
‘BEBEKLERİ SAKLAMADIK, AİLELERİNE TESLİM ETTİK’
Mahkeme başkanı, denetim sırasında yoğun bakımdaki bebeklerin saklandığına ilişkin tape kayıtlarını sordu. Denetimin yapıldığı gün alanda fazla bebeğin olduğunu kaydeden Özdemir, tapelerde kullandığı ‘saklamak’ kelimesini yanlış kullandığını ifade ederek şunları söyledi:
“Bir bebeğin saklandığını görmedim. Denetim olduğu gün alanda fazla bebeğimiz vardı. Bir gün önce üç ya da dört taburcu planlanmıştı. Doktor bey de bu yüzden hasta kabul etti. Ancak taburculuklar aksadı. Denetim ekibi alanda fazla hasta olduğunu gördü zaten. Bebeklerin saklandığına ilişkin konuşmada yanlış bir ifade kullanmışım. Yenidoğan içerisinde emzirme odası vardır. Taburcu olan bebekleri o odada ailelere teslim ederiz. O gün de taburcu olan bebekleri o odada ailelerine teslim ettiğimizi söylemek istiyorum.”
DURUŞMA SONA ERDİ, 7 TUTUKSUZ SANIK DİNLENDİ
Yenidoğan çetesi davasında ilk duruşmanın 7’inci celsesi, 7 tutuksuz sanığın ifadesinin ardından sona erdi. Duruşma yarın 09:30’da diğer sanık ifadeleri ile devam edecek. Duruşmanın bugün yapılan oturumunda tutuksuz yargılanan 25 sanıktan ifadesi alınan isimler şu şekilde:
-Ecem Koç (Hemşire)
-Mehmet Salih Kara (Doktor)
- Serenay Şenkalaycı (Hemşire)
-Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız ( Başhekim)
-Cafer Akdur (Bağcılar Medilife Hastanesi Başhekimi)
-Tuğba Baş Özkaynak: (Hemşire)
-Sümeyye Özdemir(Tıbbi sekreter)
Yenidoğan çetesi duruşması 26 Kasıma ertelendi...‘'Hastane sahiplerinin haberi vardı’