‘YSK üyelerinin görev sürelerinin uzatılması seçime şaibe düşürür’
CHP'li Mahmut Tanal, ARTI TV'ye YSK üyelerinin görev süresinin uzatılması, tutukluların oy kullanma hakkının kısıtlanması ve Meclis Başkanlığı’ndan istifa etmeyen Yıldırım hakkında konuştu.
ARTI GERÇEK- CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerinin görev süresinin uzatılması, tutukluların oy kullanma hakkının kısıtlanması ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olduğu halde Meclis Başkanlığı görevinden istifa etmeyen Binali Yıldırım’ın durumunu değerlendirdi.
YSK üyelerinin görev süresinin uzatılmasının seçime şaibe düşüreceğini belirten Tanal, telefonla bağlandığı ARTI TV'ye şunları söyledi:
"Yüksek Seçim Kurulu’nda 11 üye var. Başkan dahil 5 üyenin görev süresi Ocak 2019’da bitiyordu. Peki niye uzatıyorsunuz? İmkan ve olanakları çok daha yüksek… Aslında bu bir seçim rüşvetidir. Yani YSK’nın üyeleri geçmişte mühürsüz zarfları nasıl geçerli saymışsa bu uygulama ile tarihe geçecekler. Yani Ak Parti’nin bunlara ihtiyacı var. Bu üyelere ihtiyacı var. Yoksa eğer gerçekten bu seçimin üzerinde şaibe olmasını istemiyorlarsa bu üyelerin görev sürelerinin uzatılmaması gerekiyordu. Yani bu düzenleme ile yapılacak olan bütün seçimler şaibe kokacak. YSK üyeleri görevlerini gerçekten düzgün yapsalar bile bu şaibenin altından kalkamazlar. Hukukta borç alan emir alır! Buradaki üyelerin imkanları çok farklı. Bu üyeler, şaibe altında kalmak istemiyorlarsa görev süreleri dolduğu halde uzatılan yeni süre için ‘ben istemiyorum diyebilmeli… Bu onların demek en doğal haklarıdır. Ama bunu yaparlar mı biraz zor…
BİR CEZAEVİ BİR İLÇENİN BELEDİYESİNİ TAYİN EDEBİLİR
Mahmut Tanal, tutukluların sadece ikamet ettikleri illerdeki cezaevlerinde kalıyorlarsa oy kullanabileceği yönündeki değişikliğin de Anayasaya aykırı olduğunu söyledi:
"Cezaevinde bulunan kişilere oy yasağı getirdiler. Nedir bu? Mevcut kanunlara göre cezaevinde ya da gözaltında olup da hüküm giymemiş herkes nerede olursa olsun oy kullanabiliyor idi. Ancak Yüksek Seçim Kurulu’nun aldığı bir karar var. Diyor ki; siz Ankara’da Sincan’da kalıyorsanız, Sincan’da oy kullanabilirsiniz! Aynı suçtan başka bir cezaevinde bulunuyorsa oy kullanamazsın diyor. Bu ayrımcılıktır. Bu aynı zamanda Anayasamızda bulunan 10. Maddesindeki eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ediyor. Bu kararı alan kim? Kanunda böyle bir düzenleme var mı?. Yok… Peki kanunda olmayan bir düzenlemeyi Yüksek Seçim Kurulu kalkıp bu kararı alarak adete kendisini yasa koyucu parlamentonun yerine koyarak, böyle bir karar alması parlamentonun yetki gaspıdır. Bu kararın kime faydası var? Bu kararın yine Ak Parti’ye faydası var. 50 bin kişinin cezaevinde olduğu yerler var. Buralardaki kişiler oy kullandığı zaman, ilçenin belediye başkanlığının sonucunu değiştirebilecek konumda. ‘Bu insanlar oy kullanmasa da olur’ mantığı ile hareket ediyorlar. YSK’nin seçimlere gölde düşürmemesi gerekirken bu kararla gölge düşürmektedir."
1963 ÖRNEĞİ
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olduğu halde Meclis Başkanlığı görevinden istifa etmeyen Binali Yıldırım’ın durumunu değerlendiren Tanal 1963 yerel seçimlerini örnek verdi: "Kanun diyor ki Meclis Başkanları üyesi bulundukları partinin Meclis dışındaki faaliyetlerine karışamazlar. Aday gösterilmek ise o partinin faaliyetlerine katılmak anlamına gelir. Bugün AK Parti anayasayı umursamıyor. 1963’te kamu görevinden istifa etmeden aday olan kişi, İstanbul’da seçimi kazanıyor ancak CHP’nin itirazı üzerine ikinci sıradaki Haşim İşcan’a veriliyor görev."