Yurt dışına gitmek zorunda kalan Gazeteci Metin Cihan yaşadıklarını anlattı: Ben hapse girmemek için bu yolu seçtim

Yurt dışına gitmek zorunda kalan Gazeteci Metin Cihan yaşadıklarını anlattı: Ben hapse girmemek için bu yolu seçtim
11 yaşındaki Rabia Naz Vatan'ın şüpheli ölümünü gündeme taşıyan Gazeteci Metin Cihan, gördüğü baskı sebebiyle çıktığı yurt dışında yaşadıklarını paylaştı. Cihan, ‘Ben hapse girmemek için bu yolu seçtim’ dedi.

Artı Gerçek - Gazeteci Metin Cihan, hakkında açılan davalar nedeniyle yurtdışına çıktıktan sonra yaşadıklarını anlattı.

Giresun'un Eynesil ilçesinde yaşayan 11 yaşındaki Rabia Naz Vatan'ın şüpheli ölümünü kamuoyunun gündemine taşıyan Gazeteci Metin Cihan, iltica sürecini ve hakkında açılan davalarla ilgili sosyal medya hesabından paylaşım yaptı. Cihan, “Hapse girme olasılığını kabullenmekte zorlanmıştım. Bütün bunlar Rabia Naz cinayetini araştırıp duyurduğum için başıma gelmişti. Pişman değilim. Hiç pişman olmadım” dedi.

"Ben hapse girmemek için bu yolu seçtim" diyen Cihan, yaşadıklarıyla ilgili şunları yazdı:

“4 yıl önce bugün, 14 Temmuz 2019'da (ben yazana kadar dün oldu), hakkımdaki soruşturmayı ve saçma sapan suçlamaları öğrenince, vizesiz bir ülkeye en ucuz bileti bulup sırt çantam ve çadırımla aynı gece Ukrayna'ya uçtum. Hapse girme olasılığını kabullenmekte zorlanmıştım.

‘NAZ'IN AİLESİNİN ADALET ARAYIŞININ KARŞILIK BULACAĞINI SANMIŞTIM’

Bütün bunlar Rabia Naz cinayetini araştırıp duyurduğum için başıma gelmişti. Pişman değilim. Hiç pişman olmadım. Ama hayatımı bu kadar değiştireceğini de tahmin etmemiştim.

Çevremdeki insanlar yaptığım haberlerin başıma "iş" açabileceği konusunda uyarıyordu ama ben, saflık mı aşırı iyimserlik mi dersiniz, sanılanın aksine, bu cinayetin örtbasını engellemeye katkı sunacağımı ve Rabia Naz'ın ailesinin adalet arayışının karşılık bulacağını sanmıştım.

Artık bunun da üstünü örtemezler diyordum. Öyle olmadı. En azından şimdilik.

‘KENDİMİ EN ÇOK YIPRATTIĞIM DÖNEM OLDU’

Başlangıça, kararımı yakın çevremdeki çok az kişi biliyordu. 2 ay Odessa'da çadırlı bir tatil kampında kaldım. Aslında net bir kararım yoktu. Her gün "ben ne yapacam" diye düşünüyor ve sürekli karar değiştiriyordum. Sanırım kendimi en çok yıprattığım dönem oldu.

2 ayda 10+ kilo verdim. Saçlarım beyazlamaya ve dökülmeye başladı (evet bu dökülmüş hali), genel olarak çöktüğümü hissediyordum. Şimdi düşününce bazen diyorum ki yaşım gereği bunlar olağan süreçlerdi de acaba ben mi çok abarttım. Arada iyi şeyler de oldu. O zamanki sevgilim yaptığı takıları sokakta satarak para biriktirip beni ziyarete gelmişti.

Kötü şeyler de oldu. Geldiği gün tanıştığımız günün yıldönümüydü. Odessa'da çok sevdiğimiz solomun konseri vardı. Bilet almıştım. Bodyguard tipimi beğenmediği için içeri almadı. Adi herif. Neyse, konuyu dağıtmayalım.

Sonra kampta tanıştığım, hep kamuflaj giyinen Fas kökenli eski bir ABD askeri, bir haham, onun eşi ve ben masrafını bölüştüğümüz bir arabayla Moldova'ya geçtik. Gereksiz bir ayrıntı di mi? Boşver, sizlerin verdiği yetike güveniyorum. Zaten ne kadar arıza varsa yine uyumamış.

Orada, soruşturma düşene dek dönmeme kararı aldım…

(...)Bu gece balkonda bugünün 14 Temmuz olduğunu fark ettim. Sonra oturup bu satırları yazdım. Bahsettiğim dönemde kullandığım telefonum birdenbire "kaput" olduğu için fotoğraf paylaşamadım ama o telefonun içindeki verileri bir gün kurtarabilirsem fotoğrafları da paylaşacağım.

Bir şey daha var. Ben hapse girmemek için bu yolu seçtim. Ancak şimdi düşünceleri ve demokratik eylemleri için hapiste olan insanlar var. Yaşadığım zorluklar onlarınınkinin yanında hiç kalır. Saygılarımı ve dayanışmamı iletmekten başka bir şey elimden gelmiyor. Gücüme gidiyor. Hep anlatmak istiyordum. Daha iyi anlatabilirdim. Böyle oldu. Sizi özlüyorum. Tez zamanda görüşmek dileğiyle. Kalın sağlıcakla.(HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar