Gültekin: Bizim için iki yol var; susarak mı öleceğiz, konuşarak mı?

Gültekin: Bizim için iki yol var; susarak mı öleceğiz, konuşarak mı?
Gazeteciler Levent Gültekin ve Hayko Bağdat, Erk Acarer'e yapılan saldırıyı kınadılar ve 'anlamlı şekilde muhalefet yapamayan' muhalefeti eleştirdiler.

ARTI GERÇEK- ARTI TV programcısı ve gazeteci Erk Acarer'in, Almanya'nın başkenti Berlin'de, oturduğu apartmanın bahçesinde saldırıya uğramasının yankıları sürüyor. 

8 Mart 2021 tarihinde, Halk TV'de katılacağı programa giderken bir grubun saldırısına uğrayan gazeteci Levent Gültekin ile kendisine yöneltilen tehdit ve baskılar nedeniyle 2016 yılında Berlin'e taşınan gazeteci Hayko Bağdat, ARTI TV'de Acarer'e yapılan saldırı hakkında konuştular. 

'TÜRKİYE'DEN 'ORAYA GİDENLER GÜVENDE' GİBİ GÖRÜNÜYOR AMA VALLAHİ ÖYLE DEĞİL'

Acarer'le aynı şehirde ikamet eden Hayko Bağdat, "Erk'e yakın bir mesafedeyim, olaydan hemen sonra evine ulaştık. Bu tip saldırılarda insanın canını kurtarmasına şükrediyoruz. Çünkü Erk'in yaşadığı saldırı son derece planlı bir durum. Benim gözümde işi biraz daha korkunç hale getiren durum, isteselerdi kapıda bekleyebilirlerdi, nasılsa Erk dışarı çıkıyordu, bunu sokakta yalnız başınayken yapabilirlerdi. Karısının yanında, haneye tecavüzle beraber çok ciddi bir saldırı girişiminde bulunmuşlar. Allah'tan eşinin yardım çığlıklarıyla çok sayıda komşunun cama, balkona çıkmasıyla kaçamayacaklarını düşünüp saldırıyı kısa keserek çıkmak durumunda kalmışlar. Erk iyi, en azından vücudunda çok ciddi bir hasar yok" dedi. 

Bağdat, "Avrupa'nın ortasında da bu işlerin yapıldığını görüyoruz. Türkiye'den şöyle görünüyor, 'Oraya gidenler güvende, bir sıkıntı yok'. Vallahi öyle değil. Hem kendi hikâyemden hem de buradaki tüm arkadaşlarımızın hikâyesinden söyleyebilirim ki Avrupa'da bugünkü iktidarın, bugünkü rejimin çok ciddi bir yapılanması ve çok ciddi eylemleri var. Özellikle Berlin'de çok ciddi bir suç yapılanması mevcut maalesef" dedi. 

'SÖZÜM ONA ÜLKEYİ HEPİMİZDEN ÇOK SEVDİKLERİNİ SÖYLEYENLERİN ÜLKEYİ GÖZDEN ÇIKARMIŞ HALLERİNİ İZLİYORUZ'

Gültekin ise "Bu saldırıları iktidarın içinde bulunduğu durum bakımından nasıl okuyorsunuz?" sorusuna yanıt verdi. Gültekin, "Ülkede hukuk yok, eşkıya hukuku egemen. Kelimelerimi seçerek, öfkeme yenilmeyeyim diye dikkatli konuşmak istiyorum çünkü gazeteciler artık can pahasına kamusal bir görev yapıyorlar" diyerek şöyle devam etti:

"Hukuku hiçe sayan, gemiyi azıya almış bir grup tarafından yönetiliyor ülke artık. Haklarında ortaya atılan hiçbir iddiaya yanıt vermedikleri gibi yargı da hesap sormuyor. Tam tersine bunları kamu adına haber yapan gazetecilerin canına kast ediyorlar. Sözüm ona güya ülkeyi hepimizden daha çok sevdiğini söyleyenlerin ülkeyi gözden çıkarmış hallerini izliyoruz. Çalıyorlar, çırpıyorlar, gasp ediyorlar, yolsuzluk yapıyorlar, insanların malına çöküyorlar ve bunların duyulmasını istemiyorlar. Bir çete var ortalıkta, az çok kim olduklarını biliyoruz çünkü hepimiz aynı durumla karşı karşıyayız." 

'EN TEPEDEN BAŞLIYOR'

"Bu çatışmacı, saldırgan dil en tepeden başlıyor" diyen Gültekin, "Daha geçen hafta Erdoğan gençlere bir çağrı yaptı ve 'Ana muhalefet partisi liderinin gördüğünüz yerde yakasına yapışın' gibi bir cümle kullandı. Ondan önce Meral Akşener'e yapılan saldırıyı konu ederken 'Bunlar iyi günleriniz' diye akla hayale sığmayacak cümleler etti. Tepe böyle konuşunca aşağıda kültürü olmayan, değeri olmayan, hukuka saygısı olmayan, insanlıktan nasibini almamış, lümpenleşmiş, her türlü değer yoksunluğunu kendine amaç edinmiş insanlar için bu başka bir boyuta taşınıyor. Onlar için vurmak, kırmak, öldürmek, böyle bir haydut hukuku işleniyor ülkede" diye devam etti. 

'YANILDIKLARI BİR ŞEY VAR: ÖYLE ÖLMEKTENSE, BÖLYE ÖLELİM DİYORUZ'

"Ama yanıldıkları bir şey, şöyle sanıyor o arkadaşlar: Biz bunlara iki tane yumruk atarız, vururuz, öldürürüz, bıçaklarız ve bunlar susarlar. Bizim ayıplarımızı, bu ülkeyi nasıl sömürdüğümüzü, insanların malına nasıl çöktüğümüzü yazmaktan, söylemekten vazgeçerler" diyen Gültekin, "Biz canımıza susamış değiliz. Elimizde hiçbir güç olmadığı halde her birimiz tek başımıza çok mu cesuruz, gözü karayız? Hayır. Bizim için iki yol var: Susarak mı öleceğiz, konuşarak mı, diye bir tercihte bulunuyoruz. Bu kadar hırsızlığa, yolsuzluğa, kötülüğe, gaspa, ülkeyi paramparça eden bu vahşi hukuka rağmen susup oturmak benim için ölmek gibi bir şeydir. Öyle ölmektense, böyle ölelim diyoruz; çünkü susamayız" dedi.

Gültekin, "Bu insanların anlamadığı şu: Gazetecilik mesleği 'Hadi gidip de olayım' gibi bir iş değildir. Bu bir iç isyandır. İçinizdeki sesi bastıramadığınız zaman, haksızlıklara tahammül edemediğiniz zaman gayri ihtiyari yükselen bir isyandır bu. O yüzden bu şekilde gazetecileri susturacağını zannedenler başka bir çağda yaşıyorlar" diye konuştu. 

'SÜRGÜNE ÇIKAN İNSANLAR DAHA FAZLASININ YAPMAK İÇİN KENDİLERİNİ SORUMLU HİSSEDİYOR'

Hayko Bağdat ise Gültekin'in söylediklerine ek olarak "Levent'in anlattığı temizlikle ve cesaretle mücadele eden sadece gazeteci değil, bir sürü insan var. Sürgüne çıkan insanlar daha da fazlasını yapmak için kendilerini sorumlu hissediyorlar. En azından kapıma Türkiye polisi gelmiyor, bu rahatlığın karşılığını ödemek için ülkesindeki bu gidişata müdahale edebilmek için bu dönem sürgünlerinin bundan önce yaşayanlardan bir farkı var: 12 Eylül'den sonra gelen insanlar haftada bir gün Hürriyet gazetesi bekliyorlardı ama bugün gazetecilik sosyal medyanın şu anki konuştuğumuz durumun da katkısıyla Türkiye'deymişçesine etki yaratan bir gazetecilik. Yeni göç dalgası olarak boş durmadık, işte bakın ARTI TV'de konuşuyoruz, muhalif medya kanalları ürettik, elimizdeki bütün mecraları kullandık, buradaki demokrasi güçleriyle ilişkiye geçtik" dedi.

'ALMANYA'DA TÜRKİYELİ MUHALİFLERİN BAŞININ BELADA OLDUĞU BİR GERÇEKLİKLE KARŞI KARŞIYAYIZ'

"Avrupa'da bir suç rejiminin faaliyetleri olarak algılanan bu durum, hele bir de güvenlik meselesi, Can Dündar'ın, benim aylarca korumalarla yaşadığımız süreçler sonrasında, burada bu rejim büyük bir sıkıntı yaratıyor. Fakat bunu Almanya bilmiyor mu?" diyen Bağdat, "Almanya, sembolik olarak birkaçımıza iyi bakarken genelde buradaki Türkiyeli muhaliflerin başının belada olduğu bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Avrupa'nın pek çok yerinde böyle sorunlar var, insanlar kaçırılıyor Avrupa'da, Paris cinayetlerini hatırlayın, burada 6-7 bin muhbirin olduğu söyleniyor, yani 'Türkiye Avrupa'da eylem koyamaz, bundan çekinir' diye düşünmemiz gerektiğini Erk Acarer olayı bir daha gösterdi bize. Ben de söyleyeyim, daha çok yazma zamanıdır" ifadelerini kullandı. 

'DİYARBAKIR'DAKİ KÜRT DE SAHİPSİZ, İSTANBUL'DAKİ ERMENİ DE, KONYA'DAKİ DİNDAR DA'

Levent Gültekin ise son olarak "Türkiye'de çürümüş bir siyaset var. Bunu sadece iktidar için söylemiyorum. Durumun vahametini kavrayamayan, toplumun yoksulluğunun farkında olmayan, gazetecilerin can tehdidinin, kendilerinin can tehdidinin bile farkında olmayan, 'lay lay lom' tweet atmayı, grup toplantısı yapmayı siyaset yapmak zanneden ama kendinden olan kötüleri baş tacı etmeyi, onlarla şen şakrak ilişki sürdürmeyi muhalefet zanneden tuhaf bir yapı var. 83 milyon şu anda sahipsiz. Diyarbakır'daki Kürt de sahipsiz, İstanbul'daki Ermeni de sahipsiz, Konya'daki dindar da. Çünkü biz halkız, açız, yoksuluz, özgürlüğümüz yok, bizim hayatımızı, geleceğimizi garanti altına alacak bir hukuk yok" dedi.

Gültekin, "Dün bir yasa geçti Meclis'ten, artık tacizlere belge zorunluluğu getirildi. Dikkat ettim, muhalefetten sadece 75 vekil vardı oturumda. Madem Meclis'i ciddiye almıyorsunuz, oranın bir işlevi olmadığını düşünüyorsunuz, neden onu terk etmiyorsunuz ve maaşları almaya devam ediyorsunuz? Meclis'in de bir mücadele alanı olduğunu iddia ediyorsanız neden orada yoksunuz?" diyerek muhalefetin muhalefet edemediğini vurguladı. 

'BATININ BU REJİMLE SORUNU YOK, ÖYLE GÖRÜNMESİ YANILGI'

Hayko Bağdat ise "Türkiye'nin, Avrupa'da ve dünyada çetelerle çalıştığını, cihatçı yapılara destek olduğunu, IŞİD'le petrol ticareti yaptığını, silah ve uyuşturucu kaçaklığına varan bir kriminalliğe geldiğini herkes biliyor, buna artık uluslararası kamuoyu dur der gibi beklenti var. Hayır, öyle değil. Daha yeni bu Türkiye'ye NATO tarafından Afganistan işi verildi. Uyuşturucunun ve cihatçı örgütlerin, paramiliter çetelerin daha da büyüyeceği bir ortam yani. Böyle bir durumda, Erdoğan'a karşı 'Gazeteciler tehlike altında, içeride siyasetçiler var, sen önce bir bunları çıkar' diye masaya bir madde bile gelmedi. Dolayısıyla Batının Türkiye halklarını iyi bir dünya içerisinde koruduğunu varsaymak bir yanılgı. Bu rejim, bu dönemde altın çağını yaşayan bir suç örgütüdür ve önü Batıdan kesilecek gibi gözükmemektedir" diyerek muhalefetin bütün diğer sorunları ikinci plana atarak öncelikli amacının Erdoğan rejiminden kurtulmak adına bir araya gelmesi gerektiğinin altını çizdi.

Öne Çıkanlar