Afgan mülteciler neden Türkiye’ye geliyor?

Afgan mülteciler neden Türkiye’ye geliyor?
Av. Mahmut Kaçan sınıra örülen duvarın göçmenlerin geçişini engelleyemeyeceğini belirterek, ‘Afganistan ile Türkiye’deki kaçakçılar bağlantılı. Kaçakçılık bir endüstri halini aldı’ dedi.

Seda TAŞKIN


ARTI GERÇEK - Taliban’ın Afganistan’da güçlenmesi ve Amerika askerlerinin çekilme kararı almasının ardından Türkiye-İran sınırı üzerinden Afganlı göçmenlerin geçişleri devam ediyor. Özellikle sosyal medya üzerinden yayınlanan göçmenlerin toplu ülkeye girişi ile birlikte gözler İran-Türkiye sınırına yöneldi. Hem kentte yaşanan Afgan göçünün etkilerini hem de göç yolculuğunu yerinde gözlemledik. İzlenimlerimiz devamını sizlere aktarmaya devam ediyoruz.

‘TEPE AYNI GÖÇMENLER FARKLI’

Van’da geçirdiğimiz ikinci günde sabah gün doğmadan yola düşüyoruz. Türkiye-İran sınırına gitmeden önce dün akşam saatlerinde karşılaştığımız göçmenlerin kaldığı yere bir kez daha bakmak istiyoruz. Gece orada konaklayan göçmenlerle karşılaşacağımızı umuyoruz. Ancak sabah olduğunda farklı bir grupla karşılaşıyoruz. Dün akşam gördüğümüz tüm ekip yerini başka bir topluluğa bırakmış. Dün akşamk gördüğümüz grubu sorduğumuzda ise gece yola çıktıklarını söylüyorlar. Burada karşılaştığımız tabloda bir önceki ile benzer. Afganlar gıda sorunu yaşıyor ve günlerce süren yolculuktan kaynaklı perişan görünüyorlar.

‘ANNEM VE BABAM SAVAŞTA ÖLDÜ’

Neredeyse bütün göçmenlerin ortak bir umudu var; Daha iyi bir yaşam koşulu oluşturmak ve iş bulabilmek. Burada bulunan göçmenler de İstanbul ve Ankara olmak üzere yola çıkacaklarını anlatıyorlar. Afganistan’dan günler süren yolculuğun ardından Türkiye’ye ulaşan Said Muhammed ise sözlerine "Afganistan’da iş yok" diyerek başlıyor. Ankara ve İstanbul’da iş bulabileceğini söyleyen Muhammed, çok zor şartlar Türkiye’ye ulaştığını söylüyor. 20 güne yakın yol yürüdüğünü söyleyen Muhammed, "Türk polisinden kaçarken düşüp 10 kişi yaralandık. Afganistan’da savaş yaşanıyor.  Savaşta annem ve babam öldü" diyor.

SINIR KÖYLERİNE ULAŞIYORUZ

Son dönemde binlerce Afgan mültecinin Rojhilat’ın Xoy, Selmas ve Urmiye kentlerine bağlı sınır köylerinden Van'ın Başkale, Özalp, Çaldıran ve Saray ilçelerine girdiği bilgisi üzerine bu sınır köylerine doğru yola çıkıyoruz. İlk ulaştığımız sınır köylerinde birinde çevredeki insanlardan bilgi almak istiyoruz. İsmini vermek istemeyen bir köylüye Afgan göçmenleri nerede bulabileceğimizi ve hangi noktaya gidersek göçmenlerle karşılaşabileceğimizi soruyoruz. Önce çok tedirgin yanaşıyor. Çevredeki herkesin kendisini tanıdığını ve gazetecilere bilgi verirse daha sonra sıkıntıya girebileceğini anlatıyor:

"Gündüz olmasa burada çok sayıda Afganlı göçmen görmeniz mümkündü ama artık gündüzleri saklanıyorlar. Kaçakçıların her biri belli sayıda göçmeni alıp bir yerlere saklıyor ve akşam havanın kararmasıyla onları gidecekleri noktaya götürüyorlar.  Özellikle sınır köylerinde çok sayıda insan kaçakçılık işini yapıyor ve ben eğer size bilgi verirsem beni burada barındırmazlar."

‘BURADA GÖÇMENLER HAYATINI KAYBETTİ’

Aracımızın sınıra gitmek için uygun olmamasından kaynaklı en azından bizi kendi aracı ile sınır tarafına götürmesini rica ediyoruz. Israrımız sonucu bu isteğimizi kabul ettiriyoruz. Yola çıktığımızda bir yandan sohbet etmeye başlıyoruz. İlk olarak sınırdan çekmiş olduğu göçmenlerin videosu olup olmadığını soruyoruz. Çok sayıda görüntü olduğunu ancak vermek istemediğini söylüyor. Çok ısrar etmiyoruz. Biraz ilerledikten sonra bize bir yer gösteriyor ve geçtiğimiz günlerde orada boğularak birkaç göçmenin hayatını kaybettiğini anlatıyor. Askerler tarafından cenazesinin kaldırıldığını belirtiyor. Biraz daha ilerledikten sonra İran-Türkiye sınırını görüyoruz ve yine tepeleri göstererek, "Buralardan geçtiğimiz hafta çok sayıda Afgan göçmen geliyordu ama şimdi onları görmek eskisi gibi olmuyor" diyor. Sınır hattında herhangi bir Afgan haraketliliği görmüyoruz. Bir süre orada zaman geçirdikten sonra yeniden köye dönüyoruz.

‘KAÇAKÇILAR GÖÇMENLERİ SAKLIYOR’

Başka bir köylü ile karşılaşıp aynı soruları ona da yöneltiyoruz. İsmini vermek istemediğini ve kaçakçılık yaptığını söylüyor. Bulunduğumuz köye yakın birçok noktada Afgan göçmenlerin olduğunu ve kaçakçılar tarafından saklandığını belirtiyor. Akşam karanlıkta olunca göçmenleri görebileceğimizi söyleyerek, ‘gözcüler’ tarafından burada olduğumuzun bilindiğini ve biz gitmeden göçmenleri yerlerinden çıkarmayacaklarını söylüyor. Köyde bir süre daha geçirdikten sonra bir süre daha köylerde zaman geçiriyoruz ama herhangi bir Afgan göçmen ile karşılaşmıyoruz. Ve daha sonra tekrar merkeze dönmeye karar veriyoruz.

Van kent merkeze gittiğimizde Van Barosu Göç ve iltica Komisyonu’ndan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Mahmut Kaçan ile görüşmeye karar veriyoruz. Uzmanlar, Türkiye’ye göç eden Afgan mülteciler hakkında farklı görüşlere sahip olsa da göç sebebinin ülkelerindeki ekonomik koşullar ve iç savaşın yanı sıra bazı ülkeler için politika haline gelen göç olduğu ifade ediliyor. Avukat Kaçan’a ilk olarak Göç meselesini nasıl değerlendirdiğini soruyoruz. Türkiye’nin uzun yıllar temel bir göç yasasından yoksun olduğunu belirterek, "Özellikle 1990’lı yıllarda İçişleri Bakanlığı genelgesi ile alanı yönetmeye çalışıyorlardı. Ancak Bu alan 2014 yılında bir yasaya kavuştu. 2014 yılından günümüze kadar bu yasa temeline kurulan İçişleri Bakanlığı’na bağlı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü genel olarak bu alanı düzenliyor" diyor.

‘MÜLTECİLER GÖRÜNMEYEN BİR ALANDI’

Uzun yıllar boyunca Türkiye hükümetinin Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ile paralel bir çalışma yürüttüğünü ancak 2018 yılı ile birlikte bu görevin tümüyle Türkiye’ye devredildiğini belirten Kaçan şöyle devam ediyor:

"Mülteci meselesi uzunca bir süre özellikle Suriye iç savaşından önce hiç bir şekilde toplum tarafından görünmeyen bir alandı. Ancak kitlesel göç hareketiyle beraber Türkiye’nin batı illeri de mülteci meselesine tanıklık etti ve mültecilerle birlikte yaşamaya başladı. Ancak mültecilerle ilgili hususlar özellikle Türkiye’nin doğu kentlerinde otuz yılı aşkın bir süredir tanıklık edilen bir konuydu. Şimdi bu konu bütün Türkiye’ye yayılmış durumda."

‘SINIRA ÖRÜLEN DUVAR İLE SIĞINMA HAKKI ENGELLENİYOR’

Son dönemde iktidarın ve muhalefetin göçmen ve mülteciler konusunda yanlış bir dil kullandığını belirten Kaçan, Ahmet Davutoğlu’nun başbakan olduğu dönemden itibaren Suriye savaşı ile birlikte açık kapı politikası izleyeceğini bildirdiğini hatırlatarak, "Uzunca bir süre bu politikayı izlemeye devam ettiler. Daha sonra anlaşılmaz bir şekilde bu politika hızla terkedilerek Türkiye’nin güney sınırına bir güvenlik duvarı inşa edilerek insanların temel hakkı olan sığınma hakkı bu şekilde engellenmeye çalışıldı" diyor.

‘MUHALEFET ELEŞTİRDİĞİ İKTİDARIN GERİSİNE DÜŞTÜ’

İktidarın ve Muhalefet Partilerin göçmen ve mülteci meselesine günü birlik politikalarla yaklaştığını belirten Kaçan konuşmasını şöyle sürdürüyor:

‘Son dönemde muhalefet partisinin ırkçı, ayrımcı bir söylem tutturduğunu ve bu tutumu ile eleştirdiği iktidarın çok gerisini düştüğünü söylemek yanlış olmaz. Devletlerin bu konuda yükümlülükleri var. Türkiye’de bu ülkelerden bir tanesi ve ilk imzacılarından biridir. Muhalefetin mülteci meselesine olan yaklaşımı oldukça geri ve uluslararası yükümlülükleri yok sayan bir noktadadır.

‘GÖÇMEN HAREKETLİĞİ EYLÜL-EKİM AYINDA GÖZLEMLENİR’

Göçmen ve mültecilerin statü meselesine ilişkin de değerlendirme yapan Kaçan, 1951 yılında bu alanı düzenleyen Cenevre Sözleşmesi’ne işaret ediyor. Alanın anayasası konumunda olduğunu söyleyen Kaçan şöyle konuşuyor:

"Bu alanla ilgili bir düzenleme var. Uygulamada çeşitli aksaklıklar, kötü uygulama örnekleri olsa da bu yasa alanı düzenlemek için önemli bir enstrüman niteliğinde. Türkiye’nin uluslararası yükümlülüklerini, hak ve yetkilerini kullanması halinde bu alanın hiç de sosyal medya üzerinde tartışıldığı gibi bir alan olmadığı görülecektir. Kaldı ki özellikle Afgan sığınmacı ve mülteciler üzerinden yürüyen iddiaların da doğru olmadığını söyleyebiliriz. Aslında bu yıl ülkenin doğu sınırındaki hareketlilik otuz yılı bulan bir süredir her yıl tekrarlan bir trafik. Hatta kış aylarında bile bu trafik devam ediyor. Kış aylarında birçok sığınmacı, mülteci kış aylarında donarak hayatını kaybediyor. Şu anda sosyal medyada izlenen görüntülerin tamamı aslında her yıl kendini tekrar eden rutin bir trafiktir. Şu anda Afganistan’daki mevcut politik atmosfer ve Amerika’nın Afganistan’dan çekilme kararı alma kararına bağlı olarak gelişen bir hareket değil. Böyle bir hareketliliği ancak Eylül-Ekim ayında gözlemleyebiliriz. Zaten sosyal medyada yer alan görüntülere bakılırsa özellikle genç bekâr erkeklerin olduğu görülüyor. Bu gruplar arasında çok fazla Pakistanlı ve Bangladeş vatandaşı da var. Dolaysıyla bütün bu kitlenin Afgan olduğunu söylemek sahanın gerçekliğini bilmemekle de alakalı olduğunu düşünüyorum."

‘YAKALANAN GÖÇMENLER İRAN’A İTİLİYOR’

Türkiye sınırlarında yaşanan göçün yeni olmadığını ve bu yoğunluğun sürekli olduğunu söyleyen Kaçan, kentte güvenliğin arttırıldığı bilgisini de veriyor. Zaman zaman sınır hattında yakalanan Afgan göçmenlerin Türk askerleri tarafından yakalanarak İran’a itildiğini aktaran Kaçan, sözlerini şöyle tamamlıyor:

Sınır hattında bu tür askeri önlemler almak insanların sığınma prosedürüne erişimini engellemeye yöneliktir. Bu durum da Türkiye’nin uluslararası yükümlülüklerine aykırı bir tutumdur. Kaldı ki bu tür güvenlik önlemleri de geçicidir. Uzun vadede güvenlik duvarının inşası gibi önlemlerin insanların sığınma prosedürlerine erişimine engelleyeceğini düşünmüyorum. Bunun en büyük nedenlerinden bir tanesi de bölgede insan kaçakçılığın bir endüstriye dönüşmüş olması. Bu kaçakçılık sınırı aşan bir suç alanı haline gelmiş durumda. Afganistan sınırında bu işi yapanlar Türkiye ile bağlantılı ve büyük bir rant alanı olmuş durumda. Bu alanın da kolaylıkla terk edileceğini düşünmüyoruz."

Yarın mültecilerin gece yolculuğu ve hayatını kaybeden göçmenlerin bulunduğu kimsesizler mezarlığına ilişkin gözlemlerimizi aktarmaya devam edeceğiz…

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar