AKP'nin kurucularından Yalçınbayır: Yeni itiraflar var, sorumlular Yüce Divan'a gönderilmeli
AKP'nin kurucularından Ertuğrul Yalçınbayır, Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın itiraflarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Yalçınbayır "Hem onun, hem talimatları verenin, hem diğer isimlerin yargılanması gerekir" dedi. Yüce Divan’ı işaret eden ve Türkiye’de de İtalya gibi bir ‘Temiz Eller Operasyonu’ yapılmasını isteyen Yalçınbayır, AKP’nin kurucularından Kemal Albayrak’ın ‘Partidekilerin çoğu itirafçı olacak’ açıklamalarını da değerlendirdi. Yalçınbayır, "Partidekilerin çoğu gidişi görüyor ve artık "imkanlarını yitirmemek için" susmanın neye mal olacağının farkındalar" tespitinde bulundu. 17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonunda üstü kapatılan tapelere ilişkin de dikkat çeken bir yorumda bulunan Yalçınbayır "Devlette hiçbir şey gizlenemez. Her şey kayıtlı, o kayıtları zaman içinde göreceğiz" ifadeleriyle, söz konusu skandalın gelecekte yeniden gündeme getirileceği görüşünde.
20, 21 ve 22. dönem Bursa Milletvekili, AKP'nin kurucu Genel Sekreteri ve Abdullah Gül'ün Başbakanlığı sırasında Başbakan Yardımcılığı görevinde bulunan, TBMM Anayasa Komisyonu eski Başkanı hukukçu Ertuğrul Yalçınbayır Sözcü’den Ruhat Mengi’ye, Bayraktar’ın açıklamaları ve AKP ile ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı.
AKP KURUCUSU: KANUNLARLA OYUNCAK GİBİ OYNANIYOR
Yalçınbayır, AKP'nin kuruluş felsefesinden uzaklaştığını belirterek "İktidar Anayasa'yı, yasaları uygulamıyor, talimatla ülke yönetiyor. Kanunlarla oyuncak gibi oynanıyor" dedi.
Yalçınbayır’ın üstü kapatılan yolsuzluk ve rüşvet operasyonları ve AKP’nin politikalarına ilişkin değerlendirmeleri şöyle:
‘SÜLEYMAN SOYLU’NUN SON ZAMANLARDA 17-25 ARALIK’A ATIFTA BULUNMASI BAYRAKTAR’I RAHATSIZ ETTİ’
–Sayın Yalçınbayır, siz AKP'nin kurucularındansınız ve söz konusu kişileri iyi tanıyorsunuz. Erdoğan Bayraktar, en büyük rüşvet skandallarından biri olarak anılan ama sonra "FETÖ darbesi" olarak adlandırılarak üstü kapatılan 17-25 Aralık 2013 olaylarından sonra da konuşmuştu. Şimdi 8 yıl sonra neden aynı konuyu açtı acaba?
"Erdoğan Bayraktar'ın vicdanı daha fazla susmayı kabul etmedi. Sadece onun değil, toplumun vicdanı da kabul etmedi. Bunu hissediyor ve kendiyle hesaplaşıyor, vicdanı isyan ediyor. Bu kişide hak duygusu vardı ki ilk gün de olayı kabul etti. Son zamanlarda Süleyman Soylu'nun 17-25'e atıfta bulunarak konuşması, "Benden önceki bakanların evinden para sayma makinaları çıktı" demesi onu daha çok rahatsız etti, rüşvetle suçlananlar arasında olmayı kabul edemedi. Görevi kötüye kullandığını kabul etti ama hırsızlıkla suçlanmaya dayanamadı."
‘HEM TALİMATI VERENİN HEM DE BAYRAKTAR İLE BİRLİKTE DİĞER İSİMLERİN YARGILANMASI GEREKİR’
"Aslında hem onun, hem talimatları verenin, hem diğer isimlerin yargılanması gerekir. Artık mızrak çuvala sığmıyor, insanların sabrı tükendi, baskılara dayanma gücü azaldı… Halk da olayları daha iyi anlamaya başladı, karanlıkta kalan olayların açıklığa kavuşması lazım. Toplum ve muhalefet o günlerde peşinden gitmedi, şimdi gidilmeli, tedbirler alınmalı."
‘TÜM KURUMLAR 17-25 ARALIK’IN ÜSTÜNE GİTMELİ’
– Ne gibi tedbirler alınmalı mesela?
"Soruşturma önergesi, araştırma önergesi teklifi, kanun teklifi yapılabilir. Bahçeli'nin de önerisiydi, "17-25 Aralık haftasını Yolsuzlukla Mücadele Haftası ilan ediyorum" demişti. 17-25 Aralık, Yolsuzlukla Mücadele Haftası'dır, bunun kanunlaşması için tekrar teklif verilsin. Araştırma, soruşturma komisyonları kurulması için önerge verilsin, ilgili bakanlıkların ve Sayıştay'ın, Devlet Denetleme Kurulu'nun olayı denetlemesi istensin. Bütün kurumlar üstüne gitmeli, gitmeyenler işlem yapılacağını, gelecekte sorumlu tutulacağını bilmeli."
‘BİZDE DE İTALYA’DAKİ BİR TEMİZ ELLER OPERASYONU BAŞLASIN’
"Bizde de İtalya'daki gibi bir "Temiz Eller" operasyonu başlasın, hukuk olsun istendi hep ama başlayamadı. Geç de olsa zaman yolsuzlukla mücadele zamanıdır. Partilerin şu anda Bayraktar'ın söylediklerini değerlendirip o süreci yönetmeleri, bir strateji geliştirmeleri lazım. Toplumsal barış istiyorsak adaleti hakim kılmalıyız. Güvenilmeyen yönetimin karşısına güvenilir bir yönetim olarak çıkmaktır çözüm."
‘KILIÇDAROĞLU’NUN YOLSUZLUĞU ARAŞTIRMADA ÖNEMLİ KATKILARI OLDU’
–Muhalefet partilerinin "araştırma komisyonu kurulsun" önergeleri Meclis çoğunluğuna sahip olan Cumhur İttifakı (koalisyonu) tarafından reddediliyor. Bayraktar'ın açıklamasından sonra ne olabilir?
"Muhalefet partileri kanun teklifi versinler, hepsi reddedilse de kayıtlara geçsin ve halk görsün. Söz uçar gider, yazılı kayıtlar kaybolmaz. Yargının görevini yapmadığını gösterecekler. Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yapabilirler. Hakim ve Savcılar Kurulu'na yapılabilir. AK Parti, kuruluşunda verdiği sözleri tutmadı, iktidar olduktan sonra yapılan ilk işlemlerden biri "Yolsuzluk Araştırma Komisyonu" kurulmasıydı. Bu komisyonun Başkanı Azmi Ateş'ti, üyelerinden biri de Kemal Kılıçdaroğlu idi ve ikisinin de önemli katkıları oldu. Ama sonra o komisyon maalesef fazla etkili olamadı."
‘YENİ İTİRAFLAR VAR, SORUMLULAR YÜCE DİVAN'A GÖNDERİLMELİ’
"AK Parti "yasaklar, yoksulluk ve yolsuzluk" ile mücadele sözü vermişti. Verdiğimiz söz emanettir ama o ilkeler uygulamadan kalktı. 3Y düştü, yerine yandaşlık ve yalakalık geldi, ehliyet ve liyakat bir yana itildi. Komisyonu çalıştırmamalarına rağmen daha sonra kendileri dışındaki partilerin başbakan ve bakanlarını yargılamak için tekrar soruşturma komisyonu kurup Yüce Divan'da yargılanmalarını sağladılar. Meclis aksi yönde karar vermişti, Meclis'in itibarıyla oynadılar. Şimdi ise yeni itiraflar var, sorumlular Yüce Divan'a sevk edilecekse şimdi edilmeli."
Eski Başbakan Yardımcısı ve AKP'nin kurucu Genel Sekreteri Ertuğrul Yalçınbayır
‘ADALETTEN SAPANLAR ÜLKEYİ FELAKETE SÜRÜKLERLER’
"Topluma da bunu göstermeleri gerekir. "Rüşvete karışmadım ama görevimi kötüye kullandım, bütün tapeler doğrudur" diyor. Meclisin devamlılığı ilkesine göre böyle bir Meclis olabilir mi? Erdoğan Bayraktar anılarını yazsa kendi vicdanında nelerle yüzleşeceğini görür. Birlikte çalıştığı siyasetçilerden belediye başkanlarına kadar kimlerin neler yaptığı ortaya çıkar. Erdoğan Bayraktar yatağında rahat uyuyamamıştır. Adaletten sapanlar ülkeyi felakete sürüklerler. Bugün ‘Temiz Eller'e başlama zamanıdır."
‘PARTİNİN OY DURUMU KAMUOYUNA YANSIYANIN DA AŞAĞISINDA’
"Ne söylediler, programa ve tüzüğe ne yazdılar, sonunda ne yaptılar. Dün neydiler, bugün ne oldular. Hiçbir konuda verilen sözler tutulmadı, bugün partinin oy durumu kamuoyu yoklamalarında düştü ama aslında onların da aşağısında."
‘’BAŞI SACDEYE DEĞENLERDEN KÖTÜLÜK GELMEZ’ DENDİ AMA ALDATMANIN EN KOLAY YOLU DİNDİR’
17-25 Aralık soruşturması ‘FETÖ’ darbesiyse, neden araştırılmadı? Daha önce 2008-2013 arasında süren Ergenekon ve Balyoz davaları için "FETÖ kumpası" denmişti, sonra 17-25 Aralık 2013 olaylarına da "FETÖ darbe girişimi" ya da kumpası dendi. Fethullah Gülen, AK Parti ile baştan beri temasta mıydı, bu kumpaslar nasıl yapılabildi?
"AK Parti'nin kuruluşunda izlerini görmedim ama ilerleyen zaman içinde FETÖ denilen ekip ortaya çıktı, onlara izin verildi. "Başı secdeye değenlerden kötülük gelmez" dendi. Oysa aldatmanın en kolay yolu ‘din ile aldatmak'tır. Bu ekip eğitim kurumlarında, eğitim davranışını değiştirdi. Daha önce mühendisliğe, mimarlığa, doktorluğa yönelenleri hukuk, siyaset bilimi, idarecilik gibi mesleklere yönelttiler. Bu, kitleleri yönetmek içindir. Böylece kendi elemanlarını yargıda, eğitimde, Milli Savunma'da, Emniyet'te temel taşı olarak kullandılar. 17-25 Aralık bir yolsuzluk operasyonudur. FETÖ veya değil, bunlar oldu mu, olmadı mı? Ret ve inkar edilebilir mi?"
‘HALKI YANILTIYORLAR’
"FETÖ'yü işe karıştırarak "Demokrasiye darbe yapanların işi" deniyor. Aynı darbe Ergenekon-Balyoz'da da var, 15 Temmuz'da da var. Bütün bunlarla ilgili yasama meclisinde güvenli bir araştırma yapılabildi mi? İnsanların mağdur olduğu, hayatını kaybedenlerin olduğu bu ciddi olaylar kumpas veya değil, neden araştırılmadı? Somut delillerin bulunduğu olayda "hakkında rüşvet, kaçakçılık, ihaleye fesat karıştırma gibi ciddi suç iddiası olan bakanlar" neden Yüce Divan'a gönderilmedi? Meclis çoğunluğu ile "Yüce Divan'a göndermeme" kararı verildiğinde milletvekilleri birbirini kutlamıştı, yanlış olduğunu bildikleri halde doğruymuş gibi göstererek halkı yanıltıyorlar."
‘O 99 KİŞİNİN RUHU DEVAM ETSEYDİ…’
Tayyip Erdoğan'ın 1 Mart tezkeresi görüşülmeden önce parti grubunda "Buna hayır diyenlere hakkımı helal etmiyorum. Deniz Baykal gibi, Doğu Perinçek gibi mi olacaksınız" dediğini söyleyen Yalçınbayır, "AK Parti'den 99 kişi hayır dedi. Bu 99 kişinin ruhu devam etseydi Suriye ve Mısır'la takışmaz, Afganistan'da yanılmazdık" ifadesini kullandı.
‘TAPELER KAYBOLMAZ, HEPSİ KAYITLI’
–AK Parti kurucularından ve eski milletvekili Kemal Albayrak, Erdoğan Bayraktar'ın "17-25 Aralık soruşturma dosyasında benimle ilgili bütün bilgiler doğruydu" açıklaması için "İtiraflar başladı, bu partide görev alanların yüzde 80-90'ı itirafçı olacak" dedi. Neye dayanarak söylüyor?
"Suç işlediği halde ceza almayanlar varsa bu durum sonsuza kadar sürmez. Devlette hiçbir şey gizlenemez. "Tapeler kayboldu" vs… Her şey kayıtlı, o kayıtları zaman içinde göreceğiz."
‘PARTİDEKİLERİN ÇOĞU GİDİŞATI GÖRÜYOR VE SUSMANIN NEYE MAL OLACAĞININ FARKINDA’
"Partidekilerin çoğu gidişi görüyor ve artık "imkanlarını yitirmemek için" susmanın neye mal olacağının farkındalar. AK Parti'nin kuruluşundaki katkım nedeniyle kendimi suçluyorum ama niyetimiz adalet, hak, hukuktu."
