Akşener: Sayın Erdoğan'ı uyarmak zorundayım, küçük ortağının dolduruşuna gelme

Akşener: Sayın Erdoğan'ı uyarmak zorundayım, küçük ortağının dolduruşuna gelme
'Sakın ola, çok ciddi bir öfke kontrol problemi olan, küçük ortağının dolduruşuna gelip, bildiriyi yazanlara, abuk sabuk cezalar verdirmeye kalkma.'

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda açıklamalarda bulunuyor.

Emekli amirallerin endişelerinin haklı olduğunu dile getiren Akşener, bunun gece yarısı yapılmasını eleştirdi. İktidarın bundan "darbe devşirmeye" çalıştığını söyledi. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin dolduruşuna gelmemesi konusunda uyardı. 

Meral Akşener açıklamasında şunları dile getirdi:

Siyaset olanı biteni okuyabilme, gerçeği gösterebilme sanatıdır. Yaşananları doğru analiz etmek yetmez, akıntıya karşı kürek çekmeyi de gerektirir. O yüzden siyaset dürüstlük, kararlılık ister. Biz kutlu millet davasının neferleriyiz. En büyük gücümüz de milletimize asla yalan söylememek, hakikatten ayrılmamaktır. Şahsi menfaat hesaplarıyla değil, millet yolunda siyaset yapanlar hakkı söyler, hakikati söyler.

Bugün vesayete kafa tuttuğunu söyleyenler, dün 28 Şubat'ta masa altına saklanırken biz dimdik duruyorduk. Son olayda da hakkın ve hakikatin yanında durduk

Gece vakti ortalığı karıştırma modası başladı. 104 emekli amiral bir bildiri paylaştılar. İktidar darbe edebiyatıyla milletin derdini konuşmaktan kurtuldu. Küçük ortağa malzeme çıktı. Meclis'e tekrar getirdikleri kanunu konuşan var mı? Yine esnafın, çiftçinin, işsizlerin dramı konuşulmadı. aşı bekleyen insanlarımız, tavan yapan vaka sayısı konuşulmadı.

Türkiye'ye dair endişeleri olanların, usulünce dile getirmeleri çok gereklidir. Ülkesine yıllarca hizmet etmiş olanların çok daha sorumlu davranmaları gerekir. Her itiraz edeni hainlikle, teröristlikle suçlayıp, buradan siyaset devşirmeye çalışanlar oluyor. Anayasa Mahkemesi'ni kapatmaya yeltenecek kadar şımarık, iktidarını korumak için milletini birbirine düşürecek kadar zalim bir zihniyet. Herkesin bilinç ve sorumlulukla hareket etmesi gerekir.

İktidar kendi ikbaline düşüp millete sırtını dönmüşken, millet çözüm talep ediyorken, Cumhur İttifakı'nın oyları her ay düşerken, kimsenin iktidarın değirmenine su taşımasına müsaade edemeyiz, etmeyeceğiz. Bu işler böyle yapılmaz. Bunu gizemli gece yarısı bildirileriyle yapamazlar. Yapanlar da önce karşılarında bizi bulurlar. Vesayete her zaman karşı durduk, durmaya devam edeceğiz. Vesayetin üniformalısına da cübbelisine de lacivert takımlısına da her zaman karşı durduk, durmaya da devam edeceğiz.

Yine esnafın derdi, çiftçinin çilesi, tavan yapan vaka sayılar konuşulmadı. Yine milletimiz kaybetti.

Son 60 yılda 9 darbe, muhtıra, e-muhtıra postmodern darbe görmüş bir millet olarak elbetteki hassasiyetlerimiz var.

Milletimiz geçim derdinde savaşırken 4 gündür darbe mi değil mi diye konuşuyorlar. Kim ne konuşursa konuşsun Hakkarili babaları konuşacağız. 

Bu ülkeye komünizm gelecekse biz getiririz diyen valilerin bakış açısı bu iktidarda var. Bizim pusulamız bellidir daima milletimizi gösterir. 

Bu bildiriye karşı çıkmamıza en çok küçük ortak bozulmuş. Yakında Deniz Kuvvetleri'nin kapatılmasını da ister. Allah Sayın Erdoğan'a sabır versin. Bu vesileyle Sayın Erdoğan'a uyarıda bulunuyorum: Küçük ortağına aldanıp bildiriyi yazanlara abuk sabuk cezalar verdirmeye çalışma. 

'KÜÇÜK ORTAK KÖPÜRDÜKÇE, KÖPÜRMÜŞ'

Milletimiz sesi yükseldikçe, iktidar daha çok korkuyor. Biz o kirli yüzlerine ayna tuttukça, muhteremler de milletin, memleketin gerçeğiyle yüzleşiyor. Bize kızanlar olabilir, söylenenler olabilir, hatta hakaret edenler olabilir. Duruşumuzu anlayamayanlar, ya da anlamak işine gelmeyenler de olabilir. Hatta ortağını kıskanıp, bize saldıranlar bile olabilir… Varsın olsun. Biz biliyoruz ki; Millet iradesine sahip çıkmak, öyle lafla, hamasi nutuklarla olmaz. Mesela, Millet’in Meclisi’ni yok sayarak, millet iradesine sahip çıkılmaz. Mesela, milletin ortak değerleriyle, kavga ederek de sahip çıkılmaz. Mesela, sandık gelince, "hizmetkar" edebiyatı yapıp, seçimden sonra, "maraba" muamelesi yaparak, hiç sahip çıkılmaz. Siyasetinin merkezine, milleti koyarak, millete inanarak sahip çıkılır. Her şartta, amasız fakatsız, milletin yanında durarak sahip çıkılır. Millet iradesine el uzatanların karşısında, dimdik durarak sahip çıkılır. Bizim pusulamız bellidir, ve daima şaşmadan milletimizi gösterir. Milletimiz, kimin nerede durduğunu, kimin doğru durduğunu, kimin millet iradesine sahip çıktığını gayet iyi biliyor. Kimsenin endişesi olmasın. Allah bizi milletimize karşı utandırmasın. Dava arkadaşlarım; Nedense, bu bildiriyle ilgili duruşumuza, Ak Parti değil, küçük ortağı daha çok bozulmuş. Sayın Erdoğan teşekkür etti diye olsa gerek, küçük ortak, dünkü grup konuşmasında köpürdükçe köpürmüş… Anayasa Mahkemesi’nden sonra, hızını alamayıp, yakında Deniz Kuvvetleri’nin de kapatılmasını isterse şaşırmayın. Allah Sayın Erdoğan’a sabır versin.

'SAYIN ERDOĞAN'I UYARMAK ZORUNDAYIM'

Dün şerefsiz dediğine, bugün "mübarek" deyip, Dün mektup yazıp, "iktidarı uyarın." diye yalvardıklarına da, bugün "şerefsiz" diyebilen; Tutarsız duruş ve söylemleriyle, ülkeyi germekten başka bir fonksiyonu bulunmayan birinin üstünde, gereğinden fazla durmak istemiyorum. Ama bu vesileyle, huzurunuzda Sayın Erdoğan’ı uyarmak zorundayım. Sakın ola, çok ciddi bir öfke kontrol problemi olan, küçük ortağının dolduruşuna gelip, bildiriyi yazanlara, abuk sabuk cezalar verdirmeye kalkma. Sorumsuzluktan darbecilik devşirmeye çalışıp da, ülkeye daha fazla zarar verme. Sağduyuyla yürüttüğün süreci, böyle şaibeli bir yola sokup da, memleketi daha fazla huzursuz etme. Dava arkadaşlarım; Dün, küçük ortağın haftalık öfke nöbetinin hemen sonrasında, çok enteresan bir şey oldu. Çin Büyükelçiliği, Twitter’dan, beni ve Sayın Mansur Yavaş’ı tehdit etti. Çin Merkez Komitesi Türkiye Komiseri, fahri Çinli, Cinping Perinçek’in gayretleri yetmemiş olacak, bizzat Çin Devleti’nin kendisi, devreye girmiş.

'PERİNÇEK'LE İŞ TUTANLARIN HEPSİ AYNI DURUMDA'

Neden? Çünkü bir süredir, iktidar ve küçük ortağını, Perinçek ve Çin’in esaretinden kurtararak, Uygur kardeşlerimiz için adım atmalarını sağlamaya çalışıyoruz. Çünkü, Türkistan’da yaşanan insanlık dramına susmadık, susmayacağız. Sosyal medyadan bir paylaşım yapmışlar. Demişler ki; "Çin tarafı, herhangi bir kişi veya gücün, o güç biz oluyoruz, Çin’in egemenliğine ve toprak bütünlüğüne, herhangi bir şekilde meydan okumasına, kararlılıkla karşı çıkmakta ve bunu şiddetle kınamaktadır. Çin tarafı, haklı karşılık verme hakkını saklı tutmaktadır." Bak sen hele… Perinçek’in patronu da, aynı küçük ortak gibi, çok kızmış. Perinçek’le iş tutanların hepsi, aynı durumda demek ki… Öncelikle belirtmek isterim ki; Bizim, herhangi bir ülkenin egemenliğiyle ilgili bir sorunumuz yok. Ama bizim, Çin’in, egemenlik adı altında, Uygur kardeşlerimize yaptığı zulümle ilgili, çok büyük bir sorunumuz var. Biz, "insan hakları diyoruz, adalet." diyoruz. Biz, "Doğu Türkistan’daki Müslüman Türk’ün, namusuna uzanan, mabedine değen o eli çekin." diyoruz. Biz, "Uygur Soykırımını Durdurun!" diyoruz. Bu kadar basit. Biz, bu meseleyi, sadece soydaşlarımız olduğu için değil, aynı zamanda, bir insanlık sorunu olduğu için önemsiyoruz. O nedenle bu kürsü, Doğu Türkistanlı bir evladımızın, tüm dünyaya gerçeği haykırabildiği tek kürsüdür. Bu kürsü, hakkın, hakikatin gür bir sesle dillendirildiği kürsüdür. Bu kürsü, Milletin Kürsüsü’dür! Bizi saraydaki muhataplarınızla karıştırmayın. Bu tehditler bize sökmez. Biz bu mücadeleyi, bugün Türkiye’de bu kürsüden veririz, Yarın, gün gelip de iktidar olduğumuzda, uluslararası toplumu karşınıza diker, öyle veririz. Ama bu mücadeleden asla vazgeçmeyiz. Ve o pis elinizi, Uygur’un sinesinden çekene kadar da, mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.

Öne Çıkanlar