Boğaziçi Rektörü’ne açık mektup
Can DÜNDAR
ARTI GERÇEK- Sayın kayyım, bu satırları, üniversite rektörü yapılmış birine yazmak zor ama ne yazık ki mecburuz.
"Merhaba Boğaziçi" başlıklı yazınızı okudum. Bir sayfa içinde, bir rektörün ilk selamlamasına yakışmayacak kadar çok Türkçe hatası var: Mesela, "büyük" yerine "bütük" yazmışsınız.
"Ya da" yazarken "dahi" anlamındaki "da"yı ayrı yazıyoruz; siz birleştirmişsiniz. Buna karşın, birleşik yazılan "birkaç" sözcüğünü ayırmışsınız. Cümle içinde "ülkemizin" ya da "üniversitelerde" derken, "ü"leri küçük harfle yazıyoruz.
Aynı şekilde "öğrencilerimiz" derken "ö" küçük, "hocalarımız" derken "h" küçük...
"Hocalarımı" derken "ı"yı apostrofla ayırmışsınız; ayrılmıyor. Buna karşın "Orta Kantinde" derken, -"Orta Kantin" özel isim olduğundan -"de" ekini sizin gibi birleştirmiyor, apostrofla ayırıyoruz.
Keşke yazarken bilen birine gösterseydiniz ya da bir Türkçe kullanma kılavuzuna baksaydınız. Gerçi, metnin neredeyse yarısı yabancı dilde sözcüklerden oluşuyor ya…
Biliyoruz: Siyaseti denediniz, olmadı, Saray da sizi oraya yolladı.
Daha ilk günden çıkan o ampullü propaganda afişleri, sonra makalelerinizde bulunan intihal belgeleri ve nihayet Türkçenizin sefaletini ortaya koyan bu metin, ülkenin en iyi üniversitelerinden birinin başına nasıl bir felaket geldiğini göstermeye yetti.
Sayın Kayyım,
10 yıl önce dünyanın en iyi 200. üniversitesi olan Boğaziçi’nin, ilk 500’ün dışına düşmesinin nedeni, bahsettiğiniz gibi "gerileyen uluslararası yayın performansı" değil, bunun da nedeni olan, ihraçlar, akademisyen kıyımı, kayyum rektör uygulaması ve genelinde AKP iktidarının bilimi değil, inancı önceleyen yönetim modelidir.
Siz de bu modelin ve partizanlaştırılmış eğitimin yeni bir örneğisiniz. Neden bu halde olduğumuzu, mektubunuzda teşekkür ettiğiniz hocanız Ayşe Buğra’ya sorarsanız o daha iyi izah edebilir. Hem de eşi Osman Kavala’dan haber alırsınız.
İstenmediğiniz bir yerde, "parti müfettişi" olarak koltuğa oturuyorsunuz. İşiniz zor. Kolay gelsin. Hem size, hem ülkemize…