Muhabirimiz Rıfat Doğan'dan Çorlu bilirkişisi Yarman'a: Gazetecilik yapmaya devam edeceğiz

Muhabirimiz Rıfat Doğan'dan Çorlu bilirkişisi Yarman'a: Gazetecilik yapmaya devam edeceğiz
Artı Gerçek muhabirimiz Rıfat Doğan, Çorlu tren kazasıyla ilgili yaptığı haberler için kendisine 'Sözde gazeteci' hakareti yapan bilirkişi Prof. Dr. Sıddık Yaman'a yanıt verdi.

ARTI GERÇEK - Çorlu'da 25 kişinin hayatını kaybettiği tren kazasında bilirkişilik yapan Prof. Dr. Sıddık Yarman, hazırlanan rapora karşı güvensizlik yaratılmak istendiğini savunarak davayı takip eden ve gelişmeleri gündemleştiren muhabirimiz Rıfat Doğan'a "Sözde gazeteci" ifadesini kullandı. Raporu hazırladığı için yüksek miktarlarda para almadığını iddia eden Yarman, "Çorlu Tren kazası bilirkişisi olarak görev yaptığım süreçte, Ulaştırma Bakanlığı ve bağlı birimleriyle hiçbir maddi veya manevi çıkar ilişkim olmamıştır." dedi. Rıfat Doğan ise söz konusu Yarman'ın iddiaları hakkında kamu yararına gazetecilik yaptığını söyleyerek "Bugüne kadar Çorlu tren katliamıyla ilgili yaptığım haberlerde üniversiteler başta olmak üzere devletin diğer kurumlarının böylesine büyük bir kazayla ilgili delillerin üstünü örtmeye dönük tutumlarını deşifre etmek oldu." dedi.

Tekirdağ Çorlu'da 25 kişinin yaşamını yitirdiği ve 340 kişinin de yaralandığı tren kazasının ardından kamuoyunda tepkilere neden olan bilirkişi raporunda imzası olan Prof. Dr. Sıddık Yarman kendisinin haksız eleştirilere maruz kaldığını ileri sürerek bir açıklama yaptı.

Raporu hazırlayan Prof. Dr. Yarman, medya kuruluşlarını hedef göstererek "Ülkemizde, sorumsuz medya araçlarında dönen birçok uydurma-haberle yargısız infazlar artık sıradanlaştı. Nerdeyse toplumsal kültür haline geldi" ifadesiyle suçladı. Yarman, tren kazasının ardından gelişmeleri ve dava sürecini haberleştiren Artı Gerçek muhabirimiz Rıfat Doğan'a ise 6 Ocak 2020 tarihinde sitemizde yayımlanan "TCDD’ye danışmanlık yapıp 1 milyon TL alan Çorlu davası bilirkişileri 'tarafsız' ve 'bağımsızmış'" başlıklı haberine tepki göstererek "Sözde gazeteci" dedi.

Kendisi hakkında yapılan haberler için "Geldiğimiz noktada, dostlarımla paylaşmak üzere, asılsız son haberlere de, açıklama getirme ihtiyacı duydum" diyen Yarman, sözlerini "Hayatını bilim ve teknolojiye adamış, devlet tarafından verilen ve önemsediğim görevleri, kusursuz yapmaya çalışan bir Türk bilim adamıyım… Hem de Milli Eğitim Bakanlığı’mızın yurtdışı bursuyla, yetiştirdiği bir bilim adamı"diyerek sürdürdü.

NE OLMUŞTU?

Çorlu tren kazasında kamuoyunun raporu hazırlayan uzmanlardan Mustafa Karaşahin ve Bekir Sıddık Binboğa Yarman’ın TCDD ile ticari ilişkileri olduğu, son olarak CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker’in soru önergesine verilen yanıtta, iki uzmanın Ulaştırma Bakanlığı’ndan 14 ayrı danışmanlık işi için 1 milyon 40 bin TL ödeme aldıkları ortaya çıkmıştı. 

Yarman'ın hakkındaki iddialar için şöyle açıklama yaptı:

Ülkemizde, sorumsuz medya araçlarında dönen birçok uydurma-haberle yargısız infazlar artık sıradanlaştı. Nerdeyse toplumsal kültür haline geldi…

Sokakta oyun oynayan çocuklar bile, medya üzerinden "algı operasyonları" yapıldığının farkındalar.

Bir ülkeyi içerden ve dışarıdan çökertmenin en sağlam yönteminin o ülkedeki "eğitimi çökertmek", "bilim insanlarını canından bezdirmek" olduğu, iyi bilinir.

Ne hikmetse, bizim gibi hayatını milletine, devletine adamış, devletine hizmeti, yüksek öğretim, bilim ve teknoloji üzerinden sunan bilim adamlarının başına, her vesile ile, inanılması güç dertler açılır.

Birçoğumuz, maalesef, hayatından bezer…

Konuyla ilgili sayısız örnekler verilebilir.

Ben de, hayatını bilim ve teknolojiye adamış, devlet tarafından verilen ve önemsediğim görevleri, kusursuz yapmaya çalışan bir Türk Bilim adamıyım… Hem de Milli Eğitim Bakanlığı’mızın Yurtdışı Bursu’yla, yetiştirdiği bir bilim adamı…

Özellikle, ileri teknolojiler konusunda Devletimiz’e değişik düzeylerde hizmetler verdim.

Son zamanlarda da, "Elim olan Çorlu Tren Kazası"nda görev alan bilirkişlerden biriydim.

İçimiz yanarak, bu görevi de titizlikle tamamlama gayreti içinde olduk…

Ne hikmetse, Çorlu tren kazasın için hazırladığımız rapor kamuoyuna açıkken, bu raporda, T.C. Devlet Demir Yolları’na dönük birçok yetersizliği, bilimsel açıklamalarıyla, teker-teker vurgulamamıza rağmen, mesnetsiz iftiralara ve acımasız medya saldırılarına muhatap olduk.

Çok ilginçtir, kimse raporumuzdaki bilimsel açıklamalara eleştiri getirmeden, asılsız iddialarla, algı operasyonlarına girişti. Yargısız infazlar yaptı.

Yetmedi, T.C. İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu Başkanlığı’na şikayet edildik. Savunmalarımız istendi. Bilimsel gerekçeleri esas alarak, savunmalar hazırladık. Teker-teker, asılsız iddiaları, yanıtladık.

Yüksek hakimlerden oluşan bu kurul, asılsız iftiralarla malul, tüm haksız şikayet başvurularını, savunmalarımızda yer alan hususları da vurgulayarak, gerekçeli bir kararla reddetti.

Gerekçeli kararda tüm detaylar yer alıyor. Gereçlere hiç atıf yapılmadan, "çamur at izi kalsın" mantığı ile, internette dolaşan medyatik ortamlarda çıkan sözde-haberlerle yargısız infazlar devam ediyor.

Bitmedi!

6 Ocak 2020 tarihinde, Rıfat Doğan isimli bir sözde haberci tarafından, kamuoyunu fevkalade yanıltan bir başlık atılmış: "Bilirkişilik Bölge Başkanlığı, bakanlıktan 1 milyon lira alan Çorlu tren katliamı bilirkişileri Mustafa Karaşahin ve Sıddık Yarman’ın 'tarafsız' ve 'bağımsız' olduğuna kanaat getirdi." Haberin başlığı ve içeriği, CHP Milletvekili Sn. Ali Şeker'in, TBMM Başkanlığı’na yönelttiği soru önergesine, Ulaştırma Bakanlığı’nın verdiği cevaptan esinlenerek atılmış.

Hayretler içinde kaldık…

Geldiğimiz noktada, dostlarımla paylaşmak üzere, asılsız son haberlere de, açıklama getirme ihtiyacı duydum.

1. Meslek odaları, Devlet birimleri, konusunda uzmanlığı ile tanınan üniversite öğretim üyelerinin, bilimsel ve teknik bilirkişiliğini ve danışmanlığını, her zaman talep eder.

2. Bu durum, son 45 yıldır, bizler için de geçerli olmuştur. Takdir, bizleri göreve davet edenlerindir…

3. Yukardaki açıklama kapsamında, sekiz farklı Başbakan’a Başmüşavirlik hizmeti verdim. Ulaştırma Bakanlığı’na, birçok Askeri Komutanlığa, TUBITAK Marmara Araştırma Enstitüsü’ne, bilimsel ve teknolojik danışmanlık yaptım. Meslek Odaları’nın düzenlediği toplantılarda uzman olarak görev aldım. Bu kapsamda, "Kurum-Bilim adamı ilişkisinin" betimlemesi "Ticari-İlişki" değildir. Yasalarla belirlenmiş usul ve esaslara bağlı kalarak sunulan "Bilimsel ve Teknik Danışmalık Hizmetleri"dir. Bizim gibi hayatını devlet üniversitelerinde geçiren hocalar, hizmetlerini, üniversite döner sermayesi üzerinden veya yasalarla belirlenmiş koşullarla sunar; yasal yol budur. Nitekim, bizim için de durum böyledir. Başbakanlığa, Bakanlıklar'a, Tübitak’a sunduğumuz hizmetler 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu’nun 38. ve 39. Maddeleri kapsamında olmuştur. 2006-2013 yılları arasında da TCDD-Hızlı Tren sinyalizasyonu kapsamında sunduğumuz hizmetler İstanbul Üniversitesi’nin Döner sermayesi usul ve esasları çerçevesinde gerçekleştirilmiştir.

4. Bilim adamı, sunduğu hizmetlerde taraflı olamaz. Bilim adamının tarafı, bilimsel gerçeklerdir. Bu yüzden, bir devlet üniversitesinde görevli bilim adamı, devletin mahkemelerini de, herhangi bir bakanlığına da, tarafsız hizmet sunar. Devlette görevli olmak, Adalet Bakanlığı ile bir çıkar-çelişkisi yaratmaz. Nitekim, maaşlarını Adalet Bakanlığı bütçesinden alan hakimler, bir çok davada devleti kusurlu bularak, davacılara, milyonlarca lira tazminat ödenmesi yönünde, gerekçeli karar alırlar…

5. Bizlere dönük atılan sözde-haber başlığı" özelindeki durum da, böyledir. Üniversitenin döner sermayesi üzerinden, Ulaştırma Bakanlığı’na, her yıl yenilenmek üzere, 7 yıl süre ile, Hızlı Tren hatlarının bihakkin imal edilebilmesi ve işletmeye alınabilmesi için, bilimsel ve teknik danışmanlık hizmetleri sunduk. Hizmet akitleri, şahsımızla değil, bağlı bulunduğumuz üniversitenin rektörlüğü ve bilimsel ve teknik hizmeti alan TCDD Genel Müdürlüğü arasında imzalanmıştır. Üniversiteye yatan döner sermaye ödemesinin yaklaşık 1/3’ü çalışan hocaya ödenir. Bu meblağ ise ayda 2-3 bin TL tutarındadır. İşte, sözde-haberin gerçeği budur.

6. Devlete, bilimsel ve teknik danışmalık hizmeti sunduğumuz evrede, hiçbir özel kurum ile ilişkimiz olmamıştır. Çıkar çatışmamız da olmamıştır.

7. Çorlu Tren kazası bilirkişisi olarak görev yaptığım süreçte, Ulaştırma Bakanlığı ve bağlı birimleriyle hiçbir maddi veya manevi çıkar ilişkim olmamıştır. Sadece, devletten maaş alan bir üniversite hocasıydım. Eğer, bu çıkar-çatışmasıysa… Ne demeli? Durumu sağduyunuza saygı ile sunarım.

MUHABİRİMİZ RIFAT DOĞAN'DAN AÇIKLAMA

Yarman'ın "Sözde gazeteci" suçlamasına karşın muhabirimiz Rıfat Doğan bir açıklama yaptı. Yarman'ın bilirkişi olarak tarafız olmadığını söyleyen Doğan, kendisinin bugüne kadar tren kazasıyla ilgili yaptığı haberlerde gerçekleri deşifre ettiğini belirtti. Doğan,  "Başından beri Çorlu katliamını ve onunla ilgili bir toplumsal davayı takip eden biri olarak şunu kesinlikle bilinmesini isterim: Biz kamu çıkarını gözeten hak gazeteciliği yapıyoruz, her koşulda yapmaya devam edeceğiz." dedi.

Doğan'ın açıklaması şöyle:

Kamuoyu tarafından Çorlu tren katliamı olarak bilinen ve 25 kişinin hayatını kaybettiği kazada bilirkişilik yapan Sıddık Yarman’ın bana dönük ifadeleri kabul edilemez buluyorum. Bahsettiği haberimin sonuna kadar arkasındayım. Yarman’ın bilirkişiliği ne yazık ki obejektif değil, taraflıdır çünkü kendisi hem TCDD’ye danışmanlık yapıp bunun karşılığında ücret almış hem de TCDD’nin isminin karıştığı Çorlu tren katliamında bilirkişilik yapmıştır. Bilirkişilik kurumu tarafsız ve bağımsız olmak zorundadır ancak Yarman’ın bu haliyle bu özellikleri taşımadığı yukarıda belirttiğim nedenlerle çok açıktır.  

Kendisinin ücret karşılığı danışmanlık yaptığı CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker’in soru önergesine yanıt veren Ulaştırma Bakanlığı’nın yanıtında çok net bir şekilde yazmaktadır. Haberim bu bakanlık yanıtına dayanmakta, bunun dışında haberimde öznel bir ifade kesinlikle bulunmamaktadır.

Bugüne kadar Çorlu tren katliamıyla ilgili yaptığım haberlerde üniversiteler başta olmak üzere devletin diğer kurumlarının böylesine büyük bir kazayla ilgili delillerin üstünü örtmeye dönük tutumlarını deşifre etmek oldu. Başından beri Çorlu katliamını ve onunla ilgili bir toplumsal davayı takip eden biri olarak şunu kesinlikle bilinmesini isterim: Biz kamu çıkarını gözeten hak gazeteciliği yapıyoruz, her koşulda yapmaya devam edeceğiz.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar