Covid-19 ve aşı - maske karşıtlığı

Covid-19 ve aşı - maske karşıtlığı
Maske karşıtlığının ülkemizde son yıllarda artış gösteren aşı karşıtlığı ile paralellik içerisinde olduğu gözlenmiştir.

Hakan YAMAN*


Covid-19 pandemisi tüm insanların yaşamlarını etkilemiştir. İnfeksiyonun yayılmasını engellemek için alınan tedbirler, sokağa çıkma yasakları, maske kullanımı, sosyal ve fiziksel mesafe gibi uygulamalar gündelik yaşantımızın bir parçası halini almıştır. Pandeminin ilk aylarında insanlar bu kurallara mümkün olduğunca uygularken, yaza doğru tedbirleri gevşetmişlerdir. Ancak Covid-19’un etkin tedavisi olmadığı sürece ve bu infeksiyona karşı bir aşı üretilmediği sürece tarif edilen tedbirler dışında başka bir çare bulunmamaktadır.

Ancak insanlar bu yeni yaşam tarzına alışmakta güçlük çekmektedirler. Önemi tüm kanallardan anlatılsa da bazı insanlar zaruri olmadığı halde sokaklarda dolaşmakta, maske kullanmamakta, hijyen kurallarına uymamakta, toplu olarak kapalı mekanlarda bulunmakta sakınca görmemekteler. 

Ülkemizde pek görülmese de özellikle batılı ülkelerde maske karşıtlığı da ortaya çıkmaktadır. Kitlesel halde bireyler maske kullanımını protesto etmektedirler. Ülkemizde ise maske kullanımı konusunda hatalı uygulamalar devam etmektedir.  Nedenleri olarak ise konfor kaybının olması, sigara içme, yeme-içme ya da telefon kullanmayı engelliyor olması ileri sürülmektedir. Kimisi ise sosyal medyada öğrenmiş olduğu yanlış bilgiler nedeniyle maske kullanımından imtina etmektedir. Örn. maske kullanımının hasta yaptığına ya da kendilerini zehirlediklerine inanmaktadırlar. Çocuklarda ise oksijen yetersizliğine bağlı okul veriminde düşme olabileceğini düşünmektedirler.

Maske karşıtlığının ülkemizde son yıllarda artış gösteren aşı karşıtlığı ile paralellik içerisinde olduğu gözlenmiştir. İki grubun da varsayımları komplo teorilerine dayanmaktadır. Pandemilerin bilinçli olarak ortaya çıkarıldıkları ve geliştirilen aşı ile bireylere mikroçiplerin enjekte edileceğine inananlar bulunmaktadır. Bu gruplar azınlıkta olsalar da sosyal medya ve diğer iletişim mecraları aracılığıyla birçok insanda şüphe yaratmaktadırlar. 

Bunu yaparken insanlığa çok önemli yararları olan aşılar ve hastalıklardan koruyan hijyenik tedbirlerin kendileri, sevdikleri ve çevreleri için hayati derecede yararları olduğunu unutmaktadırlar. Kendilerinin ve yakınlarının hastalanmayacaklarına inanırlar ve dolayısıyla maske kullanımının yararından şüphe etmektedirler. Aşı karşıtlığını bir özgürlük olarak görmektedirler, ancak bu kararları ile kendileri ve çocukları kadar, çevrelerindeki insanları da riske attıklarını göz ardı etmektedirler. Aynısı maske kullanımı karşıtlığı için de geçerlidir.

Aşı ve maske karşıtları sosyal medyada oldukça etkindirler ve kararsız bireyleri kendi amaçlarına uygun olarak yönlendirmektedirler. Bu nedenle, bu tür sosyal medya paylaşımlarının engellenmesinin son derece önemli olduğu bildirilmektedir. Diğer yandan, bilimsel paylaşımlara yer verilerek, bireylerin doğru şekilde bilgilendirilmeleri son derece önemlidir. Bilim karşıtlığına izin verilmemelidir. Bilim insanları ise bilimsel çalışmaları ve mesleki dergilerinden biraz olsun kafalarını kaldırıp, halkın bilgi edindikleri mecralarda kendilerini göstermek durumundadırlar. Meydanı boş bırakmamalıdırlar. Tıp  ve sağlık bilimleri fakültelerinde geleceğin sağlık çalışanlarına media iletişimi ve sosyal medya konusunda eğitim verilmelidir.

Hastalara da maske kullanımı konusunda empati gösterilmelidir. Bazen gerçek sağlık sorunları nedeniyle maske kullanamamaktadırlar. Örn. alerjisi, astım, burun tıkanıklığı, panik bozukluğu ya da yaygın anksiyete bozukluğu olan hastalar maskeyi yadırgayacaklardır. Altta yatan nedenlerin ortadan kaldırılması ve doğru bilgilendirme suretiyle maske kullanacaklardır. Bireyler maske kullanımına, bilgi eksikliğinin olduğu bir ortamda, sadece zorlanırlarsa,  buna karşı direnebilirler. Rakamların, risklerin, doğru ve bilimsel bilginin aktarımı ile ikna edilmelidirler.

Aşı ile ilgili ikna konusunda ise daha az sıkıntı yaşanmaktadır. En az 40 yıldır ülkemizde süregelen aşılama programı ile tüm ebeveynlerin aşı konusunda farkındalıkları mevcuttur. Çocukları söz konusu olunca nadiren ikna edilmeleri gerekmektedir. Ancak yine de, çok sayıda olmasa da, aşı karşıtları uygun ikna yöntemleri ile kazanılmaya çalışılmalıdır. Aşıların içerikleri ve olası yan etkileri konusunda son yıllarda dezenformasyon artışı mevcuttur. Bunu önlemenin yolu, bilimsel, doğru bilginin tüm topluma ulaştırılması ve yanlış, asılsız söylemler içeren sosyal medya paylaşımlarının kontrol edilmesidir. 

Kaynaklar:

  1. Gallegos A. Dangers Behind Anti-maskers and Anti-vaxxers: How to
    Combat Both. Medscape. Erişim: https://www.medscape.com/viewarticle/937103?src=soc_fb_200911_mscpedt_news_mdscp_masks&faf=1. Erişim tarihi: 13.09.2020.
  2. Johnson, N.F., Velásquez, N., Restrepo, N.J. et al. The online competition between pro- and anti-vaccination views. Nature 582, 230–233 (2020).
  3. A.A. Malik et al., Determinants of COVID-19 vaccine acceptance in the US, EClinicalMedicine (2020), https://doi.org/
    10.1016/j.eclinm.2020.100495
  4. Kata A. A postmodern Pandora's box: anti-vaccination misinformation on the Internet. Vaccine. 2010;28(7):1709-1716. doi:10.1016/j.vaccine.2009.12.022
  5. Betsch C, Sachse K. Dr. Jekyll or Mr. Hyde? (How) the Internet influences vaccination decisions: recent evidence and tentative guidelines for online vaccine communication. Vaccine. 2012;30(25):3723-3726. doi:10.1016/j.vaccine.2012.03.078
  6. Hardt K, Schmidt-Ott R, Glismann S, Adegbola RA, Meurice FP. Sustaining Vaccine Confidence in the 21st Century. Vaccines (Basel). 2013;1(3):204-224. Published 2013 Jun 24. doi:10.3390/vaccines1030204
  7. Chen X, Zhang SX, Jahanshahi AA, Alvarez-Risco A, Dai H, Li J, Ibarra VG Belief in a COVID-19 Conspiracy Theory as a Predictor of Mental Health and Well-Being of Health Care Workers in Ecuador: Cross-Sectional Survey Study JMIR Public Health Surveill 2020;6(3):e20737

*Prof Dr.

Öne Çıkanlar