Denemeye var mısınız?: 'Türkiye’de bir arada yaşarız'

Denemeye var mısınız?: 'Türkiye’de bir arada yaşarız'
Ferhat Kentel: 'Türkiye’de Bir Arada Yaşarız' araştırması 'kutuplaşmaya değil, bir arada yaşamaya' odaklanıyor. Toplumsal çeşitliliğimiz, bir arada yaşama imkanımızın en temel dayanağı.

"Editörün Defteri"nde bu hafta Ferhat Kentel’i konuk ediyoruz. Akademiden ve ardından İstanbul’dan uzaklaşan Kentel,  İzmir’de yaşıyor ve kurucuları arasında yer aldığı Bayetav’ın Genel Koordinatörlüğünü üstleniyor. Kentel'le Türkiye'de bir arada yaşamayı ve kutuplaşmanın geldiğin noktayı konuştuk. Bunca kutuplaşmanın yanı sıra yeni birtakım toplumsal hareketlilikler olduğu da aşikar' diyen Kentel, ""Enseyi karartmayalım ama uğraşmayı da bırakmayalım" diyor.

BİR ARADA YAŞAMAYA ODAKLANMAK

Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Araştırma Vakfı. KONDA ve SAM ile ortak bir araştırmaya imza attılar: "Türkiye’de Bir Arada Yaşarız Araştırması – Kutuplaşan toplumda bir arada yaşama kapasitesi". Araştırmaya açık-kaynak olarak buradan ulaşabilirsiniz.

Bu araştırmayı temel alarak Türkiye üzerine biraz birlikte akıl yorduk. Yeni bir eğitim ve araştırma vakfı olarak kurulan Bayetav’ın oluşum sürecini konuştuk. Kilit kelimelerinden belki de en önemlisi "Karşılaşma" olan bu yapının İzmir’deki üç mekanı başkalarıyla konuşmak, karşılaşmak için tasarlanmış.

"Türkiye’de Bir Arada Yaşarız" araştırması da alışık olduğumuz gibi "kutuplaşmaya değil, bir arada yaşamaya" odaklanıyor. Toplumsal çeşitliliğimiz, bir arada yaşama imkanımızın en temel dayanağı gibi görünüyor. Kutuplaşmanın içinde de farklı dinamikler işlemeye devam ediyor. Ferhat Kentel’in dediği gibi; "Doğa gibi insanların çeşitliliği de kolay yok edilemiyor." Fakat tabii hikâye böylece bitmiyor. Madem öyle, ki öyle olduğunu biliyoruz, neden hâlâ bir arada yaşamaktan bahsetmek zorundayız?

ENSEYİ KARARTMAYALIM AMA UĞRAŞMAYI DA BIRAKMAYALIM

Türkiye tarihi boyunca bu sorunun cevaplanmasını zorlaştıran çok şey yaşandı, yaşanmakta. Umudun ve imkanların alanını çoğaltmak adına "Enseyi karartmayalım ama uğraşmayı da bırakmayalım" diyor Ferhat Hoca.

Tüm akademik kariyeri boyunca bu toplumun nasıl olup da bir arada yaşayabileceğine, bunun olanaklarına, olanaksızlaştırılmalarına dair çalışmalar yapan, binlerce sayfa yazılar yazmış olan Ferhat Kentel, tarihsel olarak bazı yaraların sürekli açılmasına dikkat çekiyor.

Travma, beslendikçe büyümeye ve nesilden nesile yayılmaya devam ediyor: "Ağır bir yük taşıyarak bir arada yaşamaya çalışıyoruz."

Böylece de toplumsal konumlarımızı korkularımız belirlemeye başlıyor. Bu bizi popülizme, o da kutuplaşmaya itiyor. Bugün buraya geldik. "Almanlar Nazi olduğunda sadece Nazi değillerdi" ve şimdi de farklı karşılaşmalar, buluşmalar döneminden geçiyoruz.

Herkes başka bir arayışın içinde. Camilerin birer erkek mekanı olduklarını feminist Müslüman kadınlar sayesinde fark ettiğimizi hatırlatıyor Ferhat Kentel ve ekliyor: "Sınıf adına konuşanların da derdi bitmeyecek."

Böylece garip bir durum oluşuyor ve bir arada yaşama talebinin ve deneyiminin kendisi yönetime bir karşı çıkışı da içinde barınıyor. Toplumun tarihsel bilgisi, normal halinin kutuplaşma olmadığını hatırlatıyor.

Bunca kutuplaşmanın yanı sıra yeni birtakım toplumsal hareketlilikler olduğu da aşikar.

"Dünyayı İzmir’den izlemeye" başlayan Ferhat Kentel Hocamızın ve Bayetav’ın yeni çalışmalarını da merakla takip edeceğiz...

Öne Çıkanlar