Elektriğe zam yurttaşı yaktı, şirketleri kurtardı
Elektrik fiyatlarına yılbaşından bu yana yapılan yüzde 45'lik devasa zam vatandaşın ocağını söndürürken, elektrik üreten şirketler için adeta hayat öpücüğü oldu. Birbiri ardına yapılan zamlarla elektrik şirketlerinin kasaları dolarken, devlet de bütçe açığını bir nebze de olsun düşürecek. AKP iktidarı seçim kaygısıyla ve enflasyonu azdırmamak için yıllardır elektrik fiyatlarına yüklü zam yapmamaya çalışıyordu.
Ancak bu yıl döviz kuru yükselince, büyük bölümü hâlâ ithal doğalgaz ve ithal kömürle üretilen elektrik fiyatlarına katmerli zam yapıldı. Yaklaşık yüzde 30'u son üç ayda olmak üzere yılbaşından bu yana elektriğe yapılan zam oranı yüzde 45'i buldu.
YÜZDE 25'İ KAMUYA
Türkiye'de elektriğin yaklaşık 4'te 1'ini kamu, yani Elektrik Üretim AŞ üretiyor. Geriye kalan 4'te 3'ü ise özel şirketlerin özelleştirme yoluyla devletten aldığı ya da yurtdışından getirdikleri krediyle kendilerinin yaptığı santrallerde üretiliyor. Dolayısıyla zamlar yüzünden vatandaşın cebinden çıkacak paraların yaklaşık yüzde 25'i kamu kurumuna, geri kalan asıl büyük kısım olan yüzde 75'lik pay ise sayıları 300'e yaklaşan özel sektöre ait elektrik şirketlerinin kasasına girecek.
Zammı savunan elektrik şirketleri, elektrik fiyatlarına yıllardır yeterli zam yapılmadığı için zarar etmeye başladıklarını, yapılan bu zamlarla ancak maliyet ve satış fiyatı yönünden başabaş noktasına geldiklerini savundular. Ancak yapılan zamlar tamamen ithal girdiyle elektrik üreten şirketlere daha düşük kazanç sağlarken, girdisi ithal olmayan şirketler için olağanüstü kâr anlamına geliyor.
YÜZDE 55’İ DIŞA BAĞIMLI
Yerli ve milli enerji söylemlerine rağmen enerjide dışa bağımlılık bir türlü azaltılamadı. 2017 yılı sonu itibarıyla elektriğin yüzde 37.7'si ithal doğalgazdan, yüzde 17.3'ü de ithal kömürden olmak üzere yüzde 55'i hâlâ ithal kaynaklarla üretiliyor. Buna karşılık barajlardan üretilen elektriğin payı yüzde 14.2'lere kadar düşmüş durumda. Enerjinin ithal kaynaklarla üretilmesi dövize ve doğalgaza gelen her zammın elektrik fiyatlarına yansımasına yol açıyor.
Zamların bir diğer nedeni, elektrik dağıtımının özelleştirilmiş olmasından kaynaklanıyor. Özelleştirme elektrikteki kayıp kaçağın azaltılacağı iddiasıyla yapılmıştı. Sözcü gazetesinde yer alan habere göre, hâlâ ortalama kayıp-kaçak oranı yüzde 15-16 gibi çok yüksek seviyelerde bulunuyor. Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde bu oran yüzde 70'lere kadar çıkıyor. Özelleştirme kayıp-kaçakları hedeflendiği düzeyde azaltmadığı gibi bir de vatandaşın sırtına şirketlere ödenen hizmet bedelleri binmiş oldu.
YENİLENEBİLİRE ALIM DESTEĞİ FATURAYI KABARTTI
Ayrıca güneş, rüzgar, jeotermal gibi yenilenebilir enerji santrallerini yapan özel şirketlere yapılan yüksek fiyattan enerji alım desteği de zamların artmasına yol açtı. Halen rüzgar ve hidroelektrik santrallerinden satın alınan elektriğe devlet 7.3 cent (dolar), biyokütle ve güneşe 13.3 dolar/cent, jeotermale 10.5 cent (dolar) para ödüyor. Bu elektrik santralleri sisteme 1 kilovatsaat elektrik verdiğinde Merkez Bankası'nın günlük dolar kuruyla çarpılıp ödemesi yapılıyor.
Dolayısıyla dolar yükseldikçe bu firmaların kârı katlanırken elektriğe yapılan zammı daha da yukarı itiyor. Rusların yapacağı nükleer santralde üretilen elektrik ise 12.35 cent'ten (yaklaşık 75 kuruş) alınacak. Dolayısıyla bu santral devreye girdiğinde elektrik fiyatlarına çok daha fazla zam yapılmak zorunda kalınacak. Vatandaşın cebinden çıkan paralar, döviz arttıkça Rus şirketine katlanarak akacak. (EKONOMİ SERVİSİ)