Erdoğan: Adaletin olmadığı bir devlet eninde sonunda yıkılıp gitmeye mahkumdur

Erdoğan: Adaletin olmadığı bir devlet eninde sonunda yıkılıp gitmeye mahkumdur
Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcısı Kura Töreni'nde yaptığı konuşmada, isim vermeden yargıçlara CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na dava açma çağrısında bulundu.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, hakim ve savcı kura töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye'deki adalet teşkilatının bir dönem vesayet güçlerinin, bir dönem de Gülen cemaatinin ağır saldırılarına maruz kaldığını söyledi.

Bugün dünyada en çok ihtiyaç duyulan şeyin adalet olduğunu belirten Erdoğan, "Adaletin olmadığı bir devlet temelsiz bir bina gibi eninde sonunda yıkılıp gitmeye mahkumdur" dedi.

Adalet vurgulu konuşmasında sözü, AKP iktidarı tarafından bir adalet ve hukuk skandalı haline gelen YSK'nin İBB seçiminin yenilenmesi kararına getiren Erdoğan, "YSK'nın İBB seçiminin yenilenmesi kararının ardından bazı siyasetçilerin sınırları zorladığını görüyoruz. Kararları değil de hakimlerin şahıslarını hedef alarak hatta onları hedef göstererek yapılan eleştirinin adı ahlaksızlıktır. Bu hakaretleri yapanların da bir gün adalete ihtiyaçları olacaktır. Türkiye geçmişte adamına göre adalet uygulayan çetelerden çok çekti. Ülkemizin o kötü günlerine dönmesine izin vermeyeceğiz" dedi.

'ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR SÖZÜ TÜM HAYATINIZ BOYUNCA REHBERİNİZ OLSUN'

'Biz olmazsak bu sistem çöker' edasıyla milletin başına musallat olanların karşılarında hakim ve savcıları bulduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın açıklamalarının satırbaşları şöyle:

"Adalet mülkün temelidir sözünün tüm hayatınız boyunca rehberiniz olmasını temenni ediyorum. Adaletin olmadığı bir devlet temelsiz bir bina gibi eninde sonunda yıkılıp gitmeye mahkumdur.

Bugün de dünyada en çok ihtiyaç duyulan adalettir. Bizim uluslararası tüm platformlarda dile getirdiğimiz dünya 5'ten büyüktü çağrımız var. Aslında bu adalet arayışının tezahürüdür.

'BİZDEN ÖNCE MERDİVEN ALTI ADALET DAĞITILIYORDU'

Dünyayı bir ülkenin iki dudağı arasına mahkum eden anlayış adil bir yapı olamaz. Şu anda Arakan'da adalet mi var, Libya'da, Filistin'de adalet mi var. Kudüs'te adalet mi var. Bölgemizdeki katliamlardan kaçan milyonlarca insana kucak açmamızın gerisinde adalete bağlılığımız vardır.

Bize her vesileyle adaletli olmayı emreden Allah'ın ipine sıkı sıkıya sarıldığımız dönemler altın çağımız olmuştur. Son 17 yılda fiziki imkanlarından insan kaynağına kadar her alanda adalet teşkilatımızı güçlendirmeye çalıştık. Bunun için adalet saraylarını kurduk. Bundan önce merdiven altı adalet dağıltılıyordu.

Hakimin ve savcının en büyük murakıbı kendi vicdanıdır. Bana göre öncelikli olan kanun değil hukuktur. Kanun yazılır, geçer, kağıt üzerinde kalır. Hukuk, hak ve halk arasındaki o bütünlüğün ta kendisidir. Adalet öyle bir kavram ki kimi durumda zulümle arasındaki fark bir soğan kabuğu kadar ince hale gelir.

'ADALET BAYRAĞI YÜKSELDİKÇE DÜNYADA TEK BİR MAZLUM KALMAZ' 

Mevlana hazretleri zalimin üzerine düşenleri görevli ve yükümlü olduğu işleri yapmayan kişi olarak tarif ediyor. Allah gücü halk bunalıp da göklere el açmasın diye vermiştir. Ülkelerdeki yasalar semaya bir tek yarabbi çığlığı yükselmesin diye tesis edilmiştir. Adalet bayrağı yükseldiğinde dünyada tek bir mazlum kalmaz.

Bu öyle bir vazife ki en küçük bir ihmali kaldırmaz. Önünüze gelen dosyalardan bir tekini bile gözden kaçırmanız vahim sonuçlara yol açabilir.''

'HUKUKÇULARI KENDİ İŞLERİNE GELDİĞİ KARARLARDA YÜCELTEN ZİHNİYETİ KINIYORUM' 

YSK'nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenmesi kararının ardından bazı siyasetçilerin sınırları zorladığını görüyoruz. Dün bir siyasi partinin genel başkanları yargı mensuplarımızla ilgili insanlık dışı sözler sarfetti. Bu kişiler hiç anayasayı gözden geçirmedi mi? Anayasanın 138. Maddesi ima dahi edemezsiniz diyor yargı mensuplarına… Öyle ileri gittiler ki affınıza sığınıyorum bir küfretmedikleri kaldı.

Ben de eleştiriyorum hakaret edemezsin, küfredemezsin. Hukuk ve hukukçuları kendi işlerine geldiği kararlarda yücelten bu zihniyeti şiddetle kınıyorum.

Hukukun verdiği kararlar eleştirilebilir. Ama bu eleştiri içerik eleştirisi olabilir. Biz de geçmişte bir çok mahkeme kararını eleştirdik. Kararları değil de hakimlerin şahıslarını hedef alarak, çete yaftası vurup hedef göstererek yapılan eleştirinin adı densizliktir, had bilmemektir, hatta ahlaksızlıktır.

Bu tür kişileri politikanın yüz karaları olarak değerlendiriyorum. Yargı mensuplarımızdan bu tür densizliklerine gözlerini, kulaklarını, kalplerini kapalı tutmalarını rica ediyorum, yargı içinde haklarını aramalarının gereğini de hatırlatmak istiyorum.

Bu ülke yol geçen hanı değil. Bu hakaretleri yapanların da bir gün adalete ihtiyacı olacaktır. O zaman yapılan densizlikler adaletle görev yapmanıza engel olmasın. Bir Selim kardeşimiz şehit olur ama arkasından binlerce Selim Kiraz kardeşimiz gelir. O kararlarını adil verdiği için şehit oldu. Bunlar bizi yolumuzdan yıldırmayacak.

Hukuka olan bağlılığı ne derece güçlü tutarsak geleceğe o denli güvenli bakabiliriz. Sizlerin tek görevi demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye'de adaletin yürütülmesini sağlamaktır.

'ŞERİATA BAĞLILIĞI GÜÇLÜ TUTARSAK GELECEĞE GÜVENLE BAKABİLİRİZ'

Ülkemizin bir daha o kötü günlere dönmesine izin vermeyeceğiz. Şunu da bileceğiz ki şeriatın kestiği parmak acımaz sözündeki adalete mutlak teslimiyeti muhafaza etmenin yolu işimizi hakkıyla yapmaktan geçiyor. Şeriata, yani hukuka olan bağlılığı ne derece güçlü tutarsak, geleceğimize o denli güvenle bakabiliriz. Hiçbir yargı kurumu ve mensubu, herhangi bir partinin, siyasetçinin, şahsın çıkarına göre karar vermekle mükellef değildir. Buna şahsım da dahildir. Sizlerin tek görevi demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye'de adaletin işlemesini temin etmektir. (HABER MERKEZİ)

 

Öne Çıkanlar