Pervin Buldan: Bu ülkede barış ve demokrasi gelecekse, bunu HDP getirebilir

Pervin Buldan: Bu ülkede barış ve demokrasi gelecekse, bunu HDP getirebilir
HDP'nin ‘Darbeye karşı demokrasi yürüyüşü'nün Edirne kolu İstanbul'da. HDP heyeti demokratik kitle örgütlerini ziyaret ediyor.

HDP'nin başlattığı 'Darbeye Karşı Demokrasi Yürüyüşü' üçüncü gününde. Edirne Kolu İstanbul'a ulaştı. Edirne'de başlatılan yürüyüşe polis müdahalesi olmuş 11'i aşkın kişi gözaltına alınıp, milletvekilleri dahil olmak üzere darp edilmişti.

HDP milletvekilleri dün Esenyurt'ta yurttaşlarla bir araya gelmişti.

İstanbul'da ise Eş Genel Başkan Pervin Buldan, milletvekilleri ve HDP yöneticilerinin ağırlıklı mesaisi demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler olacak. Üç ayrı heyet sendikalar, demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler ve meslek örgütleri ile  temasta bulunuyor.

Pervin Buldan ve milletvekilleri Sezai Temelli  ve Fatma Kurtalan ile Parti Meclisi üyesi Ayşe Erdem'in bulunduğu heyetin ilk adresi Emek Partisi'ydi (EMEP). EMEP binasın'da yapılan görüşmede yürüyüşün amaçları ve demokrasiye katkısı konuşuldu. Aynı zamanda Kürt sorunun demokratik yollardan çözümüne ilişkin fikir alış verişinde bulunuldu.Heyetin ikinci durağı ise Demokrasi İçin Birlik oldu. yürüyüşün Edirne Kolu saat 17:00'de Sol Parti ve Sosyalist Meclisler Federasyonu ile görüşecek.

Eş Genel Başkan Buldan, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan , Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Levent Tüzel ve İstanbul İl Başkanı Sema Barbaros karşıladı.

'SALDIRILAR SADECE HDP'YE DEĞİL DEMOKRASİ GÜÇLERİNE'

EMEP Genel Başkanı Gürkan, yürüyüşün çok önemli bir süreçte gerçekleştiğini dile getirdi, parti olarak bu süreçte HDP’nin yanında olduklarını ifade etti. HDP’ye dönük baskıların nedeninin Kürt sorunun çözümsüzlüğünden kaynaklandığını söyleyen Gürkan, saldırıların sadece HDP’ye değil, bir bütün olarak demokrasi güçlerine karşı yapıldığını vurguladı.

 HDP'ye başarılar dileyen Gürkan,  "Yürüyüş vesilesi ile ortaya koymuş olduğunuz talepler ülkenin içinde yaşadığı siyasal sürecin sorunlarını da ortaya koyan, aynı zamanda ülkenin demokratikleşmesinin yolunu açacak taleplerdir. Bu nedenle yürüyüş vesilesiyle bir kere daha başarılar diliyoruz. Yürüyüşün talepleri sadece HDP’nin talepleri değil, ülkenin demokrasi sorununu ortaya koyan taleplerdir. Siyasi iktidarın bu yürüyüş esnasında ortaya koymuş olduğu tutum, geleceğe dair tek adam yönetiminin nasıl bir siyasal rejim tasavvur ettiğini de göstermesi bakımından önemli oldu."

'EDİRNE'DEN HAKKARİ'YE KADAR BU ÜLKENİN BARIŞA İHTİYACI VAR'
 
Türkiye’nin bugün içinden geçtiği koşulları çok iyi bildiklerini dile getiren Buldan, şöyle devam etti: "Demokrasinin olmadığı, hakkın hukukun olmadığı, adaletin olmadığı, siyasi temsilcilerin cezaevinde olduğu  seçilmişlerin cezaevinde olduğu, Türkiye’de barış isteyen huzur isteyen gerçekten demokrasi isteyen kesimlerin bugün cezaevinde olduğu  bir süreci yaşıyoruz. İşte bütün bunlar aslında Türkiye’nin yönetilemediğinin bir göstergesidir. Türkiye’yi yönetenler kendi çıkarları dışında Türkiye’deki muhalif çevrelerin, siyaset yapan insanların ve mücadele eden insanların barış isteyen insanların ne yazık ki önünü keserek ve onları susturmaya çalışarak yol almaya çalışıyor. Oysa biz diyoruz ki Türkiye’de Edirne’den Hakkari’ye kadar bu ülkenin bütün topraklarını barışa ihtiyacı var."

'BU ZİHNİYET 90 YILDIR DEVAM EDİYOR'
 
Buldan, havuz medyasınca partilerine dönük yapılan saldırılara da yanıt verdi. Buldan, "Başlattığımız demokrasi yürüyüşü bugün tüm TV kanallarında tartışılıyor. Yürüyüşümüzün provokasyon amaçlı yapıldığı söyleniyor. Dün bir gazeteci çıkıp; ‘HDP denilen bir parti yoktur. Kürt sorunu denilen bir sorun yoktur’ diyor. Biz biliyoruz ki bu zihniyet 90 yıldır devam ediyor ve bir sonuç çıkmadı. HDP olmadan HDP hakkında TV programları yapılıyor. Bu ülkede barış ve demokrasi gelecekse, bunu da HDP getirebilir. Bu ülkede bir çözüm olacaksa, çözümü HDP getirecektir. Bu ülkede yaşanan tüm baskılara karşı duran bir parti var ve onun adı da HDP’dir" diye konuştu.

DEMOKRASİ İÇİN BİRLİK: PROVAKASYON OLARAK GÖRMÜYORUZ

Buldan'ın bugün ilk durağı Emek Partisi’ni (EMEP) ardından Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Genel Merkezi'ydi. Buldan ve bareberindekiler Demokrasi İçin Birlik (DİB) üyeleri ile görüştü. 

bianet'ten Evrim Kepenek'in aktardığı görüşmede, Demokrasi İçin Birlik Koordinasyonu’ndan yazar Ayşegül Devecioğlu ise demokrasi için mücadeleyi sürdürmeye ve HDP ile aynı yolda yürümeye devam edeceklerini belirtti, şöyle dedi:

"Gerek Kürt meselesinin barışçıl çözümü gerek eşit yurttaşlık gerek ise de içerisinde bulunduğumuz bütün demokratik hak ve özgürlüklerin yok sayan, toplumun bütün demokratik birikimlerine saldıran iktidara karşı mücadelede özellikle kayyım atamalarına karşı tavır alınmasında birlikte çalıştık bu zamana kadar.

"Bundan sonra da birlikte çalışmaya devam edeceğiz. HDP’nin ‘Adalet Yürüyüşü’nü biz bir basın açıklaması yaparak desteklediğimizi bildirdik. Bunu asla bir provokasyon olarak görmüyoruz. Tam tersine ifade özgürlüğünün yanında olduğumuzu ve devletin HDP’nin bu anayasal hakkını kullanmasını sağlamakla yükümlü olduğunu belirttik. HDP ile birlikte bu mücadeleyi sürdürmeye ve aynı yolda yürümeye devam edeceğiz."

‘HER DAİM DİRENİŞ OLMUŞTUR’

Bu ziyaretin artından heyet akşam saatlerinde Sol Parti yöneticileri ile bir araya geldi. Beyoğlu ilçesinde bulunan Sol Parti İl Binasında gerçekleşen görüşmede HDP heyetini Sol Parti İstanbul İl Başkanı Deniz Demiröğen, Sol Parti Meclis Üyeleri (PM) Leyla Koç ve Nuriye Alsancak karşıladı.

Sol Parti İl Başkanı Deniz Demiröğen, "Bir yerde faşizm varsa, otoriterleşme varsa orada direnişin olmaması mümkün değil. Her daim buna karşı direniş olmuştur bu topraklarda. Bu gün sizlerin başlattığı bu demokrasi yürüyüşü bu manada demokrasinin önünü açacak, nefes açtıracak bir durum. Bu durumlarda nefes almaya ihtiyaç olduğunu görüyoruz. Bu nedenle biz bu yürüyüşü çok önemli buluyoruz. Dayanışma duygularımızı iletiyoruz" diye konuştu.

‘SİYASİ DARBELERİN YOĞUN YAŞANDIĞI BİR ÜLKE’

Ardından konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, 1 Haziran tarihinde açıkladıkları tutum belgesi ile 5 aşamalı eylem planlarını hayata geçirdiklerini ifade etti. Demokrasi yürüyüşünün bu eylem planının ilk aşaması olduğunu belirten Buldan, "Şunu çok iyi biliyoruz ki bu ülkenin demokrasiye ihtiyacı var. Tutum belgemizi açıklarken Türkiye’nin ihtiyaçları doğrultusunda dokuz ana başlıkta bildirdik. Türkiye siyasi darbelerin yoğun yaşandığı bir ülke. Türkiye tarihi zaten darbelerle doludur. Askeri darbeler karşısında Türkiye halkları yekvücut olmuştur. Bana karşı direnmiş, karşı gelmiştir. Ancak siyasi darbeler karşısında da bir birlikteliğe ihtiyaç vardır" dedi.

‘SADECE HDP VE KÜRTLERİN MESELESİ DEĞİL’

AKP iktidarının muhalif kesimlere karşı siyasi bir darbe gerçekleştirdiğini dile getiren Buldan, siyasi darbeye karşı başlattıkları demokrasi yürüyüşünün çok önemli olduğunu ifade ederek, "Darbelerle mücadele etmek, sadece HDP’nin meselesi değildir. Ya da sadece Kürtlerin de meselesi değildir. Çünkü AKP hükümeti bütün zoru, zorbalığı ve darbeyi gerçekleştirirken, ayrım yapmıyor. Çünkü biz yürüyüşe başlarken de şunu söyledik; bu yürüyüş sadece Demirtaş ve Yüksekdağ için değil, bu yürüyüş aynı zamanda vekilliği düşürülen Enis Berberoğlu, iş insanı Osman Kavala ve cezaevinde olan aydınlar, yazarlar ve gazeteciler için başlatılan bir yürüyüş. Yani toplumun tüm kesimlerinin kapsayan, işçinin, emekçinin, kadının, gencinin bütün sorunları aslında ifade edecek buna karşı tutum sergileyecek yeni bir çıkış olarak adlandırılabilir" diye belirtti.

‘TÜRKİYE HALKLARI RAHAT BİR NEFES ALANA KADAR…’

Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu en önemli sorunların başında adalet, demokrasi ve barış geldiğini söyleyen Buldan, Türkiye toplumunun bu sorunlar etrafında bir araya gelemediğini dile getirdi. Ülkenin toplumsal barış ve yaşanan bütün sorunların demokratik bir şekilde çözümünü geliştirecek olan yeni bir yol hattına olan ihtiyaçtan kaynaklı böylesi bir yürüyüşü gerçekleştirdiklerini söyleyen Buldan devamla şöyle konuştu: "Bu gün görüyoruz ki bütün sorunlar güvenlikçi politikalarla çözülmeye çalışılıyor. Son olarak Mahmur ve Şengal’e yapılan saldırı, sivil insanların yaşadığı yere yapılan saldırlar hala bu sorunların güvenlikçi politikalarla çözmeye çalışan bir anlayışın hakim olduğunu bize gösteriyor. Oysa Kürt sorunu bu ülkenin en yakıcı sorunlarından biridir. Bu sorun da güvenlikçi sorunlarla çözülecek bir sorun değil. Dolayısıyla başta Kürt sorunu, ekonomik sorunlar, siyasal sorunlar, sosyal sorunlar tüm bu sorunların karşısında bir demokrasi ittifakına ihtiyaç var. Bu ittifak çerçevesinde bu ülkeye barış, demokrasi, özgürlükler gelene kadar  ve Türkiye halkları rahat bir nefes alana kadar bu mücadele sürecek." (HABER MERKEZİ/MA)

Öne Çıkanlar