Milli Eğitim Şûrası 7 yıl aradan sonra toplanıyor: Teması 'Eğitimde Fırsat Eşitliği'
1-3 Aralık 2021 tarihleri arasında Ankara’da yedi yıl aradan sonra toplanacak Milli Eğitim Şûrası’nın ana teması "Eğitimde Fırsat Eşitliği"olarak belirlendi. Eğitim-İş Sendikası Genel Başkanı Kadem Özbay, "Şûrada eğitimde fırsat eşitliğinin tartışılacak olması bize umut vaat etmiyor. İmam hatipler için devletin tüm imkânı seferber edilirken diğer devlet okullarına üvey evlat muamelesi yapanların, köy okullarını kapatıp taşradaki yoksul çocuğu ya taşımalı eğitime ya da tarikat okullarına mecbur bırakanların, uzaktan eğitim sürerken milyonlarca öğrencinin eğitime ulaşamadığını itiraf edip o öğrencileri eğitime ulaşan akranlarıyla aynı sınavlara sokup bunun adına da ‘ölçme-değerlendirme’ diyenlerden fırsat eşitliği için adım atmasını beklemek mantıklı değil" dedi.
Öğrenci Veli Derneği’nin (Veli-Der) Milli Eğitim Şûrası ile ilgili açıklamasında, "Eğitimde fırsat eşitliğinden Milli Eğitim Bakanlığı’nın anladığı aynı tür okullara giden öğrencilerin aynı yarışa katılabileceği ve bu yarışın sonucunun da meşru olduğudur. Bu nedenle biz ısrarla fırsat eşitliğini değil, eğitim hakkını vurguluyoruz" dedi.
Cumhuriyet'te yer alan habere göre 20. Milli Eğitim Şûrası’ndan olumlu kararlar beklemediklerini vurgulayan Özbay, şunları söyledi:
Şûra için belirlenen başlıklar bile hatalı ve eksik. Biz şunu söyledik: "Eğitimde yaşanan sorunların başlıca sebebi laik, bilimsel ve kamusal bir eğitim verilmemesidir. Şûranın ilk başlığı, en önce tartışılması gereken bu iken başlıklar arasında dahi yoktur.
Özbay, "MEB’in bu şûra için kollektif bir akıl ve demokratik bir görüş alıp verme zemini oluşturma gayreti yok. Dostlar alışverişte görsün maksadıyla görüşleri toplasa da her zaman AKP eksenindeki eğitim sendikalarını ve STK’lerini baz aldığını biliyoruz. Öte yandan şûra sırasında da aydınlar, muhalifler pasif katılımcı yapılmaya çalışılıyor. Çünkü dert, eğitimde her kesimin çözüm önerilerini sunması değil, bir müsamere sergilemek" ifadeleri kullandı.
‘KURAN KURSUNUN ZORUNLU EĞİTİM KAPSAMINA EĞİTİM HAKKI OLARAK KABUL EDİLEMEZ’
Şûrada okulöncesi eğitime eğileceklerini duyurmaları da bizim açımızdan endişe verici diyen Özbay, " Zira Diyanet’in ‘4-6 yaş arası çocuklara dini eğitim vermeliyiz’ açıklamasının peşi sıra 2022 yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda da muğlak ifadelerle bir değişiklik duyuruldu. Okulöncesi eğitim elbette zorunlu olmalı çünkü eğitimin ayrılmaz bir parçası. Ancak bu eğitimin nasıl verileceği bu belirginleşen şüphe nedeniyle daha önemli bir sorun olarak karşımızda duruyor."
Özbay, "Bakanlık gibi şûrası da eğitim emekçisini yok sayıyor; başlıklar arasında eğitim emekçilerinin yaşam ve çalışma koşullarını iyileştirmeye dair tek bir madde yok. Oysa öğretmen eğitimin dinamosudur; eğitim emekçisinin sorunu, eğitimin de sorunudur. Şûrada konuya bu bütünsellikle bakılmayacağı daha şimdiden anlaşılıyor. Eğitim emekçisi çok kötü durumda. Öğretmenler yoksullukla boğuşuyor, meslek itibarlarına düzenlenen saldırılar nedeniyle değersiz hissediyor, liyakatsiz yöneticilerin baskısı altında yorgun düşüyor. Milli Eğitim Şûrası bunu konuşmayacaksa neyi konuşacak?"
'FIRSAT EŞİTLİĞİNİ DEĞİL, EĞİTİM HAKKINI VURGULUYORUZ'
Öğrenci Veli Derneği’nin (Veli-Der) Milli Eğitim Şûrası ile ilgili açıklamasında, "Eğitimde fırsat eşitliğinden Milli Eğitim Bakanlığı’nın anladığı aynı tür okullara giden öğrencilerin aynı yarışa katılabileceği ve bu yarışın sonucunun da meşru olduğudur. Bu nedenle biz ısrarla fırsat eşitliğini değil, eğitim hakkını vurguluyoruz" denildi.
Şûra’nın önemli gündem başlıklarından birinin "Temel Eğitimde Fırsat Eşitliği" olduğuna dikkat çekilen açıklama şöyle:
"Bu başlıkta 4-6 yaş arasında çocukların alacağı eğitimin de zorunlu eğitim kapsamında değerlendirilmesi konusunun tartışılacağını biliyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı 4-6 yaş arasındaki çocukların aldıkları Kuran kursunun da zorunlu eğitim kapsamına alınmasına dair önerisinin şûrada tartışılacağını biliyoruz.
4-6 yaş arasındaki çocukların alacağı Kuran kursunun zorunlu eğitim kapsamına alınması pedagojik açıdan da eğitim hakkı açısından da kabul edilemez. "