Sosyolog Sustam: Irkçılık Türkiye'de suç olarak görülmüyor

Sosyolog Sustam: Irkçılık Türkiye'de suç olarak görülmüyor
Artan ırkçı saldırıların ve işkencelerin münferit olaylar olmadığını belirten Sosyolog Engin Sustam, ırkçılığın Türkiye'de köklü bir geleneği olduğunu söyledi.

Türkiye’de her geçen gün daha da yükselen ırkçılığı, ırkçı şiddeti ve bunla bağlantılı gelişen kolluk kuvvetlerinin şiddetini  değerlendiren sosyolog Engin Sustam, ABD'de polisler tarafından nefessiz bırakılarak öldürülen George Floyd ile Ankara'da öldürülen Barış Çakan cinayetlerinin aynı bağlamda okunması gerektiğinin altını çizdi.

Mezopotamya Ajansı'ndan Cahit Özbek'e konuşan sosyolog Sustam, "Ama Türkiye’nin köklü geleneğini de unutmamakta fayda var. Yani, ırkçılık, sadece klasik anlamda insan türlerindeki ırkların varlığının bilimsel olan ya da olmayan temelleri etrafındaki biyolojik belirlenim değildir, bir toplumsal durumun yaşama biçimi, sistematik bir programdır. Belirli insan kategorilerinin kendilerinden üstün gördükleri (Beyazların Siyah karşıtlığı, Türklüğün Kürt karşıtlığı gibi) duruma dönüşen ideolojik bir anlatımdır" değerlendirmesinde bulundu.

'IRKÇILIK TÜRKİYE GİBİ BİR ÇOK ÜLKEDE SUÇ OLARAK KABUL EDİLMİYOR'

Irkçı hakaret, ırksal karalama veya ayrımcılığın halen Türkiye gibi birçok ülkede suç olarak kabul edilmediğine dikkat çeken Sustam, kendisinin de benzer bir durum ile karşı karşıya kaldığını hatırlattı. Sustam, "Bunun sebebi Türkiye gibi ülkelerde ırkçılığın süreklileşen, hayatımıza, iş ilişkilerimize, dilimize, edebiyata, sanata, üniversiteye bezenen sıradanlaştırılmış bir iktidar olmasından kaynaklıdır" ifadelerini kullandı.


Sosyolog Engin Sustam  Türklük Sözleşmesi ve üniter yapının Türk ırkçılığını beslediğini söyledi.

'TÜRKLÜK SÖZLEŞMESİ VE TÜRK IRKÇILIĞI, TÜRKİYE'NİN TEMEL HARCI'

Türkiye’de özellikle 1915 Ermeni Soykırımı sonrası kurulan Türklük Sözleşmesi'nde, üniter yapı ve toplumsal alanın Türk ırkçılığını beslediğini kaydeden Sustam, ırkçılığın hem devletin sistematik olarak işlediği bir durum hem de toplumda karşılığı ve programı olan sistematik bir siyasete dönüştüğünü vurguladı. Sustam Türk ırkçılığının köklü ve Türkiye'nin 'temel harcı' olduğunu söyledi:

"Bugün daha öncesinde katledilen bir sürü Kürt, Ermeni ya da Alevilerin dışında söyleyebiliriz ki, Diyarbakır emniyetindeki işkence, Ankara’da müzik dinlediği için öldürülen Kürt genci Barış Çakan olayları kesinlikle münferit olaylar değildir. Sıradan kızgın vatandaş öfkesi değildir. Nasıl ki Hrant Dink suikastında ırkçılık, toplumsal olarak tabandan gelen genç kuşakları nefret ideolojisi etrafında örgütleyerek bir şiddet aygıtına çevirdiyse, bu ülkedeki faşizmin ve sömürgeciliğin güçlü geleneğinden bu meseleleri ayrı okuyamayız. Yani 1915’ten beri ısrarla ideolojik bir okuma üzerinden oluşan Türklük ve Sünnilik sözleşmesinin devamıdır bu durum. Ondan şu ana kadar hala Türkiye’de neredeyse kimse ırkçılıkla açık şekilde hesaplaşmamıştır."

Sosyolog Engin Sustam, Kürtler, Ermeniler, Suriyeli göçmenler, Rumlar, Süryaniler, Yahudiler ve diğer Hristiyan topluluklarının ya Müslüman olmadıkları ya da 'Türklük Sözleşmesi' içinde yer almadıkları için, Aleviler ise 'Sünni'  yapılamadıkları için keskin etnik ve inanç ayrımcılığına maruz kaldıklarını vurguladı.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar