‘Stratejik karbon tesisi’ için pandemide ÇED yapıldı, bakanlık imar planını değiştirdi
İsa Uğur ERDOĞAN
ARTI GERÇEK- Hatay’ın Payas ilçesinde Oyak Sentetik Karbon Ürünleri Sanayi ve Ticaret AŞ’nin kuracağı karbon siyahı üretim tesisi ‘stratejik yatırım’ olarak duyuruldu. Dört Organize Sanayi Bölgesi (OSB), 20’ye yakın taş ocağı ve İskenderun Demir Çelik ve Anonim Şirketi (İSDEMİR) ile termik santrallerin bulunduğu 42 bin nüfuslu ilçede ‘Türkiye’nin dışa bağımlılığını sona erdireceği’ öne sürülen Karbon Siyahı Üretim Tesisi kurulacak.
Söz konusu proje için Hatay Büyükşehir Belediyesi imar planı değişikliğine ‘hayır’ dese de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı marifetiyle hali hazırda İSDEMİR’in ağaçlandırma alanının planı değiştirildi. Salgın döneminde Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporu hazırlanması için halkın katılım toplantısı yapıldı. Projenin etki alanında yaklaşık 11 bin kişi yaşıyor. Karbon siyahının akciğer iltihaplanması, genetik mutasyon ve çeşitli hastalıklara yol açtığı biliniyor.
OYAK’ın kuracağı karbon siyahı üretim tesisi için AKP’li Cumhurbaşkanı imzasıyla proje bazlı devlet yardımı da verilecek.
Yatırım kapsamında devlet desteği üç yıl boyunca olacak, eğer proje tamamlanmazsa bir buçuk yıl ek destek verilmeye devam edilebilecek. Tesisin 220 bin tonluk üretim yapması ön görülürken yatırım tutarı ise 1 milyar 824 bin 138 bin olarak hesaplandı.
Birçok şirkete olduğu gibi devlet OYAK’a gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası ve iadesi ile yüzde yüz vergi indirimi yapacak. Bir başka indirim ise 10 yıl boyunca gelir vergisi stopajı desteği verilecek. Devlet, tesisin 75 milyon TL’lik enerji tüketiminin yarısını 10 yıl boyunca ödeyecek. Beş yıl süre ile 40 milyonluk TL nitelikli personel desteği ve 10 yıllık sigorta desteği verilecek.
Tesis dünyanın en büyük altıncı karbon siyahı üreticisi olan Tayvanlı International CSRC Investment Holdings Co. Ltd. ile birlikte 30 ay içerisinde yapılacak.
Söz konusu yatırımla birlikte şirket dışa bağımlılığın son bulacağını öne sürerken karbon siyahı; başta araç lastikleri olmak üzere, kauçuk ve plastik malzemelerle, yüzey kaplamaları, araba yedek parçaları, mürekkep ve siyah poşet üretiminde kullanılacak. Teşvik yeni olsa da şirket yatırım kararını 2019’un son aylarında aldı.
BELEDİYE İMAR DEĞİŞKLİĞİNİ REDDETTİ, BAKANLIK ONAYLADI
Tesis projesi içinde İSDEMİR’e ait olan fakat ağaçlandırma yapılması zorunlu olan 47 dönümlük alanın imar planında değişiklik yapılmak istenildi. Hatay Büyükşehir Belediyesi Meclisi söz konusu talebi 10 Temmuz’da değerlendirerek 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı değişikliği teklifini reddetti. Ancak süreç Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na intikal ettirilerek plan değişikliğine gidildi. İmar değişikliği sonucu mevcut ağaçlandırılmış alan vasfını kaybederken ÇED raporunda yeni ağaçlandırma alanı gösterilmeye gerek duyulmadı.
Söz konusu 440 bin metrakarelik alanın 230 bin metrekaresi tesis için ayrılacak. İlerleyen zamanlarda kapasite genişletilebilecek.
11 BİN KİŞİYİ ETKİLEYECEK TESİS İÇİN 20 KİŞİ ‘İKNA’ EDİLDİ
Tesisten etkilenebileceği öngörülen Karşı, Sincan ve Karayılan Mahallelerinden gelenlerle 23 Haziran’da Halkın Katılımı toplantısı yapıldı. Ancak toplam 11 bin 500 kişilik nüfusun kaderini belirlemek için sadece 20’ye yakın kişi katıldı.
30 YIL BOYUNCA GÜNLÜK 15 METREKÜP ARITMA ÇAMURU
Yeni tesisin faaliyet alanı olarak temel organik kimyasalların imalatına ek olarak elektrik enerjisi üretimi de gösterildi. Böylelikle OYAK elektrik enerjisi de üretecek. Ekonomik ömrünün 30 yıl olacağı belirtilen tesisin günde ortalama 15 metreküp arıtma çamuru bırakacağı hesaplanıyor. OYAK, işletme için gerekli kömür katranını ise İSDEMİR ve ERDEMİR tesislerinden boru hatlarıyla getirmeyi planlıyor.
Tesisin 220 metre yakınında ise Payas Çayı yer alıyor. Ancak yine tesisisin bulunduğu bölgeye yakın Bükümsuyu, Akçay, Karacaören, Sarıbey, Kızılkaya çayları mevcut. ÇED raprunda tesis etrafında yerleşim ve tarım alanı olduğu da görülüyor.
ÇED raporunda yılın tüm aylarında ortalama rüzgar hızı 40 km/ saat olarak belirtilirken, 2017 yılında İskenderun’da görülen hortumun verdiği zararların yanında geçmiş yıllardaki hava olaylarının bilgisi de yer aldı. Ancak yıl boyunca devam eden rüzgar ve oluşabilecek fırtına ve hortumların, tesisten yayılacak karbon ve diğer kimyasalların çevreye dağılımının etkisine ilişkin emisyon sınırlarının aşmadığı öne sürüldü.
‘FARE ZEHİRİ VERSENİZ DAHA İYİ’
Tesisten en fazla etkilenecek olan yer olan Karşı Mahallesi’nin nüfusu ise 776. Nihai ÇED raporunda her ne kadar 650 metre uzağında bulunduğu söylenilse de tesisin yüz metre ilerisinde Payas. Meslek Lisesi bulunuyor. Bugünkü görünümüyle İSDEMİR, Karşı Mahallesi’ne değil de mahalle İSDEMİR’in sınırlarına kurulmuş görünümü veriyor. Nitekim konuyu TBMM’ye taşıyan CHP Hatay Milletvekili Suzan Şahin," Karşı Mahallesi’ne fare zehiri verin daha iyi" diyor.
Artı Gerçek’e konuşan Şahin, imar planına ilişkin usulsüzlük yapıldığını kaydederek, "Büyükşehirden çıkaramadılar, Bakanlık aracılığıyla geçirdiler. Pandemi döneminde sokağa çıkma yasakları varken ÇED toplantısı yapıyorlar. Tesis kararı aldıkları yer İSDEMİR’in yeşil alanı. Orman yaptıkları yere kuruyorlar. Bu insanlara fare zehiri verseler daha iyi. Bölgede hava kirliliği var. Denetim yok, filtreleri zamanında değiştirmiyorlar" dedi.
‘OSB İÇİNDE HAVA ÖLÇERLER VAR MI?’
Şahin, karbon siyahının ithal edilmesindense Türkiye’de üretilmesini olumlu karşılarken, seçilen yerin doğru olmadığını vurguladı. Bölgedeki yoğun sanayileşmeye rağmen hava ölçümlerinin sürekli temiz göründüğünü belirten Şahin, "Dört tane Organize Sanayi Bölgesi var. Hava ölçerleri nereye koydunuz? OSB içinde hava ölçerler var mı? Bakanlığa göre hava temiz. Defalardır dile getiriyoruz bölgede hava ve su kirliliği had safhada. 20 tane taş ocağı var bir yandan. Bu halka işkence çektirmektir.
Karbon siyahı ile ilgili evet ihtiyacımız var. Ama mahallenin içerisinde yapılmasın. Tesis, Karşı mahallesine yüz metre uzaklıkta, tam karşısında meslek lisesi var. Ne Devlet Planlama Teşkilatı, ne denetleme, ne de önceden bir araştırma yapma kaldı" şeklinde anlattı.
‘ÇED RAPORLARI BİR TAAHHÜTTÜR. HER SEÇİM TAAHHÜDÜ GİBİ’
Nihai ÇED raporuna göre halk ve çevre sağlığının etkilenmeyeceği sonucunun olduğunu hatırlattığımız Şahin, "ÇED raporları bir taahhüttür. Her seçim taahhüdü gibi. Payas’taki insanlar taşınsınlar. Bu bölgede insan hayatının bir kıymeti yok. Bu iktidar her yerde çevre dostu dediği an çevre katliamı yapıyor. Türkiye’nin geleceğini, nesilleri yok ettiler. Tesis İkamet alanlarına yüz metre uzakta. İlçede yeterince hava kirliliği var. ‘Ya kovuyorum ya da ölün’ deniliyor. Çevre dostluğu ancak dillerinde var. Her iki kilometrede bir liman yapıyorlar. Bu kadar limana ihtiyaç var mı? Önce liman moda oldu. Sonra her işletme kendi enerji santralini kurdu" dedi.
İskenderun Çevre Koruma Derneği Başkanı Nermin Yıldırım Kara ise ÇED toplantılarının Coronavirus salgının devam ettiği süreçte yapıldığını belirterek halkın ve çevre savunucularının takibinin zorlaştığını söyledi. Nitekim 23 Haziran’da yapılan toplantının duyurusu yerelde yayın yapan Yenigün ve Dünya gazetelerinde yayınlanmış.
İskenderun Körfezi’nde hali hazırda birden fazla kirletici olduğunu hatırlatan Kara; bölgede termik santraller, hayvan sevkiyatı, taşocakları, Organize Sanayi Bölgeleri ve İSDEMİR tesisinin olduğunu belirtti.
‘HAVA KİRLİLİĞİ DSÖ’NÜN DEĞERLERİNİN ÜZERİNDE’
Kara aynı zamanda, "Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı’ndan her zaman sağlıklı verileri alamıyoruz. Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlemiş olduğu referans değerlerin özellikle kış aylarında bazı günlerde çok olduğu görülmektedir" dedi.
Kara, tesisin Türkiye’de ilk kez yapılacağı için etki yönünden nasıl bir sonuç getireceğini şu an için bilemediklerini fakat işletmenin faaliyeti esnasında kullanılacak fosil yakıtın, karbon siyahı üretimi için yüksek enerji harcanacağını öngördüklerini belirtti. Kara, oluşacak atığın deşarjı ile toprak ve suya karşımasına yönelik gerekli önlemlerin alınmasının da hava kirliliği kadar önemli olduğunu ifade etti.
KARBON SİYAHININ İNSAN SAĞLIĞINA ZARARLARI
Karbon siyahına maruz kalınması durumunda akciğerde iltihaplanma ve oksidatif strese bağlı olarak genetik mutasyona neden oluyor. Kimyasalın etkileri bununla sınırlı değil zamanından önce yaşlanma, karaciğer, böbrek ve akciğer hastalıkları ile Parkinson, Alzhemier ve kanseri tetikliyor.