Stratfor: Rusya - Türkiye anlaşması İdlib krizini durduramayacak
ARTI GERÇEK - Amerika Birleşik Devletleri (ABD) merkezli özel istihbarat kurumu Stratfor, Türkiye'yle Rusya arasındaki İdlib mutabakatının bölgedeki şiddet ve istikrarsızlığı önleyemeyeceğini öne sürdü. "Gölge CIA" olarak da nitelendirilen Stratfor'da yayımlanan makalede "Rusya destekli rejim güçlerinin büyük bir operasyon başlatarak İdlib'i isyancılardan almasını engelleyecek bu anlaşma, Türkiye'yle Rusya arasındaki gerilimi de düşürmeyi amaçlıyor. Yine de, İdlib'deki açmaz çözümden çok uzakta ve anlaşmanın altını oyacak bazı engeller var olmaya devam ediyor" dendi.
"Rusya - Türkiye anlaşması İdlib krizini durduramayacak" başlıklı yazıda, İdlib'deki cihatçıların 15-20 kilometrelik silahtan arındırılmış bölgeden çekilmek için işbirliğine gitmeme riskinin olduğu tezine yer verildi. Tahrir El Şam ve Türkistan İslam Partisi gibi cihatçı grupların Türkiye'nin çıkarlarına ihtiyatlı yaklaştığı öne sürülen yazıda, "Bu grupların ön cephelerdeki pozisyonları terk ederek silahtan arındırılmış bölgeden sessizce çekilmeleri, Suriye hükümetine karşı savaştaki katı ideolojik duruşlarına da ters düşüyor. İnançlarından bu şekilde ödün vererek bu gruplar daha fazla bölünme ve El Kaide uzantısı Hurras El Din ve duraklamada olan IŞİD'in uyuyan hücrelerine savaşçı kaptırma riskiyle karşı karşıya kalabilir" görüşüne yer verildi.
Suriye ve İran'ın da anlaşmadan memnun olmadığını iddia eden Stratfor'un makalesinde "İdlib'e topyekûn bir saldırıda Rusya'nın tam desteğini almaya kararlı olan Tahran ve Şam, kameralar karşısında onaylasalar da, anlaşmadan memnun olmayacaktır. Anlaşmayı yok edip Rusya - Türkiye ilişkisini zayıflamaya motive olan Suriye hükümeti, İran'ın yardımıyla isyancı güçlerle sürtüşmeye girebilir, hatta bölgedeki aşırılıkçı gruplara misilleme iddiasıyla kendi saldırılarını düzenleyebilir" ifadeleri yer aldı.
İLGİLİ HABER: İŞTE 10 MADDELİK İDLİB MUTABAKAT ZAPTI
İLGİLİ HABER: 'TÜRKİYE, RUSYA'NIN İDLİB'DE VERDİĞİ 1 AYLIK SÜREYİ NASIL KULLANACAK?'
Stratfor'da yayımlanan "Rusya - Türkiye anlaşması İdlib krizini durduramayacak" başlıklı makalenin tamamı şöyle:
Rusya ve Türkiye Suriye'de isyancıların son sığınağı İdlib konusunda anlaşmaya vardı. Soçi'de 17 Eylül'de son yaptıkları görüşmelerin ardından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ekim ortasına kadar bölgede ortaklaşa devriyelerin yapılacağı, 15 - 20 kilometrelik bir silahtan arındırılmış bölge kurulacağını duyurdu.
Rusya destekli rejim güçlerinin büyük bir operasyon başlatarak İdlib'i isyancılardan almasını engelleyecek bu anlaşma, Türkiye'yle Rusya arasındaki gerilimi de düşürmeyi amaçlıyor. Yine de, İdlib'deki açmaz çözümden çok uzakta ve anlaşmanın altını oyacak bazı engeller var olmaya devam ediyor.
ANLAŞMAYA VARMAK
Rusya, anlaşmayı Türkiye'yle olan ilişkilerini muhafaza etmek için isteksizce kabul etti. Türk hükümeti, Suriye'nin kuzeyini bir tampon bölgeden mahrum bırakacak ve aynı zamanda milyonlarca mülteciyi kendi topraklarına sürükleyecek Rus destekli bir Idlib harekatına karşı çıktı. Operasyonu engellemek için Ankara, İdlib civarındaki 12 gözlem kulesine tahkimat yaptı ve bölgedeki isyancı müttefiklerine daha fazla ikmal maddesi ve destek sözü verdi. Rusya bölgedeki Türk gözlem kulelerinden uzak durup direkt bir karşılaşmadan kaçınarak Suriye'nin askeri saldırılarına desteği sürdürebilirdi. Ancak Türk askerlerini kazara vurmak gibi yüksek bir riski göz önünde tuttuğunda, Moskova Ankara'yla bir uzlaşma yoluna gitmeyi tercih etti. Dahası, İdlib'de önemli operasyonlardan kaçınarak, Rusya, Suriye hükümetinin İdlib'in isyancı güçlerine karşı başka bir kimyasal saldırı gerçekleştirme şansını azalttı ve böylece ABD ve müttefiklerinin tehlikeli saldırılarını önledi.
Anlaşma, Ankara 'nın İdlib'e yönelik büyük bir saldırıyı engelleme hedefini yerine getirmesine rağmen, Türkiye için bunun bedelinin olmaması söz konusu değil. Örneğin Türkiye, anlaşmanın bir parçası olarak İdlib'deki isyancı güçleri silahtan arındırılmış bölgeden çıkarmak için çalışacağına açıkça söz verdi. Buna ek olarak bölgede faaliyet gösteren Tahrir El Şam ve Türkistan İslam Partisi gibi radikal gruplara daha sert müdahale edeceğine dair muhtemelen Moskova'ya gizlice garanti verdi. Bu gruplar ve çevredeki uzantıları sadece saflarında Çeçen ve Uygur militanlar barndırmakla kalmıyor, - ki bu unsurlar sırasıyla Rusya ve Çin için endişe kaynağı -, aynı zamanda Suriye'deki Rus güçlerine düzenlenen saldırılara liderlik ettiler. Örneğin gerçekleştirdikleri birkaç saldırıda, Lazkiye'deki Rus üssüne insansız hava araçlarıyla ilkel düzenekli bombalar attılar.
PÜRÜZLER
Radikal grupların vereceği tepki, anlaşmanın başarısının karşısındaki birincil engeli oluşturacak. Türkiye'yle bağlarını sürdüren Tahrir El Şam ve Türkistan İslam Partisi gibi çihatçı gruplar İdlib'den çekilmeleri için Ankara'dan hatrı sayılır bir baskıyla karşı karşıya kalacak. Ancak işbirliği yampalarını garanti etmeleri çok zor. Bu gruplar uzun zamandır Türkiye'nin bölgedeki niyetlerine karşı ihtiyatlı yaklaşıyor ve Türkiye'nin Suriye Ulusal Kurtuluş Cephesi'ni kurarak onları dengelemek ve nihayetinde onların yerine geçirmek için gösterdiği çabanın farkındalar. Dahası, ön cephelerdeki pozisyonları terk ederek silahtan arındırılmış bölgeden sessizce çekilmeleri, Suriye hükümetine karşı savaştaki katı ideolojik duruşlarına da ters düşüyor. İnançlarından bu şekilde ödün vererek bu gruplar daha fazla bölünme ve El Kaide uzantısı Hurras El Din ve duraklamada olan IŞİD'in uyuyan hücrelerine savaşçı kaptırma riskiyle karşı karşıya kalabilir.
Arındırılmış bölgenin diğer tarafında Rusya'nın müttefikleri Suriye ve İran hükümetleri de anlaşmayı zorlayacaktır. İdlib'e topyekûn bir saldırıda Rusya'nın tam desteğini almaya kararlı olan Tahran ve Şam, kameralar karşısında onaylasalar da, anlaşmadan memnun olmayacaktır. Anlaşmayı yok edip Rusya - Türkiye ilişkisini zayıflamaya motive olan Suriye hükümeti, İran'ın yardımıyla isyancı güçlerle sürtüşmeye girebilir, hatta bölgedeki aşırılıkçı gruplara misilleme iddiasıyla kendi saldırılarını düzenleyebilir. Tüm bu kısıtlamalar, İdlib'e yönelik büyük bir saldırı ihtimali olmasa bile şiddet ve istikrasızlığın bölgede hakimiyetini sürdüreceği anlamına geliyor. (DIŞ HABERLER SERVİSİ)