TMMOB'dan Kanal İstanbul için belirlenen bilirkişilere itiraz: Tarafsızlıktan çok uzak

TMMOB'dan Kanal İstanbul için belirlenen bilirkişilere itiraz: Tarafsızlıktan çok uzak
Kanal İstanbul'a karşı açılan davada mahkemenin belirlediği bilirkişilere TMMOB itiraz etti, heyette yer alan bazı isimlerin tarafsız ve objektif olmadığına dikkat çekti.

ARTI GERÇEK - Türkiye'de ilk kez AKP iktidarı tarafından "çılgın proje" olarak gündeme getirilen ve 10 yılı aşkın süredir tartışma konusu olan Kanal İstanbul’a karşı açılan davada mahkemenin belirlediği bilirkişilere Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) itiraz etti.

Davanın görüldüğü İstanbul 10'uncu İdare Mahkemesi Başkanlığı’na itiraz dilekçesi veren TMMOB, heyette yer alan bazı isimlerin tarafsız ve objektif olmadığına dikkat çekti.

Mahkemenin belirlediği 15 kişilik heyette, iktidara yakınlığıyla bilinen, siyanüre evet diyen, öğrenciyi tehdit ettiği iddia edilen akademisyenler bulunuyor.

TMMOB verdiği dilekçede; heyetin, Kanal İstanbul Projesi’nin çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) raporu için danışmanlık hizmeti sunan İstanbul Teknik Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi kadrosunda bulunan öğretim üyelerinden tayin edilmesine vurgu yaptı.

Mahkemenin bilirkişinin tarafsızlığını sağlamak adına gerekli tedbirleri alması zorunluluğu olduğuna dikkat çekilen dilekçede, "Açıklanan sebepler bakımından seçilen bilirkişilerin tarafsız bir rapor tanzim edemeyecekleri görüldüğünden; belirtilen bilirkişilerin öncelikle bu nedenle görevden alınmaları ve yerlerine yeni bilirkişi görevlendirmelerinin yapılması gerekmektedir" dendi.

Öte yandan dilekçede, bilirkişi heyetinde yer alan Prof. Dr. Abdullah Karahan ile Doç. Dr. Halit Özen’in de dava konusu projeye ilişkin görüşlerini açıklayarak tarafsızlıklarını kaybettikleri vurgulandı.

TMMOB'un itiraz dilekçesinde şu ifadeler yer aldı:

"Nitekim, Danıştay 6'ıncı Dairesi'nin 2014/1012 E. ve 2015/1862 K. sayılı, "üniversite öğretim üyesi olan, yurdun farklı üniversitelerinde görev yapan, alanında uzmanlığı bilimsel çevrelerce kabul görmüş kişilerden oluşan yeni bir heyetle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması suretiyle yeniden karar verilmesi" şeklindeki bilirkişilerin yetkinlikleri yönünden verilen bir bozma kararında da bu hususun altı çizilmiştir.

Sunmuş olduğumuz beyanlarda; Danıştay'ın yukarıda aktarılan kararından bahisle; deneyimli, tarafsızlık ve objektiflik ilkelerine uygun rapor hazırlayabilecek nitelikte bilirkişilerin görevlendirilebilmesi için kapsamlı bir araştırmanın yapılmasının gerekliliği ve bilirkişilerin farklı üniversitelerden seçilmesinin, bilimsel ve objektif bir raporla uyuşmazlığın aydınlatılmasının önemi belirtilmişti.

Buna karşın; Türkiye’de bugün 131’i devlet üniversitesi (11’i teknik üniversite) 78’i vakıf üniversitesi olmak üzere toplamda 209 üniversite bulunmasına rağmen; belirlenen 15 kişilik bilirkişi heyetinin 9 üyesinin İstanbul Teknik Üniversitesi, 4 üyesinin İstanbul Üniversitesi kadrosunda bulunan öğretim üyelerinden tayin edildiği görülmektedir.

Oysa, dava konusu ÇED Raporu'nda; İstanbul Teknik Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi'nin ÇED Raporu için danışmanlık hizmeti sunduğu ifade edilmektedir. Nitekim, ÇED Raporunun incelenmesinden de "Kanal İstanbul Projesi ile ilgili ÇED sürecinde yer alan diğer Bakanlık ve Kuruluşlar" arasında sadece iki üniversitenin yer aldığı ve bu üniversitelerin ise İstanbul Teknik Üniversitesi ile İstanbul Üniversitesi olduğu görülmektedir. (Nihai ÇED Raporu Bölüm 2-2, Sayfa 54)

Bilirkişinin tarafsızlığının sağlanması, mahkemenin tarafsızlığı anlamına gelmektedir. Mahkemenin bilirkişinin tarafsızlığını sağlamak adına gerekli tedbirleri alması zorunluluğu dolayısıyla; mahkeme kararlarına duyulması gereken güvenin sağlanmasında ve hukukî güvenliğin temin edilmesinde asli görev mahkemeye ait bulunmaktadır.

Bilirkişi heyetinin neredeyse tamamının dava konusu ÇED Raporunun hazırlık sürecinde yer alan üniversitelerden seçilmesi yargılamaya gölge düşürecek, uyuşmazlık hakkında tarafsız ve bağımsız olmayan bir incelemeyle karar verilmesine yol açacaktır.

Bilirkişilik Yönetmeliği’nin "Dürüstlük ve Tarafsızlık" başlıklı 9'uncu maddesinin üçüncü fıkrasında da "Bilirkişi, yakınlarının veya iş ilişkisinin bulunduğu kişi, kurum veya kuruluşların, tarafı olduğu ya da ilgili bulunduğu davalarda görevlendirmeyi kabul edemez." şeklindeki düzenleme ile bu husus açıklanmıştır.

Bilirkişi heyetinde yer alan;

Prof. Dr.Cengiz Kuzu, İTÜ Maden FakültesiDekanı,
Prof.Dr. Mustafa Yanalak, İTÜ Geomatik Mühendisliği Bölüm Başkanı,
Prof. Dr. İsmail Toröz, İTÜ İnşaat Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı,
Prof. Dr. Mustafa Sait Yazgan, İTÜ İnşaat Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümünde Genel Sekreter olarak görev yapmaktadır.

Görüldüğü üzere adı geçen öğretim üyelerinin Uüniversitede akademik görevleri yanında idari görevleri de bulunmaktadır. Bilirkişilerin idari görevleri, ÇED sürecinde yer alan Uüniversite tüzel kişiliğinden bağımsız ve tarafsız olarak rapor veremeyeceklerine dair şüphe duyulması için yeterli bir sebeptir.

Açıklanan sebepler bakımından İstanbul Teknik Üniversitesi kadrolarından seçilen bilirkişilerin tarafsız bir rapor tanzim edemeyecekleri görüldüğünden; belirtilen bilirkişilerin öncelikle bu nedenle görevden alınmaları ve yerlerine yeni bilirkişi görevlendirmelerinin yapılması gerekmektedir."

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar