Türkiye çıkış yolu arıyor: Kürt sorunu nasıl çözülecek?
Esra ÇİFTÇİ
ARTI GERÇEK- Siyasi iktidarlar Kürt sorununu sürekli çıkarları için kullandılar. Kürt meselesinden dolayı iktidar da oldular, iktidarlarını da kaybettiler. Demokrasi, hak, hukuk, özgürlük vaadiyle iktidara gelenler zaman içinde dümeni geleneksel inkara doğru kırdılar. Bu da Kürtlerde hayal kırıklığı ve güvensizlik yarattı.
En bilinen ve umut vaat eden; 2012 yılının sonu ve 2013 yılının başında başlayan Çözüm Süreci’ydi. Ancak 2 Mayıs 2015 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan Balıkesir’de yaptığı konuşmada, ‘Kürt sorunu yoktur’ dedi ve masayı devirdi. Yüz yılık mesele yine güvenlikçi politikalara havale edildi. Artıgerçek olarak Kürt sorunu dosyamızın bugün üçüncü bölümünde de aydınlarla, siyasetçilerle, sendikacılarla soruna, çözüme ve muhataplığa dair konuştuk.
Çözüme ilişkin ortam yaratıldı
İlk sözü usta gazeteci-yazar Aydın Engin’e veriyoruz. Aydın Engin, Kürt sorununun çözümü noktasında yeniden bir ortam yaratılır mı? Sorumuzu "Yaratıldı zaten" diyerek yanıtlıyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Kılıçdaroğlu’nun "Muhatap HDP’dir" çıkışı ve hemen ardından bunun CHP’nin resmi görüşü olduğunu belirtmesi ve Mithat Sancar’ın uzun ve ayrıntılı açıklaması yeni ortamın temel taşlarını döşedi. HDP’nin "Tutum Belgesi" ise "muhataplar arası" görüşmelerin hangi eksen üstünde yürüyebileceğini ve ancak bu eksenden yürünürse sonuç alınabileceğini gösterdi."
Aydın Engin’e, bu kadar yakıcı bir sorunun çözümü için ne tür bir yol izlenmeli? Diye sorduğumuzda ise, Engin şöyle yanıtlıyor:
"Muhalefet partileri bu çözümün salt Kürt sorununun çözümü olmadığını, Türkiye’nin kangrene dönüşmüş bir sorununun çözümü olacağını kavrarlarsa kısa sürede epey yol alınabilir. HDP’nin Kürt siyasal hareketinin bir bileşeni olduğu TBMM çatısı altında bu hareketin bütün bileşenlerinin adına konuşabileceği kabul edilirse sorun köklü bir çözüme kavuşabilir. Çünkü öteki bileşenlerle (İmralı ve Kandil) en sağlıklı ve sonuç üretici ilişkiyi kanımca sadece ve sadece HDP kurabilir."
HDP muhatap alınmalı
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) eski yargıcı Rıza Türmen ise "Sn.Kemal Kılıçdaroğlu ‘biz HDPYİ muhatap alabiliriz’ dedi. Çok da iyi oldu bunun ortaya atılması. Çünkü HDP'nin muhatap alınıp alınmamasının ötesinde Kürt sorununun barışçıl çözümü tekrar gündeme geldi. HDP üzerinden yeniden Kürt sorununu tartışmaya başladık. Gayet de isabetli oldu" diyor. Türmen, Türkiye'de Kürt denen bir halkın yaşadığını, insanların yaşadığını, bu insanların çoğunluktan farklı bir etnik kökene sahip olduklarını, çoğunluktan farklı bir dil konuştuklarını söylüyor. Türmen, bu insanların bir kültürleri olduklarını fakat ezildiklerini, baskı altında tutulduklarını, asimile edilmeye çalışıldıklarını o nedenle bir direniş olarak dağa çıktıklarını söylüyor.
Türmen sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Bunları terörü savunmak için söylemiyorum. Her türlü şiddete karşıyım. Ama Kürt sorunuyla terör arasında direkt bir bağlantı olduğunu da görmemiz lazım. Bu terörü bitirmenin en iyi yolu nedir? Terörü bitirmenin en iyi yolu Kürt sorununa barışçıl bir çözüm bulmaktır. Bu terör 40 senedir insan öldürerek devam ediyor, çok büyük can kayıpları var. Öldürerek bu iş çözümlenmiyor, işte 40 yıldır görüyoruz. Demek ki bu işi çözmek için barışçıl bir çözüm gerekiyor. İşte bu barışçıl çözüm tekrar ortaya çıktı. Zaten çözüm deneyiminde de gördük, oradan çıkarılacak dersler var.
Sıfırdan başlamıyoruz. Dünyanın her yanında bu gibi etnik sorunlara görüşmelerle barışçı çözüm bulunuyor. Biz neden yapamıyoruz? Bir kere muhatap kim olacaktır? Tabi ki HDP olacaktır, bunda hiçbir tereddüt yok. Ama HDP ana aktör olmasına rağmen mademki terörü bitirmek gibi bir boyutu da var o zaman tabii ki HDP gidip Kandil’le konuşmalıdır. HDP aynı zamanda İmralı’yla konuşmalıdır çünkü İmralı’nın Kürt toplumu içinde saygın bir yeri vardır, barışa katkıda bulunacaktır."
AİHM kararı uygulanmalı Demirtaş serbest bırakılmalı
Türmen, HDP’nin Kandil ve İmralı’yla konuşmada serbest olmasını, HDP’nin de muhatap alınması gerektiğini söylüyor. Türmen, devamla demokrasinin gereğinin bu olduğunu belirtiyor. Türmen, 6 milyon oy almış bir partiyi atlayarak bu soruna bir çözüm bulunamayacağını ve "Meşruiyeti yoktur böyle bir müzakerenin" diyor. Türmen, HDP’nin neredeyse bütün örgütünün cezaevinde olduğunu sözlerine ekleyerek, "Demirtaş’la ilgili kocaman bir AİHM kararı var "derhal serbest bırakılsın" diye.
Bu karar uygulanmalıdır ki zemin hazırlansın. Türkiye Demirtaş’ı, Kavala’yı serbest bırakmak zorunda, AİHM kararlarını uygulamak zorunda" diyor. Türmen, bunun yapılmasının, şu sırada gerçekleşmesinin aynı zamanda bir müzakere zeminini de oluşturacağını söylüyor. Türmen’e bunun için bir ortam olup olmadığını sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor:
"Ortam var mıdır diye soruyorsunuz ya işte ortam kayyum meselesinin halledilmesi, Demirtaş’ın ve diğer HDP üst kademesinin cezaevinden tahliye edilmesi bu ortamı hazırlayacaktır."
Türmen çözüme ilişkin ise şu önerileri sunuyor:
"Kürt sorununun üç boyutu var: Kimlik, eşitlik ve özgürlük. Bu üç boyutu kapsayan bir çözüm bulmalıyız. Bu amaçla TBMM çerçevesinde üç tane komisyon kurulabilir, bir ana komisyon kurulur onun altına üç komisyon kurulur. Bir tanesi eşit yurttaşlık komisyonu olur. Yani Kürtlerin anayasal hakları, eşit yurttaşlık için gereken şeyler nedir? Anayasada ne yapılmalıdır, anadilde eğitim meselesi, yurttaşlık tanımı bunlar hepsi birden ele alınabilir. İkinci bir komisyon yerel yönetimler meselesi:
Türkiye çok merkeziyetçi yönetimle idare ediliyor. Bu merkeziyetçi yönetim artık çağımızdaki demokrasi anlayışına uymuyor onun için yerel yönetimlere yerel demokrasi getirmek lazım. Üçüncü bir komisyonda silahların bırakılması müzakere edilebilir. Hangi koşullarda PKK dağdan inecektir? PKK'nin dağdan inmesi, silahları bırakması koşulları nedir? Bu üç mesele birden ele alınıp biri çözümlenmeden öbürü de çözümlenmiş sayılmaz. Birbirleriyle bağlantılı meselelerdir bunlar. İlk akla gelebilecek çerçeve budur. Tabi böyle bir müzakere yürütülmesi için katılım ve saydamlık çok önemli."
Türmen, bu yola girilmenin zamanı olduğunu, yani bu tartışmanın ortaya çıkmış olmasının çok isabetli olduğunu söylüyor. Türmen, müzakere için uygun bir ortam yaratılmasına çalışılması gerektiğini, ateşkes ilanının müzakerelerin ön koşulu olduğunu ifade ediyor. Türmen, toplumun da konuşmayan bir toplum olduğunu, bu konuda insanların konuşmaktan korktuğunu, çünkü bu konuda laf söylendiğinde terörist ilan edildiğini söylüyor.
Türkiye’de demokrasi sorunu var
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ankara milletvekili Yıldırım Kaya, Türkiye’de demokrasi sorunu yaşandığını, yargının bağımsız olmadığını, hak, hukuk, adaletin herkes için sağlanmadığını, evrensel hukuk kurallarının rafa kaldırıldığını söylüyor. Kaya, meclisin kabul ettiği uluslararası sözleşmelerin bir gecede tek bir imzayla kaldırıldığını, Türkiye’nin artık herkesin huzur içinde yaşayacağı can ve mal güvenliğinin sağlandığı bir ülke olmaktan çıkarıldığını ifade ediyor. Kaya, Kürt sorunun da Türkiye’nin en can yakıcı sorunu olduğunu belirtiyor. Kaya sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Adına kim ne derse desin Türkiye’nin en can yakıcı sorunlarından biri toplumsal barıştır. Toplumsal barışımız yanlış politikalarla kangren haline getirilmiştir. Sorunu çözmek yerine etnik köken üzerinden siyaset yapanlar, bu ülkeye en büyük kötülüğü yapanlardır. AKP’de 2002 yılında, "Kürt sorunu var", "Kürt sorununu biz çözeceğiz." diyerek iktidara geldi.
Demokrasiyi araç olarak gören siyasi anlayışların Kürt sorununu çözmesini beklemek koca bir hayaldir! Hedefi toplumsal barış olmayan, insan haklarını benimsemeyen, evrensel hukuku kendi çıkarlarına göre kullanan, düşünce özgürlüğüne inanmayan, eşit vatandaşlığı benimsemeyen bir anlayış Kürt sorununu çözemez. Hepimiz Kürt sorununun, askeri yöntemlerle çözülemeyeceğini yaşadığımız acılarla, tecrübelerle öğrendik."
Kaya, bu topraklarda kardeşçe eşit koşullarda bir arada yaşamanın ön koşulunun barış olduğunu söylüyor. Kaya, Kürt sorununun ilacının ise; demokrasi, insan hakları, evrensel hukuk, bağımsız yargı, adalet olduğunun altını çiziyor. Kaya sözlerine şöyle devam ediyor:
"Adaletin Diyarbakır’da ayrı, Ankara’da ayrı tecelli ettiği bir ülkede barış olur mu? Bizim hedefimiz ölmeden, öldürmeden barışa giden yolu bulmaktır. Kürt sorununu kapalı kapılar arkasına saklanmadan çözmeliyiz. Bunun için kendi meclisimizde Kürt sorununu konuşmaktır. Çünkü halkın vicdanında kabul görmeyen hiçbir çözüm kalıcı barışı getirmeyecektir."
CHP Kürt sorununu çözmeye hazır
Yıldırım Kaya, CHP’nin Kürt sorununu çözmeye hazır olduğunu söylüyor. Kaya çözüme ilişkin şu önerileri sunuyor:
1- Kürt sorununu TBMM’de mutabakatla çözeceğiz.
2- Demokratik kitle örgütleri, sendikalar, bölgedeki kanaat önderleri ve Kürt halkının düşüncelerini ve taleplerini açıklayacakları demokratik ortam sağlanacak.
3- Hiç kimse kimliğinden dolayı ayrımcılığa maruz kalmayacak.
4- Evrensel hukuk herkes için geçerli olacak.
5- Her insan ana dilini özgürce konuşacak, ana dili öğrenme konusunda tüm engeller kaldırılacak. Anadilin öğrenimi hakkından tüm yurttaşlarımızın yararlanabilmesi için gerekli yasal ve kurumsal altyapı oluşturulacak.
6- Cezaevleri değil fabrikalar kurulacak.
7- Boşaltılan köylere geri dönüş olanağı sağlanacak. Evler devlet tarafından yeniden yapılacak. Karşılıksız krediler verilerek yeniden iş kurmaları sağlanacak.
8- Koruculuk sistemi kaldırılacak. Korucuların silahları toplanarak, kamuda başka alanlarda istihdam olanağı sağlanacak.
9- Hukuka aykırı, keyfi görevden almalara ve kayyum atamalarına son verilecek.
10- Kayyum atanan tüm belediyelerde ivedilikle belediye meclis üyeleri arasından yeniden seçim yapılarak belediye başkanı seçilecek.
11- Öğretmensiz okul, okulsuz köy kalmayacak, bölgede görev yapan öğretmen ve kamu çalışanlarına ek ödeme yapılacak.
12- Zorda olan esnafa, çiftçiye ve sanayiciye on yıl geri ödemesiz krediler verilecek.
13- AKP OHAL’i kaldırma vaadiyle iktidara geldi, tüm Türkiye’de fiili OHAL uygulamaya başladı. Fiili OHAL uygulamalarına son verilecek.
14- Yeni Anayasa toplumsal mutabakatla hazırlanacak.
15- Tutuklamaların cezaya dönüşmemesi için uzun tutukluluk süreleri kısaltılacak.
16- İşkence ve kötü muameleye asla izin verilmeyecek.
17- Mahkemeler bağımsız olacak, adil yargılama yapacak, adalet dağıtacak
Kaya Kürt sorununun çözümü için erken seçime ve bir iktidar değişikliğine ihtiyaç olduğunu söylüyor. Kaya, sadece iktidar değişikliğinin de yetmeyeceğini, TBMM’de HDP’nin de muhatap alındığı, demokratik kitle örgütleri ve yerel inisiyatiflerin görüşlerinin de değerlendirildiği bir toplumsal mutabakatla Kürt sorununu çözme kararlığına ihtiyaç olduğunu söylüyor. Kaya son olarak sözlerini şöyle tamamlıyor:
"Biz CHP olarak Kürt sorununu çözmeye talibiz, hazırız, kararlıyız. Tüm halkımıza sözümüz olsun, el ele, kol kola kendi meclisimizde konuşarak Türkiye’yi refaha, huzura, barışa, kardeşliğe kavuşturacağız."
Kürt sorununun demokratik yöntemle çözülmesi emekçiler açısından önemli
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, ülkede uzun yıllardır derin toplumsal, siyasal, insani tahribatlara yol açan ve on binlerce insanın ölümüne neden olan çatışmaların sona ermesi Kürt sorununun demokratik müzakere yöntemi ile çözülmesinin emekçiler açısından çok önemli olduğunu söylüyor. Bozgeyik sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar Kürt halkının demokratik taleplerini görmezden gelen baskıcı, otoriter ve Türk-İslam sentezine dayalı devlet aklı, Kürt sorununda çatışma zeminlerini güçlendirerek sürekli güvenlikçi ve şiddete dayalı politikaları tercih etmiştir. Bu durum nedeniyle kullanılan ötekileştirici nefret dili son dönemlerde kimi yerlerde ortaya çıkan linç girişimlerinde görüldüğü gibi, halklar arasındaki mesafeyi açmaya, bir arada yaşam zeminlerini tahrip etmeye dönük anlayışlara hizmet etmiştir."
Bozgeyik, KESK’in, mücadele tarihi boyunca Kürt sorununun barışçıl ortamda demokratik çözümünü savunduğunu ve bu nedenle bedeller ödediğini söylüyor. Bozgeyik, "Bugün, Kürt halkının ve yıllardır "barış hemen şimdi!" diyen, başta KESK olmak üzere tüm emek ve demokrasi güçlerinin silahların susması ve Kürt halkının demokratik taleplerinin demokratik özgür zeminlerde tartışılabildiği bir durumun yeniden yaratılması gerekmektedir" ifadelerini kullanıyor. Bozgeyik sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Bizim açımızdan eşitlik ve özgürlük temelinde insanca yaşayabileceğimiz demokratik bir Türkiye barış iklimi oluşmadan sürecini tamamlayamaz.
Bu süreçte bir yandan da AKP ve MHP gibi çoklu iktidar bloğunun da son yirmi yıldır emperyalizmin yeni hegomonik yönelimlerine uygun neoliberal, dini muhafazakâr, baskıcı, otoriter rejiminin inşasını tamamlayacak sivil diktatörlük arayışları da söz konusudur. Devlet içerisindeki bu anlayışlar sorunun çözümünü zorlaştırmaktadır. Hak, özgürlük, eşitlik ve barış mücadelesi verenler olarak bizler bu yaklaşımları; barışa ilişkin tutumumuzu egemenlerin, iktidarların ya da savaştan beslenenlerin amaçlarını ve yönelimlerini bilerek, kendi mücadele birikimlerimize denk düşen hattımızda ısrar ederek yürütmeliyiz."
Bozgeyik, Kürt sorununda silahları susturacak, kanı durduracak, onurlu ve kalıcı bir barışın taraflar arasında sağlanmasını esas alacak bir diyalog zeminini güçlendirmek, ülkede yıllardır barış mücadelesini kararlılıkla veren herkesin sorumluluğu olduğunu söylüyor. Bozgeyik’in sözleri şöyle:
"Emperyalizme karşı halkların birlikte mücadelesini büyütebilmek için her türlü emperyalist ilişkilerin tasfiye edildiği, adaletin, eşitliğin, laikliğin olduğu, kimliklerin ve inançların kendini özgürce ifade edebildiği örgütlediği bir Türkiye talebini tartışmaların açığa çıktığı bu süreçte yükseltmenin tam zamanıdır.
Kürt sorununun barışçıl demokratik çözümü, Türkiye’nin demokratikleşmesi mücadelesinden bağımsız ele almamak gerekmektedir. Bunun işsizlik yoksulluk ve ekonomik krizle de ele almak gerekir."