PKK'nin geri çekilme kararı... Eş Genel Başkanlardan açıklama: İkinci aşamaya geçildi

DEM Parti Eş Genel Başkanları, PKK'nin geri çekilme açıklaması ile ilgili basın toplantısı düzendi. Bakırhan konuşmasında süreçte ikinci aşamaya geçildiğine dikkati çekerken, Hatimoğulları 'kimse kendini sürecin dışında görmesin' diyerek toplumun tüm kesimlerine çağrı yaptı.

PKK'nin geri çekilme kararı... Eş Genel Başkanlardan açıklama: İkinci aşamaya geçildi

Artı Gerçek - Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları, PKK'nin dün Türkiye’den çekilme kararı aldığını duyurmasının ardından basın toplantısı düzenledi.

Ankara’da bulunan Hilton Otel’de düzenlenen basın toplantısında ilk olarak konuşan Tuncer Bakırhan, "Uzun bir yürüyüşün kritik dönemecine büyük umutlarla gelmiş bulunuyoruz" ifadelerini kullandı.

Dün tarihi bir gelişmenin yaşandığını belirtti ve 1 Ekim 2024 tarihinde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, 'ezber bozan bir el uzattığı' hatırlattı. Ardından 27 Şubat'ta gerçekleşen İmralı çağrısını hatırlatan Bakırhan, "İmralı'dan yükselen ses, kırk yıldan fazla süren çatışmanın seyrini değiştirdi. Sadece bir çağrı değildi; tarihin hafızasına kazınan bir dönüm noktasıydı" dedi.

Bakırhan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Daha önce fesih kararı alan PKK, tüm güçlerini Türkiye sahasından çektiğini açıklayarak çözüm ve barışta ısrarcı olduğunu dünya kamuoyuna deklare etti. Bu karar, yeni bir aşamanın kapısını ardına kadar açan, çözüme ve barışa imkân sunan bir adımdır.

Bu geri çekilme kararı, barış yolundaki kararlılığın en somut ifadesi, demokratik ve siyasi çözüme olan inancın sarsılmaz bir adımıdır. Dünkü karar, sadece geri çekilme değil, demokratik geleceğe yönelik güçlü bir atılımdır. Tarih bize bu şansı veriyor; bu fırsatı heba etmemeliyiz.

'BİRİNCİ AŞAMA KAPANDI, İKİNCİ AŞAMAYA GEÇİŞ ZAMANIDIR'

Eğer bu süreci doğru yönetirsek; Türkiye, sorunları diyalogla çözen, insanlığa umut veren, geleceğe ışık tutan bir örneği dünyaya armağan edecektir. Artık kucaklaşma; birleşme ve kardeşlik zamanıdır diyoruz.

Gelinen noktada, sürecin birinci aşaması kapanmıştır. Kongre kararları ve silahların yakılmasının ardından, çekilmenin de tamamlanmasıyla yeni bir sayfa açılmıştır. Çok daha kritik ve hayati olan ikinci aşamaya, yani ‘hukuki ve siyasi’ adımlarla toplumsal barışa geçiş zamanıdır. Bu aşama zorlu olduğu kadar anlamlıdır da.

Süreç yasalarla, haklarla, özgürlüklerle gelişmeli. Siyaset ve demokrasi dili güçlendirilmelidir. Hukuk barışın; adalet ise geleceğin temeli olmalıdır.

'ÖCALAN'A İMKANLAR SAĞLANMALI'

Bugün geldiğimiz noktada Öcalan’ın çabası, öngörüsü, ısrarı ve barışın inşasındaki rolü belirleyicidir. Bu bakımdan, kendisinin daha fazla inisiyatif alabilmesi, süreçte daha etkin rol oynayabilmesi için yollar açılmalı, imkânlar sağlanmalıdır.

Bu bakımdan bu süreçte sadece bir taraf değil, devlet ve iktidar, güvenlik bürokrasisi, yargı sistemi ve diğer tüm kurumsal yapılar da sorumludur. Herkes elini taşın altına koymalıdır.

'PROVAKASYONLAR OLABİLİR'

Geçmişin olumsuz refleksleri ve söylemleri bırakılmalı, geleceğin demokratik aklı ve dili benimsenmelidir. Düşman algısı değil yurttaş algısı, tehdit tanımı değil hak tanımı yapılmalıdır. Güvenlikçi dil değil özgürlükçü dil; korku politikası değil umut politikası üretilmelidir. Eski düzenin koruyucuları, statükonun sahipleri, çatışmadan beslenen yerel ve uluslararası güçler bu süreci baltalamak isteyebilir. Provokasyonlar tezgâhlanabilir. Korku senaryoları üretilebilir, Karalama kampanyaları olabilir… Ama biz, kararlı duracağız. Barış yoluna devam edeceğiz. Şimdi iktidar, muhalefet, devlet, sivil toplum, medya, akademi ve herkesin sorumluluk üstlenme zamanıdır.”

'CUMHURİYET DEMOKRATİKLEŞEMEDİ'

Tülay Hatimoğulları ise konuşmasına “Türkiye'nin siyasi tarihinde nadir anlarından birini yaşıyoruz" sözleri ile başladı.

Bu sürecin farklı toplumsal kesimler tarafından sahiplenilmesinin önemli olduğunu vurgulayan Hatimoğulları sözlerine şöyle devam etti:

"Cumhuriyetin kurulması elbette çok önemli ve değerli. Ancak Cumhuriyet demokratikleşemedi. Bu nedenle de Türkiye’nin demokrasi sorununu çözemedi. Yüz yıldır büyük sıkıntılar yaşıyor. Doğru okursak, son bir yılda atılan tarihi adımlar, bize ikinci yüzyılda Cumhuriyeti demokratikleştirmek için en büyük fırsatları veriyor.

'KİMSE KENDİNİ SÜRECİN DIŞINDA GÖRMEMELİ'

Bu süreç yalnızca siyasi değil, kültürel ve toplumsal bir dönüşüm sürecidir. Kimse kendisini bu sürecin dışında görmemeli. Düşüncelerimiz ve değerlendirmelerimiz farklı olabilir. Eleştirilerimiz olabilir. Bunlar bizi güçlendirir. Türkiye’deki aydınlara, akademisyenlere, yazarlara çağrımızdır: Türkiye toplumuna karşı sorumluluğumuz gereği; kaygılara, kuşkulara rağmen barışı sahiplenmek çok değerli. Kadınlara ve analara çağrımızdır: Çatışmanın en derin yaralarını taşıyanlar olarak barışın baş mimarı biz kadınlar olmalıyız. Gençlere çağrımızdır: En çok bedel ödeyenler olarak barışa sizlerin dört elle sarılacağına inanıyoruz.

İKTİDARA VE DEVLETE ÇAĞRI

Bir çağrımız da iktidara ve devletedir: Sürecin bu yeni aşamasında siyasi ve hukuki adımların hızla atılması, sürecin ilerlemesi için son derece önemli. Altını tekrar çizerek belirtmeliyim ki toplumun; yürütme erkinden ve yasa yapma iradesi olan Meclis’ten beklentisi ve talebi var. Toplumun sesi artık duyulmalıdır.” (MA)

dem parti süreç