Türkiye'de selefilik dosyası | IŞİD emirinin 19 kez yerinin tespit edildiği ortaya çıktı
ARTI GERÇEK- Cübbeli Ahmet olarak tanınan Ahmet Mahmut Ünlü'nün bir televizyon kanalında "Selefi dernekler silahlanıyor" sözleri sonrası Türkiye'de selefi örgütlenmesi yeniden gündeme geldi. Türkiye'de de birçok katliamın faili olarak geçen isimler derneklerde örgütlendi, dernekler hiçbir soruşturma geçirmeden yıllarca faaliyetlerine devam etti. Son olarak, Diyarbakır, Suruç, Ankara ve Taksim’deki bombalı saldırıları düzenleyen IŞİD’in Antep Emiri Yunus Durmaz'ın yerinin 19 kez tespit edildiğini ve hiçbir şey yapılmadığı ortaya çıktı.
Kamuoyunda Cübbeli Ahmet olarak tanınan Ahmet Mahmut Ünlü, katıldığı bir televizyon programında, "2 bin dernek var. Bu dernekler silahlanıyor. Şahıslar pompalı mompalı. Silahlanmayı engelleyin. İç savaşa hazırlanıyor. Özellikle Batman-Adıyaman tarafında. Oradaki selefi akımla, Batman tarafında Şii tarafının çatışması hazırlanıyor. Barut gibi. Pompalı alımlarıyla, izinli, internetten bile satılır şekilde bu silah yayılıyor" dedi.
Ünlü’nün sözlerine gelen tepkilerin ardından Savcılık harekete geçmek zorunda kaldı ve 10 gün sonra 22 Eylül’de Ünlü’yü ifadeye çağırdı. Kamuoyunda tartışılan sözler için geç harekete geçilmesi akıllara IŞİD’in örgütlendiği dernekleri getirdi.
IŞİD İLE AYNI MÜHRÜ KULLANAN DERNEK
Türkiye’de IŞİD ile anılan ve kapatılan ilk dernek HİSADER adını taşıyordu. Dernek IŞİD ile aynı mührü kullanıyordu.
IŞİD’in Antep saldırısının faillerinden Bahaa Alden Najeep'in kurduğu Suriyeli Gençleri Eğitme ve Geliştirme Derneği de IŞİD’in dernekleri arasında gösteriliyordu. Dernek Antep Valiliği’nde "İnsani yardım dernekleri" statüsünde kayıtlıydı. Bu dernek de saldırıdan uzun bir süre sonra kapatıldı.
2016’da ortaya çıkan istihbarat raporu Türkiye’de artan selefiliği gözler önüne serdi. Rapora göre 2016 yılında IŞİD’de yer alan Türkiyeli sayısı 749. En az 457 kişinin de çatışmalarda öldüğü belirtildi.
Türkiye’de IŞİD’in de ideolojisi olan selefiliği benimseyen çok sayıda dernek faaliyetine devam ediyor. Türkiye’de özellikle 2014 yılında başlayan IŞİD saldırıları yüzlerce can almıştı.
IŞİD’in Türkiye’deki ilk saldırısının Niğde’de gerçekleştirildiği kabul ediliyor. Yıllara göre artan saldırılarda Diyarbakır, Suruç, Ankara, Antep saldırıları gerçekleşti. Saldırılarda rol alanların da selefi dernek ve gruplarda örgütlendiği ortaya çıktı. Öyle ki Antep Genç Ensar ve Ahsender ile Genç Muhavitler Derneği Diyarbakır ve Suruç'ta düzenlenen IŞİD saldırıları ile ilişkilendirildi. Hatta saldırılardan yargılananlar aynı zamanda dernekte görev almıştı. Yine Genç Muhavvidler Derneği de IŞİD ile ilişkileri bilinen bir dernekti. Ve OHAL sonrası bile faaliyetlerine devam etti.
EBU HANZALA VE DOKUMACILAR
Kamuoyunda en çok duyulan isimler ise Ebu Hanzala ve Dokumacılar oldu. Ebu Hanzala adını kullanan Halis Bayancuk IŞİD soruşturmaları kapsamında gözaltına alındı.
Bayancuk’a IŞİD’in Türkiye emiri olduğu suçlaması yöneltildi. Hanzala hakkında farklı tarihlerde tahliye ve tutuklama kararları verildi. Son olarak "örgüt kurmak ve yönetmek" suçundan 12 yıl 6 ay hapis cezası aldı.
Hanzala’nın yargılandığı süreçte İçişleri Bakanı Soylu, "IŞİD’in Türkiye Emiri yakalandı" açıklaması yaptı. Yakalanan ismin ise Mahmut Özden olduğu ve daha önce defalarca gözaltına alınıp serbest kaldığı ortaya çıktı. Özden’in 6 yıl 3 ay hapis cezası olduğu, davada tutuksuz yargılandığı belirlendi. Dokumacılar adlı grup ise Adıyaman merkezli örgütlenme olarak öne çıktı.
5 Haziran 2015’te HDP’nin Diyarbakır mitingine saldırının faillerinden Orhan Gönder’in de Dokumacılardan olduğu belirlenmişti. Suruç ve Ankara katliamlarının ardından da
Dokumacılar grubuna bağlı hücrelerin olduğunu tespit edildi. Öte yandan saldırıların talimatını veren IŞİD yöneticisi İlhami Balı’nın Ankara’da MİT ile görüştüğü iddia edildi.
Saldırılarda kamu görevlilerinin büyük ihmalleri olduğu yargılamalara konu oldu.
2015’te IŞİD saldırıları sorulan dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun değerlendirmesi tepki çekmişti. Türkiye’de intihar eylemi yapabilecek kişilerin belli bir listesi dahi var.
IŞİD’in düzenlediği saldırılarda en az 300 kişi hayatını kaybederken, binlerce kişi de yaralandı.
'HAYIR VE ENSAR DERNEĞİ, GENÇ MUHAVVİDLER DERNEĞİ...'
10 Ekim davası avukatlarından İlke Işık ARTI TV’de yayınlanan Medya Kritik programında Altan Sancar’a verdiği bilgilerde; dava sürecinde ilgili derneklerin adını verdiklerini ve soruşturulmasını talep ettiklerini söyledi.
Yine 10 Ekim Ankara Katliamı sonrası açılan davada özellikle Antep’te bu dernekler aracılığıyla örgütlenildiğini sanıkların ifadelerinden gördüklerini belirten Avukat Işık, Genç Ensarlar ve Genç Muhavvidler Derneği’ne dikkat çekti.
10 Ekim’in kilit isimlerinden İlhami Balı’nın da Antep’te bulunan ‘Hayır ve Ensar Derneği’ adına çalıştığını öğrendiklerini söyleyen Avukat Işık, sanıkların hepsinin Antep’te bu dernek üzerinden örgütlendiğini ve derneğin 10 Ekim 2015’te bir kongre yaparak kendisini feshettiğini söyledi.
Işık, "Derneklerin IŞİD örgütlenmesinde kullanılan açık alanda faaliyet yürüten militan örgütleyen çok önemli yerlerdi. Biz de dosyada bunu çok kereler ifade etmiştik" dedi.
Selefi ideolojinin Türkiye’de kendisine taban bulmasına ilişkinse Gazeteci Erk Acarer, AKP’nin Suriye politikasının selefilerin Türkiye içinde örgütlenmesinin önünü açtığına dikkat çekti.
Acarer, "AKP, Fetih sevdasıyla Suriye savaşına dahil oldu. Esad’ı devirebilmek için selefi, radikal İslamcı örgütlerden yararlanma çabasına girdi" dedi. Türkiye’nin bu örgütlerin geçiş noktası olduğunu hatırlatan Acarer, Pakistan benzetmesi yaptı ve süreci "Peşaverleşme" olarak adlandırdı.
'TÜRKİYE'DE SELEFİZMİ EKTİK'
"Merdivenaltı derneklere gidip, örgütlenmeye gidiyorlardı. Antep’in ara sokaklarında bombacılar için yelek dikiliyordu" diyen Acarer, IŞİD’li İlyas Aydın’ın "Türkiye topraklarına selefizmi ektik" sözlerini anımsattı.
KATLİAM FAİLİNİN 20 GÜNDE 19 KEZ YERİ TESPİT EDİLDİ, BİR ŞEY YAPILMADI
IŞİD’in Suruç saldırısından yaralı kurtulan Yasin Can ise katliam failinin babasının ifadesini hatırlattı. Can, "Failin babası çocuğunu polise ihbar ediyor, derneklerin isimlerini veriyor. Polis bunu dikkate almıyor, araştırmıyor. Sonra diğeri girip Ankara’da 103 kişiyi katlediyor. Kolluk görevini yapmış olsaydı önceden engellenebilirdi" dedi.
Son olarak, Diyarbakır, Suruç, Ankara ve Taksim’deki bombalı saldırıların faili IŞİD’in Antep Emiri Yunus Durmaz’ın yerinin 19 kez tespit edildiği ancak bir kere bile gözaltına alınmadığı ortaya çıktı.
Evrensel’den Birkan Bulut’un haberine göre, IŞİD’in bombalı eylemlerinde adı sıkça geçen ve örgütün Antep hücresinin emiri olduğu belirtilen Yunus Durmaz’ın o dönem gerçekleşen katliamlardan sonra bile adım adım izlenmesine rağmen yakalanmadığı öğrenildi.
Gaziantep 1. Ağır Ceza Mahkemesi, IŞİD’in Diyarbakır, Suruç, Ankara ve Taksim’deki bombalı saldırıları nedeniyle Yunus Durmaz hakkında, 2016 yılının nisan ayında "İletişimin dinlenmesi, kayda alınması ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi" kararı aldı.
Durmaz’ın HDP İstanbul İl Başkanlığı, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosu, Antalya G20 Zirvesi, Antalya 2016 Expo, Anıtkabir’de 19 Mayıs etkinlikleri ve AKP kongresine saldırı planladığı belirtiliyordu. 2016/491 sayılı değişik iş No’lu kararla birlikte Durmaz, 05349682984 numaralı hat üzerinden takip edilmeye başlandı.29 Nisan-19 Mayıs 2016 tarihleri arasında Yunus Durmaz’ın görüşmelerinin dinlenmesinin yanı sıra, telefon sinyali üzerinden yeri 19 kez tespit edildi. Bazı günler bulunduğu yer birkaç kez öğrenilen Durmaz, çoğunlukla Ender Plastik civarında bulunuyordu.
GÖZALTI YOK
Yunus Durmaz o günlerde kaçma gereği duymadı ve yeni bombalı saldırılar planlamak için çalıştı. Hatta planlayıcısı olduğu ve 3 polisin hayatını kaybetmesine yol açan Gaziantep Emniyetine 1 Mayıs 2016 günü bombalı araçla yapılan saldırıdan sonra bile yakalanmadı. Oysa emniyete yapılan saldırıdan sonra kentte adı IŞİD ile birlikte anılan kim varsa gözaltına alınmıştı.
AKP KONGRESİNE SALDIRI İHBARININ ARDINDAN HAREKETE GEÇTİ
Yunus Durmaz’ı yakalamak için emniyeti harekete geçiren ise 19 Mayıs etkinlikleri ve 22 Mayıs’ta AKP kongresine saldırı planlandığı istihbaratı oldu. 19 Mayıs günü, Gaziantep’te bulunan hücre evine yapılan baskında kendisini patlatan Yunus Durmaz ölü olarak ele geçirildi. Durmaz’ın ölmesi gerekçesiyle 6 Haziran 2016’da tedbirin kaldırılmasına ve elde edilen verilerin imha edilmesine karar verildi.
Kamuoyunda 10 Ekim Katliamı’nın ardından adı sıkça duyulan Yunus Durmaz'ın 2006 yılında İran’a, daha sonra Afganistan’a geçerek cihatçılara katıldığı öğrenildi. 2009 yılında Pakistan’da yakalanarak Türkiye’ye gönderilen Durmaz, İstanbul Havalanında polis tarafından karşılanıp sadece bilgi alma tutunağı tutularak serbet bırakıldı. 2012 yılında el Kaide’ciler birçok ilde izlenirken, Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı 2012/44540 sayılı soruşturması ile Yunus Durmaz’ın da arasında olduğu birçok cihatçı iki yıl boyunca fiziki takibe alındı.
Durmaz hakkında hiçbir işlem yapılmadı.